• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi8
Bugün Toplam508
Toplam Ziyaret5115126
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları
Ahmet Emin Seyhan
ahmeteminseyhan@gmail.com
Kafaların Karışması İyi, Ancak Karışık Kalması Kötüdür
19/06/2014

Kafaların Karışması İyi, Ancak Karışık Kalması Kötüdür

Hz. Peygamber, ümmetinin farklı görüş, düşünce ve fikirde olmasını bir rahmet olarak nitelemiş, ancak bölücülüğün, ayrımcılığın ve tefrikanın kötü ve zararlı olduğunu ifade etmiş ve ümmetini bunlardan sakındırmıştır. Bu uyarıya rağmen, Kur’an ve Sünnet’e dayalı değişik görüş ve düşüncelerden rahatsız olmak, onları susturmaya çalışmak, “söyletmen vurun!” mantığıyla hareket etmek, farklı görüşlere tahammül edememek tam bir yobazlıktan başkası değildir. Çünkü Hz. Peygamber’in değişik görüşleri dinlediği, ashabıyla istişare ettiği ve sonunda da en doğru kararı verdiği bilinmektedir.

Nitekim Hz. Ömer’in gençlerin evlenebilmeleri maksadıyla mehir miktarının azaltılması konusundaki içtihadına, hutbe esnasında âyet-i kerimeyi (Nîsa, 4/20) hatırlatarak itiraz eden Kureyşli genç kıza; “Herkes Ömer’den daha fakihtir! (Genç kadın doğruyu söyledi, Ömer yanıldı;) bir kadın isabet etti, bir erkek yanıldı” diyerek hak verdiği bilinmektedir. Dolayısıyla tüm bu uygulamaları unutarak farklı görüş ve düşünceleri seslendirenlere tahammül edememek, nezaketten yoksun bir şekilde onlara saldırmak, “insanî bir davranış olamayacağı gibi İslam ahlâkıyla da bağdaşmayan” bir durum olarak görülebilir.

Bu itibarla, İslam âlimlerinden bazılarının bir konudaki farklı görüşünü ilk defa duyan bir kimsenin buna tahammül edemeyerek bu içtihadı seslendiren kişiye bühtanda bulunması, saldırması, hakaret etmesi ve onu “insanların kafalarını karıştırmakla” suçlaması doğru olmadığı gibi, böyle yapan kimsenin zerre kadar İslâm’ı bilmediği sonucuna da varılabilir.  

Elbette kafalar karışacaktır ve karışmalıdır da. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Lakin yanlış olan; kafanın karışık kalmasıdır. Bu karışıklığı gidermek için hiçbir şey yapmadan tembel tembel oturmaktır. Söylenmek, efelenmek, hakaretler yağdırmak, alay etmek, küçümsemek ve dedikodu yapmaktır.

Bir insanın kafası yeni bilgilerle karışmalıdır ki, araştırmalar yapsın, sorgulasın, eleştirsin ve sağlıklı düşünsün. Sonunda da doğru/sahih/güvenilir bilgilere ulaşsın. Çünkü sular, bulanmadan durulmaz. Doğru soruları soran, doğru cevabı doğru yerde arayan kişi er ya da geç hakikate ulaşır. Kısaca arayan kişi, Mevlâsını da bulur, belasını da…

Ama burada önemli olan; sürekli arayış içinde olmak ve hakikati bulmak için zihinsel faaliyetlere ara vermeden devam etmektir. Papağan gibi kendisine öğretilen şeyleri sorgusuz sualsiz tekrarlamamaktır. Kur’an ve Sünnet’in rehberliğinde yeni sorular sorarak eski bilgileri gözden geçirmek, yeni problemlere yeni çözümler üretmeye çalışmaktır.

Nitekim Hz. Ömer, Müslüman olmadan önce, ilk kez Kur’an âyetlerini duyduğunda kafası karışmıştı; ama arayış içinde olması ve sağlıklı tefekkür yapması nedeniyle gerçeğin peşinde koşmaya devam etti ve nihayet hidayete erişti. Yani kafasının karışık kalmasına izin vermedi. Bu karışıklığı gidermek için çaba sarf etti; şüphelerini gidermek için güzel sorular sordu; muknî cevaplar aldı ve en sonunda da ikna olup İslâm’ı kabul etti. Tercihini/iradesini bu yönde kullandı; Yüce Allah da ona hidayeti nasip etti. Onu melekler de dualarıyla destekledi; böylece kalbi inşirah buldu ve kendi cennetini bu dünyadayken kendisi kazanmasını bildi.

Diğer taraftan Ebû Cehil’in de kafası karışmıştı. Ama o, bir arayış içine girmek yerine çıkarlarını ve kendisine öğretilen yanlış bilgileri büyük bir şartlanmışlıkla ve ön yargıyla savunmaya devam etti. Kur’an’da anlatılan misaller üzerinde hiç düşünmedi ve gerçeklerle yüzleşmeye hiç yanaşmadı. Hatta âyetleri duymak istemediği için kulaklarını bile tıkadı. Atalarının gittiği yanlış yolda gitmekte ısrar etti. Çağının zihinsel ve çevresel atıklarıyla beyninin yıkanmış/kirletilmiş olabileceği gerçeğini aklına dahi getirmedi ve böylece sağlıklı tefekkürün hakkını vermedi. Doğru sorular sormak yerine, hoşuna gidecek şeyleri söyleyenlerin yanında soluğu aldı; onlarla birlikte olmaktan mutlu oldu. İçindeki ve dışındaki sinsi ayartıcıların yönlendirmelerine kendini açık hâle getirdi. Kısaca dalâleti tercih etti. Yüce Allah da onu sapıklığıyla baş başa bıraktı. Böylece kalbi taşlaştı ve mühürlendi. Kendi sonunu kendisi hazırladı ve yapıp ettikleri nedeniyle de cehennemi hak etti/boyladı.

Bilindiği üzere günümüzde de İslâm’ı seçen gayr-i Müslümler, aynı rotayı takip ederek hidayete erişmektedirler. Dolayısıyla kafaların karışmasından korkan, güzel/ilginç/değişik sorulardan rahatsız olan ve karşıt görüşleri susturmaya çalışanlar, kendilerinden veya davalarından şüpheleri olanlardır.

İslâm’ı en güzel şekilde öğrenen bir âlimin/ mütefekkirin/ akademisyenin/ mutasavvıfın/ şeyhin/ velinin/ mürşidin hiçbir şekilde, hiçbir sorudan/ düşünceden/ fikirden korkması veya kaçması söz konusu değildir ve olamaz. Ancak İslâm’ı doğru kaynaklardan öğrenememiş, atalarının gittiği yanlış yolda gitmekte ısrar eden bazı kimselerin aykırı/farklı soru ve düşüncelerden rahatsızlık duyması ve bu tür sorular soranları susturmaya çalışması söz konusu olabilir.

Bu itibarla, atalarının izinde gidenlerin, taklide ve zanna dayalı bilgileri körü körüne savunanların hiçbir şekilde hakikati kavramaları veya hidayete erişebilmeleri mümkün değildir. Eleştirel aklı devre dışı bırakanların, soru sormaktan korkanların, inatla yanlış düşünceleri savunanların, doğrular hatırlatıldığında da sinirlenenlerin hakikatten nasiplerini almaları asla mümkün değildir. Zira onların niyeti/ zihniyeti/ bakış açısı baştan bozuktur. Bu nedenledir ki onlar, kendilerinin/ atalarının/ şeyhlerinin/ liderlerinin/ hocalarının /mürşitlerinin de yanılabileceğine hiç ama hiç ihtimal vermemişlerdir. Bu yüzden de doğruya ulaşmaları veya doğru kararlar verebilmeleri neredeyse imkânsız hâle gelmiştir. Çünkü onlar, takvaya sarılmadıkları (sorumluluk bilinciyle hareket etmedikleri) için furkânı (iyiyi kötüden ayırt etme kabiliyetlerini, muhakeme yeteneklerini, basiret ve ferasetlerini) yitirmişlerdir/kaybetmişlerdir. (Talak, 65/2-5)

Sonuç olarak, karışmış kafaların düzelmesi için doğru/sağlıklı tefekküre ve sağlam/sahih dinî bilgilere ihtiyaç vardır. Bu karışıklığı gidermek için çaba göstermek yerine farklı düşünenleri susturmak uygun değildir. Bunun yerine yapılması gereken; tutarlı, mantıklı, yerinde ve haklı sorular soranlara ikna edici cevaplar vermektir. İçinde öneri olan yapıcı tenkitleri dikkate almak ve hassasiyetle değerlendirmektir. Asırlardan beri devam edegelen yanlışları ve hataları körü körüne savunmaktan vazgeçmek ve bunun ciddi bir vebal olduğunu bilmektir. Çünkü böyle bir tavır; ilim/din adamına yakışmayan bir tavırdır. Bu itibarla, hatada ısrar edenlerin yanlışlarından dönmeleri kendi lehlerine olacaktır. Çünkü karışmayan kafada hayır/iş yoktur. Aklını kullanmayan kişi de sefihtir/eblehtir. Kafasının karışacağı gerekçesiyle hakikatin sesini bastırmaya/boğmaya çalışanlar veya kulaklarını hakikate tıkayanlar ise bindiği dalı kesen akıl yoksunu kimselerden başkası değildir. (20.06.2014)

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN

Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

 



5566 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Kindar Adam Dindar Olamaz - 28/12/2019
Kindar Adam Dindar Olamaz
Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur! - 28/12/2019
Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur!
Din Sömürüsünün Kullanışlı Aparatı Putlar! - 28/12/2019
Din Sömürüsünün Kullanışlı Aparatı Putlar!
“Vasatiyye Hareketi” Bir Tuzaktır - 28/12/2019
“Vasatiyye Hareketi” Bir Tuzaktır
Akademisyen ve Siyasetçi İlişkisi Üzerine - 28/12/2019
Akademisyen ve Siyasetçi İlişkisi Üzerine
“Baba” ile “Biyolojik Baba” Arasındaki Fark - 28/12/2019
“Baba” ile “Biyolojik Baba” Arasındaki Fark
İslâmîlik Endeksleri ile Yapılmak İstenen Nedir? - 28/12/2019
İslâmîlik Endeksleri ile Yapılmak İstenen Nedir?
Beyin Göçü ve Yetenekli Gençler - 28/12/2019
Beyin Göçü ve Yetenekli Gençler
Secde Ne Anlama Gelmektedir? - 28/12/2019
Secde Ne Anlama Gelmektedir?
 Devamı
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.237032.3662
Euro34.794534.9339
Saat