Karun ve Hazin Sonu
Tarih: 2008-07-11
Kur'an'da geçmiş kavimlerin ibretlik hikayeleri var. "Doğrusu dil
açısından hikaye demek de doğru değil ama belki ifade açısından daha
başka bir tabir bulunmadığı içindir bu kıssalara hikaye denmesi".Hz.
Musa'nın amca oğlu Karun'un ilginç hikáyesi de bu kurânî kıssalar
arasında en üst perdeden ibretli yerini alır. . Ders vericidir. Eskimez
yüzüyle çağlara hitap eder. Kapitalist ahlakın iç ve dış
şımarıklıklarını bütün çıplaklığı ile görmek isteyenler için orta yere
seriverir. Bu Kıssada Yüce Allah'ın bazen güç ve imkánları kötülere
daha çok akıttığını görebileceğiniz gibi, paranın, gücün, iktidarın
mümini nasıl sadeleştirğini, mütevazı ve alçak gönüllü yaptığını da
göreceksiniz. Yüce Allah'ın eskimez imtihan metodudur insan oğlunu
kadın ve para ile sınamak. İşte Karun'da ikincisi ile yani para ile
sınanıyordu. Karun okadar çirkinleşmişti ki, adeta kendi kendine
yeteceğine ve hatta yettiğine kanaat getirmeye başlamıştı. Karun kendi
zatında kötü zenginin, şımarık ve çirkin kapitalizmin aynı zamanda Yüce
Allah tarafındanda nasıl görüldüğünün en açık örneğini oynuyordu.
Kuran bu hikáyeyi en üst perdeden şöyle anlatır:"Karun, Musa'nın kavminden idi de, onlara karşı azgınlık etmişti.
Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını güçlü kuvvetli bir
topluluk zor taşırdı. Kavmi ona demişti ki; şımarma! Bil ki Allah
şımarıkları sevmez. Karun ise ?O (servet) bana ancak kendimdeki bilgi
sayesinde verildi' demiştir. Bilmiyor muydu ki? Allah,
kendinden önceki nesillerden, ondan daha güçlü kimseleri helak etmişti.
Günahkárlardan günahları sorulmaz. (Allah onların hepsini bilir.)
Derken Karun, ihtişam içinde kavminin karşısına çıktı.
Dünya hayatını arzulayanlar, ?Keşke Karun'a verilenin benzeri bizim de
olsaydı, hakikat şu ki, o çok büyük bir devlet sahibidir' dediler. Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise şöyle dediler: 'Yazıklar olsun size! İman edip iyi işler yapanlara göre Allah'ın mükáfatı daha üstündür.
Ona da ancak sabredenler kavuşabilir.' Nihayet biz, onu da, sarayını da
yerin dibine geçirdik. Artık Allah'a karşı kendisine yardım edecek
avenesi olmadığı gibi o, kendini savunup kurtarabilecek kimselerden de
değildir. Daha dün onun yerinde olmayı isteyenler, 'Demek ki Allah,
kullarından dilediğine rızkı çok da, az da verir. Şayet Allah bize lütufta bulunmuş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki inkárcılar, iflah olmazmış' demeye başladılar. (Kasas, 76-82)"
Karun, Hz. Musa'nın amcasının oğluydu.Cenabı Allah ayetlerde ifade
buyurduğu mal ve zenginliği kendisine verdi. Mal ve çocuklarının
çokluğuyla onlara karşı böbürlendi. Beni İsrail'e mensup müminler,
kendisini dünya hayatından memnun olma ve malla övünme hususunda
uyardılar. Kendisine, Allah'ın verdiği malla ahiret yurdunu gözetmesini
söylediler.Mümin için gereken, dünya malını ahirette kendisine yararlı
olan işlere yönlendirmesidir, yoksa dünya mal ve gücünü zulüm ve
azgınlık için kullanmamak gerekir. İşte müminler, Karun'u böyle
uyardılar. Karun, kavminin müminlerinin uyarılarından yararlanamadı. O
şöyle iddia ediyordu:
"Benim burada kazandıklarım, ticaretteki başarımın ürünüdür."
Allah yokmuş gibi konuşuyordu. O Allah'ın kendisine bu zenginliğin
yolunu açtığını, zenginliği verdiğini unutuyordu. Karun bu şatafat ve
debdebe içinde kavminin huzuruna çıktığında; zayıf olan veya ahirete
inanmayanlar, zenginlik ve lüks içinde yaşamak hususunda onun gibi
olmayı arzu ettiler. Din önderleri, bu zayıf iradeli kişileri
yönlendirmeye gayret ettiler. Daha dün Karun gibi olmaya çalışanlar
pişman oldular, Allah'ın kendilerini Karun gibi azgınlık ve şımarıklık
içinde bulunmaktan, imanın nimet ve rahmetiyle çıkarmış olduğuna
şükrettiler. Sonunda beklenen oldu. Yüce Allah'ın koyduğu yasa işledi.
Karun ve malı bir gecede yok oldu. Ne yel kaldı ne eser. Adeta hayret
edenlere bir daha hayret et dercesine bir yok oluştu bu.
Evet,
Karun bir dünyalık güç, kudret, para, sermaye vs'nin Allah tarafından
nasıl bir anda yok edilebildiğine ait bir sembol. Benim Kur'anda ki,
kıssalar konusunda esasen çok merak ettiğim konu "Ne oluyor?" veya "ne
oluyordu" sualinin cevabı: Sahi, ne oluyordu da Kuran bizden önceki
toplumların en elit ve üst tabakasındaki insanlarından sıklıkla haber
veriyor.? Sizlerle paylaşmak istediğim bazı ilmi ihtimaller var;
Birincisi;
Muhtemelen sokaktaki insanın bilmediği, bilemediği derin yerlerde
birileri bazı fırıldaklar çeviriyor. Bunlar çok tehlikeli sonuçlar
doğurabilecek fırıldaklar.
Allah Peygamberini bu fırıldaklara
muttali yapıyor (Yani peygamberini bu fırıldak işlerden haberdar
ediyor) ve yangın kulesinde nöbetçi olmanın sorumluluğuyla "yangın
var!" diye bağırmasını emrediyor. İkincisi;
Esasında bugün olanın dünden farklı bir şey olmadığıdır diyerek, Kur'an
"kontrollü gerginlik" dedikleri türden bir yöntem uyguluyor. Bunun için
de şimdiye kadar kendisine verdiği ilahi mesaja saldıranları açık
pozisyonda bırakıyor. Doğrusu hakkı ve hakikatleri görmek için çok
farklı bir metot.
Üçüncüsü; veya bunların dışındaki
ihtimaller? Sebebi hangisi olursa olsun veya kim olursa olsun Kur'an
meşhur kıssaları ile, bu dünyanın
"derin sismografisini"
bütün çıplaklığı ile gözler önüne sererek, yeraltı dünyasının
görüntüsünü bir fotoğraf sadakati içerisinde muhataplarına
göstermektedir. Ama tabi ki, görene, görebilene,görmek isteyene,
akladene. Unutmayın; Göz görmek içindir, kulak duymak içindir, akıl
akletmek içindir, kalp tedebbür içindir, el hakkı tutup kaldırmak
içindir. Yüce Allah azalarınızı yerinde kullanmanızı emrediyor.
Caner Akdemir
Kanada Türk Islam Merkezi
Din Görevlisi
Tel: 416-461-0917
canerakdemir13@hotmail.com
Yorumlar -
Yorum Yaz