KÜFÜR DEĞİL ŞÜKÜR GEREKİR

Rahman ve Rahim olan rabbimiz biz kullarına o kadar çok nimetler veriyor ki bu nimetler saymakla bitmez. Bizden istenen ise sadece şükürdür. Şükür bir iyiliği bilmek ve iyilik edene teşekkür etmek demektir

 Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde şükür emredilmekte, mü’minler ise şükreden kullar olarak nitelenmekte, şükrün nimetleri artıracağı fakat insanların çoğunun şükretmediği vurgulanmaktadır. Bu ayetlerden bazıları şöyledir:

“Doğrusu biz sizi yeryüzünde yerleştirdik, orada size geçimlikler verdik; ne kadar da az şükrediyorsunuz! (A’raf,7/10).

 “Öyle ise beni anın ki, ben de sizi anayım; bana şükredin, nankörlük etmeyin’ (Bakara, 92/152).

Allah’a kul olmanın gereklerinden birinin de şükretmek olduğu Nahl suresinin 114. Ayetinde şöyle haber veriliyor:

 “Allahın size verdiği rızktan helal, hoş olarak yiyin de Allah’ın nimetine şükredin; eğer O’na kulluk ediyorsanız.

Verilen nimeti hor görmek, küçümsemek ise nankörlüktür. Nankörlük, nimetin elden gitmesine ve Allahın azabına sebep olur. Şükür ise nimetin artmasına ve Allahın rahmetine vesile olur. Bu hususu da rabbimiz bize şöyle haber veriyor:

“Ve Rabbiniz size şöyle bildirmişti: “Andolsun şükrederseniz elbette size daha fazla veririm ve eğer nankörlük ederseniz azabım pek çetindir’’ (İbrahim,14/7).

Kış mevsimindeyiz. Bulunduğumuz coğrafyada, bu mevsimde havalar soğuk olur ve kar yağar. Allahın takdiri böyle. Çok şükür hasret kaldığımız kar yağdı ve yağmaya devam ediyor. Memleketimiz bembeyaz bir nimete büründü. Rabbimizin büyük bir ihsanı olarak yağan kar ve yağmur bolluk ve berekete sebep olur inşaallah. 

 Havanın soğuk veya sıcak olması, yağmur ve kar’ın yağması, rüzgâr’ın esmesi vs. bunların hepsi Allahın bizlere ikram ettiği nimetlerdir. Bu nimetlere karşı daima şükretmeliyiz. Ama bunu bile beceremiyoruz. Bilerek veya bilmeyerek ileri geri konuşuyor, isyan ediyor günaha giriyoruz. Mesela; bu günlerde yağan kar’la ilgili yazılıp çizilenlere veya söylenenlere bir bakalım:

 “  Karakış Tüm Yurdu Esir Aldı’’, “Beyaz Felaket’, “Beyaz Kâbus’’, “Karakış Hayatı Felç Etti’’, gibi sızlanmalar…

Kar yağmadan önce ise yağmadı diye feryat ediyorduk. Rahman ve Rahim olan (acıyıp merhamet eden) Rabbimiz bu feryatları dua kabul edip gökten beklenen rahmetini indirdi.

Öyle ise bugün içerisinde bulunduğumuz bu kış mevsimini ve yağan kar’ı bir felaket ve kara kâbus olarak değil,  bilakis şükretmemiz gereken büyük bir nimet olarak görmeliyiz. Her nimetin de bir külfetinin ve zahmetinin olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Zahmetin ve yorgunluğun olmayacağı tek yer cennettir. Cennet ve nimete ulaşmak elbette kolay değildir.

Netice olarak, yüce Allah’ın koyduğu kurallar vardır. Bu kurallara uymak zorundayız. Aykırı davranmamız, isyan etmemiz ve haddi aşan yazılar yazmamız, konuşmalar yapmamız bu kuralları değiştirmez. Mesela, ateş yakar, soğuk üşütür vs.

İnsanoğlu rahat yaşamak için gereken bütün tedbirleri almakla mükelleftir. Bundan sonra olanlar karşısında da ilahi takdir’e isyan etmeden,  hayatını hamd ve şükür içerisinde sürdürebilmelidir.

Musa İMAMOĞLU

musa.imamoglu@gmail.com