• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi9
Bugün Toplam513
Toplam Ziyaret5103979
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları

İnsanca Yaşamıyı Biliyor muyuz? Caner Akdemir

GÖLGELER VE BEN İDRAKİ
Tarih: 2008-10-10

Bu gün hutbemize bir soru ile başlayacağız. Bu soruyu hepimiz açık yüreklilikle kendi kendimize sormalıyız: Biz insanca yaşamayı ne kadar biliyoruz? Bildiğimizi sandığımız hak, hukuk,adalet, insan hakları gibi şeyleri nereden, nasıl, kimlerden öğrendik? Ne kadarına sahibiz? Endazesinden geçtiğimiz eğitim ve öğrenim süreçlerinde, Dünyayı, dünyada insanca yaşamayı, huzur içinde sabah güvenle gözümüzü açmayı gerçek anlamda algılama ve anlama kapasitemizi köreltmiş yada yararlı kılmış olabilirler mi? Müslüman olmamız, hatta onu yaşamamız, İslam ve onunla ilgili meseleler hakkında ve dünyada öyle gelişigüzel konuşma veya yaşama hakkını bize verir mi?

Sinoplu Diyojen yanlış söylemiş. "Gölge etme" diyeceğine, keşke "gölge olma başka ihsan istemem" deseydi hatırını soran Makedonyalı İskender'e. Siz, hesap yaparken, bir şeyin gölgesini hesaba katar mısınız? Bence katmayın. Çünkü gölgeler solda sıfır gibidirler; Bin tane gölge bir 'şahsiyet' etmez, tıpkı soldaki bin tane sıfırın toplam değerinin yine sıfır olduğu gibi. İnsanlar ya gölgedirler, ya da şahsiyet. Gölge iseler, gölgesi oldukları biri vardır; yani kölesi oldukları biri. O birine, siz 'gölgeci' de diyebilirsiniz. Gölgeci, insanları kendisinin gölgesi olarak görmekten zevk duyar. Ve hiçbir gölge iradeli hareket edemez.

Bu çok karma karışık bir şey, Necip Fazıl'ın o ünlü ifadesini hatırlamamak mümkün mü: "Buzdağını hohlaya hohlaya erittik, şimdi ortalık çamurdan geçilmiyor."Kafaların karışması, şapın şekere karışması kadar masum değil. Hatta at izinin it izine karışması bile bu kadar zararlı sonuçlar doğurmaz.

Gölgelerin ne sevgileri gerçek sevgidir, ne de nefretleri sahici nefret. Onlar, kendisinin patlıcanın değil padişahın dalkavuğu olduğunu söyleyen muzip gibidirler; sevgi ve nefretleri gölgecininkine ayarlıdır. Emirle severler, emirle nefret ederler. Oysaki şahsiyetler, kendilerine ait bir kafa ve kendilerine ait bir yürek taşıdığının bilincinde olan insanlardır. O kafayı düşünmek, analiz yapmak, yerinde onaylamak ve yerinde reddetmek için; o yüreği de duymak, sevgiye değer olanı sevmek, inanmaya değer olana inanmak, nefreti ve inkarı gerekli olandan da nefret etmek ve reddetmek için kullanırlar. Gölgenin "ben idraki" olmaz; dolayısıyla "omurgası" da olmaz.

Bu nedenle, hiç bir gölge hiç bir zaman "bir başkası olmaktan" kurtulup "kendisi" olamayacaktır. Ve omurgası olmayan hiç bir gölge, hiç bir zaman dik duramayacaktır Onun için de, gölgeci liderler şu ezeli taktiği uygularlar: Dama çık, merdiveni çek. Merdiveni çek ki, senden sonra kimse senin çıktığın yere çıkamasın. Ondan sonrası kolay: Bir yandan "Hadi aslanlarım, koşun, geride kalanı elerim!" salvoları, bir yandan da "O kadar da değil, beni geçeni vururum!" tehditleri. Tüm sorunumuz, insan kumaşının kalitesinde düğümleniyor. Kumaş kaliteli insanları hayatın içine taşırsanız, kaliteli siyaset üretirler; ticarete taşırsanız, kaliteli ticaret üretirler. Üretime taşırsanız kaliteli üretim verirler. Eğitime taşırsanız kaliteli eğitim üretirler. Tersi de geçerli. O halde, en akıllıca yatırım, siyasetten de, ticaretten de önce, insan unsuruna olan yatırım. Bu kadar mahut süreçten sonra, Müslümanlar şaşıra şaşıra şaşkına döndü. Bu kadar şaşırmalarına rağmen, şaşırma yeteneklerini kaybetmemeleri de sevinilecek bir şey.

Onları şaşkınlıktan koruyacak tılsımlı bir reçetem yok ne yazık ki. Onların işini kolaylaştırmak için, şöyle kullanışlı bir tasnif önerebilirim. Tüm Müslümanlar şu iki önemli unsura dikkat etsin; Yazılarını okudukları aydın, araştırmacı, yazar, çizer, gezer, düşünür, konuşur, vaaz verir, konser verir, öğüt verir, nutuk verir, İslamcı, gelenekçi, tasavvufçu, ilahiyatçı, radikal, hızlı, yavaş, selefi, gelenekçi, sağcı, solcu, eyyamcı kim varsa hepsini sadece ikiye ayırsınlar:

BİZLERİ

1. Şaşırtanlar. 2. Şaşırtmayanlar.

Bu tasnifi yaptıklarında, göreceklerki yarınlara ait dünyaları çok daha kolaylaşacak. Bütün bunları bana hatırlatan, Rasulullah'ın Buhari tarafından aktarılan bir hadisi oldu. Buradan size aktarayım, bakalım size neler hatırlatacak:

"İnsanlar da develer gibidir: Bazen yüz tanesi bir arada bulunur da, içlerinden, binmek için bir tane bile bulamayabilirsin."


Caner Akdemir
Kanada Türk Islam Merkezi
Din Görevlisi
Tel: 416-461-0917
canerakdemir13@hotmail.com

Yorumlar - Yorum Yaz
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Saat