• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi7
Bugün Toplam332
Toplam Ziyaret5103798
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları

18. Ramazanda Niyetlerimizi Halis Hale Getirmek

Ramazanda Niyetlerimizi Halis Hale Getirmek

Allah (c.c.) biz kullarına çok merhametlidir. Ramazan ayı bu rahmet tecellilerinden biri değil midir? Ramazan ayı sadece Allah rızası için geçirilirse geçmiş günahlara kefaret olmaktadır. Bu bizler için ne kadar büyük bir nimettir. Yine Ramazanda bir gece var ki, o gece (Kadir Gecesi) ihya edilebilirse bir ömre bedel sevaplar elde edilebilir. Bu durumda bizler için Rabbimizin rahmet tecellilerindendir. Bu rahmet ikliminden istifade edebilmenin yolu ise Hz. Peygamberin hadisinde saklıdır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyuruyor.

مَنْ صَامَ رَمَضَانَ إِيمَاناً واحْتِساباً ، غُفِرَ لَهُ ما تَقَدَّمَ مِنْ ذنْبِهِ

"Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır."!(1)

Ahiret yaşantımızı dünyada yapıp ettiklerimiz belirleyecek. Yapıp ettiklerimizi ise Niyetlerimiz belirleyecektir. Bu sebeple Her yaptığımız işte Allah’ın rızasını gözetmemiz yapmış olduğumuz şeylere ibadet boyutu katacaktır. Nitekim iki türlü ibadet vardır. Biri özel ibadetler ki; Yüce Allah’ın emrettiği ve Hz. Peygamberin hayatına aktardığı yapılış şekilleri belirlenmiş ibadetler bu gruptadır.  Namaz, zekat, oruç, hac vb. Bir diğeri ise genel ibadetlerdir ki,  Allah’ın emir ve yasaklarına uyduktan sonra kişinin Allah rızası için yapmış olduğu her güzel iş bu gruba dâhildir. Nitekim Yaratanın isteklerini yerine getiren bir tüccar, Allah rızası için ticarethanesini açar, insanları aldatmaz ise ticaret yaptığı hür süre ibadet yapıyor gibi sevap elde edebilir. Evlilik hayatında da durum böyledir. Bir kardeşimiz, Allah’ın isteklerini yerine getirdikten sonra, O’nun rızasına uygun, harama gitmemek için evlilik hayatı gerçekleştirse evlilik hayatı boyunca sevap elde eder. Eğitim-öğretim hayatı, işçilik ve memurluk hayatı vb. işlerin tamamı böyledir. Hatta uyku bile ibadet seviyesinde kişiye sevaplar kazandırabilir.  Yeter ki, Rabbimizin emirlerini yerine getirelim, yasaklarından kaçalım ve yapmış olduğumuz her güzel işi Allah (c.c.) rızası için yapmaya çalışalım.

Yaratan Yarattığı kullar için çok merhametli. Merhametinin tecellisini bir başka hadisle şöyle öğreniyoruz. Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyuruyor.

إِنَّ الله كتَبَ الْحسناتِ والسَّيِّئاتِ ثُمَّ بَيَّنَ ذلك : فمَنْ همَّ بِحَسَنةٍ فَلمْ يعْمَلْهَا كتبَهَا اللَّهُ عِنْدَهُ تَبَارَكَ وَتَعَالَى عِنْدَهُ حسنةً كامِلةً وَإِنْ همَّ بِهَا فَعَمِلَهَا كَتَبَهَا اللَّهُ عَشْر حَسَنَاتٍ إِلَى سَبْعِمَائِةِ ضِعْفٍ إِلَى أَضْعَافٍ كثيرةٍ ، وَإِنْ هَمَّ بِسيِّئَةِ فَلَمْ يَعْمَلْهَا كَتَبَهَا اللَّهُ عِنْدَهُ حَسَنَةً كامِلَةً ، وَإِنْ هَمَّ بِها فعَمِلهَا كَتَبَهَا اللَّهُ سَيِّئَةً وَاحِدَةً

 “Allah Teâlâ iyilik ve kötülükleri takdir edip yazdıktan sonra bunların iyi ve kötü oluşunu şöyle açıkladı: Kim bir iyilik yapmak ister de yapamazsa, Cenâb-ı Hak bunu yapılmış mükemmel bir iyilik olarak kaydeder. Şayet bir kimse iyilik yapmak ister sonra da onu yaparsa, Cenâb-ı Hak o iyiliği on mislinden başlayıp yedi yüz misliyle, hatta kat kat fazlasıyla yazar. Kim bir kötülük yapmak ister de vazgeçerse, Cenâb-ı Hak bunu mükemmel bir iyilik olarak kaydeder. Şayet insan bir kötülük yapmak ister sonra da onu yaparsa, Cenâb-ı Hak o fenalığı sadece bir günah olarak yazar.”(2)

Kur’an-ı Kerimde ise bu hususla ilgili şöyle buyrulmaktadır.

مَن جَاء بِالْحَسَنَةِ فَلَهُ عَشْرُ أَمْثَالِهَا وَمَن جَاء بِالسَّيِّئَةِ فَلاَ يُجْزَى إِلاَّ مِثْلَهَا وَهُمْ لاَ يُظْلَمُونَ

Kim (Allah huzuruna) iyilikle gelirse ona getirdiğinin on katı vardır. Kim de kötülükle gelirse o sadece getirdiğinin dengiyle cezalandırılır. Onlar haksızlığa uğratılmazlar. (3)

Sevgili Peygamberimiz geçmiş ümmetlerde yaşanmış bir olayı bizlere şöyle anlatıyor.

“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine:

— Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan hiçbir şey kurtaramaz, dediler.

İçlerinden biri söze başlayarak:

—Allahım! Benim çok yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Birgün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım; onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler.

Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi.

Bir diğeri söze başladı:

—Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de onu o kadar seviyordum). Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi. Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona 120 altın verdim. Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman (bir başka rivâyete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah’tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme! En çok sevip arzu ettiğim o olduğu halde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım.

Allahım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.

Üçüncü adam da:

—Allahım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Birgün bu adam çıkageldi. Bana:

—Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de ona:

—Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız:

—Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim. Bunun üzerine o, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.

Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler.” (4)                                                      

Bu hadis-i şerifi kendi açımızdan şöyle düşünelim. Bir gün Rabbimiz bizi dara düşürürse bizi o darlıktan kurtaracak acaba bir amelimiz var mı?

Unutmayalım ki Yaratan kendisi için yapılan hiçbir iyiliği dünyada da ahrette de zayi etmemektedir. Önemli olan yapmış olduğumuz iyilikleri Allah rızası için yapalım. Yoksa dünya nimetlerini isteme adına iyilikleri yapar isek elimizde hiçbir şey kalmayacaktır. Bir ayette şöyle buyruluyor.

فَأَمَّا مَن طَغَى {} وَآثَرَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا {} فَإِنَّ الْجَحِيمَ هِيَ الْمَأْوَى {} وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَى  {} فَإِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوَى

“Artık kim azmışsa, Ve dünya hayatını ahirete tercih etmişse, Şüphesiz cehennem(onun için) tek barınaktır. Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştırmış kimse için, Şüphesiz cennet(onun) yegâne barınağıdır.” (5)

Bir başka ayette ise sadece dünya hayatını elde etmek isteğiyle bir şeyler yapanlar için şöyle buyrulmaktadır.

 

مَن كَانَ يُرِيدُ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا وَزِينَتَهَا نُوَفِّ إِلَيْهِمْ أَعْمَالَهُمْ فِيهَا وَهُمْ فِيهَا لاَ يُبْخَسُونَ {} أُوْلَـئِكَ الَّذِينَ لَيْسَ لَهُمْ فِي الآخِرَةِ إِلاَّ النَّارُ وَحَبِطَ  مَا صَنَعُواْ فِيهَا وَبَاطِلٌ مَّا كَانُواْ يَعْمَلُونَ

“Kim, (yalnız) dünya hayatını ve zinetini istemekte ise, işlerinin karşılığını orada onlara tam olarak veririz ve orada onlar hiçbir zarara uğratılmazlar. İşte onlar, ahirette kendileri için ateşten başka hiçbir şeyleri olmayan kimselerdir; (dünyada) yaptıkları da boşa gitmiştir; yapmakta oldukları şeyler (zaten) bâtıldır.” (6)

Ramazan ayı bizler için fırsat ayı. Yapmış olduğumuz her türlü ibadeti Rabbimizin rızası için yerine getirir ise dünya ve ahiret mutluluğunu elde etmemiz mümkün. Bu sebeple, Allah-u Teâlâ’nın emir ve yasaklarına dikkate edelim. Yasaklanmış işlerden kaçalım ve her türlü güzel işi sadece O’nun (c.c.) rızası için yerine getirelim.

Geceniz mübarek olsun. Allah’a emanet olun.

www.guncelvaaz.com

Ahmet ÜNAL

Vaiz

1. Buhârî, Savm 69

2. Riyazü’s-Salihin, Hadis No:12

3. En’am, 6/160

4. Riyazü’s-Salihin, Hadis No:13

5. Zariyat, 79/ 37-41

6. Hud, 11/15-16


Yorumlar - Yorum Yaz
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Saat