• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi9
Bugün Toplam354
Toplam Ziyaret5103820
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları

Allah'a verilen dilekçe

 DİLEKÇE

 'Birkaç yıl önce, bağlı bulunduğumuz Genel Müdürlük;  Dört  arkadaşımla
birlikte,  beni bir ilimizde, memur  statüsünde işçi almak  üzere
görevlendirmişti. Sözünü ettiğim ilde on  personel alacaktık ve  bunlar il
müdürlüğü bünyesinde  görevlendirilecekti.
Biz beş arkadaş  birleşerek, sözünü ettiğim ile gittik.
 
 Önceden ayrılan bir misafirhaneye indik. İle  gelişimizi kimsenin duymasını
istemiyorduk. Beşimizin de kanaati oydu  ki, hak edeni kazandıralım, siyasi
ve diğer baskılara boyun  eğmeyelim.
 
 Biliyorduk ki, katılım yoğun olacak ve herkes bir  referansla bizi rahatsız
edecekti, çünkü Türkiye'nin gerçeği buydu.
 Bunun için çok  dikkatli davranıyorduk.
 
 İle ikindi vakti gittik. İkindi namazını kılmak için  tarihi bir cami  olup olmadığını sorduk. Biliyorduk ki bu ilimiz cami bakımından biraz fakirdi.
Tarihi bir cami olduğunu söylediler.  Beş arkadaş,  arabamıza atlayarak
oraya gittik.
 
 Kimse bizi tanımıyor, zaten cami de şehrin biraz dışında. İkindi  namazı
kılınmış, caminin avlusu boş. Beşimiz de  şadırvana oturarak  abdest almaya
başladık. Ayakkabılarımı çıkarıp  çoraplarımı da  sıyırmaya başlamıştım ki,
ayaklarımın önüne bir  takunya kondu.Bu  takunyaları önüme kim bıraktı diye
başımı  kaldırınca, yüzüme  tebessümle bakan, yirmibeş yaşlarında bir gençle
karşılaştım:
 
 'Ben buraları bilirim, siz yabancıya benziyorsunuz;  namaz kılana  hizmet,
Allah'ın rızasını kazandırır. Allah kabul  etsin!'
dedi.
 
 Gencin tebessümü, davranışı bizi çok etkiledi.
 
 Sordum:  'Sen kimsin? Adın nedir?'
 
 'Adım Bilâl. Bu mahallede oturuyorum.'
 
 Bir an abdest almayı bırakarak, gençle ilgilenmeye  başladım.
 
 'Ne işle meşgulsün Bilâl?'
 
 'Şimdilik işim yok. Ama inşallah yakında işe  gireceğim.'
 
 'Nasıl olacak o?' dedim.
 
 Yüzüne huzurun ve mutluluğun tebessümünü kuşanarak:
 
 'Üç gün sonra ......... Müdürlüğünde sınavla adam  alınacak. Rabbim, oraya
girmeyi  nasip edecek inşallah' dedi.
 
 Arkadaşlarım da abdest alırlarken, Bilâl'le aramızda  geçen bu  diyaloğa
kulak  vermişlerdi.
 
 'Peki Bilâl, bu zamanda işe girmek zor, senin  torpilin var mı?
 Referansın kim? İşe nasıl gireceksin?'
 
 Bilâl'in o mütevekkil halini hiç unutamıyorum!
 Hepimizin üzerinde  bomba tesiri oluşturacak sözü söyleyiverdi:
 
 'Benim referansım Allah (cc)'tır; ne güzel vekildir  O. Dün gece O'na
dilekçemi sundum. Hiç yetimin duasını geri çevirir  mi O?'
 
 Yâ Rabbi! Ne işe tutulmuştuk! Ağlamamak için kendimi  zor tutuyordum.
 Gözlerimin buğulandığını ona göstermemeliydim.
 
 'Bilâl, baban yok mu?'
 
 'Yok, ben üç yaşındayken ölmüş. Anneciğim büyüttü  beni.'
 
 Temiz bir saflık üzerindeydi. Bütün söylediklerini  gönülden söylüyordu.
Bu, o kadar meydanda idi ki, kalbi adeta  yüzüne vurmuştu.
 
 'Askerliğini yaptın mı?'
 'Yaptım ya, hem de çavuş olarak.'
 
 'Evli misin Bilâl?' Bir anda gözleri yere düştü.

 Yine o mütevekkil  hâli bütün yüzünü kaplamıştı.

  'He ya, evli değil de sözlüyüm. İnşallah, işe girer  girmez hemen  düğünümü
yapacağım!'
 
 'Ama Bilâl, üç gün sonraki sınav için o kadar kesin  konuşuyorsun ki,
sanki kazanmış gibisin!'
 
 Gözlerini ufka dikti, daldı, sustu ve biraz sonra:
 
 'Ben Rabbimi seviyorum, inanıyorum ki O da beni  seviyor. Seven  sevene
yardım etmez mi?'
 
 Ona söyleyecek lâf bulamıyordum.
 
 Allah, bizi kocaman kocaman(!) müdürleri, Bilâl  kuluna hizmet etmek  için
oraya göndermişti, adeta.
 
 Kim müdür, kim garibandı?
 
 Bilâl dilekçesini büyük makama verince, melekler  harekete geçtiler,
daireler, müdürler harekete geçtiler ve hep birlikte  ona koşmaya
başladılar; çünkü emir büyük makamdandı.
 
 Allah'a malik olan insanın mahrumiyeti söz konusu  olabilir miydi?
 
 Sormaya devam ettim:
 
 'Bari Bilâl, evlenecek kız bulabildin mi? Bu zamanda hem yetim, hem  de
işsize kim kız verir ki?'
 
 Başını salladı ve 'doğru' diyerek ekledi:
 
 'Zor nişanlandım ya. Allah razı olsun, kayınpederim olacak olan insan,
'Sözde  Müslüman' değil, hakiki mü'min.
 
 'Bu zamanda namazında-niyazında damat nerde bulunur, hem rızkı veren
Allah'tır' dedi ve kızını bana verdi. Rabbim rızkımızı verecek  inşallah.'
 
 Bilâl lise mezunuydu. Üçyüz kişinin katıldığı yazılı sınavı başarıyla
geçti. Ve bizler, önümüze sunulan -Bakanlık dahil- tüm referansları bir
kenara koyarak, Bilâl'in  referansını en öne koyduk.
 
 Mülakât gününe kadar bizi göremedi. Mülâkata girdiğinde karşısında bizi
görünce  birden şaşırdı, yüzü kızardı ve gözleri yere düştü.

  Sessizliği bozdum:  'Bilâl, bizi tanıdın mı?'
 'Evet!'  'Peki ne diyeceksin şimdi?'  Ağlamaya başladı. Çocuk gibi
ağlıyordu. İster  istemez bizler de ona uyduk. Sabah makamında hıçkırıklar
boğazımızda düğümlenmişti. Bilâl, ellerini kaldırdı ve dua etmeye başladı: 


 'Ey Rabbim, ben niyazımı Sana sunmuştum. Hâlimi Sana açmıştım. Şimdi
burdaki müdürlerime karşı mahcubum. Ey Allah'ım, ben Sen'den başkasından
istememeyi istedim, Sen'den, yine de öyleyim.'
 
 Sessizlik odayı doldurmuştu. 'Ne olur bana izin verin çıkayım'
 dedi.  'Peki Bilâl' dedik, 'Güle güle, Allah işini, aşını, eşini mübârek
kılsın!'
 
 Allah'tan isteyenler muratlarına erdiler de gayrısından isteyenler helâk
oldular.
 
 Allah dilerse bütün dünyayı Bilâllere hizmetçi yapar.
 
 Bilâl yüreğine ve saflığına ulaşmak gerek.'

 

ALINTIDIR....


Yorumlar - Yorum Yaz
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Saat