• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi13
Bugün Toplam527
Toplam Ziyaret5137619
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları
Ahmet Emin Seyhan
ahmeteminseyhan@gmail.com
Hadis Tenkidi ile Hadis İnkârcılığı Arasındaki Farka Dikkat!
16/07/2015

Hadis Tenkidi ile Hadis İnkârcılığı Arasındaki Farka Dikkat!

Hadis ilminde “sened ve metin” çok önemli iki kavramdır. İsnad denildiğinde hadislerin başındaki râvî silsilesini gösteren isimlerden oluşan zincir akla gelir. Buna sened de denir. Herhangi bir hadisin ilk kaynağından hadis kitabına gelinceye kadar kimler tarafından nakledildiğini gösteren bu zincirler hadisin dayanakları ve doğruluğunun belgeleri niteliğindedir. Yani; hadis havada ve boşlukta değil bu zincirle ilk kaynağı olan Hz. Muhammed’e bağlanmakta/ dayandırılmaktadır.

Bu isnadlar hadisin sağlam bir zemine oturduğunun bir göstergesidir. Hadis tarihine ışık tutar, önemli bir belge ve bilgi kaynağıdır. İsnadlar incelenerek râvîlerin güvenilir olup olmadıkları tespit edilir; râvî ile hocası arasında bir ilişki olup olmadığı ortaya konulur. İsnadlar arada râvî isminin düşüp düşmediğini, kopukluk olup olmadığını belirlemeye yarar. (Hadis Tarihi ve Usûlü, Editör: Selahattin Polat, s. 9).

Metin ise Hz. Peygamber’in söylediği kısım, yani muhtevadır/ içeriktir. Dolayısıyla bir hadisin Hz. Peygamber’e ait olup olmadığını araştıran hadis tenkitçisi 1. Haberi verenin haber verdiği olaya tanık olup olmadığına, doğru algılama konusunda bir engelinin bulunup bulunmadığına, haberi doğru olarak aktarmasını engelleyecek herhangi bir neden, engel ya da kusurunun bulunup bulunmadığına bakar. 2. Haberi başka kaynaklarla te’yid ve te’kid eder. Gerekli karşılaştırmaları yapar. 3. Haberin içeriğini inceler.

Haberin içeriğini incelerken her bir hadisin şu ölçütlere uygun olup olmadığına dikkat eder. 1. Akıl. 2. Kur’an. 3. İslam dininin genel ilkeleri. 4. İslam âlimlerinin icma’sı. 5. Hz. Peygamber’in yaygın ve meşhur Sünnet’i. 6. Kesin bilimsel veriler. 7. Kesin tarihsel gerçekler. 8. Çok sayıda kişiyi ilgilendiren bir konuda sadece bir kişinin rivayet etmesi. (Ayrıntılar için bkz. Hadis Tarihi ve Usûlü, Editör: Selahattin Polat, s. 29-30).

Bu bakımdan bir hadis münekkidi, müellifi ne kadar meşhur olursa olsun, fıkıh, tasavvuf, tefsir, kelam, tarih, ahlâk vb. ilim dallarında yazılmış kitaplarda yer alan hadislere “senedleri açıklanmadığı veya kaynakları gösterilmediği sürece” asla sahih hadis gözüyle bakmaz.

Mesela Ali el-Kârî (ö. 1014/1605); “Kim ramazan ayının son cumasında daha önce geçirdiği farzlardan birini kaza ederse, yetmiş senelik kaza namazı borcunu ödemiş sayılır” sözü hakkında şunları söylemiştir:

“Bu söz kesinlikle batıldır. Çünkü ibadetlerden hiçbirinin senelerce ihmal edilmiş namazların yerine geçemeyeceği hakkındaki icmaa aykırıdır. Bu sözü Nihâye ve Hidâye şarihlerinin nakletmiş olmasına itibar edilmez. Çünkü onlar hadisçi değil fıkıhçıdırlar. Zaten onlar bu sözü herhangi bir muhaddise de nispet etmemişlerdir. Ancak bu çeşit sözleri kitaplarına alanlar, onların uydurma olduğunu bile bile almış değillerdir. Aksine rivayet edilmiş bir hadis sanarak almış olmalıdırlar. Haberlerin tenkid ve tetkiki hadisçilerin işidir. Zira her konunun mütehassısı ayrıdır. O halde hadis, hadis kitaplarında aranmalıdır.”

Bu açıklamalardan sonra şu ifade edilebilir:

Metin tenkidi İslam’ın ilk dönemlerinden itibaren yapılmıştır. Hz. Aişe, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Mes’ud gibi fakih sahabîler birbirlerini “unutma, yanılma, hata etme, tereddüt, vehim, eksik işitme, eksik nakletme, yanlış yorumlama ve doğru ifade edememe” gibi hususlarda eleştirmişlerdir. Görüldüğü üzere Sahâbe de zaman zaman yanılabilmiştir. Dolayısıyla bir rivayetin Hz. Peygamber’e aidiyetini ve sıhhatini tespit için “rivayetleri tenkit etmek” farklı bir şey “hadis inkârcılığı” bambaşka bir şeydir. (Ayrıntılı bilgi için bkz. Musa Bağcı, Hadis Tarihi, s. 338-362)

“Hadis inkârcılığı” hadisleri eleme, tenkit ve ayıklama sürecinden geçirme ihtiyacı hissetmeksizin toptan reddetmek demektir. Haricîlerin bazı kollarının hadisleri tümüyle, Mutezile’nin bir grubunun ise haber-i vahid olan hadisleri reddettikleri bilinmektedir. Pakistan’daki Ehl-i Kur’an ekolünün bir kısmı da hadisleri toptan inkâr etmişlerdir. Ancak bunlar marjinal birer grup olarak kalmışlar ve insanları ikna etmeyi başaramamışlardır. 

Diğer taraftan Ebû Hanife hadislerin sıhhatini tespitte Ehl-i hadisin ölçütlerini yeterli görmemiş ve ihtiyatlı davranmıştır. O râvîlerin güvenilir olmasıyla yetinmemiş rivayetleri bir de Kur’an’a arz etmiştir. Yani Ehl-i re’y’e göre haber-i vahid dinin temel kaynaklarından elde edilen usullerle meşhur sünnete aykırı ise reddedilir. (Musa Bağcı, Hadis Tarihi, s. 392-393).

Mu’tezile ise haber-i vahidin sıhhatinin hem isnad hem de metin tenkidiyle belirleneceği kanaatini taşımıştır. Ancak onlar muhteva tenkidine daha fazla önem vermişlerdir. Mu’tezile akla aykırı haberin kabul edilemeyeceğini söylemiş, bir hadisin sahih kabul edilebilmesi için muhtevasının Kur’an’a, mütevatir sünnete, icmaya, sahâbe uygulamasına ve akla aykırı olmamasına, tarihi bilgi ve tecrübeye uygun olmasına, diğer rivayetlerle çelişmemesine ve geneli ilgilendiren (umumi belvâ) konularda bulunmasına özen göstermişlerdir. Onlar maddî inkıtadan daha çok manevî inkıtaı (anlam kopukluğunu) önemsemiş ve bu konuya yoğunlaşmışlardır. (Ayrıntılar için bkz. Ahmet Yücel, Hadis Usûlü, s. 159-167).

Bu nedenledir ki, özellikle bir İslam âlimi/ hadis araştırmacısı herhangi bir hadisi “cerh ve ta’dil kriterlerine göre” reddettiği zaman onu “hadis inkarcısı” veya “sünnet münkiri” gibi yakıştırmalarla karalamak/ yaftalamak doğru değildir. Çünkü münekkid böyle bir hadisi reddettiğinde bu, “Hz. Peygamber’in hadisi olduğunu bile bile reddetti” anlamına gelmemektedir. Bilakis bu durum, “o İslam âliminin böyle bir hadisin Hz. Peygamber’e ait olmasını reddettiği” anlamına gelmektedir. Bu reddedilen hadis isterse geçmiş İslam âlimleri tarafından sahih olarak kabul edilsin fark etmez. O âlimin önceki İslam âlimlerinin kabul ettiği bir hadisi reddedemeyeceği şeklinde bir itirazda bulunmak da doğru değildir. O haklı gerekçelere dayanarak ve ikna edici delillerle bunu yapıyorsa mesele yoktur. Zira bir hadisin Hz. Peygamber’e aidiyetini belirleme işi tamamen ictihadî bir konudur ve bu faaliyet kıyamete kadar da bu şekilde devam edecektir/ etmek zorundadır. (Ayrıntılar için bkz. Musa, Bağcı, Hadis Tarihi, s. 393-394).

Sonuç olarak “hadis tenkidi” ve “hadis inkârcılığı” ayrı ayrı şeylerdir. Hadis tenkidini hadis ilminin objektif kurallarına uygun şekilde sahanın uzmanı âlim yapmakta iken “hadis inkârcılığı”nı ise “bilinçli İslam düşmanları veya cahiller” deruhte etmektedir. Dolayısıyla ikisini birbirine karıştırarak hadis münekkidini “hadis inkârcısı”  veya “Kur’ân Müslümanı” şeklinde tanıtmak ve itibarsızlaştırmaya çalışmak ciddi bir vebaldir ve kul hakkı ihlalidir. Böyle yapan kimse eğer kendine yapılan iyi niyetli uyarılara kulak tıkıyor, tüm ikazlara rağmen hakikati kabul etmeye yanaşmıyor ve ısrarla bildiğini okumaya devam ediyorsa bu adam ya cahil ya sefih ya da ahmağın tekidir. Dolayısıyla bu tiplere söylenecek olan sadece ve sadece “selam”dır. (Furkân, 25/63; Kasas, 28/55)  (17.07.2015)

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN      

Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

 



5068 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

“Baba” ile “Biyolojik Baba” Arasındaki Fark - 28/12/2019
“Baba” ile “Biyolojik Baba” Arasındaki Fark
Kur’ân Neyi Tasdik Ediyor? - 28/12/2019
Kur’ân Neyi Tasdik Ediyor?
Hak Din İslâm ve Batıl Dinler - 28/12/2019
Hak Din İslâm ve Batıl Dinler
Yetki Varsa Hesap da Vardır! - 28/12/2019
Yetki Varsa Hesap da Vardır!
Aklıma Geldikçe Lanetliyorum - 28/12/2019
Aklıma Geldikçe Lanetliyorum
Yanlış Kararlar İnsanı Mahveder - 28/12/2019
Yanlış Kararlar İnsanı Mahveder
Hamaseti Bırak Gerçeklere Bak! - 28/12/2019
Hamaseti Bırak Gerçeklere Bak!
Kuraklık, İsraf ve Şükürsüzlük - 28/12/2019
Kuraklık, İsraf ve Şükürsüzlük
“Anne” ile “Biyolojik Anne” Arasındaki Fark - 28/12/2019
“Anne” ile “Biyolojik Anne” Arasındaki Fark
 Devamı
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.432432.5624
Euro34.631634.7704
Saat