• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi8
Bugün Toplam697
Toplam Ziyaret5114055
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları
Ahmet Emin Seyhan
ahmeteminseyhan@gmail.com
Bu Beyaz Elitler Hiç Değişmeyecek!
24/04/2014

Bu Beyaz Elitler Hiç Değişmeyecek!

Bu aziz millete hep tepeden bakan, kendini bir şey zanneden, soyu ve sopu ile övünen, ülkenin balını ve kaymağını yiyen, zengin, şımarık, ukala, bencil, jakoben/dayatmacı/baskıcı, seçkinci, totaliter beyaz elitler hiç değişmediler ve görünen o ki bundan sonra da hiç değişeceğe benzemiyorlar.  Zira bunlar, milleti hiçbir zaman anlamadılar ve anlamayacaklar…

Bunlar, demokrasi sonucu halkın önüne gelen sandığı ve seçimi bir türlü hazmedemediler. Bunlar, tepeden inmeye ya da kolay yoldan oturmaya alıştıkları koltuklarını/makamlarını bir bir kaybetmeye başlayınca, kendilerine sunulan imkânlar ellerinden gidince, ucuz ve karşılıksız kredilerden mahrum kalınca, haksız teşviklerden yararlanamayınca hep milleti aşağıladılar. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını kendilerine yedirmeyenlere de hep düşman oldular. Onlara iftira atarken yüzleri hiç kızarmadı. Zira bunu bir hak ve görev bildiler.

Bunlar, merhum şehit Adnan Menderes’i hazmedemediler. Onun döneminde doğru seçim yapamıyor diye aziz millete; “Haso”, “Memo”, “Köylü”, “Geri zekâlılar!” “Aptallar!” diye hakaret ettiler. Milleti hiçbir zaman adam yerine koymadılar. Milletle dalga geçtiler ve daima küçümsediler. Kendileri Batı kültürüyle yetiştikleri ve Batının ahlâkî değer yargılarına hayran oldukları için bu millettin dinî ve ahlâkî değerleriyle, yeme, içme, giyim ve kuşam tarzlarıyla sürekli alay ettiler.

Kendileriyle işbirliği yapanlara, aşağılık kompleksi ile hareket edenlere seslerini çıkarmadılar. Kendilerine benzemeye çalışanlara çıkarları gereği katlandılar. Ama bir türlü onları da kabullenemediler. Onlara da tavır koydular. Onlara da ikinci sınıf insan muamelesi yaptılar. Onların da arkalarından konuşmaya devam ettiler.

Bunlar, devletin tek sahiplerinin kendileri olduğuna inanmışlardı bir kere. Kurtuluş savaşını veren şehitlerin ve gazilerin çocuklarına ve torunlarına öz ülkelerinde “parya” muamelesi yaptılar. İpi ellerinde tuttukları için her türlü zulmü reva gördüler. Sesini yükseltenleri susturdular. Susturamadıklarına da kan kusturdular. Zindanlarda çürüttüler. “Söyletmen vurun!” mantığını dayattılar. Hak aramaya kalkanlara zulmettiler. Kısaca bunlar, halkı kendilerine hizmet etmesi gereken teb’a ve köleler olarak gördüler. Millete hizmetkâr değil, efendi oldular.

Bu adamlar/kadınlar, merhum Turgut Özal zamanında da boş durmadılar. İpleri tekrar ellerine almak için her türlü rezaleti ve ayak oyununu sergilediler. Plan üstüne plan yaptılar. Kumpaslar kurdular. Hızlarını alamadılar, doğru tercih yapan aziz milleti yine aşağıladılar. “Örümcek kafalı, mürteci, yobaz, geri kafalı, takunyacı bunlar!” diyerek millete ve değerlerine dil uzattılar. Kur’an-ı Kerim’e “çöl kanunu”, Hz. Muhammed’e ise “çöl bedevisi” diyecek kadar alçaldılar. Yüce dinimiz İslâm’a, “Orta çağ karanlığı” Kur’an’a da, “dogma” deme cüret, denaet, azgınlık, şımarıklık, haysiyetsizlik ve ahlaksızlığını gösterdiler.

Bunlar Turgut Özal’ın da burnundan fitil fitil getirdiler. Ona rahat yüzü vermediler. Hiç boş durmadılar; onunla uğraştılar ve ona saldırdılar. Her fırsatta ona dil uzattılar. Yaptıkları karikatürlerde, yazdıkları köşe yazılarında, tv ve radyo programlarında hep onu küçümsediler. Onun şahsında yine halka ve İslâmî değerlere saldırdılar. İçlerindeki kini ve öfkeyi kustular. Maktul ve merhum şehit Özal, din ve vicdan özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmak, teşebbüs hürriyetini sağlamak ve ülkenin önünü açmak için uğraştıkça ona cephe aldılar. Yalanlarla iftiralarla halkın gözünden onu düşürmek ve itibarsızlaştırmak için bütün güçlerini kullandılar. Hiç utanmadan her türlü pervasızlığı sergilediler. Uydurma belgeler ihdas ettiler; onun hakkında zırvalarlar dolu kitaplar yazıp ücretsiz dağıttılar.

Daha sonra gelen merhum Necmettin Erbakan’a da aynısı yaptılar. Onun da burnundan fitil fitil getirdiler. Önüne her türlü engeli çıkarttılar. “İktidar oldunuz ama muktedir olamayacaksınız!” diye tehdit ettiler. Plan üstüne plan, senaryo üstüne senaryo ürettiler. Akıl almaz iftiralar da bulundular. İmtiyazlarını kaybetmemek için ellerinden geleni arkalarına koymadılar. Onun dindar olmasını, dua etmesini, namaz kılmasını ve hacca gitmesini alay konusu yaptılar. Eşinin ve kızının başörtüsü ile alay ettiler. “Dini siyasete alet ediyor!” kampanyaları düzenlediler. “İrtica geliyor” palavralarını yaydılar. “Ülkeye Şeriat getirecekler, yaşam tarzımıza müdahale edecekler! Kadrolaşacak bunlar!” yaygaralarını koparıp halkı tahrik ettiler. Böylece aziz milletin kafasını karıştırmayı, milletin gözünden onu da düşürmeyi başardılar. Kendilerinin istediğini yapan, çıkarlarına hizmet eden sahte din, ilim ve iş adamlarını gözetip kolladılar. Çünkü onları kullanmak işlerine geldi. Menfaatleri gereği bu tür adamlara medya ve diğer imkânlarını büyük bir zevkle sundular.

Bu adamlar hâlâ hızlarını alamadılar. Hâlâ İslam’la ve milletin değerleriyle uğraşmaya devam ediyorlar. Bunlar aziz millete her fırsatta “Göbeğini kaşıyan adam!”, “Bidon kafalı!” ve “Angut!” diye dil uzatıyorlar. “Dağdaki çobanla benim oyum nasıl eşit olurmuş?” diyebiliyorlar. Başörtüsünden nefret ediyorlar. Başörtülülere “Karafatma!” diyor ve onları “hamamböceğine” benzetiyorlar. “Fahişe” ve “başörtüsü” kavramlarını aynı cümlede kullanmaktan tarifsiz bir zevk ve haz alıyorlar. “Bu milletin %70’i aptal, sadece %30’u akıllı” diye öfkelerini kusmaktan çekinmiyorlar. “Bu makarnacılar bir simide ve su şişesine yutkunarak bakıyor!” diyecek kadar küçülüyorlar. Kendileri haysiyetlerini/vakarlarını/kişiliklerini satmaya alışık olduklarından milleti de kendileri gibi sanıyor ve gariban halka, “Bunlar bir kilo makarnaya, bulgura oyunu satıyor!” diyecek kadar alçaklaşabiliyorlar. Bu çalmayan, elinin emeğiyle geçinen, varoşlarda insanca yaşama mücadelesi veren onurlu ve başı dik insanlara dil uzatmaktan çekinmiyorlar. Utanma duygusuna sahip olmadıkları için her defasında yanıldıkları halde hiç yüzleri kızarmadan pişkince kaldıkları yerden hakarete ve tehdide devam ediyorlar.

Görüldüğü üzere yüz yılı aşkın bir süredir bu adamlar da, çocukları da torunları da, onların dalkavuk takımı da hiç değişmediler. Bu gidişle de değişeceğe benzemiyorlar. Bunlar vesayet peşinde olduklarından “ileri demokrasi, hukukun üstünlüğü, özgürlükler, temel insan hakları, şeffaflık, hesap verilebilirlik, meristokrasi, gelişme, kalkınma, küresel güç olma” gibi kavramları hiç ama hiç içlerine sindiremiyorlar. Hep milletten üstün olmayı ve yattıkları yerden para kazanmayı istiyorlar. Aziz millete tepeden bakmaktan mutlu oluyorlar. Sadece kendilerini ve çıkarlarını düşünüyorlar.

Özetle, bu narsist seçkinler (egoist çapulcular) milletle barışacağa benzemiyorlar. Meclisi ve demokrasiyi hâlâ kötü gösteriyorlar. Siyaseti “yolsuzluk” yapma aracı olarak sunuyor, siyasetçileri milletin gözünden düşürmeye ve ipleri yeniden ellerine almaya çalışıyorlar. Ülke için çalışanlara destek olmak bir yana köstek oluyorlar. Sesleri çok çıkıyor ama artık milleti eskisi kadar kolay kandıramıyorlar. O yüzden iyice kızıyor ve kuduruyorlar. Öfkelerini kontrol edemiyorlar. Salyalı ağızlarıyla sağa sola saldırıyorlar.

Sonuç olarak, yetişen yeni nesillerin bu hainleri, işbirlikçilerini ve yaptıkları alçaklıkları çok iyi tanıması gerekiyor. Bir delikten iki defa ısırılmamak için bunları ve attıkları kemiklerle beslenenleri iyi bilmeleri icap ediyor. Aksi takdirde tarih yine tekerrür edecek ve hiçbir kimsenin de ağlamaya ve sızlanmaya hakkı olmayacaktır. Çünkü hatalar tekerrür edince tarihin tekerrür edeceği değişmez bir kaide olarak ortada durmaktadır. (25.04.2014)

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN

Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi



6156 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Kindar Adam Dindar Olamaz - 28/12/2019
Kindar Adam Dindar Olamaz
Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur! - 28/12/2019
Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur!
Din Sömürüsünün Kullanışlı Aparatı Putlar! - 28/12/2019
Din Sömürüsünün Kullanışlı Aparatı Putlar!
“Vasatiyye Hareketi” Bir Tuzaktır - 28/12/2019
“Vasatiyye Hareketi” Bir Tuzaktır
Akademisyen ve Siyasetçi İlişkisi Üzerine - 28/12/2019
Akademisyen ve Siyasetçi İlişkisi Üzerine
“Baba” ile “Biyolojik Baba” Arasındaki Fark - 28/12/2019
“Baba” ile “Biyolojik Baba” Arasındaki Fark
İslâmîlik Endeksleri ile Yapılmak İstenen Nedir? - 28/12/2019
İslâmîlik Endeksleri ile Yapılmak İstenen Nedir?
Beyin Göçü ve Yetenekli Gençler - 28/12/2019
Beyin Göçü ve Yetenekli Gençler
Secde Ne Anlama Gelmektedir? - 28/12/2019
Secde Ne Anlama Gelmektedir?
 Devamı
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.142532.2713
Euro34.804134.9436
Saat