• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi12
Bugün Toplam635
Toplam Ziyaret5141932
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları
Ahmet Emin Seyhan
ahmeteminseyhan@gmail.com
Kör Ölünce Neden Badem Gözlü Olur?
15/04/2015

Kör Ölünce Neden Badem Gözlü Olur?

Ölüleri hayırlı yâd etmek gerektiği doğrudur; ancak yalan söylemenin de aynı ölçüde büyük bir günah olduğu kesindir. İkisi arasındaki dengeye gözetemeyenler maalesef ölçüyü kaçırmakta, “hainleri kahraman”, “zalimleri masum”, “sahtekârları doğruluk abidesi”, “ateistleri kâmil mümin”, “hedonistleri iyilik meleği” ve “narsistleri mükemmel insan” gibi takdim edebilmektedirler.

“O öldü, artık kendini savunamaz, dolayısıyla ölünün arkasından konuşmak doğru değildir” gibi masum bir cümlenin arkasına saklanarak kendilerine ve başkalarına zulmetmiş adamların “alçaklıklarının bilinmesini ve onun gibi zalimlere karşı dikkatli ve tedbirli olunmasını engellemek” ne kadar doğrudur acaba?

Çok uzun yıllar yaşadığı halde Yüce Allah’ı arayıp bulmayan, O’na iyi bir kul olmaya çalışmayan ve sürekli din düşmanlığı yapan bir adam öldüğünde onu “Kâmil bir Müslüman idi” diye tanıtmak resmen yalan söylemek değil midir?

Ömrü boyunca İslam’a hakaretler yağdıran, Müslümanlarla alay eden bir adam/ kadın öldüğünde arkasından “Ne iyi adamdı/ kadındı! Dini bütün bir Müslümandı” demek yalan söylemek değil midir?

Ömrü boyunca dinin sembollerden olan Kur’ân’a, camiye, ezana, minareye, Kâbe’ye, başörtüsüne küfreden, başörtülü kadınlara düşmanlık yapan bir adam/ kadın öldüğünde arkasından “Ne iyi adamdı/ kadındı! Allah ona rahmet etsin, kâmil bir mümindi” demek yalan söylemek değil midir?

Ömrü boyunca bir kez olsun camiye gelmeyen, cemaatle Cuma ve Bayram namazlarına katılmayan ve İslam ile arasına ciddi mesafeler koyan, cesedi musalla taşına “âdet yerini bulsun kabilinden getirilen” bir adam/ kadın hakkında yalancı şahitlik yaparak “Ne iyi adamdı/ kadındı! Dini bütün bir Müslümandı” demek resmen yalan yere şahitlik etmek değil midir? Böyle yapanların kendilerini kandırdığını haykırmak ve bu tür şamatalara/ gösterilere/ tiyatrolara alet olmamak gerektiğini söylemek aklı başında her Müslümanın görevi değil midir?

Elinde her türlü maddî imkân varken, hac veya umreye gitmek yerine Cannes film festivallerinde çıplak kadınlarla poz veren bir adam geberdiğinde arkasından “Ne iyi adamdı! Allah’ı çok seven samimi bir Müslümandı, reklamı değil hayır işlerini çok severdi” demek yalan söylemek değil midir? Madem Yüce Allah’ı o kadar çok seviyordu da servet içinde yüzerken neden Yüce Allah’ın emri olan Hac ve umre ibadetini yapmaktan kaçındı? Bu nasıl sevgiymiş böyle? Bunu söyleyen adam milletin aklı ile alay etmiyorsa ortada bir kepazeliğin olduğu açık değil midir?

Ömrü boyunca İslam’ı yaşıyor görünen, kendini çok iyi gizleyen, lakin dünyadaki güç/ şer odaklarına hizmet eden ve Müslümanları aldatan sinsi bir münafık/ fâsık/ fâcir/ mücrim/ zındık öldüğünde arkasından “Ne iyi adamdı/ kadındı! Tek amacı İslam’a hizmet etmekti, hep milletini düşündü! Kendisi için değil dini ve milleti için yaşadı” demek yalan söylemek değil midir? Bunlar ne büyük laf ebeliğidir böyle! Bunlar ne büyük utanmazlıktır böyle!

Ömrü boyunca darbecilerle iş tutan, hak/ hukuk/ ilke/ kural nedir tanımayan, millete ve değerlerine sürekli dil uzatan bir adam/ kadın öldüğünde arkasından “Ne demokrat bir adamdı/ kadındı! Hep ileri demokrasi için çalıştı” demek yalan söylemek değil midir?

Ömrü boyunca dün farklı bugün farklı konuşan, bir dediği bir dediğini tutmayan, solucan gibi omurgasız bir adam/ kadın öldüğünde arkasından “Ne ilkeli bir insandı! Ne kadar da tutarlı konuşurdu! Dik, vakur ve onurlu bir insandı” demek yalan söylemek değil midir?

Ömrü boyunca yalan söyleyen, verdiği sözlerin hiçbirini tutmayan, zina yapıp gezen, sadece kendini ve çıkarlarını düşünen hedonist bir adam/ kadın öldüğünde arkasından “Ne iyi bir sanatçıydı! İyilik meleği idi! Çok sevenleri vardı! Asla yeri doldurulamayacak!” demek yalan söylemek değil midir? Bunlar ne utanç verici palavralardır böyle?

Ömrü boyunca her türlü kötü alışkanlığı sergileyen, magazin sayfalarından düşmeyen, sonra da uyuşturucu komasına girerek geberen bir adam/ kadın öldüğünde arkasından “Ne iyi insandı/ kadındı! İçki, sigara, kumar, alkol, uyuşturucu nedir bilmezdi!” demek resmen yalan söylemek değil midir? Bu ne büyük sahtekârlıktır böyle?

Ömrü boyunca işçilerinin hakkını yiyen, devletten vergi kaçıran, rüşvet alıp veren, sadece kendi menfaatlerini düşünen bir adam/ kadın öldüğünde arkasından “Ne iyi bir iş adamıydı!  Binlerce kişiye iş imkânı sundu! İşçilerini hakkını her zaman ödedi! Onların sırtından servet edinmedi” demek yalan söylemek değil midir? Oysa bu ve benzeri kodamanlar işçileri köle gibi çalıştırmış, asgarî ücrete mahkûm etmiş ve onların sırtından mal ve servet sahibi olmuşlardır. Tüm bu hakikatleri gizleyen ve gerçeği çarpıtan kimse söylediği bu yalanın yanına kalacağını mı zannetmektedir? Herkesi kör, âlemi sersem, kendini akıllı mı sanmaktadır?

Ömrü boyunca tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyen, “devletin malı deniz yemeyen domuz” sakat mantığını savunan, haksız hibe ve kredilerle palazlanan ve her türlü yolsuzluğu utanmadan yapan bir adam/ kadın öldüğünde arkasından “Ne iyi bir girişimciydi!  Binlerce kişiye istihdam sağladı! Bir kere olsun devletten kredi almadı” demek yalan söylemek değil midir?

Ömrü boyunca zihin konforunu bozmadan yaşayan, sadece bireysel ibadetler yapmakla İslam’ı yaşadığını zanneden, İslam’ın toplumsal ve evrensel emir ve yasaklarını ciddiye almayan, bu görevlerini ihmal eden, kendisine yaptığının eksik ve yanlış olduğu hatırlatıldığında ise her türlü hakareti savuran ham, kaba, yobaz ve cahil bir adam/ kadın öldüğünde arkasından “Ne takva adamdı, fakiri görüp gözetirdi, îlâ-i kelimetullah için çalışırdı! Dini bütün bir Müslümandı!” demek yalan söylemek değil midir?

Ömrü boyunca bulunduğu koltukta/ makamda kendi yandaşlarını görüp gözeten, torpil ve adam kayırma dışında bir iş bilmeyen, kifayetsiz muhteris bir adam/ kadın öldüğünde arkasından “Ne iyi adamdı/ kadındı! Herkese hakkını vermek için çırpınırdı, asla kul hakkı yemezdi! İyi bir politikacıydı! İyi bir bürokrattı!” demek yalan söylemek değil midir?

Ömrü boyunca terör örgütleri kurup yöneten, gençlerin ölümüne sebep olan, ülkenin gelirlerinin silah tüccarlarına akmasına neden olan terör örgütü lideri bir adam/ kadın öldüğünde arkasından “Ne barışsever bir insandı! Evrensel demokrasi için çalıştı! Binlerce kişinin hayatını kurtardı, milletine hizmet etti, yeri asla doldurulamayacak!” demek yalan söylemek değil midir?

Sonuç olarak, bu gibi örnekler çoğaltılabilir. Dolayısıyla her zaman doğru sözlü olmak, her türlü yalandan ve yalan yere şahitlikten sakınmak gerekir. Ömrü boyunca hidayet peşinde koşmayıp dalaleti satın alan, şeytan ve taraftarlarıyla kol kola yürüyen, dinden ve dinî değerlerden nefret eden, her türlü kötü alışkanlığı sergilemekten zevk duyan ahlaksız adamları/ kadınları “kâmil insanlarmış gibi” takdim etmek kesinlikle doğru değildir. Zira yalan söylemek ve yalan yere şahitlik etmek en büyük günahlardandır. Bu günahları bile isteye irtikâp eden, sonra da tövbe etmeden ve samimi olduğunu ispatlamadan ölen kimsenin affedilmeyeceği Kur’ân ve Sünnet’in apaçık bir ifadesidir. Bütün bunlara rağmen hâlâ gidip yalancı şahitlikte bulunmak, “Rahmetliyi iyi bilirdik” nutukları atmak İslam’ın temel kaynaklarını ciddiye almamaktır. Dolayısıyla kör ölünce badem gözlü olmamalı, ne yapmışsa o söylenmeli, söylenemiyorsa da hiç olmazsa en azından o tiyatro sahnesinde bulunmaktan imtina edilmelidir. (17.04.2015)

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN      

Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi



4935 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Kindar Adam Dindar Olamaz - 28/12/2019
Kindar Adam Dindar Olamaz
Kuraklık, İsraf ve Şükürsüzlük - 28/12/2019
Kuraklık, İsraf ve Şükürsüzlük
“Vasatiyye Hareketi” Bir Tuzaktır - 28/12/2019
“Vasatiyye Hareketi” Bir Tuzaktır
Secde Ne Anlama Gelmektedir? - 28/12/2019
Secde Ne Anlama Gelmektedir?
“Baba” ile “Biyolojik Baba” Arasındaki Fark - 28/12/2019
“Baba” ile “Biyolojik Baba” Arasındaki Fark
Akademisyen ve Siyasetçi İlişkisi Üzerine - 28/12/2019
Akademisyen ve Siyasetçi İlişkisi Üzerine
Gelecek Nesiller Neden İslâm’dan Nefret Edecekler? - 28/12/2019
Gelecek Nesiller Neden İslâm’dan Nefret Edecekler?
İslâmîlik Endeksleri ile Yapılmak İstenen Nedir? - 28/12/2019
İslâmîlik Endeksleri ile Yapılmak İstenen Nedir?
Kur’ân Neyi Tasdik Ediyor? - 28/12/2019
Kur’ân Neyi Tasdik Ediyor?
 Devamı
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.451932.5820
Euro34.798834.9382
Saat