• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi7
Bugün Toplam395
Toplam Ziyaret5103861
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları

Allah'a Şükretmek Dini Bir Vecibedir

ALLAH’A ŞÜKRETMEK DİNÎ BİR VECİBEDİR

 

AYET : BAKARA SURESİ – 152. AYET

 

فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُواْ لِي وَلاَ تَكْفُرُونِ:

 

     “Beni anın, ben de sizi anayım. Bana şükredin, nankörlük etmeyin.”  (BAKARA SURESİ – 152.AYET)

 

     Bugünkü sohbetimizde Allah’a şükretmenin dinî bir görev olduğunu açıklamaya çalışacağız. Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:

 

فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُواْ لِي وَلاَ تَكْفُرُونِ:

 

     “Beni anın, ben de sizi anayım. Bana şükredin, nankörlük etmeyin.” (BAKARA SURESİ – 152. AYET)

     Ayet-i kerime iki şeyi emrediyor, bir şeyi de yasaklıyor. Emrettiği iki şeyden birisi Allah’ı anmak, diğeri de O’na şükretmek. Yasakladığı şey de nankörlükte bulunmaktır. İnsan Allah Teâlâ’nın en seçkin yaratığıdır. O’nu en güzel surette yaratmış, akıl gibi üstün yeteneklerle donatmıştır. Yer ve gökleri ve bunlarda olan her şeyi ona hizmet için var etmiş ve sayılamayacak kadar nimetler vermiştir. Evet, insan, Allah Teâlâ’nın en üstün yaratığıdır, çünkü Allah Teâlâ, ona yeryüzünde kendi adına hükümlerini icra etme ve yürütme yetkisi vermiş, başka bir ifade ile onu yeryüzünün halifesi yapmıştır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de; Allah şöyle buyurur:

 

هُوَ الَّذِي جَعَلَكُمْ خَلَائِفَ فِي الْأَرْضِ فَمَن كَفَرَ فَعَلَيْهِ كُفْرُهُ وَلَايَزِيدُ الْكَافِرِينَ كُفْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ إِلَّا مَقْتاً وَلَا يَزِيدُ الْكَافِرِينَ كُفْرُهُمْ إِلَّا خَسَارا:ً

 

     “(Ey İnsanlar!) Sizi yeryüzünde halifeler yapan O’dur. Artık kim küfrederse, küfrü kendi aleyhinedir. Kâfirlere küfürleri Rablerinin katında gazaptan başka bir şey arttırmaz ve kâfirlerin küfrü, kendilerine zarardan başka bir şey getirmez.”  (FATIR SURESİ – 39. AYET)

          Diğer taraftan meleklere ona secde etmelerini emretmiş, böylece onun şanını yüceltmiştir. İnsanoğlunun üstünlüğü Kur’an-ı Kerim’in pek çok yerinde hatırlatılmıştır.  Bu ayetlerden bazıları şunlardır:

 

وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنِي آدَمَ وَحَمَلْنَاهُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَرَزَقْنَاهُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَىكَثِيرٍ مِّمَّنْ خَلَقْنَا تَفْضِيلاً:

 

     “Biz gerçekten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Onları çeşitli nakil araçları ile karada ve denizde taşıdık, kendilerine güzel güzel rızıklar verdik; yine onları yarattıklarımızın birçoğundan cidden üstün kıldık.”     (İSRA SURESİ – 70. AYET)

 

 

 

اللّهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَأَنزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجَ بِهِ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقاً لَّكُمْ وَسَخَّرَ لَكُمُ الْفُلْكَ لِتَجْرِيَ فِي الْبَحْرِ بِأَمْرِهِ وَسَخَّرَ لَكُمُ الأَنْهَارَ:وَسَخَّر لَكُمُ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ دَآئِبَينَ وَسَخَّرَ لَكُمُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ:وَآتَاكُم مِّن كُلِّ مَا سَأَلْتُمُوهُ وَإِن تَعُدُّواْ نِعْمَتَ اللّهِ لاَ تُحْصُوهَا إِنَّ الإِنسَانَ لَظَلُومٌ كَفَّارٌ:

                                                         

      “Allah öyle bir Allah’tır ki, gökleri ve yeri yarattı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli meyveler çıkardı, emri gereğince denizde yüzüp gitmeleri için gemileri emrinize verdi, ırmakları da emrinize amade kıldı. Sürekli olarak yörüngelerinde hareket eden ay ve güneşi, geceyi ve gündüzü sizin emrinize verdi. O, kendisinden isteyebileceğiniz her şeyi size verdi. Allah’ın nimetini saymak isterseniz sayamazsınız. Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür.”  (İBRAHİM SURESİ – 32–34. AYETLER)

 

أَلَمْ تَرَوْا أَنَّ اللَّهَ سَخَّرَ لَكُم مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَأَسْبَغَ عَلَيْكُمْ نِعَمَهُ ظَاهِرَةً وَبَاطِنَةً وَمِنَ النَّاسِ مَن يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُّنِيرٍ:

                                                                               

     “Görmediniz mi ki, Allah, göklerde ve yerde ne varsa hepsini sizin hizmetinize vermiş, gizli ve açık olarak nimetlerini üzerinize yaymıştır. Bununla beraber insanlar içinde kimi de var ki ne bir ilme, ne de bir yol göstericiye, ne de aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın Allah hakkında mücadele ediyor.”   (LOKMAN SURESİ – 20. AYET)

     Allah’ın sayılamayacak kadar nimetlere erdirdiği insan, bu nimetleri kendisine vereni tanıyacak, O’nu anacak ve O’na şükredecektir. Allah, şükür görevini yapmayanlar kınamakta ve şöyle buyurmaktadır:

 

وَلَقَدْ مَكَّنَّاكُمْ فِي الأَرْضِ وَجَعَلْنَا لَكُمْ فِيهَا مَعَايِشَ قَلِيلاً مَّا تَشْكُرُونَ:

 

     “Doğrusu biz sizi yeryüzünde yerleştirdik, orada size geçimlikler verdik; ne kadar da az şükrediyorsunuz!”  (A’RAF SURESİ – 10. AYET)

 

وَاللّهُ أَخْرَجَكُم مِّن بُطُونِ أُمَّهَاتِكُمْ لاَ تَعْلَمُونَ شَيْئاً وَجَعَلَ لَكُمُ الْسَّمْعَ وَالأَبْصَارَ وَالأَفْئِدَةَ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ:

 

     “Allah sizi, analarınızın karnından hiçbir şey bilmiyorken çıkardı. Size kulaklar, gözler,  gönüller verdi, ta ki şükredesiniz.”(NAHL SURESİ – 78. AYET)

     Şükür kalp ile dil ile ve organlar ile olur. Kalp ile şükür Her nimetin Allah tarafından verildiğine, insanların ise birer vasıta ve sebep olduğuna inanmaktır.

     Özetlemek gerekirse dil ile şükür, elhamdülillah, şükürler olsun, Allah’a şükrederim, gibi şükre delâlet eden sözleri söylemektir. Organlar ile şükür Organlar ile şükür, bütün organları, Allah’a ibadet ve O’nun rızasını kazanma yolundaki hizmette kullanmaktır. Rivayete göre, Peygamberimiz  (SAV), gece namazı için iki ayağı veya iki baldırı şişinceye kadar ayakta dururdu. Hz. Aişe (RA) kendisine: “Ey Allah’ın Peygamberi, Allah, işlenmiş ve işlenmesi muhtemel günahlarını bağışlamıştır. İbadet için neden bu kadar yoruluyorsun?” deyince, Peygamberimiz (SAV): “Aişe! Ben şükreden bir kul olmayayım mı?” diye cevap vermiştir. Peygamberimiz (SAV) bu ibadetini, Allah’ın kendisine lütfettiği nimetlere şükretmek için yaptığını söylüyor. Peygamberimiz (SAV)’in gece namazı için kalktıklarında yaptıkları hamdlerle dolu duasını da teberrüken burada zikretmek yararlı olacaktır. Şöyle dua ederlerdi: “Allah’ım! Hamd sana mahsustur. Sen göklerin ve yerin ve bunlardaki her şeyin yöneticisisin. Hamd sana mahsustur, sen göklerin ve yerin ve bunlardaki her şeyin nurusun (bunları aydınlatırsın). Hamd sana mahsustur, sen göklerin ve yerin ve bunlardaki her şeyin sahibisin. Hamd sana mahsustur, sen Hak’sın, vaadin haktır, seni (ahirette) görmek de haktır, sözün hak, cennetin de hak, cehennemin de haktır. Peygamberlerin de haktır. Muhammed (SAV) de haktır. Kıyamet günü de haktır. Allah’ım, ancak sana itaat ettim, sana inandım, sana güvendim. Yalnız sana dayanarak (düşmanlarla) mücadele ettim. Aramızda yalnız seni hakem yaptım. Allah’ım, önce işlediğim ve sonra işlerim sandığım, gizli yaptığım ve aşikâre işlediğim bütün günahlarımı bağışla. (Ahiret hayatında) beni öne çıkaran, (dünya tarihinde Peygamberliğimi) geri bırakan ancak sensin. Allah’ım, ibadete lâyık tanrı yoktur, yalnız sen varsın yahut senden başka ibadete lâyık tanrı yoktur. Hakimane tasarruf, tam kuvvet de Allah ile kaimdir.” İşte hamdın, içten yalvarış ve yakarışın en güzeli.

     Dünya hayatında insanlar sağlıkta ve varlıkta eşit değillerdir. Bir kısmı sağlıklı iken, bir kısmı hastalıklıdır. Bir kısmı varlıklı iken, bir kısmı fakir ve yoksuldur. Bir kısmı mutlu iken, bir kısmı mutsuz ve huzursuzdur. Bu sağlıklı, varlıklı ve mutlu olanlar da; mutsuz, hastalıklı ve yoksul olanlar da eşit değildir. Hangi durumda olursa olsun, insanın şükretmesi için daima kendisinden daha düşük olanlara bakması yeterli olur.

     Peygamberimiz (SAV),bunu şöyle ifade buyuruyor:

     “Dünyalıkta kendisinden aşağısına, dinde (dini yükümlülüklerini yerine getirmede) de kendisinden üstün olana bakan (ve buna göre davranan) kimseyi Allah Teâlâ hem sabreden, hem de şükredenlerden yazar. Fakat dünyalıkta kendisinden üstününe, dinde de kendisinden düşüğüne bakanları, Allah Teâlâ ne sabredenlerden, ne de şükredenlerden yazar.”

     Şükretmek, nimeti ve iyiliği takdir etmektir. Bize küçük bir ikramda bulunan veya bir iyilik yapan kimseye teşekkür etmeyecek olursak, kabalık yapmış oluruz. Ya bizi yaratan, yaşatan ve sayısız nimetler veren Allah’a şükretmeyecek olursak, nankörlük etmiş olmaz mıyız? Elbette nankörlük etmiş oluruz. Nankörü ise insanlar da sevmez, Allah da sevmez.

     Şükür, peygamberlerin, meleklerin ve seçkin insanların özelliklerindendir. Bunun içindir ki Kur’an-ı Kerim’de;

وَقَلِيلٌ مِّنْ عِبَادِيَ الشَّكُورُ:

 

     “Kullarım içinde şükredenler azdır”  (SEBE SURESİ - 13. AYET) buyrularak, şükredenlerin azlığına işaret edilmiştir.

     Rivayet olunur ki: “Hz. Ömer (RA), bir adamın, “Allah’ım beni o azdan kıl” diye dua ettiğini işitince, sorar: “Bu nasıl dua?” Duayı yapan zat cevap verir: “Allah Teâlâ; “Kullarım içinde bana şükreden azdır” buyuruyor. Beni de bu mutlu azlardan kılmasını diliyorum deyince, Hz. Ömer (RA): “Herkes Ömer’den daha bilgili der.

     Şeytanın bütün çaba ve gayreti, insanları Allah’a şükretmekten alıkoymak ve böylece Allah’ın hoşnutluğundan onları uzaklaştırmaktır. Şeytan, Hz. Âdem (AS)’a secde etmediği için Allah onu rahmetinden uzaklaştırdığında, Allah’tan mühlet istemiş, bu mühlet de kendisine verilmişti.

 

 

     Bunun üzerine şeytan;

 

قَالَ فَبِمَا أَغْوَيْتَنِي لأَقْعُدَنَّ لَهُمْ صِرَاطَكَ الْمُسْتَقِيمَ ثُمَّ لآتِيَنَّهُم مِّن بَيْنِ أَيْدِيهِمْ وَمِنْ خَلْفِهِمْ وَعَنْ أَيْمَانِهِمْ وَعَن شَمَآئِلِهِمْ وَلاَ تَجِدُ أَكْثَرَهُمْ شَاكِرِينَ:

 

     “Beni azdırmana karşılık and içerim ki, ben de onları (insanları) saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım. Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve Sen onların çoğunu şükredenlerden bulamayacaksın.” (A’RAF SURESİ – 16-17. AYETLER) demiştir.

     O halde biz de, Yaratıcımızın sayısız lütuflarına gönlümüzle, dilimizle ve organlarımızla şükrederek, şeytanın gayret ve çabasını boşa çıkarmalıyız. Şükür, nimeti artırır Allah’ın verdiği nimetlere şükredecek olursak, bu şükrümüz eriştiğimiz nimetlerin artırılmasına vesile olur. Şükretmeyecek olursak, nimetin elden çıkmasına sebep olur. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de:

 

وَإِذْ تَأَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِن شَكَرْتُمْ لأَزِيدَنَّكُمْ وَلَئِن كَفَرْتُمْ إِنَّ عَذَابِي لَشَدِيدٌ:

 

     “(Verdiğim nimetlere) şükrederseniz, şüphesiz lütuf ve ihsanımı artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz azabım çok şiddetlidir.”   (İBRAHİM SURESİ – 7. AYET)

     Gerçi Allah Teâlâ kullarının, O’na şükretmesinden müstağnidir, yani buna ihtiyacı yoktur. Ama kulun bu anlayışsızlığı nankörlüktür. Bunun için de Allah Teâlâ, bu nankörlüğü cezalandıracağını bildirmektedir. Erişilen nimeti bilen ve o nimete şükreden kimseler ise Allah tarafından mükâfatlandırılacaktır. Bu hususları ifade eden ayette Allah şöyle buyuruyor:

 

مَّا يَفْعَلُ اللّهُ بِعَذَابِكُمْ إِن شَكَرْتُمْ وَآمَنتُمْ وَكَانَ اللّهُ شَاكِراً عَلِيماً:

 

     “Eğer (eriştiğiniz nimetlere) şükreder, iman ederseniz, Allah sizi niye azaba uğratsın. Allah şükredenlerin mükâfatını veren ve her şeyi bilendir.”   (NİSA SURESİ – 147. AYET)

     Özetlemek gerekirse kulluğun başı zikir, Allah’ı tanımak ve anmak, sonu ise O’na şükretmektir. Bir ayet-i Kerime ile sohbetimizi tamamlayalım:

 

إِنَّ الَّذِينَ آمَنُواْوَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ يَهْدِيهِمْ رَبُّهُمْ بِإِيمَانِهِمْ تَجْرِي مِن تَحْتِهِمُ الأَنْهَارُ فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ:دَعْوَاهُمْ فِيهَا سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَتَحِيَّتُهُمْ فِيهَا سَلاَمٌ وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ:

 

      “Hiç şüphesiz iman edip güzel işler yapanları, imanlarından dolayı, Rableri onları hidayete erdirir. Naim cennetlerinde alt tarafından ırmaklar akan (saraylara) erdirir. Onların oradaki duası: ‘Allah’ım, seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz’ (sözleridir). Orada birbirleriyle karşılaştıkça söyledikleri ise ‘selam’dır. Onların dualarının sonu da şükür: Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.”      (YUNUS SURESİ – 9–10. AYETLER)

DİYANET AYLIK DERGİ      EKİM 2002


Yorumlar - Yorum Yaz
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Saat