• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam60
Toplam Ziyaret5137152
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları
Ahmet Emin Seyhan
ahmeteminseyhan@gmail.com
Bir Hayalim, “Mahşer Günü” Adlı Film
20/08/2015

Bir Hayalim, “Mahşer Günü” Adlı Film

Yaklaşık on beş yıl kadar önce yerel bir tv kanalında Perşembe akşamları “Müftülük Saati” adlı dinî program hazırlayıp sunarken Ankara’dan gelen üst düzey bir devlet yetkilisi konuğuma canlı yayın esnasında bir öneride bulunmuş ve kendisinden ellerindeki imkânları kullanarak düşündüğüm bu projeyi hayata geçirmelerini talep etmiştim. Tabi ki o tavsiyem nazik bir şekilde geri çevrildi, hiçbir ilgi görmedi ve şu ana kadar da gerçekleşmedi.

Ancak ben mezkûr hayalimden asla vazgeçmedim. Son günlerde gerek öğrencilerime gerekse camide cemaate yaptığım vaazlarda bu tavsiyemi yeniden dillendirmeye başladım. Bu düşüncemi kamuoyu ile paylaşmak ve kalıcı hale gelmesini sağlamak için de bu köşe yazısını yazmaya karar verdim. Naçizane önerim şudur:

Kur’an-ı Kerim ve Sahih Sünnet’te tasvir edilen kıyametin kopuş sürecinde yaşanacak olanlar, mahşer günü insanların üç grup halinde olmalarından bahseden âyetler, cennet ve cehennemi hak eden kimselerin halleri, onların kendi aralarında yaptıkları ibretlik konuşmaları, meleklerin ve peygamberlerin yaptıkları şahitlikler, hâkimler hâkimi Yüce Allah’ın insanlara ve cinlere yaptığı hitaplar, cennetteki güzellikler, cehennemdeki azap sahneleri ve daha nicelerinin yer aldığı “en az bir milyar dolar bütçeli, çok güçlü bir ekip tarafından uzun yıllar üzerinde çalışılarak senaryosunun titiz bir şekilde hazırlandığı, güçlü bir oyuncu kadrosuyla ve her türlü gelişmiş bilgisayar teknolojisinin kullanıldığı ve yaklaşık iki saat sürecek bir film” derhal yapılmalıdır.

Daha önce çekilmiş “Çağrı” ve benzeri filmlerden daha kaliteli olması şart olan bu film tüm dünya dillerine tercüme edilmeli ve aynı anda dünyanın her yerinde vizyona girmelidir. Çünkü samimi Müslümanların gayretleriyle gerçekleştirilecek bu özgün ve orijinal film sayesinde hem İslam doğru bir şekilde tebliğ edilecek hem de tüm insanlığa “geleceğinde hiçbir şüphe olmayan ahiret günü” hakkında sağlam ve güvenilir dinî bilgiler verilmiş olacaktır.

İnsanlara yaklaşmakta olan kıyamet ve sonrasında karşılaşacakları manzaraları şimdiden gösteren, onların daha iyi düşünmelerini sağlamak için her türlü sağlam bilginin en güzel şekilde sunulduğu, gözlere, kulaklara ve gönüllere hitap eden bu “Mahşer Günü” isimli filmin çekilmesi ve tüm dünyada gösterime girmesi halinde kanaatimizce aklını kullanan insanların büyük bir kısmı İslam’ı araştırmaya başlayacak ve İslam ile şereflenme bahtiyarlığına erişebileceklerdir.

Dinlerini doğru dürüst tanıtmayarak, Allah’ın dinine hizmet/ yardım etmeyerek (Muhammed, 47/7. Ayrıca bkz. Hac, 22/40; Saf, 61/14), böyle bir hedefi/ hayali akıllarından geçirmeyerek boş bir hayat yaşayanların yukarıda söylediklerimizi anlamaları elbette zordur.

Bu bakımdan böyle bir filmin çekilmesi fikrini ortaya atan, onu destekleyen, bu projenin gerçekleştirilmesine her türlü maddî ve manevî katkıyı sunan erdemli müminler çok önemli bir hayra vesile olacakları/ iyi bir çığır açacakları (Nisâ, 4/85) için bunun sevabından nasipleneceklerdir.   

Nitekim senaryosunun Kur’an ve Sahih Sünnet’e dayandığı, üzerinden asırlar geçse bile hiç eskimeyecek olan bu film kıyametin kopacağı ana kadar gösterimde kalacak, bir tebliğ vasıtası olarak kullanılacak, genç nesillerin İslam ile tanışmasına büyük katkılar sağlayacaktır. Dolayısıyla bu filme destek olanların amel defterlerine “sadakayı cariye kabilinden” olmak üzere sevaplar akmaya devam edecek (Yasin, 36/12), çok önemli bir iş başaran böyle müminlerin ecirleri/ amelleri asla zayi edilmeyecek (Kehf, 18/30. Ayrıca bkz. A’raf, 7/170; Yusuf, 12/56), Allah’ın rızasını kazanan bu sâlih kulların cenneti hak etmeleri kesinleşecek (Beyyine, 98/7-8), cenneti hak edenlerin ise cennetteki dereceleri kesinlikle yükseltilecektir (Enâm, 6/132. Ayrıca bkz. Nisa, 4/95-96; Tâhâ, 20/75-76; Mümin, 40/15; Ahkâf, 46//19).

Nitekim sağlıklı tefekkür yapmayı beceremeyen, okumayı sevmeyen ve her zaman işin kolayına kaçan insanların gözlerine ve gönüllerine hitap eden bu film vasıtasıyla çok önemli bir vazife başarılmış olacak, onlara doğru, güvenilir ve net bilgiler/ mesajlar verilecek ve “Hz. Peygamber’in İslam’a davet mektuplarında olduğu gibi” çok mühim bir görev deruhte edilmiş olacaktır.

İslam’a yüzbinlerce saldırının yapıldığı şu günlerde dinlerini doğru dürüst tanıtma endişesi taşımayanların, İslam’ın ve Müslümanların dertleriyle dertlenmeyenlerin ve sırf kendi kişisel çıkarlarını düşünenlerin bu hayalimizi anlayıp algılayabilmeleri veya destekleyip savunabilmeleri oldukça zordur.

Çünkü böyle tipler akıllarını rafa kaldırdıkları için söz konusu hayali hafife alıp dalga geçebilir, sırf bireysel olarak yaptıkları nafile ibadetlere güvenebilir, kısa yoldan cennete gireceklerini zannedebilir, uydurulmuş veya şirke bulanmış din yorumlarını “din” zannedebilir, böylece hem kendilerini hem de çevrelerini aldatabilirler. Dolayısıyla böyle bir hayali küçümseyen zavallıların şimdiden ahiret gününde kendilerini savunacak deliller aramaya başlamaları -eğer bulabileceklerse- kendi yararlarına olacaktır. Zira İslam’ın özünden uzak bir hayat süren, sonra da İslam’ı yaşadıklarını zanneden bu güruha söz anlatmanın ve ikna edebilmenin zorluğunun farkındayız. Ancak biz her şeye rağmen “gelecek nesillerden aklını kullanmasını bilen, basiret ve feraset sahibi olan, sorgulayan ve sağlam bir muhakeme ışığında düşünen erdemli bireyler” için bu tür projelerimizi seslendirmeye devam etmeyi bir görev addediyoruz.

Zira Yüce Allah’ın kendilerine bahşettiği “aklı ve yer altı zenginlikleri” hem yerinde hem de etkin bir şekilde kullanılmayanların üzerlerine pisliklerin yağması kaçınılmazdır. (Yunus, 10/100). Söz konusu kaynaklardan olan akıl eğer seviyesiz, boş ve basit düşüncelerle işlevsiz hâle getirilir ve vahyin ışığında doğru işletilmezse; kömür, demir, uranyum, petrol, doğalgaz vs. kaynaklar da gökdelen, saray, villa, malikâne, uçak, lüks araba vs. tutkusuyla israf edilirse o İslam toplumunun zalim kavimlerin elinde oyun ve eğlence aracı olması kaçınılmazdır. Çünkü konuyla ilgili âyet açıktır. Bu âyeti birlikte okuyalım.

“Ey Rabbimiz! Bizi hakikati inkar edenler için bir oyun ve eğlence aracı yapma (onları bize musallat etme!) Ve günahlarımızı bağışla, Rabbimiz: çünkü Sensin tek kudret ve hikmet sahibi!” (Mümtehine, 60/5)

Eğer bu âyette böyle bir dua öğretiliyorsa akl-ı selim bilir ki, Müslümanlar bir takım yanlışlıklar yaptıklarında, din kardeşliğini zedelediklerinde, birbirleriyle mezhep/ tarikat/ cemaat savaşlarına girdiklerinde ve bu hatalarından dönmediklerinde zalim kavimlerin elinde oyun ve eğlence aracı olmaları kaçınılmazdır. Çünkü vahyin rehberliğinde çalışan bir akıl bu âyetten böyle bir sonuç çıkartmasını çok iyi bilir.

Dolayısıyla bu âyet üzerinde ciddiyetle düşünülmeli ve böyle bir imtihanla karşılaşmamak için gereken tedbirler şimdiden alınmalıdır. Bu itibarla, Yüce Allah’ın Müslümanlara ikramı olan tüm bu kaynakları İslam’ı tebliğ için kullanmak yerine kendi kişisel zevkleri için kullanan sözde Müslümanlar uyarılmalı ve gerçeği görmeleri sağlanmalıdır.

Sonuç olarak, “Mahşer Günü” adlı film bir an önce çekilmelidir. Kur’ân’da Yüce Allah’ın tasvir ettiği mezkûr sahnelerin “film olarak çekilmesini ve insanlığın istifadesine sunulmasını” anlamakta zorlananların dönüp kendilerine bakmaları, gidişatlarını kontrol etmeleri ve Kur’ân’ın bütün âyetleri üzerinde hem de bağlantıları çok iyi kurarak tefekküre devam etmeleri gerekmektedir. Aksi halde vahyin ışığında işletilmeyen aklın kontrolünü ele geçirme konusunda mahir “vesvâsi’l-hannâs olan şeytan” böylesine zavallı bir aklın sahibine musallat olacak, ona her yönden fısıldayacak, yanlışlarını doğru, hezeyanlarını haklı, hakaretlerini meşru ve amellerini süslü gösterecek (Enâm, 6/43, 112; Enfâl, 8/48; Nahl, 16/63; Neml, 27/24; Fâtır, 35/8; Fussilet, 41/25), sonrasında da kendi gideceği yere onu da beraberinde götürecektir. (21.08.2015)

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN

Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi



3691 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

“Vasatiyye Hareketi” Bir Tuzaktır - 28/12/2019
“Vasatiyye Hareketi” Bir Tuzaktır
Hamaseti Bırak Gerçeklere Bak! - 28/12/2019
Hamaseti Bırak Gerçeklere Bak!
“Baba” ile “Biyolojik Baba” Arasındaki Fark - 28/12/2019
“Baba” ile “Biyolojik Baba” Arasındaki Fark
Secde Ne Anlama Gelmektedir? - 28/12/2019
Secde Ne Anlama Gelmektedir?
Kuraklık, İsraf ve Şükürsüzlük - 28/12/2019
Kuraklık, İsraf ve Şükürsüzlük
Yetki Varsa Hesap da Vardır! - 28/12/2019
Yetki Varsa Hesap da Vardır!
Kur’ân Neyi Tasdik Ediyor? - 28/12/2019
Kur’ân Neyi Tasdik Ediyor?
Yanlış Kararlar İnsanı Mahveder - 28/12/2019
Yanlış Kararlar İnsanı Mahveder
Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur! - 28/12/2019
Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur!
 Devamı
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.486832.6170
Euro34.601234.7398
Saat