• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam428
Toplam Ziyaret5138502
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları
Arif Karabacak
arif-karabacak10@hotmail.com
KUTLU DOĞUM HAFTASI ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELER
26/05/2013

Yurtdışı görevine gelmeden önce, Ankara İlahiyat Fakültesinden bir sayın hocamızı ziyaret etmiştim. Sohbet sırasında söz Kutlu Doğuma gelince, sayın hocamız,  ‘’bu Kutlu Doğum haftası Hıristiyanlara özenmektir, İslamiyetin Hıristiyanlaşmasıdır ve kaldırılmalıdır’’ demişti. Ben daha evvel hiç böyle bir şey düşünmemiş ve duymamış olduğum için çok teaccüb etmiştim. Daha sonraları ilmi camiadan başka isimlerin de bu işe olumsuz baktıklarını gördüm ve duydum. Kutlu doğum haftası etkinliklerine ilim adamlarının bazıları tarafından böyle bir yaklaşım var. Vatandaşlarımızdan gelen başka türlü bir istifhamı da paylaşayım, sonra bunun üzerine düşünelim. 13 Nisan 2013 tarihinde derneğimizde yapacak olduğumuz Kutlu Doğum Konferansına çevredeki cemaatimizi davet etmek üzere afiş dağıtıyorduk. Komşu bir şehirde, başka bir hizmet grubunun derneğine üye, esnaf bir  hacı abinin dükkanına afiş asmak üzere gittiğimizde, bizi hoş karşıladı, ikramda bulundu, memnuniyetle afişimizi de dükkanının ön cephesine astı. Ancak  kutlu doğum hakkında bir çekincesi olduğunu bize anlatmak üzere şöyle dedi: ‘’ hocam, bizim gençler  internette okumuş, dinimizde kutlu duğum yokmuş’’ dedi. Sanırım anlatmak istediği şuydu. ‘’Efendim eskiden böyle bir kutlama olmadığına göre, sonradan uygulanan bu etkinlik bidat olmaz mı?’’

Ankaradaki sayın hocamızın ifadesi beni çok düşündürdü,  kafamda bazı istifhamlar oluşturdu, ancak neticede, bu etkinlikler bir Hristiyanlaşma özentisi olmadığı gibi, toplumsal bir Hristiyanlaşma da değidir. Çünkü burada peygamber efendimiz Hristiyanlarda olduğu gibi Tanrısallaştırılmıyor. Bilakis onun beşer peygamber olduğu camiamız tarafından sürekli vurgulanır. Bizim yaklaşımımız Hristiyanlarda olduğu gibi O’nu ‘’ebedi kurtarıcı’’  ilan edip, yan gelip yatmak değil, onun gibi yaşamayı hem kendi nefsimiz için hem de islam toplumu için idealize etmektir,  ki sünnet kavramı üzerine dünyada yapılmış en şümüllü çalışmalar Türkiye’de yapılmaktadır. Onun yaşamını, şeklen değil ruhen günümüze taşımak, kısaca onun ‘’yaşam şeklini’’ değil ‘’yaşam tarzını’’ esas almanın ‘’gerçek  sünnet’’  olduğu Türkiye patentli bir sünnet anlayışıdır.

Diğer konuya gelecek olursak, kutlu doğum etkinlikleri bidat sınıfında telakki edilemez, z ira  bunu bir mûtad ibadete dönüştürmüyoruz,  hatta ibadet olarak lanse etmiyoruz. Bu etkinlikler toplumu bilgilendirmeye yönelik konferans, panel, açıkoturum gibi halka açık programlardır, ve toplumu bilgilendirmeye yöneliktir. Cami eksenli programlar değildir. Farz-ı muhal, dağ başında yalnız yaşayan bir insan, ‘’efendim bugün Kutlu Doğum günü, haydi bugün şöyle bir ibadet yapayım’’  diyerek o güne mahsus bir ibadet yaparsa, bu durum Müslümanlar için de mutada bağlanırsa, o zaman bu iş bidat olur. Kutlu Doğum etkinliklerin de böyle bir şey olmadığı gibi, ana hedef de değildir. Ana hedef, Peygamber Efendimizin, miladi takvime göre doğumu vesile kılınarak, toplumu farklı formatttaki toplantılarla bilgilendirilmesidir.  Kaldı ki, işin Hristiyanlaşma ve bidat boyutu tartılacaksa, Peygamber Efendimizin hicri –kameri takvime göre doğum gününe tekabül eden ve ‘’mevlid kandili’’ adıyla camilerde, ibadet kastıyla yapılan kutlamalarda bu iki risk daha fazladır. Kutlu Doğum bilgilenmedir, Mevlid Kandili duygulanmadır. Bilgisiz duygu, tabulaşır ve din haline gelir. Sözkonusu riskleri izale etmenin yolu, bilgiye dayalı bir dindarlık, bilgiyle şekillenmiş bir duygusallıktır. Kutlu Doğum programları bu bilgilenmeyi sağlayamaya müsait bir yapıya sahiptir. Nitekim toplumuzun gerek Peygamber Efendimiz hakkında, gerekse genel olarak İslam dininin temel konularındaki bilgi eksikliği ve bilgi açılığı sebebiyle bu programlar Türkiye’de tutmuş ve beklenir hale gelmişitir. Avrupa’da da zaman içerisinde tutacak ve bu bilgi ihtiyacını gideren bir araç olarak Avrupa İslam toplumu için fonksiyonel hale gelecektir. Nitekim geçen yılki Kutlu Doğum konferansımıza bir grub Arab kardeşimiz katıldı, ayrı bir yere topluca oturdular ve konferanscımızın konuşması onlara tercüme edildi. Programdan sonra Arab kardeşlerimiz hem konuşmanın içeriğini, hem de böyle bir program için ta Türkiye’den bir Profesör ’ün Fransa’ya gelmesini hayranlık ve hayretle takdir ettiklerini bize ifade ettiler.

Hristiyanlaşma ve bidat şüphesi gereksiz işkillenmelerdir. Bizce bu konularda endişeye mahal yoktur. Ancak, bu programlar icra edilirken gözlemlediğimiz bazı yanlışlıkları ukalalık sayılmamasını umarak paylaşmak isterim ki, bu hususları beraber  düşünelim.

Bizim bölgemizdeki en son 15 günlük tatilde, camideki kurs esansında, bazı yetişkin kız öğrencilerimizin, camideden çıkar çıkmaz başlarını açtığına, bazı annelerin çocuklarını almak üzere camiye geldiklerinde, caminin dış avlusundan girerken başını kapattığını, çocuğunu alıp caminin dış avlunadan çıkarken tekrar açtığına şahit oldum. En son bir komşu dermekte yapılan Kutlu Doğum Konferansında, sayın konuşmacı konuşmasını bitirir bitirmez, onlarca kadının başını açtığına şahit oldum.  Bu sahteciliğe hiç gerek yoktur.  Geçici olarak yapılan kapanmaya karşılık, normal hayatımızdaki tercihimizle o konferansı dinlemek daha samimi bir davranış olur.  Bu perhizin içine bu turşuyu sokmaya gerek yoktur.  Din samimiyettir, din dosdoğru olmaktır. Kapalı olmak, açık olmak başka bir tartışmadır, ancak günümüzdeki konjektürel dindarlığın getirdiği tesettür tarzının ne kadar tesettür olduğu da tartışılır. Tesettür nedir? Dinin bunu istemekteki kastı nedir? Tesettür diye büründümüz şey bu keyfiyet ve kastın neresindedir? Bu durum, günümüz popüler dindarlığının getirdiği fenemenolojik bir problemdir ki, önümüzdeki asırlasrı işgal edecek gibi görünmektedir.

Diğer bir konu da Kutlu Doğum Konferanslarında programın içeriğine, konferans dışında bazı gösterilerin eklenmesidir. Şiirsellikten ve müzikten uzak, tamamen ticari kaygılarla eski türkü-şarkı besteleriyle, hiçbir emek sarf edilmeden oluşturulmuş, halkımıza da ilahi diye yutturulan, amatör müzisyenlerin söyledikleri parçaların programlarımızda boy göstermeleridir. Orda maalesef duygu ve içerik olarak şiirsellik yoktur. Şiir diye sunulan şey, bir tür nesirdir. İlahi diye okunan şey ise arabesk veya ezigi dedilen yeni bir türdür. Duygu arabestktir,  içerik hurafedir. Bu da popüler dindarlığın ürettiği bir fenomendir.  Klasiklerden Yunusu, Niyazi Mısriyi,  son dönemden Zeki Ömer Defne’yi okuyup bilmedikçe, şiiri bilemeyiz. Klasik musikiyi anlayarak dinlemedikçe, Itriyi, Dede efendiyi, Cemil beyi tanımadan, ilahinin ne olduğunu, tasavvuf musıkısini bilemeyiz. Halbuki ilahi, ilahi aşkın ibraz ve ilan edilmesidir. Bu ilanın da belli bir ses disiplini ile yapılması, Allah’a olan ihlas ve haşyettendir.  O ses displini de makam dediğimiz şeydir. Bugün ilahi diye dayatılan şeylerde, içerik olarak ne siterilize bir aşk duygusu, ne de ses disiplini vardır ne de Hicaz, Uşşak, Rast, Segah gibi klasik ses modları vardır. ‘’Aman çocukları da işe dahil edelim, onlar da bu vesileyle birşeyler öğrensinler ve yapsınlar’’ diyerek, iyi niyetle yapılan bu faaliyetler, yanlış repertuar seçimiyle fiyaskoya dönüşmektedir. Gerçek ilahiler ve gerçek şiirler seçilmeli, popüler dindarlığın dayattığı ucuz eserlere yer verilmemelidir. Elimizde devasa bir şiir ve musıki mirası mevcuddur. Bu mirasa sahip çıkıp, yaşayıp yaşatıp, dünyaya ve geleceğe taşımalıyız. Bu husulara dikkat etmek ilgili programların kalitesini ve verimliliğini belirleyecektir.

Toplumu bilgilendirme vasıtası olan bu kutlu doğum programlarının hayırlara vesile olmasını, toplumumuza güzel bilgiler ve duygular aktarmada  Rabbimizin bizi muvaffak kılmasını diliyorum.

ARİF KARABACAK

VALENTİGNEY SELİMİYE CAMİİ DİN GÖREVLİSİ

 



2695 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Din Hizmetlerinde Verimlilik-Vaaz ve Hutbeler - 22/05/2014
Din Hizmetlerinde Verimlilik-Vaaz ve Hutbeler
RAMAZAN ORUCUNUN KUR’AN’I ANLAMADAKİ ROLÜ, VE KADİR GECESİ - 03/08/2013
RAMAZAN ORUCUNUN KUR’AN’I ANLAMADAKİ ROLÜ, VE KADİR GECESİ
KENDİSİNE AYAKBAĞI OLAN İNSAN - 26/05/2013
Bendeniz müsadenizle, kendi alanımla ilgili olarak, o arkadaşımızın dediğinin bir adım ilerisini söyleyeyim. İslam dininin özelde Avrupa, genelde dünya ölçeğinde, hüsn-ü kabul görmesinin ve yabancı toplumlara ulaşmasının önünde bir sürü etken var
SİVİL DİN, SİVİL DİNDARLIK, SİVİL DİN ADAMI - 26/05/2013
Arkamdan yürüme, sana liderlik yapmayabilirim. Önümde yürüme, seni takip etmeyebilirim. Yanımda yürü, arkadaşın olabilirim. Kızılderili Atasözü
2010 DÜNYA KUPASI VE TAKIM OYUNU - 26/05/2013
Modern dünyada, Amerika ve Avrupa’da, bireysel davranarak bir iş yapılamaz. Ticari anlamda da yapılamaz, sosyolojik-kültürel anlamda da yapılamaz. Dev araba firmaları birleşerek büyümeye gidiyorlar
MELEZLEŞME - 26/05/2013
Avrupa’nın fiziksel, sosyal sistem ve bilimsel alanda bir üstünlüğü var. Asya ve İslam toplumlarının da, belli bir maneviyatı ve daha insani bir kültürü var. Batı bu fiziksel ve bilimsel üstünlükten bir ahlak ve maneviyat üretemiyor.
GÜLE ÇIKTIM GÜLMEDİM GÜLDEN DÜŞTÜM ÖLMEDİM - 26/05/2013
Nazım hikmet 1953te rusyada yazdığı vasiyet adlı şiirinde şöyle der : ‘’……. Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni. …… Traktörlerle türküler geçsin altbaşından mezarlığın, ‘’
MEVLANA’NIN HİKAYELERİ : BİZİM HİKAYEMİZ - 26/05/2013
Mevlana hazretleri hikayenin sonunda, taşı gediğine koyarak, insana ibret verir. Hikayeden kendi payına çıkarması gerektiği dersi nazara verir. Bazan da hikayenin sonunda bişey demez, başka şeyler anlatmaya devam eder.
FRANSA’DA DİN EĞİTİMİ PROBLEMLERİ - 26/05/2013
Camide hep yaptığımız bir dua ile yazımızı tamamlayalım: Allah hepimize yardımcı olsun. Çocuklarımızı, gençlerimizi, nesillerimizi muhafaza eylesin. Onları dinimize, diyanetimize, kültürümüze ve örfümüze göre yetiştirmekte bizi muvaffak eylesin
 Devamı
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.486832.6170
Euro34.601234.7398
Saat