• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi9
Bugün Toplam79
Toplam Ziyaret5141376
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları
Ahmet Emin Seyhan
ahmeteminseyhan@gmail.com
Müslüman Terörist Olamaz, Terörist de Müslüman Olamaz!
15/01/2015

Müslüman Terörist Olamaz, Terörist de Müslüman Olamaz!

Her şeyden evvel şunu ifade edelim ki, emperyalist Batı dünyasının demokrasiden, insan haklarından, hukukun üstünlüğünden ve ifade özgürlüğünden bahsetmeye hiç mi hiç hakları yoktur.

 Çünkü Amerika kıtasındaki 150 milyon Kızılderili’yi hunharca katleden ve topraklarını ellerinden alan barbarların insan haklarından bahsetmeye hakları yoktur.

Avusturalya kıtasındaki 20 milyon Aborjin’i hunharca katleden ve ülkelerini ellerinden alan barbarların insan haklarından söz etmeye hakları yoktur.

Afrika kıtasındaki milyonlarca insanı öldüren, 150 milyon zenciyi köleleştiren, bu ülkelerin doğal kaynaklarını kendi ülkelerine taşıyan barbarların insan haklarından bahsetmeye hakları yoktur.

Dünyanın değişik coğrafyalarındaki ülkeleri sömürgeleştiren, onların kaynaklarına sömüren, bu ülkelerin özgür insanlarını utanmadan “köle diye satan”, üstelik bu ülke vatandaşları arasında ayrımcılığı körükleyerek birbirlerine düşüren, iç savaşlar çıkartan barbarların insan haklarından bahsetmeye hakları yoktur.

Kendi dünyevî çıkarları uğruna başlattıkları I. ve II. Dünya savaşlarında 50 milyon insanın ölümüne neden olan barbarların insan haklarından bahsetmeye hakları yoktur.

Hiroşima’ya ve Nagazaki’ye atom bombalarını atıp yüzbinlerce insanın ölümüne, milyonlarcasının sakat kalmasına neden olan barbarların insan haklarından bahsetmeye hakları yoktur.

Avrupa’nın göbeğinde Bosna-Hersek’te 1992-1995 yıllarında yüzbinlerce Müslümanı katleden, milyonlarcasını topraklarından sürgün eden, Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün korumasındaki Srebrenica’da binlerce insanın öldürülmesine göz yuman barbarların insan haklarından söz etmeye hakları yoktur.

Kendi yaptırdıkları terör saldırılarını (9/11) bahane ederek Irak ve Afganistan’ı işgal eden, orada milyonlarca insanı vahşice katleden barbarların insan haklarından bahsetmeye hakları yoktur.

Filistin topraklarını işgal eden, yüzbinlerce masum insanı öldüren, milyonlarcasını topraklarından göçe zorlayan, kalanları ise zor şartlar altında yaşamaya mahkûm eden barbarların insan haklarından söz etmeye hakları yoktur.

Suriye’de her türlü kimyasal silah kullanılarak gaddarca katledilen yüzbinlerce insanın halini görmezlikten gelen, daha çok silah satma uğruna savaşları körükleyen barbarların insan haklarından bahsetmeye hakları yoktur.

Satılmış kukla yönetimleri destekleyen, onların iş başında kalması için her türlü yolu deneyen, demokrasiyi rafa kaldıran, aşiret liderleriyle iş tutan, darbecileri seven, “sahte şeyhler/ yarım hocalar sayesinde gelişmekte olan ülkelerin yönetimini ele geçirip mandacı hükümetler” kurdurmak isteyen vampirlerin demokrasiden ve insan haklarından bahsetmeye hakları yoktur.

Bu nedenle Batı dünyasının geçmişi karanlıktır ve onların demokrasiden, insan haklarından ve özgürlüklerden bahsetmeye hiç mi hiç hakları yoktur. Sadece kendilerini düşünen bu zavallıların “menfaatleri için” yapamayacakları hiçbir şey yoktur; aklı başında herkesin bunu böyle bilmesi de şarttır/ elzemdir.

Görüldüğü üzere kurdukları kölelik düzeninin yıkılmaması için değişik terör örgütlerini kullanan sömürgeci güçler boş durmamaktadırlar. İslam dünyasının muhtelif bölgelerindeki sakat İslam anlayışlarına sahip kimseleri bulmakta, önlerini açmakta, desteklemekte ve bu sefihleri kullanarak İslam dünyasına zarar vermeye devam etmektedirler. Bunların oyununa gelen Neo-Hâricîlik, Neo-Selefîlik, Neo-Vehhâbîlik gibi çeşitli akımların etkisinde kalan kimseler de manipülasyonlara açık olduklarından kolayca aldatılabilmektedirler. Çünkü ayı ile yatağa girmeyi kabul edenlerin ahmak oldukları ve başka türlü hareket edemeyecekleri zaten bellidir.

Bu nedenle söz konusu İslam yorumları çok yanlış, tehlikeli ve zararlıdır. Çünkü İslam dünyasında taraftarları % 3-5 civarında olan bu zihniyeti çok iyi tespit eden Batı dünyası, sürekli onları güçlendirme çalışması yapmakta ve palazlanmaları için de her türlü desteği vermektedirler. Zira İslam’ın bu katı, sert, haşin, literal yorumunun mensupları sayesinde onları kolayca kandırmakta, terör eylemleri yaptırmakta ve bir taşla kuş katliamı yapmaktadırlar.

Bu nedenle Kur’ân ve Sünnet’e literal (lafzen) yaklaşarak oradan kendince hükümler çıkartan, bu iki kaynağın “ne dediği ve ne demek istediği” üzerinde kafa yormayan, bir başka ifadeyle “mana ve maksat üzerinde” yoğunlaşmadan sonuca varan, aklı devre dışı bırakan bu tür zihniyet mensuplarının büyük yanlışlar yaptığı, İslâm’a çok zararlar verdiği, kendilerine ve tüm Müslümanlara zulmettiği aşikârdır.

Dolayısıyla böyle sakat bir din anlayışını benimseyen sözde Müslümanların Kur’ân’ı bu tarz bir okumayla anlamaya çalışmalarının son derece sağlıksız olduğu ve bu yanlışlık karşısında suskun kalmamanın gerekliliği açıktır. Çünkü bu adamların eylemleri tüm İslam dünyasına mal edilmekte ve Müslümanlar rencide/ tedirgin edilmektedir. Dolayısıyla yıllardır yazdığımız şu gerçeğin altını bir kez daha çizmemiz farz olmuştur:

Kur’ân ve Sünnet’e bütüncül bir nazarla bakmayan, lafzî anlamlara boğulan, vücûh ve’n-nezâir’i terk eden, sebeb-i nüzûle aldırmayan, teşbih, temsil, mecaz gibi sanatları göz ardı eden, sembolik anlatımları hakikatmiş gibi algılayan, mana ve maksat eksenli okumalar yapmayan, aklı ve muhakemeyi devre dışı bırakan kimseler mutlaka yanılırlar ve başkalarını da yanıltmaları kaçınılmaz olur. Bu nedenle vebalden kurtulmak isteyenlerin çok dikkatli olmaları, bilmedikleri sahada söz söylememeleri ve din hakkında konuşmayı terk etmeleri gerekir. Aksi halde Yüce Allah’ı ve Hz. Muhammed’i yanlış tanıtmanın vebaliyle ahiret günü cehennemden kurtulabilmeleri mümkün değildir.

Nitekim Müslüman olduğunu iddia eden, oysa Batılı ülkelerin istihbarat örgütleri tarafından maşa olarak kullanıldıklarını bir türlü anlamayan bu akımların mensupları bazı eylemlere girişmekte ve İslam’a açıkça zarar vermektedirler.

Diğer taraftan Batılıların bir kısmının da İslam dinine karşı hakaretleri, istihzaları, aşağılamaları, her fırsatta saygısız ve seviyesiz üslupla kinlerini kusmaları ve Batı kamuoyunun da buna suskun/ sessiz kalması elbette yanlıştır. Eleştiri ayrı şeydir, hakaret ayrı şeydir. Bunların yaptıklarının ifade özgürlüğü ile hiçbir alakası yoktur. Dolayısıyla Yahûdilik’e olduğu gibi İslâmî değerlere ve sembollere karşı hakarette bulunmak da suç kabul edilmeli ve küstahça İslam’a saldıranlar kesinlikle cezasız kalmamalıdır. Aksi halde terör saldırıların ardı arkası da kesilmeyecektir. Bu terör eylemleri nasıl meşru değilse onların da İslam’ın kutsallarına hakaret etmeleri aynı şekilde haklı ve meşru değildir.

Dolayısıyla “ifade özgürlüğü” kılıfının arkasına saklanarak Müslümanların kutsallarına hakaret edenlere hak ettikleri cezalar Batılı ülkeler tarafından verilmelidir. Aksi takdirde bu gibi eylemlere zımnen destek verdikleri için suçludurlar; haksızdırlar ve ağlamaya/ sızlanmaya hakları yoktur. Zira rüzgâr ekenin fırtına biçeceği, kendi düşenin ağlamayacağı, besledikleri karganın gözlerini oyacağı, kısacası yaptıklarının karşılığını görecekleri aşikârdır.

Öte yandan bir fikri çürütecek olan ondan daha sağlam fikirdir. Müslümanlar her türlü görüş ve düşünceye açıktır ve savunamayacakları fikirleri de yoktur. Ancak tahkir/ alay/ küçümseme/ psikolojik saldırı söz konusu olunca fikirleri konuşmak imkânsız hâle gelmektedir. Bu bakımdan özellikle Hz. Peygamber’e yazılı, sesli, görsel veya sosyal medya aracılığıyla tahkirde bulunanların yaptıkları doğru değildir. İslam’ı da, Hz. Peygamber’i de ilmî üslupla hakaret etmeden eleştirmeleri mümkündür. İslam âlimleri ise onlara gereken cevapları elbette vereceklerdir.

Diğer taraftan karşıt görüşlere fikirle değil de kendi kişisel görüşüne dayanarak şiddet ve terörle karşılık vermek de doğru değildir. Kaldı ki böyle bir kararı ancak devletin karar mekanizmalarında bulunan yöneticiler “ortak aklı devreye sokarak verirler ve ilgili/ yetkili kişiler” de bunu uygularlar. Bir kimsenin kendi kafasına göre eline silahı alıp İslam’a hakaret edenleri cezalandırması daha en baştan İslam’ın ilkelerine aykırıdır.

Öte yandan söz konusu teröristler insanlık dışı eylemleriyle “bir insanlık suçu” işledikleri için tüm Müslümanları bundan sorumlu tutmak ve “dinci terör” diye İslam’ı yaftalamak son derece yanlıştır; aptalcadır ve hastalıklı bir ruh hâlinin dışa yansımadır.

Zira kerameti kendinden menkul teröristlerin cinayetlerini İslam’a mal etmek art niyetli bir yaklaşımdır. Bu teröristlerin İslam ve Müslümanlarla hiçbir alakası yoktur. Bu eylemleri İslam ile ilişkilendirmeye çalışanlar sadece alçaklardır/ şeref yoksunlarıdır.

Bu nedenle Müslümanları suçlu göstermeye çalışan bu türlü algı operasyonlarına karşı dikkatli olmak ve bu oyunları bozmak gerekmektedir. Çünkü bu eylemleri bahane eden şer odakları bütün suçu İslam’a ve Müslümanlara mal etmekten çekinmemekte, Türkiye içerisindeki işbirlikçileri de bu fırsatı değerlendirmekte, büyük bir zevkle İslam’a saldırmakta, iplerini ellerinde tutan Batılı abileri gibi sürekli havlamakta ve sağa sola çifte atmaya devam etmektedirler. Burada atalarımızın “eceli gelen itin cami duvarına işeyeceği” sözünün bir kez daha hatırlatılmasında yarar olduğu ifade edilebilir.

Bu itibarla, nasıl cinayet işleyen bir Hıristiyan nedeniyle tüm Hıristiyanları ve Hıristiyanlığı suçlamak doğru değilse, aynı şekilde Müslüman olduğunu iddia eden birilerinin cinayetleri nedeniyle de İslam’ı ve Müslümanları suçlamak/ karalamak yanlış ve anlamsızdır.  

Öte yandan kendi kafasına göre karar vererek bu cinayetleri işleyen katiller veya satılmış sahte şeyhler/ yarım hocalar/ sahte halifeler tarafından cennet vaadiyle kandırılan cahil teröristler/ caniler/ beyni yıkanmış zavallılar kesinlikle suçludurlar. Bu uyuşturulmuş beyinlerin cinayetlerini tüm Müslümanlara mal edip onları suçlu ilan etmek, ayrımcılık yapmak, ötekileştirmek, nefret söylemleri yaymak ve düşmanlığı körüklemek ise asla doğru değildir. Çünkü terör sadece Müslümanların değil, insanlığın ortak sorunudur. Kaldı ki yapılan bu eylemler doğrudan ve dolaylı olarak “hem İslam’a hem de bütün Müslümanlara” zarar vermektedir. Hz. Peygamber’in intikamını aldığını iddia edenler aslında bu saldırılarıyla en büyük hakareti/ haksızlığı da ona yapmışlardır. Dolayısıyla terör eylemlerini meşru gösteren bir kimsenin Müslüman olması söz konusu değildir. Çünkü göz göre göre dinine bu şekilde zarar veren sefihlere sahip çıkmak, bütün uyarılara rağmen yapılan yanlışları onaylamak “o kişinin zaten Müslüman olmadığının” bir delilidir. Çünkü Müslümanların dertleriyle dertlenmeyen birinin Müslüman olduğu iddiası sadece yalandır/ palavradır; o kişi olsa olsa sadece nifak ehlidir.

Bu itibarla, oynanan oyunları ve algı operasyonlarını tarumar etmek ve etkisizleştirmek için dünyada yaşayan tüm Müslümanların alçakça terör saldırıları karşısında “terörü telin mitingleri ve yürüyüşleri” düzenlemeleri elzemdir. Hiçbir kimse İslam’ı hedef alan bu tür saldırılara karşı sessiz, suskun ve tepkisiz kalmamalı, net tavır ortaya koymalı ve onurlu duruşundan asla taviz vermemelidir. Zira hiçbir kimsenin İslâmî değerleri ve sembolleri hoyratça tüketmeye/ rencide etmeye, terör eylemleri meşru ve mazur göstermeye hakları yoktur.

Bu itibarla, terör eylemlerini yapan bu sözde Müslümanlarla İslam’ın ve diğer Müslümanların hiçbir ilgilerinin olmadığı tüm dünyaya kararlılıkla gösterilmeli, ölenlerin yakınlarına ve cinayetlerin işlendiği ülkenin halkına başsağlığı dilenmeli, aynı acıların tekrar yaşanmaması için “ortak adımların atılması gerektiği yönünde işbirliği çağrıları” yapılmalıdır. Ayrıca dünyanın neresinde olursa olsun ve kim yaparsa yapsın her türlü şiddet, vahşet ve barbarlığa aynı tepkiler gösterilmelidir. Tüm dünyada barış, huzur ve adaletin egemen olabilmesi için “birlikte yaşama kültürünün inşasına” hız, önem ve ağırlık verilmelidir.

Sonuç olarak, Batılı ülkeler sütten çıkmış ak kaşıklar değillerdir ve geçmişleri de oldukça karanlıktır. Bunlar dönüp kendilerine bakmak yerine İslam dünyasındaki bazı sakat/ problemli/ sapkın/ yanlış din anlayışlarını destekleyerek İslam’ı sekteye uğratacaklarını zannediyorlarsa yanılmaktadırlar. Zira gelecek asırlarda en güçlü ses İslam’ın sedası olacaktır. Onların tüm bu uğraşları zaten bu gelişmeyi/ ilerlemeyi/ büyümeyi akamete uğratmak içindir. Ancak burada asıl görev her zaman olduğu gibi aklı başında Müslümanlara düşmektedir. Bu oyunları bozmak için ortak aklı devreye sokarak dinlerini korumayanlar ve bu hususta ellerini taşın altına sokmayanlar ahiret günü vebalden kurtulamayacaklardır. (16.01.2015)

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN

Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi



6296 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Beyin Göçü ve Yetenekli Gençler - 28/12/2019
Beyin Göçü ve Yetenekli Gençler
Akademisyen ve Siyasetçi İlişkisi Üzerine - 28/12/2019
Akademisyen ve Siyasetçi İlişkisi Üzerine
Yanlış Kararlar İnsanı Mahveder - 28/12/2019
Yanlış Kararlar İnsanı Mahveder
Hamaseti Bırak Gerçeklere Bak! - 28/12/2019
Hamaseti Bırak Gerçeklere Bak!
“Baba” ile “Biyolojik Baba” Arasındaki Fark - 28/12/2019
“Baba” ile “Biyolojik Baba” Arasındaki Fark
Secde Ne Anlama Gelmektedir? - 28/12/2019
Secde Ne Anlama Gelmektedir?
Kuraklık, İsraf ve Şükürsüzlük - 28/12/2019
Kuraklık, İsraf ve Şükürsüzlük
Yetki Varsa Hesap da Vardır! - 28/12/2019
Yetki Varsa Hesap da Vardır!
Gelecek Nesiller Neden İslâm’dan Nefret Edecekler? - 28/12/2019
Gelecek Nesiller Neden İslâm’dan Nefret Edecekler?
 Devamı
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.451932.5820
Euro34.798834.9382
Saat