• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi6
Bugün Toplam343
Toplam Ziyaret5103809
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları

Mevlana'dan Seçmeler

MEVLANA’ DAN  SEÇMELER

 

Büyük düşünür ve sufi Mevlana ,”Hamdım, piştim, yandım” şeklinde özetlediği hayatını, başka bir deyişle şöyle ifade eder.

 

“ Ölü idim dirildim… Gözyaşı idim; tebessüm oldum… Aşk deryasına daldı; sonuçta baki olan devlete eriştim.”

 

 Mevlana, Allah ve Resulüne, yüce dinimiz İslam’ a içtenlikle bağlı bir Müslümandır. Bu bağlılığını şu şekilde belirtir.

 

“Ey Allah’ım! Ben sana kul oldum, kul oldum, kul oldum.

Ben sana kulluk görevimi gereği gibi yapamadığım için utandım, başımı önüme eğdim”

 

“Ey Rabbim! Her köle azat olunca sevinir, ben ise sana kul olduğum için seviniyorum.”

 

“Ben sağ olduğum müddetçe, Yüce Kur’an’ ın kölesiyim, kuluyum.

Ben Muhammed Mustafa (s.a.s.) nın mübarek ve nurlu yolunun tozuyum...

Kim benden, bundan başka söz naklederse, o kişiden de, o sözden de şikâyetçiyim .”

 

“Kur’an-ı Kerim’in ayetlerini ve Hazreti Peygamberin hadisi şeriflerini okumadan evvel kendini düzelt. Gül bahçelerindeki güzel kokuları duymuyorsan, kusuru bahçede değil, gönlünde ve burnunda ara …”

 

“Kur’an-ı Kerim’in manasını, ancak heva ve hevesini ateşe verip kül etmiş (yani nefsini ve benliğini yok etmiş) böylece Kur’an ‘ın önünde eriyip kurban olmuş ve ruhu Kur’an kesilmiş kimseler anlar …”

 

“Kılınan namaz, tutulan oruç ve yapılan cihat ;

 Müslümanın dinine, imanına şahitlik etmektedir .”

 

Aşk ve sevgi insanı Mevlana, her şeyin aşk ve sevgiden doğduğunu, aşk ve sevgiyle var olduğunu ve aşk ve sevgiyle varlığını sürdürdüğünü belirterek şöyle der.

 

“Aşk gibi bir muallim (eğitici-öğretici) yoktur…”

 

 “Bizim peygamberimizin yolu, ilahi aşk ve ibadet yoludur.

 Onun için biz ibadet ehliyiz ve aşk zadeyiz. Anamız aşktır .”

 

“Aşk olmasaydı, bu evren nereden olurdu? Ekmek nasıl olurdu da kendini sana yedirip senin vücuduna katılır ve sen olurdu? Bil ki ekmek, o aşk sayesinde kendini sana verdi ve sende yok olarak sen oldu .”

 

 

 

“Aşk ölü ekmeğe bile can bağışlıyor; fani olan canını sana katıyor, ebedileşiyor .”

 

“Bil ki, içi ilahi aşk ve muhabbetle dolu olmayan insan, ne kadar zavallıdır. Belki hayvandan da aşağıdır .”

 

“İki dünya bir gönül için yaratılmıştır .”Sen olmasaydın, sen olmasaydın, bu evreni yaratmazdım” hadisinin manasını düşün .”

 

“Aşk ve sevgi, acıyı tatlıya, toprağı altına, hastalığı şifaya, belayı nimete ve kahrı rahmete dönüştürür. Demiri yumuşatan, taşı eriten, ölüyü dirilten aşk ve sevgidir.”

                                                                                                                 

Mevlana aşk ve sevginin kaynağının gönül olduğunu belirterek şöyle der:

 

“Eğer senin gönlün var ise, gönül Kabesini tavaf et! Topraktan, taştan yapılmış olan Kâbe’nin asıl manası gönüldür.”

 

“Cenab-ı Hak, görünen, bilinen suret Kabesini tavaf etmeyi, kirlilikten temizlenmiş, arınmış bir gönül Kabesini elde edesin diye farz kılmıştır.”

 

“Bir gönül kırmaktan ise git Kâbe’yi yık, Kabe Allah’ın evidir, ama taştan yapılmıştır. Gönül ise imanın karargâhı ve Allah’ın nazargahıdır.”

 

 

Yüce Allah’a yalvarış ve yakarışta bulunan Mevlana, şu mısraları terennüm eder.

 

“Ey Ulu Allah’ım! Eğer sen dergâhına yalnız iyileri kabul ediyorsan,

günahkarlar kime gidip yakarsınlar ?... Muhakkak ki sen,merhametlilerin en merhametlisisin!..”.

 

“ Ey Rabbim! Eğer senin merhametini yalnız Salihlerin ümit etmesi gerekiyorsa, mücrimler kime gidip sığınsınlar? …”

 

“Ey Allah’ım! Bizi hidayete ve kurtuluşa erdir ...”

 

“Ey Allah’ım! Senden uzak olmaktan daha acı bir şey yoktur…

Sana sığınmaktan başka her hareket, boşuna dönüp dolaşmak ve kördüğüm olmaktır...”

 

“Ey affetmeyi seven Allah’ım! … Bizi affet… Derdimize, isyanımıza çare lütfet .”

 

Mevlana, Kâinatın özü ve varlıkların göz bebeği olarak yaratılan insanın nefsine uyarak bayağılaşmasının, insanlık haysiyeti bakımından zül olacağını beyan ederek şöyle der.

 

 

“Ey gönül bahçesinde bülbül olan! Şayet baykuşluğa kalkışırsan, büyük bir kusur işlemiş olursun! Ey gül bahçesinde gül fidanı olan! Sen tutup da dikenlik etmeye kalkarsan, kendine çok yazık edersin !”

 

 Aşk ve sevgi insanına ise şu öğütleri verir.

 

“Şefkat ü merhamette güneş gibi ol!

Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol!

Sehavet-  ü cömertlikte akarsu gibi ol!

Hiddet ü asabiyette ölü gibi ol!

Tevazu ve mahviyette toprak gibi ol!

 

OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN;

GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL..”

 

Ve devamla,

 

 “ Mala, mülke fazla sarılma ki, vakti gelince kolayca bırakabilesin!

Hem kolayca verip gidesin, hem de sevap kazanasın!

 Sen, seni sımsıkı tutana sarıl ki, evvel de O’dur, ahir de O’dur.”

 O’nu bulmak istiyorsan gönül gemini batıracak ne kadar nefsanî sıkletler varsa içinden çıkarıp at ki, muradına ulaşasın.”

 

Dünya hayatı bir rüyadan ibarettir. Dünyada servet sahibi olmak ise rüyada define bulmak gibidir. Dünya malı muayyen bir zaman dilimi içinde nesilden, nesile aktarılarak yine dünyada kalır.”

 

“Sen bir padişah olsan, süslü ve gösterişli bir taç ile tahtın, hesapsız malın mülkün, orduların olsa da, şunu iyi bil ki, Allah’tan başka her şey seni yavaş, yavaş yokluğa götüren şeylerdir.”

 

“Mademki her şeyin, cananın canı Allah’tır. O halde canın canı ile düşmanlığa girmekten kork! O’nun emirlerine uy .”

 

Mevlana, kâinat bahçesinin gülü, kainat kitabının ismi azamı olan insanı hakka davet ederek şöyle der.

 

“Gel, yine gel, ne olursan ol, yine gel, Mecusi de olsan; putperest de olsan gel, yetmiş defa tövbeni bozmuş olsan yine de gel. Zira bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değildir.”

 

Hz. Muhammed’e olan sevgi ve saygısını şu dizeleri ile dile getirir.

 

Gel, ey gönül, hakiki bayram Hz. Muhammed (s.a.s) e ulaşmaktır. Cihanın aydınlığı, Hz Muhammed’in cemalinin nurundandır.”

 

“Ben, O’nun özelliklerini, eğer durmadan söylesem, yüzlerce kıyamet  geçer de yine bitiremem “

 

Mevlana, bu âlemdeki zıtlıkların birbirlerini tamamlayarak ortaya çıkardıkları tablonun belirli özelliklerinden birinin uyuşma ve anlaşma olduğunu belirterek şöyle der.

 

“Gül suyu isen, mekânın nurlu çehrelerdir

Kirli isen her yerde sıkıntısın!

 

Koku satanların vitrinlerine bak!

Her cinsi kendi cinsiyle güzelleştirirler.

 

Cins kendi cinsiyle karışırsa, bu karışımda

Güzellik ayrı bir tebessümdedir…

 

Dürüst ve pakların kirlilerden ayrılması için,

Cenab ı Hak, kitaplar ve peygamberler göndermiştir...

 

Düşüncen gül ise, sen de bir gül bahçesindesin !”

 

“Bahar mevsiminde bir taş yeşerir mi?

Toprak ol ki, senden renk, renk güller ve çiçekler yetişsin !”

 

Büyük veli ölümü,  ruhun gurbetten kurtulup vuslata erişi, hürriyete kavuşup gerçek ölümsüzlüğe gidişi olarak değerlendirmekte, ölüm gecesini de, düğün gecesi olarak kabul etmektedir.

 

“Öldüğüm gün, tabutumu götürürken bende bu dünya derdi var sanma! “

 

“Benim için ağlama, yazık “vah, vah !” deme! Beni toprağa verdiklerinde de “veda, veda! “ (ayrılık, ayrılık ) deme! “

 

“Mezar bir perdedir ki onun arkasında cennetin huzuru vardır !”

 

“Batmayı gördün değil mi? Doğmayı da seyret! Güneş’le ay’a batmasından hiç bir zarar gelir mi?

 

“Yere hangi tohum ekilip de, bitmedi? Diye endişelenme! İnsan tohumu bitmeyecek diye telaşlanma! “

 

“Toprağa konulduğumu zannetme! Ayağımın altında yedi gök vardır.”

 

“Ey can! Sende bu toprak perdesi ile örtülmüş gizli bir hayat perdesi vardır…

Burada gayb âleminden gizlenmiş yüzlerce Yusuf gibi güzeller mevcuttur…”

 

“Bu ten sureti, yani ceset toprağa kurban verilince, o can sureti kalır …”

 

“O ten sureti fani, can sureti ise bakidir…”

 

“Bil ki ölüm, ruhun başka bir aleme doğması olayının sancısıdır.Yani bu fani alem için adı ölümdür , ama baki ve ebedi olan alem için adı doğumdur !...”

 

“Hem değil mi ki, canı Allah almaktadır; bil ki ölüm, has kullar için şeker gibi tatlıdır.”

 

“Keza ölüm, ateş bile olsa, Allah’a Halil olana güllük gülistanlıktır; ab-ı hayattır.”

 

“Ölümü korkutucu kılan, onu zorlaştıran şu ten kafesidir. Teni bir sedef gibi kırdığın zaman, ölümün bir inciye benzediğini sen de göreceksin.”

                                                                                                          Mehmet Emin BAYAR

                                                                                                          E.Teftiş Kurulu Başkanı

 

 

           
Yorumlar - Yorum Yaz
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Saat