Arif Karabacak
arif-karabacak10@hotmail.com
KENDİSİNE AYAKBAĞI OLAN İNSAN
26/05/2013 Uzun kış gecelerinde, kafamdaki gündemi değiştirip, rahatlamak için, bazı akşamlar oturup film izliyorum. En son izlediğim yeni bazı filmler var ki, tevafuk oldu, beni damardan vuran özgürlük filmleri... Steven Spielberg’in Lincoln’u, Tarantino’nun Django’su vs. Quentin Tarantino çok az film yapıyor, yaptığı filmler hep ayrı türden. İkinci dünya savaşı filmi Soysuzlar Çetesi, Kung-fu filmi Kill Bill, posiye-suç filmi Jackie Brown, ve en son Western filmi Django. Bir Western yapmamıştı, böyle bir film bekliyordum kendisinden. O öyle yapılmaz böyle yapılır dercesine, her türün en iyi en kült filmlerini yapıyor Tarantino. En son Django’yu izledim. Sürükleyici, etkileyici bir özgürlük mücadelesi izleyiciyi öyle bir sarıyor ki, bırakamıyorsunuz. Benim merakım, fenomen aktör Samuel L. Jackson filmin neresinde diye beklerken, filmin sonuna doğru müthiş bir rolle karşıma çıktı. Örgürlük peşindeki bir zenci köleye, engel olmaya çalışan bir zenci köle. Dustin Hoffman’ın oynadığı Küçük Dev Adam filminde bir Kızılderili Şefi, zenciler için şöyle bir tanım yapıyor: ‘’siyah beyaz adam’’... Tam da bu tanıma ve Merhum Melcolm X’in ev kölesi tanımına uyan bir adam. Melcolm X bir tv programında ev kölesini şöyle tarif ediyor: “Tam dört yüz yıl Amerikalı siyahlar olarak şiddete maruz kaldık, sadık millet olarak yaşadık, tarla kölesi ve ev kölesi olarak… tarla kölesi tarlalarda yaşadı çalıştı, efendisinin verdiği kadar yedi, izin verdiği kadar dinlendi…ev kölesi ise, efendisinin artıklarını yedi ve eski elbiselerini giyindi, evleri yandığında yangına ilk koşan oydu, efendisi hasta olduğunda patron hasta mıyız? dedi…” ( Bir tv tartışma programında gerçek bir konuşmadır, Melcolm X filmine de bu repliği aynen almışlar.) Başka bir filmden benzer başka bir trajedi daha...Yönetmenliğini Rachid Bouchareb’in yaptığı, Outside The Law diye bir film var, Türkçe’ye Kanunsuzlar olarak çevrilmiş. (Başrol oyuncularından Cezayir kökenli Fransız aktör Jamel Debbouze’nin sonradan hristiyanlığa geçtiğini duydum ve üzüldüm.) Bu filmde de, Cezayirli üç kardeş, Cezayir’in bağımsızlığı için, Fransa’daki Cejayir’lileri örgütlüyorlar. Polis bunlarla baş edemeyince, Hurki’lerden oluşan kırmızı el adında özel bir polis gücü kurarak, Cejayir’lileri birbirine kırdırıyorlar. Işin ilginci, bu örgütü takip eden en yüksek rütbeli polis şefi de bir Hurki. Bugün Flistin’lilere karşı en acımasız davranan İsrail askerlerinin, Arap asıllı Yahudi’ler olduğunu duyduğumda çok şaşırmıştım. Kraldan fazla kralcı, mutlu ev kölesi, siyah beyaz adam, zenci köleyi köleleştiren zenci köle, ne kadar garib ve trajik değil mi? Amerika’da kölelik kaldırılınca, bazı köleler , efendilerinin evini terk etmemiş ve gönüllü olarak köleliğe devam etmişler. Benzer örnekler İslam tarihinde de var. İnsan köleleşince, onurunu kaybediyor ve böyle kalmaktan memnun oluyor. Hatta bizim toplumda ‘’sen eşek olursan sırtına binen çok olur ‘’ diye de bir söz vardır. C. Allah K. Kerim’de, ‘’Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmettiler ‘’ (Hud Suresi, 101) buyurur. Başka bir ayette ise, ‘’Şüphesiz ki bir millet kendisini değiştirmedikçe Allah onu değiştirmez.’’ (Rad suresi ,11) buyrulur. Peygamber Efendimiz de bir hadislerinde, ‘’Nasılsanız öyle idare edilirsiniz ‘’ buyurmuşlardır. Bakara suresinin 279.cu ayetindeki, ‘’Ne zulmedin ne de zulme uğrayın ‘’ ibaresi ile Peygamber Efendimizin Veda Hutbesindeki ‘’Ne zulmedin, ne de zulme uğrayın ‘’ ifadesi, ikisi de faizin haramlığı bağlamında vaazedilmiş olmakla beraber, hayatın tamamına yönelik genel bir ilkedir aslında. Haccac-ı Zalim’e bir adam, ‘’Çok zulüm yapıyorsun, biraz Hz. Ömer gibi adil ol’’ dediği zaman, Haccac şu cevabı vermiş: “Siz Ömer zamanındaki insanlar gibi olsaydınız, hiç şüphesiz ben de Ömer gibi olurdum.” Gerek K. Kerim’de, gerek Hadis-i Şeriflerde, gerekse tasavvuf edebiyatında, insanın kendisene verdiği zararı kimsenin veremeyeceği, insanın en büyük düşmanının kendi nefsi olduğu, insanın yaptığı günahların, kötülüklerin ve cahilliklerin kendisine bir zulüm, tekamülüne engel teştil ettiği en çok işlenen konulardandır. Allah insanı özgür yaratmıştır. Din insanların şahsiyet sahibi olmasını, Allah’tan başkasına kulluk etmemeyi ve köleleri serbest bırakıp özgür bireyler haline getirmeyi emreder ve hedefler. Bu ilkeler bireysel anlamda böyle olmakla beraber, sosyal anlamda da böyledir ve toplumlar için de geçerliliği vardır. Zaten sosyoloji denilen şey bireysel psikolojilerin toplamının ortalamasıdır. Geçtiğimiz ay Türkiye’den bir misafirimiz vardı. Türkiye’de bir bakanlıkta yüksek rütbeli bir bürokrat kendisi. Kayınpederi burda, onu ziyarete gelmişler aile olarak. Ziyaretleştik, sohbet ettik. 2000’li yıllarda uzun süre çalıştığı bakanlıkta AB ile ilgili birimde çalışmış. Bu vesile ile birçok Avrupa ülkesine mesleki-resmi gezilere katılmış. Dedi ki, ‘’Hocam AB nezdinde, Avrupa’daki Türk toplumumuzun kötü bir imajı var. Şimdilik bunu resmen gündeme getirmiyorlar. Türkiye Kopenhag kriterlerinin tamamını kanunlaştırıp uygulamaya koysa bile, en son Avrupa’daki Türkleri bahane edecekler . Bizi AB’ye almamak için Avrupa’daki Türk’leri kart olarak masaya sürecekler.’’ Şimdi, Türkiye’nin AB’ye girmesi bence AB’ye yapılan bir organ naklidir. Bünyenin yaşamasını sürdürmek için. Ben Türkiye’nin AB’ye girmesi konusunda çok ısrarcı ve çok taraftar değilim. Zira Türkiye kendisi ayrı bir bünye ve bedendir. Bunu şu anki Papa 16. Benedict de söylüyor. (Joseph Ratzinger, Avrupa/Dayandığı Düşüncelerin Dünü ve Bugünü, Gendaş Yay.) Bendeniz müsadenizle, kendi alanımla ilgili olarak, o arkadaşımızın dediğinin bir adım ilerisini söyleyeyim. İslam dininin özelde Avrupa, genelde dünya ölçeğinde, hüsn-ü kabul görmesinin ve yabancı toplumlara ulaşmasının önünde bir sürü etken var. Ama bu etkenlerin en büyüğü demiyorum, en önemlilerinden birisi bizatihi müslümanlardır. Mahallenin delisi olarak bu kadarını söyleyeyim, gerisini tartışalım. 27.01.2013 ARİF KARABACAK
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Din Hizmetlerinde Verimlilik-Vaaz ve Hutbeler - 22/05/2014 |
Din Hizmetlerinde Verimlilik-Vaaz ve Hutbeler |
RAMAZAN ORUCUNUN KUR’AN’I ANLAMADAKİ ROLÜ, VE KADİR GECESİ - 03/08/2013 |
RAMAZAN ORUCUNUN KUR’AN’I ANLAMADAKİ ROLÜ, VE KADİR GECESİ |
SİVİL DİN, SİVİL DİNDARLIK, SİVİL DİN ADAMI - 26/05/2013 |
Arkamdan yürüme, sana liderlik yapmayabilirim. Önümde yürüme, seni takip etmeyebilirim. Yanımda yürü, arkadaşın olabilirim. Kızılderili Atasözü |
2010 DÜNYA KUPASI VE TAKIM OYUNU - 26/05/2013 |
Modern dünyada, Amerika ve Avrupa’da, bireysel davranarak bir iş yapılamaz. Ticari anlamda da yapılamaz, sosyolojik-kültürel anlamda da yapılamaz. Dev araba firmaları birleşerek büyümeye gidiyorlar |
EURO-İSLAM ?! - 26/05/2013 |
Bir Sibirya kurdunu alıp Afrika’ya bırakmışlar. Üç nesil sonra, beyaz sibirya kurdu, boz renkli Afrika kurduna dönüşmüş. |
MELEZLEŞME - 26/05/2013 |
Avrupa’nın fiziksel, sosyal sistem ve bilimsel alanda bir üstünlüğü var. Asya ve İslam toplumlarının da, belli bir maneviyatı ve daha insani bir kültürü var. Batı bu fiziksel ve bilimsel üstünlükten bir ahlak ve maneviyat üretemiyor. |
KUTLU DOĞUM HAFTASI ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELER - 26/05/2013 |
Yurtdışı görevine gelmeden önce, Ankara İlahiyat Fakültesinden bir sayın hocamızı ziyaret etmiştim. Sohbet sırasında söz Kutlu Doğuma gelince, sayın hocamız, ‘’bu Kutlu Doğum haftası Hıristiyanlara özenmektir, İslamiyetin Hıristiyanlaşmasıdır ve |
MEVLANA’NIN HİKAYELERİ : BİZİM HİKAYEMİZ - 26/05/2013 |
Mevlana hazretleri hikayenin sonunda, taşı gediğine koyarak, insana ibret verir. Hikayeden kendi payına çıkarması gerektiği dersi nazara verir. Bazan da hikayenin sonunda bişey demez, başka şeyler anlatmaya devam eder. |
FRANSA’DA DİN EĞİTİMİ PROBLEMLERİ - 26/05/2013 |
Camide hep yaptığımız bir dua ile yazımızı tamamlayalım: Allah hepimize yardımcı olsun. Çocuklarımızı, gençlerimizi, nesillerimizi muhafaza eylesin. Onları dinimize, diyanetimize, kültürümüze ve örfümüze göre yetiştirmekte bizi muvaffak eylesin |
Devamı |