KURBAN BAYRAMI VAAZI-2007
الحمد لله رب العالمين
والصلاة والسلام علي رسولنا محمد وعلي اله وصحبه اجمعين* اعوذ بالله من الشيطان
الرجيم بسم الله الرحمن
الرحيم
Bizleri bir kez daha bu bayram günlerine
kavuşturan ve bayram yapma fırsatı veren
Yüce Mevlamıza
hamdü sena, Peygamber Efendimize (s.a.v) salatü selâm
olsun.
Aziz Cemaat-i müslimin, Bayram namazı saatine bir saatten fazla zaman var. Bu kıymetli vakti
en iyi şekilde camide sohbet dinleyerek değerlendirebiliriz.
Tarih boyunca her millet, birlik ve beraberliğini pekiştirmek için,
milli ve dini bayramlara büyük önem vermiş ve bir takım yeni bayramlar ihdas
etmiştir. İslam dini de müslümanlara iki bayram
armağan etmiştir. Bildiğiniz gibi bunlar Ramazan ve Kurban bayramlarıdır.
Kurban, Hicri 2. yılda meşru kılınmıştır.
Tarihi Süreçte
Kurban:
Kurban, insanlık
tarihi kadar eski ve köklü bir ibadettir. Hemen her din ve gelenekte kurban
vardır.
İlahi olmayan dinlerden bazılarında bir kısım
tahıl ürünleri kurban olarak seçilirken bazılarında da insan kurban edilmiştir.
Mesela bir eski Orta Amerika kültürü olan Aztekler,
kurban ettikleri insanları 18 m derinliğindeki kurban kuyusuna atıyorlardı.
İnsan kurban etme Çin, Hint ve bazı Ortadoğu kültürlerinde de
görülmüştür. Hz İbrahim’in bir oğlu olması halinde onu Allah’a kurban edeceğine dair sözünde de
böyle bir kültürün etkisi olabilir.
Hz Musa’nın kavmi olan İsrailoğulları buzağı
heykelinden kendilerine tanrı edinmişlerdi. Bakara suresinde sureye adını veren
olayda, İsrailoğullarından bir inek boğazlamaları
istenmişti. Bir şahıs, mirasına konmak
için amcasını öldürmüş, katilin bulunabilmesi için inek kesilmesi, kesilen
inekten bir parçanın maktüle vurulması halinde maktülün, katilin kim olduğunu söyleyeceği haber verilmişti.
İsrailoğulları, bu emri yerine getirmemek için işi
epeyce yokuşa sürdüler. Bu emrin bir hikmeti de, ineğin İsrailoğullarınca kutsal sayılması inancını yıkmaktı. Burada
kurban ibadetinin tevhitle ilişkili bir yönünü de fark ediyoruz. İsrailoğulları
menfaatine tapan bir milletti. Kendileri için yararlı olan şeylere taparlardı.
İnek ile hem çift sürüyorlar hem de onun sütünden yararlanıyorlardı. Böylece
Musa
(a.s.)’ın ümmetine, ineği kesme emri ile hem menfaatlerine tapmaktan vazgeçme hem de Allah'tan başkasına tapmama ikazı yapılmıştır.
Muharref İncil’de de Hz İsa’nın, insanlığın
günahını affettirmek için kendini feda ettiği düşüncesi yer alır. İslam öncesi Müşrik Mekkeliler de kurban
kesiyorlar ancak kesikleri kurbanları Kâbe’ye koydukları putlara sunuyorlardı.
Her kes bir varlığa kurban olur. Kimisi,
dinine, kimisi vatanına, kimisi mal, mülk ve servetine, kimisi sevgilisine canını verecek kadar bağlıdır. Her kes kurban
olduğu merciin değerini kazanır. Peki biz neyin kurbanı olmaya hazırız?
İman, sevdiğin
şeyi kurban etmektir gerektiğinde de kurban olabilmektir. "Sevdiğiniz şeylerden
infak etmedikçe iyiliğe eremezsiniz." (Âl-i
Imran, 3/92) ayeti bunun
delilidir. İçimizde parayı sevmeyen var
mı? Zekât verip, kurban kesen,
"sevdiğini vermiş" olur. Kimisi parayı severi kimisi makamı sever kimisi de
tutkularını. "Ben parayı çok seviyorum." diyenin İsmail’i de para... Gerektiğinde gözden
çıkarmak üzere hem İsmail’i bulmalıyız, hem de Nuh'un gemisine binmeliyiz.
Mevlana diyor ki;
Korkunç bir kurban bayramı olan kıyamet günü,
inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü.
Mevlana kendi
vefatını düğün gününe benzetiyor, kıyamet gününü de insanların Kurban
Bayramına…. Kıyamet günü gibi bir gün ancak olsa olsa
mü’minlere bayram olur, Rabbine kavuştuğu gün olması
hasebiyle. Kıyamet öküzlere de ölüm günü… Aslında ondan da beter. Kıyametle
birlikte bütün hayvanat yok olacak. Kafirler de keşke biz de toprak olsaydık,
diyecekler ama son pişmanlık fayda vermeyecek.
Mevlana yaklaşık 800 yıl öncesinden
bu güne sesini duyurabilen ve etkisini hala devam ettiren ve milli kültürümüzde
belirgin bir izi olan önemli bir şahsiyet.
2007 yılı doğumunun 800. yılı
dolayısı ile Mevlana yılı ilan edilmişti. Mevlana’nın hikmetli sözlerinden bazılarına kulak
verelim:
·
İnsan gözdür,
görüştür, gerisi ettir.
İnsanın gözü
neyi görüyorsa, değeri o kadardır.
·
Hiçbir kafire
hor gözle bakmayın. Müslüman olarak ölmesi umulur çünkü.
·
Dün geçti
gitti. Dün gibi, dünün sözü de geçti. Bugün yepyeni bir söz söylemek
gerek.
·
Doğruluk,
Musa'nın asası gibidir. Eğrilik ise sihirbazların sihrine benzer. Doğruluk
ortaya çıkınca, bütün eğrilikleri yutar.
·
Sıkıntı ve
huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, huzur ise bir ibadetin
karşılığıdır.
·
"Allah için
ateşe atılmak vardır, lakin ateşe atılmadan önce kendinde İbrahimlik olup
olmadığını araştır. Çünkü ateş İbrahimleri tanır ve yakmaz."
(Yani İbrahim (a.s) inancı ve davası uğruna
kurban olmayı göze aldı ve Onun bu fedakarlığının karşılığı olarak, ateş İbrahim
(a.s)’ı yakmadı. Demek ki Allah için
fedakarlık yapanları ateş yakmayacak.)
Kurban, hayata anlam ve
değer katıyor. Uğruna kurban edeceğiniz,
gerektiğinde kurban olacağınız bir değere bağlılık gösteremiyorsanız hayatınızın
da bir anlamı yok sayılır. Şehitlerimiz din ve vatan uğruna şehit oldukları
için, gazilerimiz de şehit olmayı göze aldıkları için ölümsüz kahramanlar haline
gelmişlerdir.
Uğruna kurban olduğunuz değer yüce ise onunla birlikte siz de
yücelirsiniz. Uğruna fedakarlık yaptığınız varlık değersiz ise bu durumda siz yanlış tercihlerin kurbanı
olursunuz. Yanlış tercihlerin kurbanı olmak, bir ömrü israf etmek, en değerli
ömür sermayesini bir hiç uğruna harcamak demektir. Hesabı da çok zordur.
Kurban Bayramı, malımızı Allah için kurban etme, Allah için
fedakarlık yapma günüdür. Siz malınızı kurban edemezseniz, malınızın kurbanı
olursunuz.
Sevdiğimiz birisine, “Senin Allah’ına kurban olayım,” deriz. Anne,
evladına sevgiyle, “Annen sana kurban olsun” der. Kurban, sevgi ve dostluğun
ileri düzeyini ifade eder.
Kurban Kesmenin Hükmü: Müslüman, akıl baliğ olmuş, mukim, hür ve
nisaba malik olan kimselerin kurban kesmesi gerekir. Koyun,keçi,sığır,manda ve
deveden kurban olur. Koyun ve keçiyi bir kişi, sığır, manda ve deveyi birden
yediye kadar birkaç kişi kesebilir. Fakat büyük baş hayvanı müşterek kesenlerden
her biri ibadet niyetiyle ortaklığa katılmalıdır.
Parasını sadaka olarak vermiş olmakla kurban
kesmiş olmayız. Namaz kılmak yada oruç
tutmak yerine parasını verseniz olur mu?
Olmaz. Birileri mantık yürüterek dini hükümleri sulandırmaya çalışıyor.
Din konusunda din bilginlerinin sözüne itibar etmek gerekir. Efendim, dinimiz
mantık dinidir, diyorlar. Dinimiz makul bir dindir ama herkesin mantığına
uyarlanabilecek bir din değildir.
İbadetlerde Allah’a karşı kadın-erkek her
biri ayrı ayrı sorumludur. Erkeğin gücü yettiği halde
kadının gücü kurbana yetmeyebilir yada kadının gücü yettiği halde erkeğin gücü
yetmeyebilir. Bir ailede kurban mükellefi olan kaç kişi varsa onların kurban
kesmesi gerekir.
Kurban kesmenin usulü: Tekbir getirilir. Mükellef ya kendisi keser
yada vekalet verir. Hayvana eziyet vermeden usulüne uygun bir şekilde kesilir.
Şoklama yönteminde, kurbanın canı çıkmadan hemen
kesildiği için dinen bir sakınca görülmemektedir. Dua edilir ve iki rek’at şükür namazı kılınır. Bismillahi Allahu ekber diyerek kesilir.
Kurban duası olarak şu
ayetler okunabilir:
اني وجهت وجهى للذي فطرالسماوات والارض حنيفا وما انا من
المشركين79/6
“Ben hanif olarak, yüzümü gökleri ve yeri
yoktan yaratan Allah’a çevirdim ve ben müşriklerden değilim.”
Hanif, Allah’ı bir bilen, Hakka yönelen ve
batıldan hoşlanmayan demektir.,
قل ان صلاتي ونسكي ومحياي ومماتي لله رب
العالمين162/6
“Deki şüphesiz benim
namazım,kurbanım,hayatım ve ölümüm, hepsi alemlerin Rabbi Allah içindir.”
Böylece bizler de,Allah’a kurban gibi bir
teslimiyet iradesini beyan etmiş oluyoruz.
Kurban ibadeti bize hem fedakarlığı hem de Allah’a
teslimiyeti öğretiyor.
Kurbanın Eti ve Derisi:
Et üçe taksim edilir ve üçte biri fakirlere verilir.
Kurban Kesmenin Faydaları:
1-Allah’ın emrine itaat ederek On’a yaklaşıyor ve sevap
kazanıyoruz.
2-Fedakarlık ve yardımlaşma duygumuz
daha da güçleniyor.
3-Akraba ve komşular arasında sevgi ve dostluk
bağları güçleniyor
4-Bedenimiz et il, gerekli olan proteini
depoluyor.
5-Hayvan besleyen ve satanlar lehine ticaret
canlanıyor.
6-İnsanlar stres atıyorlar birlikte mutlu
olmayı öğreniyorlar.
7-Rabbimize şükredenlerden
oluyoruz.
Herkesin kurbanını kendisinin kesmesi
esastır ancak bu iş tecrübe, güç ve cesaret gerektiren bir iştir. Bu sebeple kesim işini mutlaka ehil olan
kimseler yapmalıdır. Kesimin, hayvana eziyet verilmeden yapılması Kurban
kesmenin başlıca adaplarındandır. Her yıl, Kurban bayramlarında acemi kasapların
yol açtığı trajik durumlar, olur olmaz
yerlerde, hatta otoban kenarlarında yapılan kesimler ve çevrede oluşan sağlıksız
görüntülerin haberlere konu olması milletimiz ve müslümnalarla ilgili olumsuz kanaatlerin oluşmasına yol
açmaktadır. Bir taraftan ibadet yapmaya çalışırken öbür taraftan sağlıksız bir
çevre oluşmasına yol açmak ibadetin amacı ile bağdaşmaz. En doğrusu kesim işini, belediyeler
tarafından hazırlanan özel kesim yerlerinde işin ehli olan kimselere
yaptırmaktır.
Hayvan sağlığının dolayısı ile insan sağlığının korunabilmesi için,
satışa sunulacak olan hayvanların veteriner kontrolünden geçirilmesi, kesilen
hayvanların kulak küpelerinin(kimlik numarasının) ilçe tarım müdürlüğüne teslim
edilmesi gerekmektedir.
Kurban, Hz İbrahim’in bir sünneti
olarak gelenekselleşmiştir.
İbrahim(a.s), yıllarca evlat hasreti çekmiş bir insan olarak
sınavların en ağırına tabi tutuluyor ve sınavı kazanıyor. Bizler de
farkında olduğumuz yada olmadığımız bir çok sınavdan geçiyoruz hayatta. Hayat,
insafsız bir öğretmene benzetilir. “Hayat önce sınav yapar, sonra öğretir.”
derler Kurban bizi hayati sınavlara hazırlıyor ve farkında olmadığımız
sınavları fark ettiriyor.
Peygamberimiz (s.a.s); “Bu gün ilk
işiniz namaz kılmaktır.” (Buhari,İdeyn,3) Bayram namazı vaciptir. Cuma namazı
kılınan yerlerde kılınır ve bayram namazını üzerine Cuma namazı Farz olan
kimselerin kılması gerekir. İlk gün
bayram namazını kılamayanlar yada kurbanını kesemeyenler 2. ve 3. gün de bayram namazını kılabilir ve
kurbanını kesebilirler.
Kur’an’da Kurban: انا اعطيناك الكوثر* فصل لربك وانحر* ان شانئك هوالابتر*
“Şüphesiz biz sana kevseri verdik. O halde Rabbın
için namaz kıl ve kurban kes. Şüphesiz soyu kesik olanlar, sana buğz edenlerdir.” (Kevser Suresi)
“Biz, her ümmet için bir kurban ibadeti
ihdas ettik ki Allah’ın kendilerine rızk olarak verdiği hayvanların üzerine
(boğazlarken) O’nun adını ansınlar.” (Hac,34) Ayette geçen mensek
kelimesi, kurban kesilen bayram, ibadet edilecek yer, yol ve hukuk
anlamındadır. Nüsük de kurban ve ibadet
anlamındadır.
Kurban bayramı, et yiyerek beslenme günü
değil, fedakarlık yaparak ve paylaşarak
mutlu olma ve kötü duygulardan
arınma günüdür. Hac suresinde Yüce Allah; “Bu
hayvanların ne etleri ve ne de kanları Allah'a ulaşacaktır. Allah'a ulaşacak
olan ancak sizin takvanızdır.
Size doğru yolu gösterdiğinden, Allah’ı yüceltmeniz için onları böylece sizin
buyruğunuza vermiştir. İyilik yapanları müjdele” (22/Hac, 37) buyuruyor.
Sadece kurban ibadeti
değil bütün ibadetlerde iyi niyet ve ihlas temel şarttır. (İnneme’l-a’malü binniyat ve innema likullimriimmaneva)
Ameller
niyetlere göre değer kazanır. Herkesin niyeti ne ise eline geçecek olan da odur.
İyi bir niyetle hayatta yaptığımız her iş ibadet makamına yükselir.
Sünnette Kurban: “Gücü yettiği halde
kurban kesmeyenler bizim namazgahımıza yaklaşmasın.” Mealindeki hadis-i
şerifte yer alan ikazı dikkate alan İmam-ı Azam, Kurban ibadetinin vacip
olduğuna hükmetmiştir.
Yine Peygamberimiz (s.a.s), “Kurban bayramı günü adem oğlu, sıla-i
rahm dışında kurban kesmekten daha üstün bir amel
yapmamıştır.” Buyurmuşlardır.
Peygamberimiz Medine’de on yıl kurban
kesmiştir ve her sene iki kurban kesmiştir. Bu durumu şöyle açıklamıştır:
“Bu kurbanlardan biri kendim için, diğeri de
kurban kesemeyen ümmetim için.” Bu inceliğe ve hassasiyete bakar mısınız?
Peygamberimiz yaptığı ilk son haccında (veda
haccı) 63 kurban kesmiştir. 63 yıllık ömre 63 kurban. Adeta her yıl için ayrı
ayrı teşekkür ediyor Allah’a. Peygamberimiz öyle çok
varlıklı biri değildi. Buna rağmen veda haccında 63 kurban kesmesindeki hikmeti
iyi anlamak gerekir.
Peygamberimiz Kurban Bayramı gelince
Medine’de özel kurban kesme yerleri hazırlatır ve atıkların çevreye zarar
vermemesi için gömülmesini emrederdi.
Bayramda Görevlerimiz:
a) Bayram namazı,
b) Kurban kesme,
c) Akraba ve komşuları ziyaret ve bayramlaşma,
d)Uzaktakilerle hiç değilse telefonla
bayramlaşma,
e)
Farz namazlardan sonra teşrik tekbirleri,
Teşrik tekbiri, arefe sabahı başladı, dördüncü gün ikindi vaktine
kadar devam edecek. Teşrik tekbiri kadın erkek bütün mü’minlere vaciptir. Türkiye’nin bir çok yerinde farklı
söyleyişlere rastlansa da Türk Tasavvuf Musikisi ustaları tarafından söylenen
bir çok yerde okunan teşrik tekbiri makamını, Buhuri Zade Itri
Efendi bestelemiştir. Bu beste şöyledir……
Bu gün, bayram vesilesi
ile sabahın erken saatinde en güzel ve yeni elbiselerinizi giyerek camilere akın
ettiniz ve şu kutsal mekanda Allaha bağlılığınızı ilan ve ikrar
etmektesiniz. Bu gün her birimiz bayram
yaparak mutlu bir gün geçirmek istiyoruz değil mi? Mutlu olmayı becermek de
bilgi ve yetenek gerektiriyor. Her şeyden önce mutlu olmak için iman ve güzel
ahlak sahibi olmak gerekir. İman, mutluluğu arayan insana peşinen ödenmiş bir
mutluluk avansıdır. İman, güvende olmak isteyen insanın en güçlü olana (Kadir-i
Mutlak) teslim olmasıdır. Mü’min, öyle bir
inanca erişir ki, zarardan bile bir mutluluk çıkarır. Mü’minin, arzu ettiği bir iş olursa şükreder, mutlu olur,
istediği iş olmazsa sabreder, belki de hayırlısı böyleymiş der, yine mutlu
olur. Kamil mü’min, “lütfun da hoş, kahrın da
hoş” diyerek Allah’tan gelenleri büyük bir tevekkülle karşılar. Böylesi bir
olgunluk ise en büyük mutluluktur.
Her şeyin en iyisini, tat, lezzet ve
şehvetin en yükseğini arzulayan ve bu sayede mutlu olacağını sanan insan,
aslında cenneti dünyada yaşamak istemektedir. Kabul etmek gerekir ki hadis-i
şerifte de “tul-i emel” olarak nitelendirilen sonu gelmez bu tür
istekler, hiçbir şartta mümkün değildir aksine mutsuzluk vesilesidir.
İnsanların en önemli yanılgıları,mutluluğu
olağanüstü olaylarda ve hiç kimsede olmayan eşsiz değerlerde aramalarıdır. Oysa
yolunda giden rutin işlerin her biri, kadir kıymet bilen birisi için birer
mutluluk vesilesidir. Bir çocuğun, “babacığım “ yada “anneciğim” demesi, bir
insanın ailesi ile birlikte yemek yemesi, bir esnafın akşam dükkanını az yada
çok karla kapatması, bir işçi yada memurun
ay sonu maaşını alması belki sıradan bir olaydır ama mutluluklar da bu
sıradan olayların ahenkli gelişiminden
ve birikiminden doğar.
Bayramlar dolayısı ile en yakın akraba ve
komşularımızdan başlayarak bayramlarını tebrik etmeli, maddi imkanı iyi olanlar,
bayram hediyesi kabilinden ihtiyaç sahibi olanların birkaç ihtiyacını
karşılayarak onları sevindirmelidir.
Bayramlar toplumca hep birlikte sevincin,
coşkunun mutluluğun doyasıya
hissedildiği yaşandığı günler olmalıdır. Ne var ki hayatta dert ve
mutluluk, gece ile gündüz gibi birbirini takip eder ve hep bir arada bulunurlar.
Hatırlatma: Kestiğiniz büyük baş kurbanların
kulağındaki küpeyi İlçe Tarım Müdürlüğüne götürünüz.
Programlarda kullanmak üzere projeksiyon
cihazı ve elektronik namaz vakitleri levhası almayı düşünüyoruz.
Bayram namazının tarifi ve bayramınız
mübarek olsun.
Mukadder Arif
YÜKSEL/Divriği Müftüsü