• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam317
Toplam Ziyaret5138391
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları

Allah Rasûlü’nün Hadislerinde Berat

Allah Rasûlü’nün Hadislerinde Berat

Yazar:Dr. Seyit Avcı
Dergi Yıl: 2004 - Ay: Eylül
Sayı: 223 - Sayfa: 25

Berat, berâe-berâet kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir. Berâet, iki şey arasında ilişki olmaması, kişinin bir yükümlülükten kurtulması veya yükümlülüğünün bulunmaması anlamına gelir. Şabân ayının on beşinci gecesinde müslümanların Allah’ın affı ve bağışlaması ile günah yükünden kurtulacağı umularak, bu geceye Berat gecesi denmiştir.(1) Kısaca kelime kurtulma, uzaklaşma, temize çıkma, selâmete kavuşma, arınma, iyileşme demektir. Berat gecesinin faziletine dair nakledilen hadislerde Allah Teâlâ’nın Kelb kabilesi koyunlarının kılları sayısından daha fazla kişiyi bağışlayacağı belirtilmiştir.(2) Bu rivayetlerde berat kelimesi geçmemekle birlikte hadislerin muhtevasında af ve mağfiretten bahsedilmiş olması, geceye berat isminin verilmesine sebep olmuş olmalıdır. Bununla birlikte başka hadislerde berat kelimesi kullanılmıştır.

Bu hadislerden birine göre Resûl-i Ekrem (s.a.), yedi yıl sevabını Allah’tan bekleyerek müezzinlik yapan kimseye Allah Teâlâ’nın cehennem ateşinden bir kurtuluş belgesi, berat yazacağını belirtmiştir.(3) Söz konusu hadisten, günde beş defa  Allah için ezan okuyan müezzinlere cehennem azabının dokunmayacağı anlaşılmaktadır. Müezzinlere vadedilen mükâfat bununla da kalmamaktadır. Hadislerde oniki yıl müezzinlik yapana cennetin vacib olacağı, okuduğu ezana hergün altmış, ikâmetine de otuz sevab yazılacağı, her gün beş defa ezan okuyan müezzinin geçmiş günahlarının bağışlanacağı, ücret istemeksizin bir yıl müezzinlik yapana cennet kapısında şefaat hakkının tanınacağı ifade edilmiştir.(4)

Bir başka hadise göre Resûl-i Ekrem, kırk gün ilk tekbire yetişerek namaz kılan kişiye iki berat yazılacağını, birinin ateşten berat, diğerinin de nifaktan berat olduğunu haber vermiştir.(5) Bazı rivayetlerde kırk gün sabah ve yatsı namazıcemaatle kılan kişi için de  bu beratın söz konusu olduğu belirtilmiştir.(6) Diğer bir hadisinde Resûl-i Ekrem kendi mescidinde, yani Mescid-i Nebevî’de kırk vakit namazdan hiçbirini kaçırmadan kılan kişiye Allah Teâlâ’nın cehennemden ve azabdan kurtuluş, berat yazacağını ifade etmiş,(7) ayrıca yine namazla ilgili olarak Allah’tan ve meleklerden başka kimsenin görmediği bir yerde iki rekat namaz kılan kimseye cehennemden berat yazılacağını haber vermiştir.(8)

Sûrelerin fazileti konusunda sahâbilerinden birine Kâfirûn sûresini okuyup sonra uyumasını, bu sûrenin “şirkten berat” ettireceğini, yani şirkten uzaklaştıracağını belirten Resûl-i Ekrem (s.a.), (9) ashâbına, “Sizi, Allah Teâlâ’ya şirk koşmaktan koruyacak bir kelime anlatayım mı? Uykunuz sırasında Kul yâ eyyühel-kâfirûn sûresini okursunuz” buyurmuş, yine aynı konuda münafığın kuşluk namazı kılmayacağını, Kâfirûn sûresini okumayacağını belirtmiştir.(10) Kur’an’ın dörtte birine denk olan Kâfirûn sûresi, müşriklerin yaptıklarından uzaklaştırdığı ve ihlasla amel etmeyi emrettiğinden dolayı Berât sûresi olarak da isimlendirilmiştir.(11) Sûrelerle ilgili olan diğer bir rivayet te İhlâs sûresiyle ilgilidir. Namaz içinde veya dışında yüz defa İhlas sûresini okuyana, Allah’ın cehennemden bir berat yazacağını haber veren Resûl-i Ekrem (s.a.),(12)   diğer bir rivayette bu sayı için sınır koymamış sadece “Kim okursa” buyurmuştur.(13) Bu ve buna benzer hikmetlerinden dolayı olsa gerektir ki Resûl-i Ekrem (s.a.), bu iki sûreyi yani Kâfirûn ve İhlâs sûrelerini sabah namazının iki rekat sünnetinde okumuş, ayrıca sabah ve akşam namazının sünnetlerinde rivayetlere göre on, yirmi, yirmidört veya yirmibeş kere bu sûreleri okuduğu nakledilmiştir.(14)

Sûrelerin fazileti dışında bazı dua ve zikirlere devam edilmesini tavsiye eden  Resûl-i Ekrem (s.a.), bu duaların okunması halinde bir meleğin onu kanatları altına alarak, sonra semâya çıkacağını, oradan da Rahman olan Allah’ın huzuruna varacağını, bu kelimelerin “Sübhânallahi velhamdü lillâhi velâ ilâhe illallahu vallahü ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billâh” olduğunu, “sübhânallah”’ın kötülükten kurtuluş, yani berât olduğunu belirtmiştir.(15)

Çarşamba, perşembe ve cuma günleri oruç tutanlara Allah Teâlâ’nın cennette inci, yakut ve zebercedden bir köşk bina edeceğini, ona cehennemden kurtuluş, berat belgesi yazacağını belirten Resûl-i Ekrem (s.a.),(16) gözleri görmeyen, amâya yardım edene, onun ihtiyacını gideren kişiye Allah’ın ateşten ve nifaktan berat vereceğini, dünya ihtiyaçlarından yetmişbin ihtiyacını gidereceğini, evine dönünceye kadar da rahmet içinde olacağını haber vermiştir.(17)

Bunların dışında Resûl-i Ekrem (s.a.) kendisine bir salât edene Allah’ın on salât edeceğini, on salât edene Allah’ın yüz, yüz salât edene de Allah Teâlâ’nın iki gözü arasına nifaktan, cehennem azabından berat yazacağını, kıyamet günü şehitlerle birlikte olmayı nasib edeceğini belirtmiştir.(18) Resûl-i Ekrem’e (s.a.) salavât getirmenin fazileti elbetteki büyüktür. Salavâtla ilgili Isbahan hadis âlimlerinden Hallâd b. Kesîr hakkındaki nakledilen şu menkibe burada zikredilmeye değerdir.

Rivayete edildiğine göre, Hallâd b. Kesîr ölmek üzereyken başının yanında bir bez parçası üzerinde “Bu Hallâd b. Kesîr’in cehennemden kurtuluşu, beratıdır” şeklinde bir yazı bulunmuş, ailesine ne gibi bir amel işlediği sorulduğunda, aile bireyleri Hallâd’ın her cuma gecesi Hz. Peygamber’e bin kere “Allahümme salli ale’n-nebiyyi’l-ümmiy: Allahım, ümmi olan Peygambere salât et” diye salavât getirdiğini söylemişlerdir.(19)

Beratla ilgili olarak yine Resûl-i Ekrem (s.a.), müslüman kişinin anasından doğduğu günden mahşer gününde toplanacağı güne kadar Allah’ın zimmeti, koruması altında olduğunu, eğer kelime-i şehâdetin hakkını yerine getirmişse Allah Teâlâ’nın ona cehennemden berat yazacağını,(20) ayrıca cehennem ateşinden bir parça sayılan humma hastalığına üç saat yakalanan, buna sabreden kişi ile Allah Teâlâ’nın meleklere övüneceğini, Allah’ın meleklerine kulunun sabrına bakmalarını, ona cehennemden bir berat yazmalarını emredeceğini, onun ateşten emin olacağını, cennete gireceğini belirtmiş,(21) bunun dışında ribatın, yani sınırda nöbet tutmanın, sınırda nöbet beklemeye niyet edenin iki gözü arasına da Allah Teâlâ’nın nifaktan berat yazacağını haber vermiştir.(22)

Yukarıdaki hadislere ilave olarak Resûl-i Ekrem (s.a.), idarecilerin iyi davrandıkları zaman hem kendilerinin, hem de halkın hayır içinde olacaklarını, eğer kötülük ederlerse bunun vebalinin idarecilerin üzerine olacağını, halkın onlardan uzak berî olduğunu, idarecilerin günahlarından kurtulacağını, berat edeceğini ifade etmiş,(23) ayrıca ateşle dağlanmayı yasaklamış, onun hastalıktan kurtarmadığını, günahtan da uzaklaştırmadığını, yani berat ettirmediğini söylemiştir.(24) Bunların dışında yün giymenin, fakirlerle oturmanın, merkebe binmenin, keçi veya deve beslemenin kişiyi büyüklenmekten kibirden berat ettireceğini, uzaklaştıracağını belirtmiş,(25) zemzemi doya doya içmenin nifaktan berat, kurtuluş;(26) Ali’yi sevmenin de cehennemden berat olduğunu ifade etmiştir.(27)

Dahhâk (ö.102/719) da âmîn kelimesinin Allah Teâlâ’nın isimlerinden dört harfi içerdiğini, onun âlemlerin rabbi olan Allah’ın mührü olduğunu, onunla cennetlik ve cehennemliklerin kurtuluş yazılarını, yani beratlarını mühürleyeceğini söylemiştir.(28)

Özetlemek gerekirse, Berat Gecesi’ni idrak ettiğimiz bu ayda bütün müminler hattâ bütün insanlık kurtuluşa, selâmet ve saâdete, yani berata muhtaçtır. Bu berâta, Allah ve Resûlü’nün rızasını kazanmakla kavuşulur. Müminler, hadislerde zikredilen beratı elde edebilmek için imanı korumaya, beş vakit ezanı okumaya, okunan ezanların ardından cemaatle namazı kılmaya, mâli durumu iyi olanlar zaman zaman hac ve umre vesilesiyle Mescid-i Nebevî’de bulunmaya, o mübârek beldelerde zemzemi doya doya içmeye özen göstermelidirler. Durumu kısıtlı olanlar ise kimsenin görmediği tenha yerlerde Allah’ı zikretmeye, fırsat buldukları vakitlerde Kâfirûn ve İhlâs sûrelerini okumaya, tesbihler içinde sübhânallah demeye, başa gelen hastalıklara özellikle humma hastalığına sabretmeye,

Resûl-i Ekrem’e (s.a.) salât ve selâm etmeye, oruç tutmaya, günlük hayatta muhtaç olan maddi manevi gözleri görmeyen, amâlara yardım etmeye, askerlik hizmeti sırasında ülke sınırlarında nöbet tutmaya, ihtiyaç sahibi insanlarla oturup onlara destek olmaya, kısacası Resûl-i Ekrem (s.a.)’in Safâ tepesinden yükselen “Kendinizi cehennem ateşinden kurtarın”(29) çağrısına kulak vererek, müminler gerçek beratı elde etmeye çalışmalıdırlar.


Dipnotlar: 1) Halit Ünal, “Berat Gecesi”, DİA.,V, 475. 2) Tirmizî, Savm 39; İbn Mâce, İkâme 191. 3) Tirmizî, Salât 38, 64; İbn Mâce, Ezân 5; Müsned, III, 155; Münâvî, Feyzu’l-kadîr, Beyrut  ts. VI, 47. 4) İbn Mâce, Ezân 5; Münâvî, Feyzu’l-kadîr, VI, 47. 5) Tirmizî, Salât 64; Abdürrezzâk, Musannef, Beyrut 1403, I, 528. 6) Hatîb, Târîhu Bağdâd, Beyrut ts., XIV, 288. 7) Müsned, III, 155; Taberânî, Mucemül-evsat, Kahire 1415,  V, 325. 8) Münâvî, Feyzu’l-kadîr, VI, 168. 9) Ebû Dâvûd, Edeb 98; Tirmizî, Deavât 22; Dârimî, Fedâilu’l-Kur’an 23; Müsned, V, 456. 10) Elmalılı, Hak Dini, İst. ts., X, 8. 11) İbn Kesîr, Tefsîr, İst., 1986, IV, 560. 12) Taberânî, Mucemül-kebîr, Musul 1983, XVIII, 331. 13) İbn Hacer, İsâbe, Beyrut 1992, V, 204. 14) İbn Kesîr, Tefsîr, İst., 1986, IV, 560. 15) İbn Ebî Şeybe, Musannef, Riyad 1409, VI, 74. 16) Taberânî, Mucemül-evsat, I, 87; a.mlf., Müsnedü’ş-Şâmiyyîn, Beyrut 1984, II, 366. 17) Hâris, Müsned, (Zevâidü’l-Heysemî) Medine 1992, I, 317. 18) Taberânî, Mucemül-evsat, VII, 188; a.mlf., Mucemü’s-sağîr, Beyrut 1985, II, 126. 19) İbn Hayyân,  Tabakâtü’l-muhaddisîn bi-Isbahân, Beyrut 1992, II, 345. 20) Bezzâr, Müsned, Beyrut 1409, III, 252. 21) Deylemî, Firdevs,  Beyrut 1986, III, 635. 22) Deylemî, Firdevs, IV, 323. 23) Taberânî, Mucemül-kebîr, VIII, 108. 24) Taberânî, Mucemül-kebîr, XVIII, 207. 25) Hennâd, Zühd, Kuveyt 1406, II, 427; Beyhakî, Şuabü’l-imân, Beyrut 1410, V, 153. 26) Deylemî, Firdevs, II, 77. 27) Deylemî, Firdevs, II, 142. 28) Nevevî, Tehzîbü’l-esmâ, III, 11. 29) Müslim, İmân 348.

 


Yorumlar - Yorum Yaz
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.486832.6170
Euro34.601234.7398
Saat