• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi6
Bugün Toplam250
Toplam Ziyaret5140115
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları
Ahmet Emin Seyhan
ahmeteminseyhan@gmail.com
Tanıdığım Tüm Kibirliler Hep Kaybettiler
10/06/2015

Tanıdığım Tüm Kibirliler Hep Kaybettiler

Özgüven sahibi olmakla kibirli olmak maalesef birbirine karıştırılmaktadır. Oysa özgüven ile kibir tamamen farklı şeylerdir. Bir insanın kendine güvenmesi normalken sınırı aşıp kendini beğenmeye başlaması ve kibirlenmesi yanlıştır.

Mesela kibirli insan “kendini aşırı derecede beğenir, başkalarından üstün, önemli ve özel” görür. Kendisinin en akıllı, en yetenekli ve en iyi insan olduğuna inanır. Sürekli övülmeyi ve pohpohlanmayı ister, menfaatçidir.

Kendi çıkarları için her şeyi göze alır, evrensel hukuk ve ahlâk ilkelerini çiğner, yalan söyler, iftira atar, belden aşağı vurur. Son derece kıskanç, kinci ve nankördür. Kesinlikle empati nedir bilmez. Beklentileri karşılanmazsa sinirlenir, eleştiriye asla tahammül edemez, suçu hep başkalarına atar, kendisine hiçbir zaman hiçbir toz kondurmaz.

Kandırmayı başardığı saf insanların duygularını istismar eder ve onları tepe tepe kullanır. Çıkarı bitince de onları bir kenara atar ve derhal unutur; çünkü onun kitabında vefaya asla yer yoktur. O elit/ mütref/ azgın sadece ve sadece kendini düşünmektedir/ sevmektedir. Amacı; zenginlik, güç, şöhret elde etme veya insanları yönetme arzusudur. 

İşte bütün bu özelliklere sahip kibirli insanlar hem Yüce Allah tarafından hem de “aklını kullanmasını bilen diğer insanlar” tarafından asla sevilmezler.

Diğer taraftan bir yöneticinin görev yaptığı yerde gururlu olması kibir değil, vakardır ve çalışma ahengi ve iş disiplini için buna ihtiyaç vardır.

Ancak bu yöneticinin iş yerinde sergilediği tavrı evinde veya sosyal hayatında devam ettirmesi doğru değildir. Çünkü kişi özel yaşamında alçak gönüllü ve müşfik olmak zorundadır. Elbette iş hayatında işletmenin devamı için öyle davranması doğrudur ve bu kabul edilebilir bir şeydir. Eğer iş yaşamında yufka yürekli olursa o yöneticinin iş yerinde düzeni sağlaması ve iyi bir yönetici olması imkânsızdır. Zira farklı sosyal statüler, değişik davranış biçimlerini gerekli kılar.

Yüce Allah kendini beğenen kibirlileri sevmediğini şöyle haber vermektedir: Âyetleri birlikte okuyalım.

“Ve yeryüzünde kurumlanarak (kasılıp kabararak/ böbürlenerek) dolaşma; çünkü (böyle yapmakla) sen ne yeri yarabilir ne de boyca dağlara ulaşabilirsin! Böylesi davranışların hepsi kötü olup, Rabbinin nazarında hoş görülmeyen şeylerdir.” (İsrâ, 17/37-38).

“...Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen (şımaran/ mağrurlanan) kimseleri sevmez.” (Hadid, 57/23).

Bu uzunca girişten sonra şunu ifade edebiliriz: Bu zaman kadar ki gözlemlerimiz bize şunu öğretmiştir ki, “iş, spor, siyaset, sanat, din, bilim vs. dünyasından ne kadar tanıdığımız ve sonları ne olacak diye merak edip yakından takip ettiğimiz kibirli, ukala adam/ kadın varsa hepsi manevî olarak kaybettiler ve ahir ömürlerinde de bu dünyadan rezil bir şekilde ayrılıp gittiler.

Çünkü bu gibi kibirliler azıttıkça azıttılar, yoldan çıktılar, kontrolü kaybettiler, dizginlerini şeytanlarının ellerine verdiler. Güç zehirlenmesi yaşadılar. Her türlü ilkesizliği ve aşağılık davranışı menfaatleri uğruna yaptılar. Dünyevî çıkarlar elde etmek için manevî değerlere savaş açtılar. Bu uğurda müşrik, mücrim, fasık ve kâfirlerle işbirliğine giriştiler. Salyalı ağızlarıyla müminlere, mazlumlara, mağdurlara, garibanlara dil uzattılar. Günahlarına hiç ama hiç pişmanlık duymadılar. Bütün bunları büyük bir küstahlık ve densizlik içinde yaptılar.

Sonuç olarak, kendini beğenen tüm kibirliler/ narsistler bu dünyadayken egolarını tatmin ederek güzel günler/ yıllar geçirseler, mazlumlara tepeden baksalar, ellerindeki yetkileri kötüye kullansalar, kul hakkı yeseler de daha bu dünyadan ayrılmadan rezil ve rüsva olmaktan da kurtulamadılar. O yeniden diriliş gününde ise bütün bu yaptıklarının hesabının kendilerine sorulacağı ve ahirette de mutlaka kaybedenlerden olacakları zaten izahtan varestedir. (12.06.2015)

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN      

Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi



4070 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Kindar Adam Dindar Olamaz - 28/12/2019
Kindar Adam Dindar Olamaz
Hamaseti Bırak Gerçeklere Bak! - 28/12/2019
Hamaseti Bırak Gerçeklere Bak!
Yetki Varsa Hesap da Vardır! - 28/12/2019
Yetki Varsa Hesap da Vardır!
“Vasatiyye Hareketi” Bir Tuzaktır - 28/12/2019
“Vasatiyye Hareketi” Bir Tuzaktır
Kuraklık, İsraf ve Şükürsüzlük - 28/12/2019
Kuraklık, İsraf ve Şükürsüzlük
Gelecek Nesiller Neden İslâm’dan Nefret Edecekler? - 28/12/2019
Gelecek Nesiller Neden İslâm’dan Nefret Edecekler?
Akademisyen ve Siyasetçi İlişkisi Üzerine - 28/12/2019
Akademisyen ve Siyasetçi İlişkisi Üzerine
Secde Ne Anlama Gelmektedir? - 28/12/2019
Secde Ne Anlama Gelmektedir?
İslâmîlik Endeksleri ile Yapılmak İstenen Nedir? - 28/12/2019
İslâmîlik Endeksleri ile Yapılmak İstenen Nedir?
 Devamı
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.477332.6074
Euro34.596434.7351
Saat