• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi11
Bugün Toplam132
Toplam Ziyaret5113490
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları

Kurban Bayramı-Mehmet Kava

 

 

 

 

 

KURBAN BAYRAMI

 

 

GİRİŞ:          Kurban Bayramının Önemi

 

GELİŞME:   Bayramı Değerlendirme

 

                               A-  İbadet

                                      1-Bayram Namazı

                                      2-Teşrik Tekbirleri

                                      3-Kurban Kesimi

 

                               B-  Muavenet

                                     1-Kurban Etinin Dağıtılması

                                     2-Kurban Derileri

                                     3- Maddi Yardım

 

C-    Ziyaret

1-Yakın Akrabalar

2- Komşular

3-Kimsesizler…

 

SONUÇ:        Konuyu Özetleme

 

 

 

 

KURBAN BAYRAMI

 

 

قال الله تعالي:

إِنَّا أَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ * فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ *  إِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْأَبْتَرُ

 

قال رسول الله (ص):

  مَنْ وَجَدَ سَعَةً فَلَمْ يُضَحِّ فَلاَ يَقْرَبَنَّ مُصَلاَّنَا

 

MuhteremMüslümanlar!

 

Dini bayramlarımızdan kurban bayramını idrak etmenin sevinci içerisindeyiz. Bizi bugünlere sağlıkla eriştiren Cenab-ı Hakk'a hamd ediyor, O'nun Sevgili Peygamberi Muhammed Mustafa (s.a.s.)'e salât ve selam ediyoruz.

 

Kurban Bayramı

Bilindiği gibi bayramlar, sevinç, neşe ve mutluluk günleridir. Her toplumun bir takım dini ve milli bayramları vardır. Milli bayramlarla tarihi büyük olaylar hatırlanarak, düşmanlarımıza yönelik stratejimizi tekrar gözden geçirme imkanı buluyoruz. Bunlar ise, bir tören şeklinde kutlanmaktadır.

 Sosyal bilimlerin tespitlerine göre, bayramların esası, dini içeriklidir. Yakın zamanlara kadar bütün toplumlarda sadece dini bayramlara tesadüf edilmiştir. Bugün ülkemizde de bayram denilince ilk akla gelen ve diğer İslam ülkeleriyle birlikte kutlanan   dini bayram-larımızdır. (Sosyal Bilimler Ansiklopedisi, Risale Yay. 1990, 'Bayram'mad.)

 

وعن أنسٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: قَدِمَ رَسُولُ اللّهِ وَلَهُمْ يَوْمَانِ يَلْعَبُونَ فِيهِمَا فَقَالَ مَا هذَانِ الْيَوْمانِ؟ قَالُوا: كُنَّا نَلْعَبُ فِيهِمَا في الْجَاهِلِيَّةِ. فقَالَ: قَدْ أبْدَلَكُمُ اللّهُ خَيْراً مِنْهُمَا: يَومَ الاضْحى وَيَوْمَ الْفِطْرِ

Hz. Enes®ın anlattığına göre,  Peygamberimiz Medi ne'ye hicret buyurduklarında Medinelilerin eğlendikleri iki günleri vardı. Peygamberimiz: "Bu günler ne oluyor?" diye sorduğunda, onlar "Biz cahiliyette bu günlerde oynayıp eğlenirdik.'' dediler. Bunun üzerine peygamberimiz : "Bunların yerine Allah Teâla size daha hayırlı iki gün verdi: Ramazan bayramı ve kurban bayramı" buyurdu. [Ebû Davud, Salât 245, (1134); Nesâî, Iydeyn 1, (3, 179).]

 

Bu bayramın fazileti hakkında Hz. Peygamber(s) şöyle buyurmuştur:

إنَّ أعْظَمَ الايَّامِ عِنْدَ اللّهِ يَوْمُ النَّحْرِ ثُمَّ يَوْمُ النَّفْرِ. هو اليوم الثاني من أيام التشريق .            Abdullah İbnu Kurt anlatıyor: "Resulullah (a.s) buyurdular ki:"Allah indinde günlerin en büyüğü Kurban bayramı günüdür, bunu, fazilette Nefr günü (teşrik günlerinin ikinci günü) takib eder."  [(Ebû Davud, Menâsik 19, (1765).]

İnsanlık tarihindeki birçok önemli olayların kutlaması şükür ifadesi olarak hep ibadetle icra edilmiştir.   Mesela,   Hz.   Adem(a)  Cuma günü   yaratılıp  cennete  konduğu   için  şükür  olarak  cuma namazı kılıyoruz,(Müslim) Yüce Allahın Hz. İbrahim(a)den oğlunu kurban etmesini istemesinden ve bu emri engellemek isteyen şeytanı    yenmesinden dolayı   kurban   kesiyor   ve   namazını   kılıyoruz,   Hz. Musa(a)nın Firavundan kaçıp denizden kurtulmasıyla aşure orucu tutuyoruz ve Peygamberimiz Mumammcd Mustafa(s) nın Mi'racda Rabbiyle buluşmasını   kutlamak için o geceyi  ibadetle geçiriyor ve gündüzünde de oruç tutuyoruz.

Bütün bu olaylarda gösteriyor ki, bir Müslüman elde ettiği başanları ancak İslami ölçüler dahilinde kutlamalı, haramlara tenezzül etmemelidir. "Her zaman birbirimizi göremiyoruz buluşmuşken içelim, oynaya lım, kendimizden geçelim" tarzındaki uygulamalar yanlıştır. Öyleyse bu bayramda neler yapmalıyız?

 

 

A. İBADET

 

1- Bayram namazı

Evet Aziz Kardeşlerim!

 Ramazan Bayramı merasimine, biraz sonra ifa edeceğimiz gibi, ilk önce bayram namazıyla başlayacağız. Zaten bayramı kutlamanın özü de, bu namazda saklıdır. Allah Rasülü(s) bu konuda şöyle buyurur:

إِنَّ أَوَّلَ مَا نَبْدَأُ مِنْ يَوْمِنَا هَذَا أَنْ نُصَلِّيَ...َ فَمَنْ فَعَلَ فَقَدْ أَصَابَ سُنَّتَنَا

"Bu günümüzde yapacağımız ilk iş namaz kılmamızdır...Her kim böyle yaparsa, bizim sünnetimize (yolumuza) uygun bir iş yapmış olur."(Buhari,Müslim..)

 

Bayram namazlan, hicretin ikinci yılında meşru kılınmış olup tevatür yoluyla sabittir. Vakti, güneşin doğmasından 45-50 dk sonra başlar, zeval vaktine kadar devam eder.

Hükmü ise, Hanefi mezhebinde, Cuma namazının şartlarını taşıyan mükelleflere vacip, Şafii ve Malikilere göre müekket sünnet. Hanbeli   mezhebine   göre   ise   farz-ı   kifayedir.  Bu    namaz iki   rekat   olup her   rekatta üçer tekbir ilavesi vardır.   (İnşallah, bayram namazının nasıl kılınacağını, vaazımızın sonunda kısaca anlatacağız.)

-Günümüz konularından olan, "kadınlara da Bayram namazı kılmak   vacip midir?"

Bu konuyu anlayabilmek ilk önce Hz. Peygamber(s) dönemindeki uygulamalara bakmak gerekir. Buhari" ve diğer hadis kaynaklarında Ümmü Atıyye ve Hz. Hafza(r)nın rivayetine göre, kadınların da bayram namazı için camiye gelmeleri emredildikleri, hatta ashabı kiramdan bazıları, kölelerini aile halkına bayram namazı kıldırmaları için kendi evlerine gönderirlerdi.

 Müctehit imamları bu konuyu, "seddü'z zerîa" yani fitneyi önleme kuralını işleterek konuyu değerlendirmişlerdir. Buna için Hanefi ve Malikiler; genç kadınların camiye gelmelerini caiz görmezken, yaşlı kadınların sabah, akşam ve yatsı ( ve teravih ) namazlarına ruhsat vermişlerdir. Ancak Şafii ve Hanbeli mezhepleri ise, kadınlar genel olarak, dikkat çekici bir görünümde olmaksızın ve kokulanmaksızın cemaate katılmalarında sakınca görmemişlerdir (Zuhayli,el-Fıkh..2/365..)

Buna göre kadınlar, kılık kıyafetine İslami ölçüler dahilinde dikkat ediyor, camiye girerken- çıkarken ve namaz esnasında, erkeklerle birbirine karışarak ihtilat meydana gelmiyorsa, yani kadın-erkek herkes kendi bölümünde kılıyorsa, cemaatle bayram namazı kılmaları mümkündür.

Bayram namazına yetişemeyen    veya    sonradan yetişenin durumu nedir?

Herhangi bir sebepten dolayı bayram namazına yetişemeyen erkek veya kadın, Hanefi mezhebine göre kendi başına bu namazı kılamaz. Çünkü bu,Cuma namazı gibi cemaatle kılınan bir namazdır.Ancak bu kişi, dört rekat nafile namaz kılar. Bu ise kuşluk namazı yerine geçer. Hiç olmazsa namaza gelemeyen kadınlara bunu alıştırmak güzel bir davranış olacaktır. Şafiilerde ise böyle bir kişi, tek başını olsa dahi, hutbesiz olarak bayram namazını kılar. Kadınlar ve yolcular da aynı hükme tabidirler.

Namaza birinci rekatta fatiha ve zammi sure okunurken veya rükuda imama yetişeceğini sanarak katılan kimse ellerini kaldırarak ziyade tekbirleri alır. Rükuda imamı kaçıracağını sanan kimse ise hemen imama uyar ve ziyade tekbirleri, el kaldırmadan sessizce getirir. Ama bundan sonra yetişenler ikinci rekata yetişmiş sayıhr.Bayram namazının ikinci rekatına yetişenler, birinci rekatı kazaya kalkınca ; Besmele, Fatiha ve zammi sürelerinden sonra gizlice ziyade tekbirleri alarak namazını tamamlar.(Döndüren,İlm.338)

 

2-Kurban Kesme

Kurban Nedir?

"Sözlükte "yaklaşmak, Allah'a yakınlık sağlamaya vesile olan şey" anlamına gelen kurban, dini bir terim olarak, "ibadet maksadıyla belirli bir vakitte belirli şartları taşıyan hayvanı usulünce boğazlamak, ya da bu şekilde boğazlanan hayvan" demektir. Arapça'da bu şekilde kesilen  hayvana udhiyye denilir."  (İlmihal  2, TDV, s.1)

Kurban, insanın Allah'a yaklaşmasına ve O'nun rızasını kazanmasına vesile olan bir ibadettir. "Kurban" kelimesinde bu mana vardır. İnsan kurban kesmekle İbrahim (a.s.) gibi Allah'a ve O'nun emirlerine bağlılığını, gerekirse O'nun rızasını kazanmak için her fedakârlığa katlanacağını göstermiş olur.

 

Tarihçe

Kurban ibadeti, mahiyet itibari ile farklı olsa da  Hz. Adem'e kadar uzanmaktadır. (Bkz.Maide,5/27) Kur'an-ı Kerim'de Yüce Mevla şöyle buyurmaktadır:

 

وَلِكُلِّ أُمَّةٍ جَعَلْنَا مَنسَكًا لِيَذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَى مَا رَزَقَهُم مِّن بَهِيمَةِ الْأَنْعَامِ فَإِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَلَهُ أَسْلِمُوا وَبَشِّرِ الْمُخْبِتِينَ

"Her ümmet için Allah'ın kendilerine rızık verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık." (Hac, 22/34) İlahi dinlerin hepsinde kurban ibadetinin olduğunu da bu ayetten anlıyoruz.

Ama günümüzdeki anlamıyla, İslam'da Kurban'ın tarihçesi, Hz. İbrahim Peygamber ile başlar: Yüce Allah Saffat,süresi100-109 uncu ayetlerde bunu şöyle açıklar:

100- "Ey Rabbim! Bana salihlerden (bir oğul) ihsan et!"

101- Biz de kendisine yumuşak huylu bir oğul müjdeledik.

102- Oğlu, yanında koşacak çağa gelince: "Ey oğlum! Ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Artık bak, ne düşünürsün?" dedi. Çocuk da: "Babacığım sana ne emrediliyorsa yap, inşaallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi.

103- Ne zaman ki ikisi de bu şekilde Allah'a teslim oldular, İbrahim oğlunu şakağı üzerine yatırdı.

104- Biz de ona şöyle seslendik: "Ey İbrahim! "

105- "Rüyana gerçekten sadakat gösterdin, şüphesiz ki, biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız."

106- "Şüphesiz ki bu apaçık bir imtihandı." (dedik)

107- Ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik.

108- Kendisine sonradan gelenler içinde iyi bir nâm bıraktık.

109- Selam olsun İbrahim'e... 

Şeytanın hilelerine kulak asmayan İbrahim (a.s.): "Ya Rabbi, işte emrini yerine getiriyorum" diyerek bıçağı bütün kuvvetiyle İsmail (a.s.)'m boğazına çalar. Ancak, bıçak kesmez. Tekrar çalar yine kes­mez. Hiddetle bıçağı yanındaki bir taşa çalar, taş iki parça olur. Tek­rar, İsmail (a.s.)'m boynuna çalar, bıçak yine kesmez. Bu sırada, teslimiyetle kurban edilmeyi bekleyen İsmail (a.s.) babasına Allah'ın emrini niçin yerine getirmediğini sorar. Belli ki, bıçağın boynuna ça­lmışını hissetmemiş.

ibrahim (a.s.), tekrar bıçağı çalacağı zaman, gökten; "Allahu Ekber, Allahu Ekber" diye sesler işitir. Bir de bakar ki, Cebrail (a.s.) 'Allahu Ekber" diyerek semadan bir koç indirmektedir, bunun üzeri­ne, İbrahim (a.s.): "Lâ ilahe illallahu vallahu Ekber" der. Bu sırada başını kaldıran İsmail (a.s.)- bu manzarayı görünce: "Allahu Ekber ve lillah'il hamd" der.

Cebrail (a.s.):

 'Ya ibrahim, Allah, senin emrine uyma hususundaki sadakatini kabul buyurdu ve İsmail'e karşılık bu koçu kur­ban etmeni sana emretti" dedi.

Allah (c.c), koç göndermekle hem İbrahim (a.s.)'a lütufda bu­lundu, hem İsmail (a.s.)'ı sevindirdi ve hem de inananları evlâtlarını kurban etmekten kurtardı. Allah (c.c.) lütuf ve merhameti büyük olandır.

Bazı tarihçiler, kurban edilmek istenenin İshak (a.s.) olduğunu söyleseler de, İsmail (a.s.)'m olduğu variddir. Çünkü, İshak (a.s.)'m babası İbrahim (a.s.)'m vefatından önce Hicaz'a gitmediği sabittir. Mekke'ye gelen İsmail (a.s.)'dır.

 

Kurbanın Önemi:

Kurban ibadeti, çokça sevap kazanma vesilesidir. Rasulullah (sav) şöyle buyurmaktadır:

وعن عائشة رَضِىَ اللّهُ عَنْها قالت: قال رسولُ اللّه: مَا عَمِلَ آدَمِىٌّ عَمَلاً يَوْمَ النَّحْرِ أحَبَّ إلى اللّهِ تَعالى مِنْ إهْرَاقِهِ الدِّمَاءَ، إنَّهَا لَتَأتِى يَوْمَ الْقِيَامَةِ بقُرُونِهَا وَأشْعَارِهَا وأظَْفِهَا، وَإنَّ الدَّمَ لَيَقَعُ مِنَ اللّهِ تَعالى بِمَكَانٍ قَبْلَ أنْ يَقَعَ في الارْضِ فَطِيبُوا بِهَا نَفْساً.

Hz. Aişe (r. anhâ) anlatıyor: "Rasulullah (a.s) buyurdular ki: "Hiç bir kul, kurban günü, Allah indinde kan akıtmaktan daha sevimli bir iş yapamaz. Zîra, kesilen hayvan, kıyamet günü boynuzlarıyla, kıllarıyla, tırnaklarıyla gelecektir. Hayvanın kanı yere düşmezden önce Allah indinde yüce bir mevkiye ulaşır.  Öyle ise, onu gönül hoşluğu ile ifâ edin." [Tirmizî, Edâhî 1, (1493); İbnu Mâce, Edâhî 3, (3126).]

 

Başka bir hadiste Zeyd ibn Erkam'dan rivayete göre, kurbanın ne olduğunun sorulması üzerine Rasulullah (sav): "O, babanız İbrahim'in sünnetidir." buyurmuş, sahabenin, kurbanda kendileri için ne gibi bir sevap bulunduğunu sormaları üzerine de "kurbanın her bir kılı için bir hasene verileceğini" bildirmiştir." (İbn Mace, Edahi, 3, A. İbn Hanbel, 368)

 

"Kurban gerek fert gerekse toplum açısından çeşitli yararlar taşıyan mali bir ibadettir. Kişi kurban kesmekle Allah'ın emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş olur. Mü'minler her kurban kesiminde Hz. İbrahim ile oğlu İsmail'in Cenab-ı Hakk'ın buyruğuna mutlak itaat konusunda verdikleri başarılı sınavın hatırasını tazelemiş ve kendilerinin de benzeri itaate hazır olduğunu simgesel davranışla göstermiş olmaktadır.

                                     

Kurbanın Hükmü

"Kurban kesmenin fıkhi açıdan değerlendirilmesi hususunda fakihler arasında görüş farklılıkları vardır. Dinen aranan şartları taşıyan kimselerin kurban kesmeleri Hanefi mezhebinde ağırlıklı görüşe ve bazı müctehid imamlara göre vaciptir.

Yüce Allah bir ayette şöyle buyurmaktadır:

لِيَشْهَدُوا مَنَافِعَ لَهُمْ وَيَذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ فِي أَيَّامٍ مَّعْلُومَاتٍ عَلَى مَا رَزَقَهُم مِّن بَهِيمَةِ الْأَنْعَامِ فَكُلُوا مِنْهَا وَأَطْعِمُوا الْبَائِسَ الْفَقِيرَ

Kendilerine ait bir takım menfaatlara şahit olsunlar; Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları kurban ederken Allah'ın adını ansınlar; siz de onlardan yiyin, yoksulu ve fakiri doyurun.” (Hacc,  22/28)

Ayrıca Kuran'da Hz. Peygambere hitaben:

فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ

"Rabbin için namaz kıl, kurban kes" (Kevser, 108/2) buyrulmasının ümmeti de kapsadığı ve gereklilik bildirdiği görüşündedir. Ayrıca Hz. Peygamber'in birçok hadisinde hali vakti yerinde olanların kurban kesmesi emredilmiş veya tavsiye edilmiş, hatta;

  مَنْ وَجَدَ سَعَةً فَلَمْ يُضَحِّ فَلاَ يَقْرَبَنَّ مُصَلاَّنَا

"Kim imkanı olduğu halde kurban kesmezse bizim mescidimize yaklaşmasın  " (İbn Mace, Edahi, 2;  Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2, 321),

يَا أيُّهَا النَّاسُ إنَّ على كُلِّ أهْلِ بَيْتٍ في كُلِّ عَامٍ أُضْحِيَة

"Ey insanlar, her sene, her ev halkına kurban kesmek vaciptir." (Tirmizi, Edahi, 18; İbn Mace, Edahi, 2) gibi ifadelerle bu gereklilik önemle vurgulanmıştır. Öte yandan kurban kesmeyi Hz. Peygamber hiç terk etmemiştir. Bu ve benzeri delillerden hareket eden fakihler gerekli şartları taşıyanların kurban bayramında kurban kesmesini vacip görürler.

 Sünnet olduğunu ileri süren cumhur ise, Kur'an'da bu konuda açık bir emrin bulunmayışından, Hz. Peygamber'in devamlı yapmış olmasının kurbanın sünnet olmasıyla da açıklanabileceği noktasından hareket ederler. (İlmihal II, TDV, s. 2-3)

  

Zengin Olan Karı-Kocadan Her birinin Kurban Kesmesi Gerekir mi?

İbadetlerde sorumluluk ve bu sorumluluğun bir neticesi olan ceza ve mükafat da bireyseldir. Bu nedenle, dinen zengin olan karı-kocadan her birinin ayrı ayrı kurban kesmesi uygun olur.

Ancak ikisi de fakir oldukları halde kurban kesmek istiyorlarsa,bunu aile adına kesebilirler. Zaten Hz. Peygamber hayatında hiç zengin olmadığı halde her sene kurban kesmiş ve bunları genellikle ailesi ve ümmeti adına kesmiştir.

Ayrıca aile yuvasını ayakta tutan, eşleri çalışırken onlar da evde fedakarca derleyip toplayan ve çocuklarımızla en fazla ilgilenmeyi borç telakki eden o eşlerimizi de ödüllendirmeliyiz. Eğer kurban kesemeyecek maddi güce sahip değilse Şafii mezhebinde olduğu gibi bunu aile adına kesmek daha uygundur.

 

Kurbanın Sahih Olmasının Şartları:

1- Kurbanın sahih olabilmesi için belirlenmiş vakit içinde kesilmesi gerekir.

Kurban kesilecek zaman, kurban bayramının birinci ikinci ve üçüncü günüdür. Fakat birinci gününde kesmek daha faziletlidir.

Kurbanlar şehirlerde veya bayram namazı kılınan diğer yerleşim mer­kezlerinde namazdan sonra, bayram namazı kılınmayan köylerde ve göçe­belikte de bayram günü tan yerinin ağarmasından sonra kesilir. İlk vakti bu­dur. Son vakit ise bayramın üçüncü günü güneşin batmasından az öncesine kadar devam eder.

 Bir özür sebebiyle bayram namazına gidemeyen kimse, namaz kılacak kadar bir vaktin geçmesinden sonra kurbanını kesebilir. Kur­banı geceleyin kesmek tenzihen mekruhtur. Çünkü gece karanlık sebebiyle kesim işinde yanlışlık yapma ihtimali vardır.   (Döndüren,İlm 612)

 

Enes (r.a)'ten rivayet edilen bir hadiste Rasulullah (sav) şöyle buyuruyor:

"Kim namazdan önce kurban keserse bunu iade etsin. Her kim namazdan sonra keserse onun bu ibadeti tamam olur ve müslümanların sünnetine uymuş olur." (Buhari, İydeyn, 5,10; Müslim, Edahi, 1-4)

Kurban kesme süresini üç günle sınırlama şu delillere dayanır: Hz. Ömer, Hz. Ali ve İbn Abbas (r. anhüm)'den nakledilmiştir: "Kurban kesme günleri üç gündür, ilk gün en faziletlisidir."( Zeylâi bu hadis için "oldukça gariptir" demiştir, bk. Nasbu'r-Râye, IV )

        

 Ayrıca İbn Ömer (r. anhüma) de şöyle demiştir: "Kurban günleri birinci kurban gününden sonra iki gündür."( Mâlik, Muvatta, Dahâyâ, 12. )

Mâliki ve Hanbeliier de Hanefiler gibi kurban kesme süresini üç .gün olarak kabul ederler.

İmam Şafiiye göre ise kurban kesme süresi dört.gün olup teşrik günlerinin sonuna kadar devam eder. Dayandıkları delil şu hadislerdir:

 "Arefe bütünüy­le vakfe yendir ve bütün teşrik tekbirleri de kurban kesme zamanıdır.   (Beyhaki rivayet etmiş, ibn Hibban sahih olduğunu söylemiştir. )

 

 İbn Hıbban'ın bir rivayetinde, ise; "Bütün teşrik günlerinde kurban kesilir"( Ahmed, IV, 82; eş-Şevkânî, e, V, 125. )    de­nilir. Teşrik günleri bayramın dördüncü gününü de içine alır.

Kurban bayramında kesilmek üzere satın alınmış olan kurban hayvanı kesilmeyip de, bayramın üç günü (Şafilere göre 4 gün) geçmiş bulunsa, eğer bu hayvan mevcut ise kendisini, istihlâk edilmiş ise kıymetini yoksullara tasadduk etmek gerekir. Ertesi yıla bırakılamaz.

 

2- Kurbanın ibadet niyeti ile kesilmesi şarttır. Ortaklaşa kesilen kurbanda, ortaklardan birinin sadece et elde etme niyetiyle iştiraki diğerlerinin kurbanını geçersiz kılar.

 

لَن يَنَالَ اللَّهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَاؤُهَا وَلَكِن يَنَالُهُ التَّقْوَى مِنكُمْ كَذَلِكَ سَخَّرَهَا لَكُمْ لِتُكَبِّرُوا اللَّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَبَشِّرِ الْمُحْسِنِينَ

"Onların ne etleri, ne de kanları Allah'a ulaşmaz. Fakat sizin takvanız (yani Allah'a olan samimi saygınız) O'na ulaşır. Allah, onları bu şekilde size boyun eğdirdi ki, size (onları emriniz altına alma) yol(unu) gösterdiği için Allah'ın büyüklüğünü haykırınız. Yaptıkları işleri güzel yapanları ve iyilikte bulunanları müjdele." (Hac, 22/37)

Bu ayetlerde "kesilen kurbanlık hayvanların et ve kanlarının değil bu kesimi yapan müslümanın niyet, takva ve bağlılığının Allah'a ulaşacağı bildirilmiştir. Esasen kurbanı diğer hayvan kesimlerinden ayıran da budur. Niyette aslolan kalbin niyetidir, dil ile açıkça söylenmesi gerekmez." (İlmihal II, TDV, s.8

Bir kimse tek başına kesmek üzere aldığı büyükbaş hayvana, sonradan altı kişiye kadar ortak kabul edilebilir.

Kurban kesen kişiler yanlışlıkla birbirlerinin hayvanlarını kesseler, her kesilen kurban, sahibinin kurbanı olmak üzere sahih olur. " (İlmihal II, TDV, s.7-8, kısaltılarak alınmıştır)

 

3-Kurban edilecek hayvanın İslamın öngördüğü vasıflara uygun olması gerekir.

 

Kesim İşlemi Nasıl Yapılmalıdır?

Hayvan kesim yerine incitilmeden götürülür, kesilecek zaman da kıbleye karşı ve sol tarafı üzerine yatırılır. Elinden geldiği sürece her mükellefin kurbanını kendisinin kesmesi menduptur, değilse bir başkasına vekalet verip kestirir. Kurban sahibinin kesim esnasında orada hazır bulunması müstehaptır. Ayrıca, çevre temizliği ve ekolojik dengenin korunması için gerekli tedbirler alınmalıdır.

Hemen her yıl kurban bayramı günlerinde televizyon ekranlarına yansıyan görüntüler, seyredenlere büyük rahatsızlık vermektedir. Bu görüntülerin ortadan kalkması, kurbanların ehil olan kimseler tarafından kesilmesine bağlıdır. Ehil kimse bulamayanlar kurban larını  mezbahalarda kestirmelidirler.

 Kurbanı kesen kimse hayvana eziyet vermemeye özen göstermeli, bıçağı hayvana göstermemeli, gözleri kapatılmalı ve keskin bıçak kullanmalıdır.

Efendimiz (a.s) bu konuda bakınız ne buyuruyorlar:

 

عن شدَّاد بن أوس رَضِى اللّهُ عَنْهُ قال: قال رَسُولُ اللّهِ: إنَّ اللّهَ تَعالى كَتَبَ الاحْسَانَ عَلي كُلِّ شَيْءٍ. فإذَا قَتَلْتُمْ فَأحْسِنُوا الْقِتْلَةَ! وَإذَا ذَبَحْتُمْ فأحسِنُوا الذِّبْحَةَ وَلْيُحِدَّ أحَدُكُمْ شَفْرَتَهُ وَلْيُرِحْ ذَبِيحَتَهُ.

Şeddâd İbnu Evs (r.a) anlatıyor: "Rasulullah (a.s) buyurdu ki: "Allah Teâlâ hazretleri, her şeyde iyiliği emretmiştir. Öyleyse öldürdüğünüz zaman öldürmeyi iyi yapın. Kesecek olursanız kesmeyi iyi yapın. Bıçağın ağzını bileyin. Hayvana (zahmet vermeyin) rahat ettirin." [Müslim, Sayd 57, (1955); Tirmizî, Diyât 14, (1409);]

Hayvan yere yatırılınca şu ayetleri okur:

إِنِّي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ حَنِيفًا وَمَا أَنَاْ مِنَ الْمُشْرِكِينَ

"Doğrusu ben yüzümü, gökleri ve yeri yaratana, doğruya yönelerek çevirdim, ben puta tapanlardan değilim."   (Enam, 6/79)

قُلْ إِنَّ صَلاَتِي وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتِي لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ  لاَ شَرِيكَ لَهُ وَبِذَلِكَ أُمِرْتُ وَأَنَاْ أَوَّلُ الْمُسْلِمِينَ

"De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir. O'nun hiçbir ortağı yoktur; böyle emrolundum ve ben müslümanların ilkiyim."  (Enam, 6/162-163)

Daha sonra, tekbir ve tahlil getirir:

الله اكبر الله اكبر لااله الاالله و الله اكبرالله اكبر ولله الحمد بسم الله الله اكبر"

diyerek  ara vermeden kurbanını keser. Bu ayet-i kerime ile duayı okumadan sadece, "Bismillahi Allahü Ekber," yahut "Bismillah" deyip keserse yine caiz olur. Usulüne göre bir kesim yapmış olmak için , hayvanın yemek ve nefes borularıyla iki şah damarının kesilmesi gerekir.

 

Peygamberimiz kızı Hz. Fâtıma'ya :

"Kurbanın kesilirken orada hazır bulun. Zira işlemiş olduğun her günah, kurbanın kanından ilk damlası yere düştüğünde, bağışlanır" (Et-Tergib ve't-Terhîb, Beyrut, 1968, c. 2,  s. 154) buyurmuştur.

Mükellef kişi dilerse kurbandan sonra iki rekat şükür namazı kılıp dua edebilir. Birinci rekatta " Kafirun" ikinci rekatta "ihlas" surelerini okumak , kurban ibadetinin yalnız  Allah için yapılacağının ifadesi olacaktır.

 

 3- Teşrik tekbirleri

 

 

 B. MUAVENET

1- Kurbanın Eti:

 

Adak kabilinden olmayan kurbanın etinden sahibi zengin olsun veya olmasın kendisi yiyebileceği gibi fakir olmayan kimselere de yedirebilir ve da­ğıtabilir.

Kurbanı dağıtma oranlarının üçte bir olması müstehaptır. Sahibi, kur­banın üçte birini kendisi yer, üçte birini zengin bile olsa dostlarına ikram eder, üçte birini de yoksullara tasadduk eder. Delil, Cenâb-ı Hakk'ın şu buy­ruğudur:

وَيَذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ فِي أَيَّامٍ مَّعْلُومَاتٍ عَلَى مَا رَزَقَهُم مِّن بَهِيمَةِ الْأَنْعَامِ فَكُلُوا مِنْهَا وَأَطْعِمُوا الْبَائِسَ الْفَقِيرَ

Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları kurban ederken Allah'ın adını ansınlar; siz de onlardan yiyin, yoksulu ve fakiri doyurun.” (Hacc,  22/28)

 

İbn Abbas. (r. anhümâ), Hz. Peygamber (s.a.s)'in kurbanıyla ilgili ola­rak şunu nakletmiştir:

"O, üçte birini aile halkına yedirir, üçte birini yoksul olan komşularına yedirir, geri kalan üçte birini de tasadduk ederdi."  ( Ebu Musa el-Asbahani el-Vezaif'te rivayet etmiş ve "hasen bir hadistir" demiştir.. )

Diğer yandan orta halli bulunan kurban sahibinin nafakasını temin et­mekle yükümlü olduğu kimseler çok olursa, bu takdirde kurbanın etini onların yemeleri için alıkoyabilir, bu menduptur.

Hz. Peygamber, önceleri kurban etlerinin üç günden fazla saklanması­nı yasaklamış, ancak sonradan.bunların saklanabileceğine izin vermiştir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulur:

 

"Ben sizlere azık istemek maksadıyla gelen bedevi Araplar sebebiyle üç günden fazla kurban etlerini saklamanızı yasak­lamıştım. Şimdi Allah bolluk ihsan etmiş bulunuyor. Uygun gördüğünüz şe­kilde saklayabilirsiniz."    ( Müslim, Cenaiz, 106, Edâhî, 37; Ebû Dâvûd, Eşribe, 7; Tirmîzî, Edâhî, 14; Nesâî, Cenaiz, 100, Fer', 9; Dahâyâ, 36, Eşribe, 40; ibn Mâce, Edâhî, 16 )

 

 Başka hadis-i şeriflerde yer alan "Yiyiniz, saklayı­nız ve tasadduk ediniz" veya "Yiyiniz, yediriniz ve saklayınız"   ( Buhârî, Edâhî, 16; Müslim, Edahi 28, 29, 33; Ebû Dâvûd, Edâhî, 9; Tirmîzî, Edâhî, 14; Nesâî, Cenaiz, 100; İbn Mâce, Edâhî, 16. )   ifadeleri kur­ban sahibine kendi durumuna göre hareket edebilme imkânını vermektedir.

          Kurban etinden müslüman olmayan komşulara da vermek caizdir.

                          

   2-Kurban Derisi ve Sakatadı

Kurbanın deri, et, yağ, baş, ayak, yün ve süt gibi parçalarının satılması mekruhtur. Bu ister vacip, ister nafile kurban olsun hüküm değişmez. Eğer böyle bir şey yapılırsa kıymetini tasadduk etmek gerekir. Bundan kasap üc­reti de verilmez. Çünkü Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

 

"Kurbanın deri­sini satan kimsenin kurbanı olmaz!   ( Zeylâi, Nasbu'r-Râye, IV, 218. Hadisi Hakim rivayet etmiş ve "isnadı sahihtir" demiştir.eş-Şevkânî, a.g.e, V, 129. )

 

 Hz, Ali (r.a)'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Rasûluliah (s.a.s)'ın, kurban olarak kesilirken develerinin başında durmamı, derilerini ve sırtlarındaki çullarını paylaştırmamı emretti ve onlar­dan herhangi bir şeyi kasap ücreti olarak vermeyi bana yasakladı ve "Kasap ücretini biz kendimiz veririz" buyurdu."   ( Müslim, Hacc, 348; Ebû Dâvûd, Lukata, Darimi, Menâsik, 89. )

Kurbanın derisi ve diğer parçaları, bir fakire veya hayır kurumuna verilmelidir. Buna göre kurban derilerinin para karşılığında satılması, kurbanın kesimi veya bakımı için ücret olarak verilmesi uygun değildir.

 

Kurbanın Bedelini Yoksullara Vermekle Kurban Kesilmiş Olur mu?

Bazı kimseler hemen her yıl kurban bayramında bu soruyu sorarlar:

Hayvanı kesmeden canlı olarak veya bedelini yoksullara vermekle kurban kesilmiş olur mu? Kurbanın rüknü, kurban edilmesi câiz olan hayvanlardan birini kesmek olduğundan, hayvanı kesmeden canlı olarak veya bedelini yoksula vermekle kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz, bu ancak sadaka olur.

 

3- Diğer maddi yardımlar

 

 

 

D-    Ziyaret

1-Yakın Akrabalar

2- Komşular

 3-Kimsesizler

 

SONUÇ:        Konuyu Özetleme

 

                                                  

                                                     Mehmet KAVA

                                                    30 ARALIK 2006


Yorumlar - Yorum Yaz
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.237032.3662
Euro34.794534.9339
Saat