Musa İmamoğlu
musa.imamoglu@gmail.com
Kutlu Doğum
25/04/2013 20 Nisan 571 unutulmayan ve unutulmayacak olan bir tarih.
Alemin yeniden can bulduğu kutlu tarih.
Müstesna bir zaman dilimi.
Özlemle beklenen değişim ve dönüşüm o an başladı. İnsanlık bu günü bekliyordu. Beklenen oldu. Özlenen geldi. Ama biraz daha beklemek gerekiyordu. Ve nihayet insanlık asla unutamayacağı bir tarihle daha tanıştı 27 Ramazan 610. O kutlu Nebinin peygamberlik tacını giydiği tarih.
Karanlığın aydınlığa döndüğü tarih.
O günlerde insanlık cehalet karanlığının içerisinde bocalıyordu. Putlara tapılıyor, kız çocukları diri diri toprağa gömülüyor, insanlar pazarlarda bir eşya gibi alınıp satılıyordu. İçki, kumar ve fuhuş çok yaygınlaşmıştı. Güçlüler zayıfları aşırı derecede eziyordu. Milli şairimiz Mehmet Akif’in:
“Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta, Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi” dediği gibi, insanlık birbirini yemekle meşguldü.
Zulüm ve haksızlığa uğrayanlar haklarını alabilecekleri bir merci bulamıyorlardı. Akrabalarla ilgilenilmiyor, komşuluk haklarına da riayet edilmiyordu. Bu kötü gidişattan dolayı toplum çok sıkıntılıydı. Sevgi, saygı ve güvenin yerini kin, nefret ve korku almıştı. Yaşama sevinci kalmamıştı. Dünya huzura muhtaçtı. İnsanlar bir kurtarıcı bekliyordu.
Toplum böyle sıkıntılı bir halde beklerken Yüce Allah insanlığa acıyarak içlerinden soyu, iffet ve şerefi herkesçe çok iyi bilinen bir Peygamber gönderdi. O bir rahmet peygamberidir. Âlemlere rahmet olarak gönderildiğini Rabbimiz (cc) şöyle bildiriyor:
“(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik. (Enbiya,21/107)
Sevgili Peygamberimizin doğumunu bakın Süleyman Çelebi nasıl anlatır:
“Doğdu ol saatte ol sultan-ı din, Nura gark oldu semavat’u zemin.”
Bu kutlu doğumu Ali Ulvi Kurucu merhum şöyle dile getirir:
Buldu hep derdine dermanını Canlar bu gece, Nura gark oldu bütün kevnü mekanlar bu gece. Arş-ı alada melekler bile bayram ediyor. Havz-ı kevser de O’nun aşkına çağlar bu gece.
Evet, Peygamberimizin doğumu ile dünyayı kaplayan kara bulutlar dağıldı. Gökler ve yeryüzü nurla doldu. Dertliler derman buldu. Melekler bayram etti. Dünyada olağanüstü haller meydana geldi. Küfrün beli kırıldı. Putlar yüzüstü yere düştü. Âlemler rahmet denizine daldı. Vahşet yerini rahmete bıraktı. Yeryüzüne şefkat, merhamet ve sevgi iklimi hâkim oldu.
Efendimiz, gençliğinde her türlü aşırılıktan uzak durdu. Puta tapmadı. İffet ve namusunu hep korudu. Ticaretle uğraştı. Etrafına güven verdi. Bu davranışından dolayı kendisine güvenilen “el-Emin” ünvanı verildi. Haksızlığa uğrayanların haklarını aramak ve hak sahibine hakkını iade etmek maksadıyla kurulan “Hılf’ul Fudul” cemiyetine üye oldu. Kabenin tamiri esnasında Hacer’ul-esved’i yerine koymak için çıkan kargaşada hakemlik yaparak büyük bir hadiseyi önledi. Kırk yaşına kadar tertemiz, pırıl pırıl bir hayat yaşadı.
Miladi 610 tarihinde kırk yaşında iken yüce Allah Peygamber (sav) efendimizi Peygamberlik şerefi ile şereflendirdi. Âdem aleyhisselam ile başlayan Peygamberlik Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) ile sona erdi.
Peygamberimizi sevmek ve O’nun gösterdiği nurlu yoldan gitmek imanımızın bir gereğidir. Allah Tealanın sevgisine, rızasına ve mağfiretine mazhar olmanın tek yolu O’nun sevgili Peygamberine uymaktır. Nitekim Kur’an-ı Kerimde şöyle buyrulur:
“(Rasülüm!) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir” (Al-i İmran,3/31).
Rasulüllahı dinlemek ve O’nu sevmek bize dünyada yaşama sevincini, ahirette ise cenneti kazandırır. Bu müjdeyi Peygamberimiz şöyle haber veriyor:
“Bütün ümmetim Cennete girerler; yalnız istemeyenler müstesna. —Ya Rasülellah kim istemez? Denildi. —Bana itaat eden Cennet’e girer; dinlemeyen Cenneti istememiştir demektir” buyurdu. (Buhari, İ’tisam, 2)
“Kutlu Doğum Haftası” nda Rasulullah (s.a.v.) i anarken hedefimiz O’nun yüksek ahlakını, faziletini, adaletini, şecaat ve doğruluğunu anmak ve anlamak, bütün bunlara uyma azmimizi tazelemek olmalıdır.
Hislerimize tercüman olan Peygamber aşığı Ali Ulvi Hocamıza bir daha kulak verelim:
Ruhum sana aşık, sana hayrandır Efendim! Bir ben değil, alem sana kurbandır Efendim! Aşkınla buhurdan gibi tütmekte bu kalbim, Sensiz bana Cennet bile hicrandır Efendim! Kıtmirinim Ey Şah-ı Rusül, koğma kapından Asilere lütfun yüce fermandır Efendim!
“Kutlu Doğum Haftası” nın vatanımıza, milletimize ve tüm İslam âlemine hayırlar, mutluluklar, kardeşlik ve barış getirmesini niyaz ederim.
Musa İMAMOĞLU |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Ey Medine Sen Ne Güzel Şehirsin! - 25/04/2013 |
Sevgili Peygamberimiz risalet görevini yükleneli 12 yıl olmuştu. Allah rasülü ile görüşmek üzere bu defa Medineden 72 bahtiyar Mü’min Mekkeye geldiler. Bunları temsilen bir grup Mescid-i Haram'da amcası Hz. Abbas'la oturan Rasûl-i Ekrem Efendimizin |
Sevgi Hayatın Ruhudur - 25/04/2013 |
Semalarını ezan seslerinin doldurduğu, her bir karış toprağında şehit kanlarının misk gibi kokusunun hissedildiği, dağlarıyla, ormanlarıyla, ırmağıyla, ecdat yadigârı camileri ve kalem gibi göklere uzanan minareleri ile bizim için dünyada ayrı bir |
Ey Mekke Seni Seviyorum - 25/04/2013 |
Ey Mekke Seni Seviyorum! Çünkü Mina da sende. Burası bana, İbrahim aleyhisselam ile oğlu İsmailin Allaha olan bağlılıklarını, muhabbetlerini, teslimiyetlerini ve nihayet Allah yolunda yapılan fedakârlığın zirvesini hatırlattı. Onun için bende seni |
İnsanlığın Sevgiye Olan İhtiyacı - 25/04/2013 |
Sevgili Peygamberimiz, “Allah’ın rızası, anne-babanın rızasında, Allah’ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir.”(Tirmizi, Birr, 3) buyurarak Allahın sevdiği bir insan olmanın yollarından birinin de ana baba sevgisinden geçtiğini bildiriyor. Ana babas |
İnsan Saygıdeğer Bir Varlıktır Ama... - 25/04/2013 |
Kur’an-ı kerim insanı bütün varlıklardan farklı bir biçimde ele almakta ve insana büyük değer vermektedir. Kur’an’da geçen “Biz, gerçekten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık”(İsra, 70) ayetinde de insanın üstün ve değerli bir varlık olarak |
Medeniyet İnşasında Merhametin Önemi - 02/06/2011 |
Merhamet, acıma, esirgeme, koruma, sevgi gösterme, yardım etme. İnsanı başkalarına iyilik ve yardım etmeye yönlendiren acıma duygusu. Tüm yaratılmışlara sevgi ile yaklaşma, onları kötülüklerden koruma ve kurtarma, zor durumlarında yardım etme.. |
İslam'da Kadının Yeri - 02/06/2011 |
Kadın, günümüze kadar hakkında en çok yazılan çizilen bir varlık olagelmiştir. Buna rağmen birçokları tarafından tam olarak anlaşılamamış olup gizemini korumaya devam etmektedir. |
Rahmet ve Merhamet - 02/06/2011 |
Rahmet, incelik, ihsan, bağışlama, acıyıp esirgeme demektir. Allah'ın kullarına acıması, onlara sevgi, şefkat ve merhametle muamele etmesi anlamında Kur'anî bir tabirdir. |
Çanakkale Geçilmez - 02/06/2011 |
Birinci Dünya savaşının başlamasıyla birlikte İtilaf Devletleri (Fransa ve İngiltere) İstanbul’u elde etmek maksadıyla 3 Kasım 1914’ te Çanakkale Boğazına doğru ilerlediler. Harp araç ve gereçleri yönüyle bizden çok üstün idiler. |
Devamı |