• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam457
Toplam Ziyaret5134998
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları
Ahmet Emin Seyhan
ahmeteminseyhan@gmail.com
Menfaat, “Kavmim Ne Der” Mantığı ve Onur
09/09/2016

Menfaat, “Kavmim Ne Der” Mantığı ve Onur

Bazı insanlar içinde bulundukları dinî grup, tarikat veya cemaatten öyle kolay kolay ayrılamıyor, sahip oldukları maddî ve manevî imkânları kaybetmek istemiyor ve her türlü rezalete katlanıyor. Çünkü yaşayacakları maddî kayıplar, “kavmim ne der” mantığı ve ayrılınca yalnız kalma endişesi onları bundan alıkoyuyor ve “cemaatin/ aşiretin/ tarikatın/ hareketin/ hizmetin/ takımın/ partinin” yaptığı her türlü yanlışı kabullenip yanında yer almalarına ve savunmalarına neden oluyor.

Oysa böyle bir tavrın doğru olmadığı açıktır. Onurlu bir insan, aklını kullanmak ve ilkesel hareket etmek zorundadır. Aksi halde böyle birisi menfaat endişesiyle ve “başkaları ne der” mantığıyla hareket edecek olursa içinde bulunduğu kötü yapıyla birlikte bir gün helak olması kaçınılmazdır. Zira bu, sünnetullah’ın tabiî bir sonucudur; zalimlerin (hak ve adalet çizgisinden ayrılanların) hidayete erişmeleri ve istikamet üzere yürümeleri asla söz konusu değildir (Âl- İmrân, 3/86; Tevbe, 9/19).

Anlaşılan o ki, bazı insanlar içinde bulundukları statülerini/ konumlarını kaybettikleri takdirde boşlukta kalacaklarına inandıkları için cemaatin veya parti liderinin yaptığı hataları görmüyor, görmek istemiyor, görse bile hayra yoruyor, “Mutlaka bir hikmeti vardır” diyerek bunda keramet arıyor ve kendilerini avutuyorlar. Oysa bu zavallıların tek amaçları; onurlarını kaybetmek pahasına, sosyal statülerini, konumlarını ve içinde bulundukları maddî imkânları kaybetmemektir.

Bu nedenledir ki, “örgüt lideri/ kâinat imamı/ şeyh/ hoca efendi” gerektiğinde ona hakaret etse, dövse, sövse ve yanından kovsa bile onu terk edemiyor. Zira bu tür adamlar, menfaat için her şeye katlanıyor, zulme ve yanlışlara göz yumdukları için de zamanla onur, şeref, izzet ve haysiyetlerini kaybediyorlar.

Bütün bunlara rağmen bu zavallılar, hâlâ kendilerinin “adam” olduklarını zannediyor ve gururla ortalıkta dolaşmaya devam ediyorlar. Bu yüzdendir ki, cemaat/ tarikat/ parti yavaş yavaş biterken ve halkın gözünden düşerken onlar da bitiyorlar. Zira bu bitişte onların da payı oldukça büyüktür; çünkü sorumluluklarının gereğini yerine getirmemiş ve sürekli yanlışlara göz yummuşlardır.

Bu itibarla “kavmim ne der” mantığıyla hareket ederek yanlışları görmezlikten gelmek, hakikati kabule yanaşmamak ve ilkesel hareketten kaçınmak insana kaybettirir.

Nitekim Hz. Nuh ve Hz. Lut’un karıları da kocaları peygamber olmalarına rağmen akıllarını kullanmamış, “kavmim ne der” mantığıyla hareket etmiş, iman etmeye yanaşmamış ve cehennemi boylamışlardır.

Hz. İbrâhim’in babası Âzer de “kavmim ne der” düşüncesiyle iman etmemiş ve atalarının gittiği yanlış yolda gitmeye ve sapkın inançları savunmaya devam etmiştir.

Peygamberimize hayatında en büyük desteği sağlayan Ebû Tâlib de “kavmim ne der” yaklaşımıyla hareket ettiği için iman etmeden ölmüştür. Peygamberimiz bu duruma çok üzülmüş ama elinden bir şey gelmemiştir. Zira onun da sevdiklerini imana erdirmek gibi bir hakkı/ yetkisi/ ayrıcalığı yoktur (Kasas, 28/56; Nahl, 16/37). Çünkü herkes kendi özgür iradesiyle kendi kararını vermekte, hidayeti yahut dalaleti kendisi seçmektedir.

Aynı şekilde Hz. Ömer hidayeti seçerken Ebû Cehil “kavmim ne der” endişesiyle bilerek ve isteyerek dalalette kalmayı tercih etmiştir. Necip Fazıl Kısakürek ile Nazım Hikmet de aynı yaklaşımı sergilemiş ve kendi kararlarını kendileri vermişlerdir.

Özetle, hakikati gördüğü halde “kavmim ne der” mantığıyla hareket ederek konumlarını kaybetmek istemeyenler hidayete erişemez ve her geçen gün dalalete doğru sürüklenirler. Bu nedenle uyarılara kulak tıkayan böylelerine acımak doğru değildir; zira böyle bir sonu bile isteye kendileri hazırlamışlardır. Bu tür omurgasız ve çıkarcı adamlardan kendilerine, eşlerine, çocuklarına, akrabalarına, dine, millete, vatana ve tüm insanlığa bu zamana kadar hiçbir fayda gelmemiştir ve görünen o ki bundan sonra da gelmesi asla mümkün değildir. (09.09.2016)

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN      

Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

 



2495 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur! - 28/12/2019
Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur!
Secde Ne Anlama Gelmektedir? - 28/12/2019
Secde Ne Anlama Gelmektedir?
Kindar Adam Dindar Olamaz - 28/12/2019
Kindar Adam Dindar Olamaz
Gelecek Nesiller Neden İslâm’dan Nefret Edecekler? - 28/12/2019
Gelecek Nesiller Neden İslâm’dan Nefret Edecekler?
Kuraklık, İsraf ve Şükürsüzlük - 28/12/2019
Kuraklık, İsraf ve Şükürsüzlük
Yanlış Kararlar İnsanı Mahveder - 28/12/2019
Yanlış Kararlar İnsanı Mahveder
Kur’ân Neyi Tasdik Ediyor? - 28/12/2019
Kur’ân Neyi Tasdik Ediyor?
“Anne” ile “Biyolojik Anne” Arasındaki Fark - 28/12/2019
“Anne” ile “Biyolojik Anne” Arasındaki Fark
İslâmîlik Endeksleri ile Yapılmak İstenen Nedir? - 28/12/2019
İslâmîlik Endeksleri ile Yapılmak İstenen Nedir?
 Devamı
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.304532.4339
Euro34.423434.5613
Saat