• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi7
Bugün Toplam363
Toplam Ziyaret5141660
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları
Musa İmamoğlu
musa.imamoglu@gmail.com
İslam'da Kadının Yeri
02/06/2011

Kadın, günümüze kadar hakkında en çok yazılan çizilen bir varlık olagelmiştir. Buna rağmen birçokları tarafından tam olarak anlaşılamamış olup gizemini korumaya devam etmektedir.

 
 

Bir tarafta kadını olağanüstü bir varlık gibi görüp karşısında iki büklüm olanlar, diğer tarafta da hak ve özgürlüklerini, onur ve şerefini ona layık görmeyen insan görünümlüler!

İfrat ve tefrit bataklığı arasında mekik dokuyan bu zihniyet kadını layık olduğu yere koymayı bir türlü başaramadı. Veya çirkin emellerine ulaşmak için böyle olmasını istediler. Kadın da çoğu zaman kendi üzerinde oynanan bu oyunların fakında olmadı/olamadı.

Fakat, İslamın gelişiyle kadın farklı bir anlam kazandı. Onun kim olduğunu, sahip olduğu hakları, bulunması gereken konumu yüce yaratıcı insanlığa anlayabileceği bir tarzda bildirdi:

 “- Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının…” (1) buyrularak erkek ve kadının olağanüstü varlıklar olmayıp Allah tarafından yaratılan ve yaratıcıya karşı gelmeden itaat ederek yaşaması gereken bir beşer olduğu hatırlatılmaktadır.

 
 

Hal böyleyken, kadın zaman zaman yasakları çiğneyen günahkâr bir varlık durumuna düşebilmiştir.

Yaratılan ilk kadın, insanlığın anası Havvadır. Hazreti Âdemin eşidir. Yasağı ihlal etme hususunda eşi Âdem Aleyhisselamın yanında yer almıştır. Böylece nefsine yenik düşüp ayağı kayabilen, iradesini her zaman kontrol altında tutamayan, zayıf yapıya sahip bir varlık olduğu  Kur’an-ı Kerimde şöyle anlatılır:

 
 

Dedik ki: “Ey Âdem! Sen ve eşin cennete yerleşin. Orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz. Derken, şeytan ayaklarını oradan kaydırdı. Onları içinde bulundukları konumdan çıkardı. Bunun üzerine biz de, “Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde belli bir süre barınak ve yararlanma vardır” dedik. (2)

Hangi konumda olursa olsun bir insan olarak kadını inançsızlık bataklığında da görebiliyoruz. Nuh Aleyhisselâmın karısı Vaile, Muhterem eşine inanmadığı gibi, halka, Nuh Aleyhisselâmın mecnun olduğunu söylerdi.(3) Kavmi gibi oda küfür üzerinde direnerek onlarla birlikte suda boğulup gitmiştir. Kur’an bu gerçeği şöyle dile getirir:

 
 

“Allah, inkâr edenlere, Nûh’un karısı ile Lût’un karısını örnek gösterdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki salih kişinin nikahları altında bulunuyorlardı. Derken onlara hainlik ettiler de kocaları, Allah’ın azabından hiçbir şeyi onlardan savamadı. Onlara, “Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin!” denildi.(4)

 

Yine aynı kadını kükremiş bir sel gibi coşarak etrafına hayat veren, inanan, güzel ahlakıyla güzelliğine güzellik katan,  fazilet ve erdem sahibi değerli bir insan olarak ta görmekteyiz. Bunun en güzel örneği sevgili Peygamberimizin eşi, müminlerin annesi Hz. Hatice dir.


Hazret-i Hatice, Peygamberimize ilk vahiy gelir gelmez hiç tereddüt etmeden inanmış, çok sevdiği eşinin üzerindeki telaşı görünce de teskin ederek endişesini gidermeye çalışmıştır.

Hz. Hatice, Peygamberimizi şöyle teselli ediyordu:
 
"Allah, seni kat'iyyen utandırmaz. Çünkü sen akrabalarına iyi davranır, çaresizlerin yardımına koşar, yoksulu himaye eder, mazlumun elinden tutar, misafirlere ikram eder, hak yolunda musibete uğrayanları gözetir bir insansın."

Yukarıda sunduğum birkaç örnekten de anlaşılacağı gibi kadın, Yüce Allahın yarattığı, hür irade sahibi, iradesini imandan ve iyilikten yana kullanabilen veya küfür ve ihanet girdabında kalmış karanlık bir hayatı tercih edebilen, kötü arzu ve isteklerinin esiri olabilen günah işlemekten masun olmayan bir insandır.

Kadın, gerçek değerine İslam la kavuşmuştur. Zira İslam öncesinde kadın insan yerine konulmadığı gibi alçak bir varlık muamelesi görüyordu. İslam her şeyden önce kadın erkek ayırımı yapmaksızın insanı varlıkların en şereflisi, saygıdeğer bir varlık olarak takdim etmektedir. Erkeğe de kadına da çeşitli haklar vermiştir. Yüce Yaratıcının ta doğumundan itibaren insana verdiği bu hakların ihlal edilmemesi gerekir. Ancak her nedense kadınların kendilerine ait olan haklarını kullanma özgürlüğü konusunda dünyada ve ülkemizde çeşitli sıkıntıların yaşandığı da bilinen bir gerçektir.

Fiziksel yönden kadın ile erkek elbette birbirlerinden farklı yapılara sahiptirler. Ancak kadının fiziksel olarak erkeğe oranla daha güçsüz olması, onun toplum içerisinde erkekten daha az değer görmesi için bir sebep değildir. Yaşama hakkı, mal-mülk edinme hakkı, eğitim-öğretim hakkı, kanun önünde eşitlik ve adaletle muamele görme hakkı, mesken dokunulmazlığı, şeref ve onurun korunması,  inanç ve düşünme hürriyeti, evlenme, aile kurma hakkı, özel hayatının gizliliği ve dokunulmazlığı, geçim teminatı gibi temel haklar bakımından kadınla erkek arasında fark yoktur. Ama kadına karşı yapılan haksız muamelelerin artarak devam ettiğini de maalesef hep birlikte seyretmekteyiz.

İslam, kadınlara karşı iyi davranmayı, şiddetten uzak durmayı, tatlı ve yumuşak dille konuşmayı emretmektedir. Kadınlar konusunda çok hassas olan sevgili peygamberimizin yaptığı şu uyarıları insanlık âleminin dikkatle dinleyip gereğini yerine getirmesi günümüzün gözü yaşlı birçok kadınını rahatlatacaktır:

"Dikkat ediniz, sizin kadınlarınız üzerinde, kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır. Kadınların, üzerinizde olan hakkı günün şartlarına göre onların yiyecek ve giyeceklerini sağlamanızdır" (5)

"Sizin en hayırlınız kadınlarına karşı huyu en iyi olanlarınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım" (6)

"Kadınlarınız hakkında Allah'tan korkunuz. Şüphesiz, onlar sizin yanınızda yardımcılarınızdır. Onları Allah'ın emâneti olarak aldınız… (7) 

 
Netice olarak kadın ifrat ve tefritten uzak bir anlayışla değerlendirildiğinde onun da sorumlu bir varlık olduğu görülecektir. Dolayısıyla kadın da erkek gibi sorumluluklarını yerine getirdiği ölçüde hem bu dünyada hem de ebedi âlemde rahat edebilecektir.


Bu kural’ı hatırlatan ilahi mesjla yazımızı bitirelim:

“Erkek veya kadın, kim mü’min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz.” (8). musa.imamoglu@gmail.com

1-Nisa, 4/1

2-Bakara,2/35-36

3-Taberî-Tefsir, 2/169.

4-Tahrim, 66/10

5-Tirmizî, Sünen, V, 111; İbn Mâce, Sünen, l, 594, No: 1851.

6-Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 472.

7-Ebû Dâvud, Menâsik, 56; İbn Mâce, menâsik, 84; Dârimî, menâsik, 34.

8-Nahl,16/97



6233 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Ey Medine Sen Ne Güzel Şehirsin! - 25/04/2013
Sevgili Peygamberimiz risalet görevini yükleneli 12 yıl olmuştu. Allah rasülü ile görüşmek üzere bu defa Medineden 72 bahtiyar Mü’min Mekkeye geldiler. Bunları temsilen bir grup Mescid-i Haram'da amcası Hz. Abbas'la oturan Rasûl-i Ekrem Efendimizin
Kutlu Doğum - 25/04/2013
Efendimiz, gençliğinde her türlü aşırılıktan uzak durdu. Puta tapmadı. İffet ve namusunu hep korudu. Ticaretle uğraştı. Etrafına güven verdi. Bu davranışından dolayı kendisine güvenilen “el-Emin” ünvanı verildi. Haksızlığa uğrayanların haklarını
Ey Mekke Seni Seviyorum - 25/04/2013
Ey Mekke Seni Seviyorum! Çünkü Mina da sende. Burası bana, İbrahim aleyhisselam ile oğlu İsmailin Allaha olan bağlılıklarını, muhabbetlerini, teslimiyetlerini ve nihayet Allah yolunda yapılan fedakârlığın zirvesini hatırlattı. Onun için bende seni
İnsanlığın Sevgiye Olan İhtiyacı - 25/04/2013
Sevgili Peygamberimiz, “Allah’ın rızası, anne-babanın rızasında, Allah’ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir.”(Tirmizi, Birr, 3) buyurarak Allahın sevdiği bir insan olmanın yollarından birinin de ana baba sevgisinden geçtiğini bildiriyor. Ana babas
İnsan Saygıdeğer Bir Varlıktır Ama... - 25/04/2013
Kur’an-ı kerim insanı bütün varlıklardan farklı bir biçimde ele almakta ve insana büyük değer vermektedir. Kur’an’da geçen “Biz, gerçekten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık”(İsra, 70) ayetinde de insanın üstün ve değerli bir varlık olarak
Sevgi Hayatın Ruhudur - 25/04/2013
Semalarını ezan seslerinin doldurduğu, her bir karış toprağında şehit kanlarının misk gibi kokusunun hissedildiği, dağlarıyla, ormanlarıyla, ırmağıyla, ecdat yadigârı camileri ve kalem gibi göklere uzanan minareleri ile bizim için dünyada ayrı bir
Medeniyet İnşasında Merhametin Önemi - 02/06/2011
Merhamet, acıma, esirgeme, koruma, sevgi gösterme, yardım etme. İnsanı başkalarına iyilik ve yardım etmeye yönlendiren acıma duygusu. Tüm yaratılmışlara sevgi ile yaklaşma, onları kötülüklerden koruma ve kurtarma, zor durumlarında yardım etme..
Çanakkale Geçilmez - 02/06/2011
Birinci Dünya savaşının başlamasıyla birlikte İtilaf Devletleri (Fransa ve İngiltere) İstanbul’u elde etmek maksadıyla 3 Kasım 1914’ te Çanakkale Boğazına doğru ilerlediler. Harp araç ve gereçleri yönüyle bizden çok üstün idiler.
Rahmet ve Merhamet - 02/06/2011
Rahmet, incelik, ihsan, bağışlama, acıyıp esirgeme demektir. Allah'ın kullarına acıması, onlara sevgi, şefkat ve merhametle muamele etmesi anlamında Kur'anî bir tabirdir.
 Devamı
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.451532.5815
Euro34.684134.8231
Saat