• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam301
Toplam Ziyaret5141598
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları
Ahmet Emin Seyhan
ahmeteminseyhan@gmail.com
Deprem, “Geliyorum” Derken, Tedbirde Kusur Edenler Şehit Olabilir mi?
25/06/2014

Deprem, “Geliyorum” Derken, Tedbirde Kusur Edenler Şehit Olabilir mi?

Türkiye’nin deprem kuşağında yer aldığını bilmeyen yoktur. Zira ilim adamları bu gerçeği sürekli söylemekte ve yazmaktadır. Zaten orta ve küçük ölçekli depremler de zaman zaman bu hakikati insanlara hatırlatmaktadır. Dolayısıyla deprem gerçeğini unutarak kısır siyasî tartışmalarla ve boş şeylerle ömür tüketmeyi tercih eden kadın ve erkekler büyük bir yanılgı içindedirler. Nitekim tarih, tedbirsizlik, ihmal, atalet, tembellik, uyuşukluk, vurdumduymazlık ve nemelazımcılık sonucu on binlerce insanın öldüğü, milyarlarca dolarlık maddî kayıpların yaşandığı deprem felaketlerinin örnekleriyle ve acılarıyla doludur.

 

Dolayısıyla bütün bu yaşananlardan ders almayarak hatada ısrar edenlerin ve yanlış yönetimleri iş başına getirmeye devam edenlerin depremlerde hayatlarını kaybetmeleri veya sakat kalmaları kaçınılmazdır. Böyle bir durumda Yüce Allah tarafından kendilerine hayatta kalma fırsatı verilenlerin yapması gereken şey; aynaya bakıp, “Arkadaş! Sen suçlusun! Bunu sen zaten çoktan hak etmiştin!” demeleri, pişman olmaları ve tövbe edip samimiyetlerini ispat etmeleridir.

 

Diğer taraftan yapılan tüm bu ihmalleri, yanlışları, kusurları ve eksiklikleri görmezlikten gelerek, tedbir almamış kimselere bol keseden “şehit” unvanları/ mertebeleri/ dereceleri/ makamları dağıtan, böylelikle de işlenen hatalardan ders alınmasını nedeyse imkânsızlaştıran/ zorlaştıran “yarım hoca ve şeyhlerin” de bu işte vebali oldukça büyüktür ve ahiret günü bunun hesabını verebilmeleri oldukça zordur.

 

Çünkü tedbir almadan tevekkül etmek nasıl doğru değilse, esbaba tevessül etmeden ve gerekli bütün önlemleri almadan da ilâhî yardımı beklemek aynı şekilde doğru değildir.

 

Bu itibarla, akıllı müminler, her türlü tedbiri almayı bilen, ehil, ahlaklı, dürüst ve güvenilir insanları seçer ve emaneti/ yönetimi onlara teslim ederler. Kendi ırkından/ cemaatinden/ aşiretinden/ partisinden/ ideolojisinden olup da ehil olmayanlara destek çıkanlar ve böyle tiplerin iş başına gelmesine ve felaketlerin yaşanmasına neden olanlar da kesinlikle sorumlu olacaklarını bilmelidirler.

 

Bu gibi insanlar, eğer binalarını 21. yüzyılın şartlarına göre en az 10 şiddetindeki depreme dayanıklı yapmaz ve suçu hep başkalarına atarlarsa sorumlulukta pay sahibi olurlar. Bunların deprem sonrası ağlamaya, sızlanmaya, Yüce Allah’a isyan etmeye veya deprem esnasında paniğe kapılarak kapıdan pencereden kendilerini dışarı atmaya, sakat kalmaya, sonra da kalkıp bütün kabahati “takdir-i ilahî” diye Yüce Allah’a atmaya hakları yoktur.

 

Zira bu adamlar/ kadınlar, geçmişte kendilerine yapılan uyarılara kulak tıkamışlardır. Oysa bir mümin, bütün tedbirleri aldıktan sonra ancak “takdir-i ilahî” kavramını kullanabilir; aksi halde Yüce Allah’a iftira atan böyle bir müfteriyi Ulu Allah’ın affetmesi söz konusu olamaz. 

 

Ekonomik durumunun yetersizliğini bahane ederek çürük yapılarda oturmaya devam edenler de yanlış yapmaktadır. Bu işi orta ve uzun vadede çözecek, çalışkan, samimi, ahlaklı, imanlı kimselere yönetimi teslim etmeyen dar gelir grupları da, bu tercihlerinden dolayı sorumlu olacaklarını kesinlikle bilmelidirler. Kısa vadeli menfaatleri için plan ve projesi olmayan sahtekârları iş başına getirenlerin felaketle karşılaşmaları halinde feryat etmeye hiçbir zaman hakları olmayacaktır. Zira bunlar, hakkı bulmak ve gerçeğin peşinde olmak için çaba sarf etmemişlerdir. Dolayısıyla bize göre, onların ortaya attıkları tüm bahaneler ikna edici değildir ve hiçbir mazeret onları haklı çıkartmaya asla yetmeyecektir.

 

Yirmi, otuz veya kırk yıl içinde tüm binaları/yapıları 10 şiddetindeki depreme, 500 km hızındaki kasırga ve hortumlara dayanıklı yapmaya ve yer altına sağlam sığınaklar inşa etmeye söz veren, bunun plan ve projesini hazırlayan “kurumsallaşmış güvenilir bir partiyi” işbaşına getirmeyenlerin depremde, hortumda, selde, tsunamide veya başkaca afetlerde ölmeleri halinde “şehit” olacaklarını düşünmeleri bize göre tam bir hayaldir, yanılgıdır ve züğürt tesellisinden başka bir şey değildir.

 

Zira deprem kuşağında yaşadığı halde, Japonya gibi 10 şiddetindeki depremlere dayanıklı binalar/ yapılar inşa etmeyenlerin, kentsel ve çevresel dönüşümü yapacak olanlara destek çıkmayanların, faciaya bile bile davetiye çıkartanların “şehit” olabilmeleri kanaatimizce mümkün değildir.

 

Dolayısıyla böyle haddini bilmez yarım din adamları/ sufî kılıklı cahiller, toplumda bu tür algıların oluşmasına neden oldukları, ders alınmasını zorlaştırdıkları, tedbirsizliğe ve vurdumduymazlığa davetiye çıkardıkları ve Allah’ı yanlış tanıtarak O’na iftira attıkları için ciddi vebal altında kalmışlardır.

 

Dolayısıyla herkes dönüp kendine bakmalıdır. Bize göre depremlerin ilerleyen yıllarda şiddeti ve sayısı daha da artabilecektir. Bu nedenle o günler gelmeden kendisiyle çok övünen insanoğlunun nano teknolojinin geliştiği 21. yüzyılda en az 10, gelecek yüzyılda en az 11, bir sonraki yüzyılda en az 12 şiddetindeki depremlere dayanıklı yapılar inşa etmesi bir zorunluluktur. Çünkü Yüce Allah, insanoğluna akıl vermiş ve tedbir almasını ona emretmiştir.

 

Diğer taraftan insanlar, özellikle inananlar bu dünyada her zaman zor imtihanlarla sınanmışlardır. Şu âyetleri birlikte okuyalım:

 

“Muhakkak ki ölüm tehlikesiyle ve açlıkla, dünya malının, canın ve [alın teri] ürünlerinin kaybı ile sizi sınayacağız. Ama zorluklara karşı sabredenlere iyi haberler müjdele!” (Bakara, 2/155)

 

“Şâhitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki, (müminleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar lânetlenmiştir. O vakit, ateşin etrafında oturmuş, müminlere yaptıkları işkenceleri seyrediyorlardı. Onlar müminlere ancak; göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan mutlak güç sahibi ve övülmeye lâyık Allah’a iman ettikleri için kızıyorlardı. Allah, her şeye şahittir.” (Büruc, 85/3-9)

 

Görüldüğü üzere bu âyetlerde Yüce Allah geçmiş kavimlerden inanmış kimselerin başına gelen “ciddi imtihanları” haber vermekte ve “nasıl zor şartlar altında sınandıklarını” bildirmektedir. Dolayısıyla günümüz müminlerinin de benzer şekilde zor imtihanlarla karşılaşmaları mümkündür ve Kur’an her türlü tedbiri alma görevini onlara yüklemektedir.

 

Şu âyetleri de birlikte okuyalım:

 

“Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Peygamber ve onunla beraber müminler, “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki, (eğer gerçekten iman ediyorsanız, her türlü tedbiri önceden almışsanız ve sabırla mücadeleye devam ediyorsanız) Allah’ın yardımı pek yakındır.” (Bakara, 2/214)

 

“[İşte] orada ve o anda müminler sınandı ve şiddetli bir şok ile sarsıldılar.” (Ahzab, 33/11)

 

Bu âyetlerde geçmiş kavimlerin nasıl zor imtihanlara tabi tutuldukları, sarsıldıkları ve peygamberin bile“Allah’ın yardımı ne zaman?” diye yalvarıp yakardığı haber verilmektedir. Dolayısıyla bu dünyanın bir imtihan yeri olduğunu unutarak tembel tembel oturanlar, bu âyetler üzerinde tefekkür etmeli, insanlara gerçekleri söylemeli ve tedbirin öneminin altını sürekli olarak çizmelidirler.

 

 Kanaatimizce insanların bilgi düzeyi arttıkça, teknoloji geliştikçe, yaşam şartları daha da kolaylaştıkça, bu gelişmişlik düzeyine göre karşılaşacakları imtihanların şartı, şekli, şiddeti veya süresi de değişebilir/ artabilir/ zorlaşabilir. Mikropların, virüslerin, bakterilerin veya vesvâsi’l-hannâs olan şeytanın çalışma programları/ yazılımları dikkatlice incelendiğinde ne demek istediğimiz çok daha iyi anlaşılabilecektir.

 

Sonuç olarak, her türlü tedbiri aldıktan sonra tevekkül etmek gerekir. Bir sürü şeyi eksik ve hatalı yapıp, sonra da tevekkül ettiğini iddia eden kişi kâmil bir mümin olamaz. Herkes gücü, yetkisi ve etkisi nispetinde sorumlu olacağını bilmek durumundadır. Herkes kendisine verilen şeylerden mutlaka hesaba çekilecektir. Şehit olmak göründüğü kadar basit ve ucuz değildir. Allah’a iftira atmak ise en büyük zulümdürZulüm ise Allah’ın en nefret ettiği ve kızdığı bir kavramdır. Dolayısıyla her türlü doğal afet öncesi hazırlığı tam olarak yapmayanlar, tedbir alacak iktidarları iş başına getirmeyenler, uzun vadeli plan ve projeleri olanlara destek çıkmayanlar, emaneti ehline vermeyenler, böylece felaketlerin yaşanmasına davetiye çıkartanlar kesinlikle sorumludurlar ve “şehit” olabilmeleri de yukarıda bilgi ve delillere göre neredeyse imkânsız gibidir. (27.06.2014)

 

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN

Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

 

 



5787 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Beyin Göçü ve Yetenekli Gençler - 28/12/2019
Beyin Göçü ve Yetenekli Gençler
Akademisyen ve Siyasetçi İlişkisi Üzerine - 28/12/2019
Akademisyen ve Siyasetçi İlişkisi Üzerine
“Vasatiyye Hareketi” Bir Tuzaktır - 28/12/2019
“Vasatiyye Hareketi” Bir Tuzaktır
Din Sömürüsünün Kullanışlı Aparatı Putlar! - 28/12/2019
Din Sömürüsünün Kullanışlı Aparatı Putlar!
Gelecek Nesiller Neden İslâm’dan Nefret Edecekler? - 28/12/2019
Gelecek Nesiller Neden İslâm’dan Nefret Edecekler?
Secde Ne Anlama Gelmektedir? - 28/12/2019
Secde Ne Anlama Gelmektedir?
Hamaseti Bırak Gerçeklere Bak! - 28/12/2019
Hamaseti Bırak Gerçeklere Bak!
Aklıma Geldikçe Lanetliyorum - 28/12/2019
Aklıma Geldikçe Lanetliyorum
Hak Din İslâm ve Batıl Dinler - 28/12/2019
Hak Din İslâm ve Batıl Dinler
 Devamı
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.451532.5815
Euro34.684134.8231
Saat