• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi7
Bugün Toplam283
Toplam Ziyaret5141580
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları
Musa İmamoğlu
musa.imamoglu@gmail.com
Çanakkale Geçilmez
02/06/2011

Birinci Dünya savaşının başlamasıyla birlikte İtilaf Devletleri (Fransa ve İngiltere) İstanbul’u elde etmek maksadıyla 3 Kasım 1914’ te Çanakkale Boğazına doğru ilerlediler. Harp araç ve gereçleri yönüyle bizden çok üstün idiler. Kendilerine çok güveniyorlardı.  Bizim onlar kadar maddi imkânımız yoktu. Ayrıca bize bizden başka destek veren de yoktu. Biran önce çirkin emellerine ulaşmak isteyen düşman orduları boğazı geçemeyince karadan hücuma başladılar. Mehmetçik 18 Mart 1915’te Çanakkale destanını yazarken düşman şaşkındı. Zira karşılarındaki “Hasta Adam”dı! Ama böylesine mukavemet neyin nesiydi? Bir türlü anlayamıyorlardı. Anlamaları da mümkün değildi.

Zira, karşılarında: “Hiç şüphe yok ki Allah, kendi yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.” (Saff, 61/ 4) ilahi müjdesine dahil olmak isteyen, birbirine kenetlenmiş, “ölürsem şehit kalırsam gaziyim” inancıyla yaşayan müslüman bir milletin evlatları vardı. Evet, bu millet Müslüman’dı. Dağ gibi sarsılmayan bir imanı ve azmi vardı. Bütün güç ve kuvvetini göğsündeki kükreyen imandan alıyordu.

Karşılarında Allah için kurban edilen kınalı koçlar gibi mukaddesat için kurban olmak üzere Çanakkale boğazının yamaçlarına gönderilen eli kınalı ana kuzuları vardı.

Karşılarında yavrularının, yavuklularının ve kocalarının yollarını hasretle bekleyen, ciğeri yanık ana-babaların, nişanlı kızların, taze gelinlerin tekbirlerle ve dualarla cepheye gönderdiği göğsü iman dolu Ahmetler, Mehmetler, Aliler, Hamzalar, Ömerler, Hasanlar, Hüseyinler Seyitler ve daha niceleri vardı.

Çanakkale, Türk milletinin gerçek gücünün ve imanının görüldüğü yerdir. Çanakkale, vatan için, bayrak için, millet ve mukaddesat için gerektiği an hemen bir araya gelip, bir milletin başta canları olmak üzere her şeylerini feda edebildiklerinin gösterildiği yerdir. Çanakkale, yok edilmek istenen bir milletin diriliş tohumlarının ekildiği yerdir. Çanakkale, düşmanın umutlarının suya düşüp, bu Aziz milletinin geleceğe ümit ve güvenle bakmaya başladığı yerdir. Çanakkale, dünyada eşi olmayan bir tarihin yazıldığı yerdir. Çanakkale şeytanın oyununun bozulup Yüce Allahın takdirinin tecelli ettiği yerdir. Çanakkale Allahın merhamet ve yardımının indiği yerdir. Çanakkale mazlumların sevinip, zalimlerin kahrolduğu yerdir. Çanakkale cennetin kokusunun duyulduğu yerdir. Çanakkale bu vatanın gerçek sahiplerinin yattığı yerlerden bir yerdir.  Çanakkale, Mehmet Akif’in;

“Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor;

 Bir hilal uğruna, Yarab, ne güneşler batıyor!’’

Mısralarında dile getirdiği, güneş misali iki yüz elli bin şehidimizin şereflendirdiği mübarek bir yerdir. Çanakkale insanlığın ibret alacağı şeref tabloları ile dolu mukaddes bir mekândır.

Evet, Çanakkale’de binlerce güzel ve genç insanımız canlarını feda ederek bu vatanı bize emanet ettiler. Bizi ve mukaddes değerlerimizi yok etmek isteyen düşmana “Çanakkale Geçilmez!’’ dediler. Sinsice planlar yaparak vatanımızı paylaşmak isteyen düşmanın hesabı tutmadı; hilalin yerine haç’ı koyamadılar. Ezan sesinin yerine kilise çanlarını dinletemediler. Analarımızın, bacılarımızın, kız ve gelinlerimizin namusunu kirletemediler. Şehitlerimizin kemiklerini sızlatamadılar.

Şehit ve gazilerimiz,  vatan ve milletimiz için görevlerini fazlasıyla yaptılar. Biz de bu cennet vatanımız için bize düşeni yapmalıyız. Ne mi yapalım? Cevabı yine bir vatan aşığı olan milli şairimiz versin:

“Bastığın yerleri “toprak’’ diyerek geçme, tanı!

 Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

 Sen şehid oğlusun, incitme yazıktır atanı,

 Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı’’

Bu aziz vatanı sevmek, saymak ve bu düşüncede asil nesiller yetiştirmek hepimizin görevidir. Zira üzerinde yaşadığımız bu vatan sıradan bir toprak parçası değildir. Her karışında şehit kanı vardır. Yani mübarektir, mukaddestir. Bayrağımız da aynı değerdedir. Çünkü rengini şehitlerimizin kanından almıştır. Atalarımızı incitmemek için, onların bize miras olarak bıraktıkları milli ve manevi değerleri koruyarak, kendi kimliğimizle yaşamalıyız. Bunu yaparken dışa açılan kapılarımızı da tamamen kapatmamalıyız. Yabancıların kültürünü, yani yaşayış tarzlarını değil de, teknik ve teknolojilerini almalıyız. Onlarla bilim alanında yarışmalıyız.

Bugün bu cennet vatanımızda emniyet, güven ve huzur içerisinde yaşıyorsak bu güzelliği şehit ve gazilerimize borçluyuz.

Bu vesile ile başta Çanakkale şehitlerimiz olmak üzere, bu cennet vatanı bize emanet olarak bırakıp giden bütün şehitlerimize Allahtan rahmet niyaz eder, gazilerimize minnet ve şükranlarımızı sunarım. musa.imamoglu@gmail.com



5542 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Ey Medine Sen Ne Güzel Şehirsin! - 25/04/2013
Sevgili Peygamberimiz risalet görevini yükleneli 12 yıl olmuştu. Allah rasülü ile görüşmek üzere bu defa Medineden 72 bahtiyar Mü’min Mekkeye geldiler. Bunları temsilen bir grup Mescid-i Haram'da amcası Hz. Abbas'la oturan Rasûl-i Ekrem Efendimizin
Sevgi Hayatın Ruhudur - 25/04/2013
Semalarını ezan seslerinin doldurduğu, her bir karış toprağında şehit kanlarının misk gibi kokusunun hissedildiği, dağlarıyla, ormanlarıyla, ırmağıyla, ecdat yadigârı camileri ve kalem gibi göklere uzanan minareleri ile bizim için dünyada ayrı bir
Kutlu Doğum - 25/04/2013
Efendimiz, gençliğinde her türlü aşırılıktan uzak durdu. Puta tapmadı. İffet ve namusunu hep korudu. Ticaretle uğraştı. Etrafına güven verdi. Bu davranışından dolayı kendisine güvenilen “el-Emin” ünvanı verildi. Haksızlığa uğrayanların haklarını
Ey Mekke Seni Seviyorum - 25/04/2013
Ey Mekke Seni Seviyorum! Çünkü Mina da sende. Burası bana, İbrahim aleyhisselam ile oğlu İsmailin Allaha olan bağlılıklarını, muhabbetlerini, teslimiyetlerini ve nihayet Allah yolunda yapılan fedakârlığın zirvesini hatırlattı. Onun için bende seni
İnsanlığın Sevgiye Olan İhtiyacı - 25/04/2013
Sevgili Peygamberimiz, “Allah’ın rızası, anne-babanın rızasında, Allah’ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir.”(Tirmizi, Birr, 3) buyurarak Allahın sevdiği bir insan olmanın yollarından birinin de ana baba sevgisinden geçtiğini bildiriyor. Ana babas
İnsan Saygıdeğer Bir Varlıktır Ama... - 25/04/2013
Kur’an-ı kerim insanı bütün varlıklardan farklı bir biçimde ele almakta ve insana büyük değer vermektedir. Kur’an’da geçen “Biz, gerçekten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık”(İsra, 70) ayetinde de insanın üstün ve değerli bir varlık olarak
İslam'da Kadının Yeri - 02/06/2011
Kadın, günümüze kadar hakkında en çok yazılan çizilen bir varlık olagelmiştir. Buna rağmen birçokları tarafından tam olarak anlaşılamamış olup gizemini korumaya devam etmektedir.
Rahmet ve Merhamet - 02/06/2011
Rahmet, incelik, ihsan, bağışlama, acıyıp esirgeme demektir. Allah'ın kullarına acıması, onlara sevgi, şefkat ve merhametle muamele etmesi anlamında Kur'anî bir tabirdir.
Medeniyet İnşasında Merhametin Önemi - 02/06/2011
Merhamet, acıma, esirgeme, koruma, sevgi gösterme, yardım etme. İnsanı başkalarına iyilik ve yardım etmeye yönlendiren acıma duygusu. Tüm yaratılmışlara sevgi ile yaklaşma, onları kötülüklerden koruma ve kurtarma, zor durumlarında yardım etme..
 Devamı
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.451532.5815
Euro34.684134.8231
Saat