Şimdi de Boko Haram Öyle mi?

Daha önce “el-Kaide” diyerek Afganistan ve Irak gibi İslam ülkelerini işgal eden, milyonlarca insanı öldüren, beldelerini tarumar eden ve kaynaklarını sömüren Batılı ülkeler, şimdi de dünyada korku estirerek kendi kurdurup besledikleri ne idüğü belirsiz adamlardan oluşan “Boko Haram” adlı terör örgütünü kullanmakta, Hıristiyan ve Müslümanların yaşadığı bir ülke olan Nijerya’yı dizayn etmeyi planlamaktadırlar.

Adını, “Batı eğitimi haramdır” anlamına gelen “Boko Haram” sözcüğünden alan bu örgütü kuranların asıl amacı, yaptıkları eylemleri kullanarak dünya kamuoyunu istedikleri şekilde yönlendirmek, sonra da zengin petrol ve uranyum yataklarına sahip Nijerya’nın ekonomik kaynaklarını sömürmektir. Açgözlü bu sırtlanlar/çakallar, avlarına gözlerini dikmiş sinsice beklemekte ve yıllardır üzerinde çalıştıkları planlarını bir bir devreye sokmaktadırlar.

Bu hainler, uzun vadeli planlarının bir sonucu olarak kurdurdukları Vehhâbî-Hâricî zihniyetindeki bu terör örgütünü kullanarak bölgeyi işgal planları yapmakta ve yine bir taşla birkaç kuş vurmayı hedeflemektedirler. Hem bu ülkenin kaynaklarını sömürecekler hem bölgeye iyice yerleşecekler hem de İslâm’ı tüm dünya nezdinde iyice itibarsızlaştıracaklar.

Bu Batılı sömürgeci güçler, bölgede iyice hâkimiyet kuracaklar. Nijerya halkına; “Sizi bu terör tehlikesinden biz kurtardık” deyip Nijerya’nın petrol ve uranyum gelirlerinin % 80’ninden fazlasına konacaklar. Medyaları vasıtasıyla halkı ikna edecek, kukla bir yönetimi iş başına getirip onlara kendi belirledikleri şartlarda bir anlaşma imzalatacaklar. Savaş tazminatı adıyla veya terör örgütünü tasfiye ettikleri gerekçesiyle veyahut yaptıkları “büyük hizmete(!)” bedel olarak 50 veya 60 yıl süreyle, ülkenin petrol ve uranyum gelirlerinin % 80’nine veya fazlasına el koyacaklar. Böylece bu sömürgeci güçler, bahse konu kukla yönetimler eliyle adı geçen ülkeyi de haraca bağlayacaklar, kaynaklarını sömürmeye devam edecekler. Zavallı halk ise avucunu yalayacak ve fakirlik altında inim inim inlemeye devam edecek. (Kanaatimizce petrol zengini körfez ülkelerinin satılmış hanedanlarının yaptığı gibi bu adamlar da eğer iyi bir pazarlık yapabilirlerse bu sömürgeci güçleri petrol gelirlerinin %70’ine veya daha azına razı edebilirler (!!!). Ama ne olursa olsun sonuçta sömürülecek olan zavallı halk olacaktır. Zira bu hanedanlar/kukla yönetimler elde ettikleri o kısmî gelirlerle keyif çatmaya devam ederken sanki büyük bir iş yapmış gibi, sahte/satılmış medya organları eliyle; “ülkeyi bu terör belâsından biz kurtardık” diye caka satacaklardır. Kısaca bizim bunları söylemekteki temel amacımız; okuyuculara bir mesaj vermek ve dünyada işlerin artık yıllardır böyle döndüğünü göstermektir. Yoksa bunları söylememiz/ yazmamız; yapılanları onayladığımız ya da teşvik ettiğimiz anlamına kesinlikle ama kesinlikle gelmemektedir.)

Öte yandan tüm bunlar yaşanırken hem Nijerya’daki hem bölgedeki hem de dünyanın başka yerlerindeki bazı aklı kıt/ sahte/ satılmış din adamları veya sûfî kılıklı zır cahil adamlar da utanmadan kalkıp; “Ne yapalım takdir-i ilahi buymuş! Kaderimizde bunlar varmış!” deyip kendilerini ve halklarını teselli edecekler ve zalim kukla yönetimlerin yaptıkları ihaneti/yanlışları meşrulaştıracaklardır. Sömürülmenin bir “kader” olduğuna kavimlerini inandıracaklardır. Utanmadan Yüce Allah’a iftira atmayı sürdürecekler ve böylece sömürgeci güçlerin planlarını zımnen onaylayacaklardır. Bu zavallı dinden geçinen aklı kıt adamlar, halkın mücadele azmini iyice köreltecekler, sahte kurtarıcılarla ve mehdilerle avutup oyalayacaklar ve onları iyice pasif/edilgen hale sokacaklardır. Özne olması gereken İslam toplumunu nesneleştireceklerdir.

Bu yazdıklarımızın hiçbirisi komplo teorisi değil, geçmişte yaşanmış hadiselerden süzülerek gelen ibret vesikalarıdır. Zira bu emperyal güçler, bunu geçmişte hep yapmışlardır ve bugün de çıkarları gereği yapmalarından daha doğal bir şey yoktur. Sorun, yine bu oyunlara gelen saf ve cahil Müslümanlardadır. Haklı ve yerinde uyarılara kulak tıkayan aklı kıt, basiretsiz ve ferasetsiz adamlardadır.

Oysa Müslüman, bir delikten iki defa ısırılmaz ve oyuna gelmez. Bu terör örgütlerinin yaptığı her türlü eylemden İslam zarar görüyorken hâlâ bu örgütleri savunmaya kalkışmaz. Çünkü bu örgüt, İslâm adına cihad etmiyor, İslâm’a karşı savaş açan hainlerin ekmeğine yağ sürüyor ve aslında onlara hizmet ediyor. Hâlâ bu gerçeği anlamayarak bu sefih adamlara sahip çıkmak doğru değildir.

Sonuç olarak, İslâm’ın bu şekilde tanıtılmasına neden olanlar, inkârcılara uşaklık edenler, kime hizmet ettiklerini bir türlü anlayamayanlar, ülkelerinin sömürülmesinde maşa olarak kullanıldıklarını dahi fark edemeyenler, geçmişten ders almayanlar, oturup sağlıklı tefekkürün hakkını vermeyenler artık hatalarından vazgeçmek zorundadırlar. Aksi halde İslâm’a ve Müslümanlara verdikleri bu zararın tabiî bir sonucu olarak cennetin yüzünü görmeleri asla söz konusu olamayacaktır. Hz. Peygamber, bunlara asla “ümmetim!” diye sahip çıkmayacaktır. Zira Kur’an ve Sünnet, bu gerçeği şimdiden haber vermektedir. Bu nedenledir ki, hiçbir kimsenin son din İslâm’ı bu şekilde tanıtmaya ve süfehâyı bilinçsizce savunmaya hakkı ve yetkisi yoktur. (23.05.2014)

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN

Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi