Musa İmamoğlu
musa.imamoglu@gmail.com
İnsan Saygıdeğer Bir Varlıktır Ama...
25/04/2013 İslam dini insanı yaratılanların en değerlisi ve üstünü, insan hayatının, şeref ve haysiyetinin korunmasını da dinin temel amaçlarından biri saymıştır.
İnsanı, şekillendirip kendi ruhundan ona üflediğini (Secde 9) , o’nu en güzel bir biçimde yarattığını (Tin,4) bildiren yüce Allah onu varlıkların efendisi olma makamına yükseltmiştir. İşte insanı diğer bütün varlıklardan ayıran ve şerefli kılan bu “ilahi ruh”tur. İnsan böyle bir ilahi kaynağa sahip olduğu için Allah’ın yeryüzündeki halifesidir. (Bakara,30; En’am,165) Halife vekil, başkasının yerine iş gören, temsilci olan kimse demektir. Kur’an-ı kerim insanı bütün varlıklardan farklı bir biçimde ele almakta ve insana büyük değer vermektedir. Kur’an’da geçen “Biz, gerçekten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık”(İsra, 70) ayetinde de insanın üstün ve değerli bir varlık olarak yaratıldığı bildirilmektedir. İnsan eşrefi mahlûkattır. Yani varlıkların en şereflisidir. Çünkü insan akıl sahibi ve düşünen bir varlıktır. Bu özelliği sayesinde iyiyi kötüden, güzeli çirkinden ayırt edebilir. Akıl, irade, zekâ, bilgi, beceri ve daha birçok üstün özelliklere sahip olarak yaratılan bu şerefli insana yüce yaratıcı:“Düzene sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın” (A’raf,56) buyurarak, Allah arzı yani dünyayı veya ülkeyi ıslah etmiş, düzene koymuşken, orada fesat çıkarıp düzeni bozmalarını yasaklıyor. Râzî âyetin bu bölümünü özetle şöyle açıklar: Öldürme, yaralama, gasp ve hırsızlık gibi İnsana verilen zararlar; inkâr ve bid'atlarla dine verilen zararlar; zina, livata, zina iftirası gibi insan onuruna, namusuna ve aileye verilen zararlar; sarhoş edici şeylerle akla verilen zararlar bu yasağın kapsamına girer. İnsanın çevresiyle sağlıklı ilişkiler kurup fesattan korunması ancak iyi bir kullukla mümkündür. Ama birçok insan kulluk görevlerini ihmal ederek asil davranışlarda bulunma yerine bozgunculuğu hayat tarzı haline getirmiş durumdadır. Bunlar, sevgi yerine kin ve nefretle yaşayıp yeryüzünde kargaşa çıkaran, düşmanca tavırlar sergileyip huzuru bozan yaratılış gayesine aykırı davranan bedbahtlardır. Yine bunlar kendisi gibi düşünmeyenleri insan yerine koymayarak aşağılayan ve hiçe sayan, hep saygı görme beklentisi içerisinde olup başkalarına asla saygı göstermeyen, ben merkezli düşünceye sahip, insanlığın değerini yerle bir eden zavallı insanlardır. Her insanın canının, malının ve ırzının değerli ve dokunulmaz olduğunu sevgili Peygamberimiz yüz yıllar önce Mekke’de Arafat denilen o kutsal mekandan insanlığa şöyle sesleniyordu: “Bu gün, bu ay ve bu belde nasıl kutsal ve masun ise, canlarınız, mallarınız ve ırzlarınız da öylesine masundur. (toplumun sorumluluğu ve hukukun güvencesi altındadır)” Ama yaşadığımız şu dünyanın haline bir bakın. Varlıkların en şereflisi ve en üstünü olma özelliğine sahip olan ve asıl varlık nedeni yeryüzünde Allah adına iş yapmak, imar ve ihya işleri ile uğraşmak olan insanın yaptığı zulüm, işkence ve haksızlıklar bu şerefli varlığı diğer varlıklardan daha aşağılara indirmiş durumdadır. Yüce Yaratıcının sadece insana verdiği bu değeri ve üstünlüğü ayaklar altına alarak kirletmeye ve yeryüzünü tahrip edip nesli bozmaya, huzuru kaçırmaya hiçbir kimsenin hakkı yoktur. Böyle davranışları ve bu davranışı sergileyenleri sevmediğini Yüce Allah (cc) şöyle bildiriyor: “İnsanlardan öylesi vardır ki dünya hayatı konusundaki sözleri senin hoşuna gider; o, hasımların en yamanı olduğu halde kalbinde olana Allah'ı şahit de tutar. 205. Hâkimiyeti aldığında ise ülkede bozgunculuk çıkarıp ürünleri ve nesilleri yok etmeye çalışır, Allah bozgunculuğu sevmez. ” (Bakara, 204–205) Dökülen kanların, akıtılan gözyaşlarının, talan edilen malların arkasında şeref ve onurunu kaybetmiş, insanlıktan nasibi olmayan insan görünümlü yaratıklar olduğu hepimizce malum. Bu insanlar iyi ve güzel olan her şeyin, barış ve huzurun düşmanıdırlar. Nesli bozup yoldan çıkarmak, kültürü yok etmek için her türlü yola başvurmakta asla sakınca görmeyen vicdan ve merhametten bi haber zalimlerdir. Çirkin hedeflerine ulaşabilmek için zulmün ve haksızlığın her çeşidini deneme alçaklığına düşmüş canilerdir. Böyle davrananların Allahın lanetine ve azabına müstahak olduklarını Kur’an şöyle haber veriyor: “Allah'ın korunmasını emrettiği bağı koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya işte lanet de onlar içindir; dünyanın kötü sonu da onlar içindir”. (Ra’d, 25) Hâlbuki İslam, insana iyi insan olabilmenin yollarını göstermek ve yeryüzüne huzur ve sükûnun hâkim olmasını gerçekleştirmek için son din olarak gönderilmiştir. Bu nedenle adam öldürmeyi, zulmü, haksız yollardan kazanmayı, bencilce davranışları, saygısızlığı, iffet ve hayâsızlığı ve tüm çirkin işleri yasaklamıştır. Hâsılı, tüm dünyayı bünyesinde barındırarak kendisi de küçük bir dünya olan, ilahi lütuflara mazhar olma bahtiyarlığına erişen insana yakışan, iyi bir kul olup yüce yaratıcının kendisine bahşetmiş olduğu değere, şan ve şerefe layık asil davranışlar sergilemesidir. Bizzat kendisinin zayi ettiği insani değerlere yeniden sahip olmak, yeryüzüne barış ve mutluluğu getirmek yine bu akıl ve irade sahibi insanın görevidir. Sözler insanı anlatan şu ilahi fermanla son bulsun: “Biz insanı en güzel biçimde yaratmışızdır. Sonra onu aşağıların aşağısına indirdik. Ancak iman edip erdemli işler yapanlar başka; onlar için kesintisiz bir ödül vardır” (Tin, 4–5–6) Musa İMAMOĞLU |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Ey Medine Sen Ne Güzel Şehirsin! - 25/04/2013 |
Sevgili Peygamberimiz risalet görevini yükleneli 12 yıl olmuştu. Allah rasülü ile görüşmek üzere bu defa Medineden 72 bahtiyar Mü’min Mekkeye geldiler. Bunları temsilen bir grup Mescid-i Haram'da amcası Hz. Abbas'la oturan Rasûl-i Ekrem Efendimizin |
İnsanlığın Sevgiye Olan İhtiyacı - 25/04/2013 |
Sevgili Peygamberimiz, “Allah’ın rızası, anne-babanın rızasında, Allah’ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir.”(Tirmizi, Birr, 3) buyurarak Allahın sevdiği bir insan olmanın yollarından birinin de ana baba sevgisinden geçtiğini bildiriyor. Ana babas |
Kutlu Doğum - 25/04/2013 |
Efendimiz, gençliğinde her türlü aşırılıktan uzak durdu. Puta tapmadı. İffet ve namusunu hep korudu. Ticaretle uğraştı. Etrafına güven verdi. Bu davranışından dolayı kendisine güvenilen “el-Emin” ünvanı verildi. Haksızlığa uğrayanların haklarını |
Ey Mekke Seni Seviyorum - 25/04/2013 |
Ey Mekke Seni Seviyorum! Çünkü Mina da sende. Burası bana, İbrahim aleyhisselam ile oğlu İsmailin Allaha olan bağlılıklarını, muhabbetlerini, teslimiyetlerini ve nihayet Allah yolunda yapılan fedakârlığın zirvesini hatırlattı. Onun için bende seni |
Sevgi Hayatın Ruhudur - 25/04/2013 |
Semalarını ezan seslerinin doldurduğu, her bir karış toprağında şehit kanlarının misk gibi kokusunun hissedildiği, dağlarıyla, ormanlarıyla, ırmağıyla, ecdat yadigârı camileri ve kalem gibi göklere uzanan minareleri ile bizim için dünyada ayrı bir |
İslam'da Kadının Yeri - 02/06/2011 |
Kadın, günümüze kadar hakkında en çok yazılan çizilen bir varlık olagelmiştir. Buna rağmen birçokları tarafından tam olarak anlaşılamamış olup gizemini korumaya devam etmektedir. |
Çanakkale Geçilmez - 02/06/2011 |
Birinci Dünya savaşının başlamasıyla birlikte İtilaf Devletleri (Fransa ve İngiltere) İstanbul’u elde etmek maksadıyla 3 Kasım 1914’ te Çanakkale Boğazına doğru ilerlediler. Harp araç ve gereçleri yönüyle bizden çok üstün idiler. |
Rahmet ve Merhamet - 02/06/2011 |
Rahmet, incelik, ihsan, bağışlama, acıyıp esirgeme demektir. Allah'ın kullarına acıması, onlara sevgi, şefkat ve merhametle muamele etmesi anlamında Kur'anî bir tabirdir. |
Medeniyet İnşasında Merhametin Önemi - 02/06/2011 |
Merhamet, acıma, esirgeme, koruma, sevgi gösterme, yardım etme. İnsanı başkalarına iyilik ve yardım etmeye yönlendiren acıma duygusu. Tüm yaratılmışlara sevgi ile yaklaşma, onları kötülüklerden koruma ve kurtarma, zor durumlarında yardım etme.. |
Devamı |