• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi6
Bugün Toplam299
Toplam Ziyaret5103765
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları

Zina ve Fuhuş Toplumun Temelini Sarsar

ZİNA  VE  FUHUŞ  TOPLUMUN TEMELİNİ  SARSAR

 

AYET : İSRA SURESİ – 32. AYET

 

وَلاَ تَقْرَبُواْ الزِّنَى إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَسَاءسَبِيلاً:

 

           MEALİ :

 

     “Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, şüphesiz bir hayâsızlıktır, kötü bir yoldur.”  (İSRA SURESİ – 32. AYET)

 

     İslâm dini semavî dinlerin sonuncusu ve en mükemmelidir. Gayesi, Allah’ın en üstün yaratığı olan insanı dünya ve ahirette mutlu kılmaktır. İslâmiyet, insanın bu mutluluğu elde etmesi için gerekli olan her şeyi emretmiş, onu bundan mahrum edecek her şeyi de yasaklamıştır. Zina ve fuhuş bu yasaklardan birisidir.

     Zina aralarında meşru bir evlilik olmayan, nikâh bağı bulunmayan kimselerin cinsî münasebette bulunmalarına denir.

     İslâmiyet, evlenmeyi emrederken zinayı haram kılmıştır. Nitekim Kur’an-ı Kerim şöyle buyurur:

وَلاَ تَقْرَبُواْ الزِّنَى إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَسَاءسَبِيلاً:

 

       “Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o,şüphesiz bir hayâsızlıktır, kötü bir yoldur.” (İSRA SURESİ – 32. AYET)

     Resul-i Ekrem (SAV) Efendimiz de bir hadislerinde şöyle buyuruyorlar:

     “Müminleri Allah Teâlâ’dan daha çok fenalıklardan koruyan kimse yoktur. Bunun için Allah Teâlâ açık kapalı fuhşiyati (zinayı) haram kılmıştır.”

     Zina ve fuhuşun ahlâkî, sıhhî, içtimâî ve hukukî pek çok zararları vardır.

     Toplumların çekirdeğini aile teşkil eder. Sağlıklı nesiller bu yuvada yetişir. Çocuk fıtrî gelişmesini de ahlâk ve terbiyesini de önce buradan alır. İnsan sevgisinin kaynağı da ailedir. Bu yuva için en büyük tehlike ise zina ve fuhuştur. Zina ve fuhuş önce ailenin teşkilini engeller. Kurulmuş olan ailenin ise dağılmasına ve perişan olmasına sebep olur.

Zina, insanın sağlığını da bozar. Pek çok zührevî hastalıkların kaynağının zina ve fuhuş olduğu tıbben sabit olmuştur. Hatta bugün insan sağlığını tehdit eden AIDS hastalığı da çoğunlukla tenasül organları yoluyla bulaşmaktadır.

     Zina ve fuhşun yaygın hale geldiği toplumlarda ölüm olaylarının çoğalacağını haber veren Resul-i Ekrem (SAV) Efendimiz bu noktaya dikkatimizi çekmiştir. Zina ile ana rahmine düşen çocukların çoğu kere doğumları engellenir. Dünyaya gelenler ise ortada kalarak perişan olur. Anne ve baba şefkatinden mahrum kalır. Zaman zaman bu çocuklardan cami kapılarına bırakılanlar toplumu dehşete düşürür. Çocuğuna sonsuz şefkat ve merhametle dolu ve çocuğu için her fedakârlığa katlanan anneyi, çocuğunu cami kapısına bırakmasına zorlayan, bu yüz kızartıcı kötülüktür. Böylece zina ve fuhuş insanı en büyük özelliğinden, sevgi ve merhamet duygusundan yoksun hale getirir.

     Zina ve fuhuş, hangi toplumlarda yaygın hale gelmişse o toplumu çökertmiştir. Bugün, güçlü gibi görünen bazı toplumların zina ve fuhuş yüzünden büyük sarsıntı içinde oldukları ve zaman geçtikçe de bu sarsıntının daha da artarak o toplumları güçsüz hale getireceği kaçınılmazdır.

     Ashab-ı Kiram’dan bazılarının zinanın sonuçlarıyla ilgili şu sözleri de dikkate değerdir:

     “Zinadan sakının. Çünkü zinada üçü dünya ile üçü de ahiret ile ilgili olmak üzere altı kötü haslet vardır:

 

     Dünya ile ilgili olanlar:

     1-) Rızık ve kazançtaki bereketi kaldırır.

     2-) Ömrü kısaltır.

     3-) İnsanların nefretini mucip olur.

     Ahiret ile ilgili olanlar da:

     1-) Allah Teâlâ'yı öfkelendirir.

     2-) Hesabı şiddetlendirir.

     3-) Cehennem'e girmeye sebep olur.”

     Bunun içindir ki İslâm zinayı yasaklarken ona götüren vesileleri de dikkate almıştır.

     Bir kadınla bir erkeğin yalnız bir odada baş başa kalmalarını hoş görmez. Çünkü bu suizanna sebep olur. Durumu müsait olanların hemen evlenmelerini emreder. Evlenmenin gereksiz masraflarla zorlaştırılmamasını öğütler. Bir takım yanlış değerlendirmelerde ifade edildiği gibi çocuk sahibi olmanın insanı fakir yapmayacağını, bilakis evlenenlerden fakir olanları Allah Teâlâ’nın zengin yapacağını bildirir. Kendisini haramdan korumak kastiyle evlenmek isteyenlere yardımcı olunmasını emreder.

     Diğer taraftan zinaya götürecek mukaddimleri de zinadan sayar. Nitekim Resul-i Ekrem (SAV) Efendimiz şöyle buyurur:

     “Allah Âdemoğluna zinadan nasibini takdir etmiştir. Hiç şüphesiz Âdemoğlu (ezelde mukadder olan) bu akıbete erişecektir. Göz zinası (mahremi olmayan kadına şehvetle) bakmaktır. Dil zinası da (zevkle) görüşmektir. Nefsin de zina temenni ve iştihası vardır. (Bu arzu da nefsin zinasıdır) Tenasül organı ise bu uzuvların hepsinin arzularını ya gerçekleştirir (fiile dönüştürür) yahut (bırakarak) yalanlar.”

     Hadis-i Şerifte Resûlüllah (SAV) bir noktaya dikkatimizi çekiyor. O da göz, dil gibi organlarla kazanılan küçük hataları tenasül organı fiile dönüştürmedikçe ve bunlar birer hayal halinde kaldığı sürece bunlar zina sayılmıyor ve bu küçük hatalara zina günahı terettüp etmiyor. Nitekim Kur’an-ı Kerim şöyle buyurur:

 

الَّذِينَ يَجْتَنِبُونَ كَبَائِرَ الْإِثْمِ وَالْفَوَاحِشَ إِلَّا اللَّمَمَ إِنَّ رَبَّكَ وَاسِعُ الْمَغْفِرَةِ هُوَأَعْلَمُ بِكُمْ إِذْ أَنشَأَكُم مِّنَ الْأَرْضِ وَإِذْ أَنتُمْ أَجِنَّةٌ فِي بُطُونِ أُمَّهَاتِكُمْ فَلَاتُزَكُّوا أَنفُسَكُمْ هُوَ أَعْلَمُ بِمَنِ اتَّقَى:

 

     “Ufak tefek kusurlar dışında günahın büyüklerinden ve hayâsızlıktan kaçınanlara gelince, şüphesiz Rabbin, affı bol olandır.”  (NECM SURESİ – 32. AYET)

     Bu tür hataların büyük günahlardan kaçınmak kaydıyla bağışlanacağı bildirilmiştir.

     Zina ve fuhuş büyük günahlardan olduğu gibi, iffetli kadınlara zina ve fuhuş isnadı da büyük günahlardandır.

     Zina ve fuhuş, beşerin nezih hayatını kirleten bir seyyie olduğu içindir ki Kur’an-ı Kerim, Resûlüllah (SAV) Efendimiz’e biat etmek isteyen kadınlardan uymaları gerekli hususlardan birisinin de iffetlerini korumaları olduğunu bildirir. Nitekim:

 

يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِذَا جَاءكَ الْمُؤْمِنَاتُ يُبَايِعْنَكَ عَلَى أَن لَّا يُشْرِكْنَ بِاللَّهِ شَيْئاًوَلَايَسْرِقْنَ وَلَا يَزْنِينَ وَلَا يَقْتُلْنَ أَوْلَادَهُنَّ وَلَا يَأْتِينَ بِبُهْتَانٍ يَفْتَرِينَهُ بَيْنَ أَيْدِيهِنَّ وَأَرْجُلِهِنَّ وَلَا يَعْصِينَكَ فِي مَعْرُوفٍ فَبَايِعْهُنَّ وَاسْتَغْفِرْ لَهُنَّ اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ:

 

    “Ey Peygamber, inanmış kadınlar; Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, Hırsızlık yapmamak, Zina etmemek, Çocuklarını öldürmemek, Elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, Maruf hususunda sana karşı gelmemek üzere biat etmeye geldikleri zaman biatlerini kabul et ve onlar için Allah'tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.”  (MÜMTEHİNE SURESİ – 12. AYET) buyurmuştur.

     Bu husus yalnız kadınlardan değil, erkeklerden de istenmiştir. Nitekim Yesrip (Medine)’den gelip Resul-i Ekrem (SAV) Efendimiz’le Mekke’nin kenarında Akabe denilen yerde buluşan ve Peygamberimiz (SAV)’in telkinlerini dinledikten sonra Müslüman olmak isteyenlere Peygamberimiz (SAV) şöyle demiştir:

     “Allah’a ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocukları öldürmemek, kendiliğinizden uyduracağınız hiç bir yalanla bühtan ve iftirada bulunmamak, doğru işte isyan etmemek üzere bana biat ediniz.”

     Zina ve fuhuş, müminin manevi duygularını zedeleyeceği için, olgun iman ile bir arada bulunmasının mümkün olmadığını Resul-i Ekrem Efendimiz (SAV) bildirmiştir:

     “Zina eden kişi zina ettiği sıra (tam ve olgun bir) mümin olduğu halde zina etmez.”

     Evet, zina büyük günahlardandır, olgun iman ile bir arada barınmaz. Fakat onu işleyeni de imandan çıkarmaz. Esasen yalnız bu değil günahların hepsi böyledir, onları işleyen kimse günah olduklarını inkâr etmedikçe imandan çıkmaz, günahkâr olur.

     Nitekim Resul-i Ekrem Efendimiz (SAV):

     “Bana Cebrail (AS) geldi ve müjde verdi: “Her kim Allah’a ortak koşmadan ölürse cennete girer.” dedi. Ben Cebrail’e: “Hırsızlık etse de zina etse de mi?” dedim. O: “Evet hırsızlık etse de zina etse de.” diye cevap verdi.

     Evet, günah imanın aslını değil, kemalini olumsuz şekilde etkiler. Olgun müminler tarif edilirken Kur’an-ı Kerim şöyle buyurur:

 

وَالَّذِينَ اسْتَجَابُوا لِرَبِّهِمْ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَأَمْرُهُمْ شُورَى بَيْنَهُمْ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ:

 

     “Müminler o fazilet sahipleridir ki (şirk gibi) günahın büyüklerinden ve (zina gibi) açık kötülüklerden çekinirler ve öfkelendiklerinde (darıldıkları kimselerin) kusurlarını örterler.”  (ŞURA SURESİ – 37. AYET)

 

وَالَّذِينَ لَا يَدْعُونَ مَعَ اللَّهِ إِلَهاً آخَرَ وَلَا يَقْتُلُونَ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلَّا بِالْحَقِّ وَلَا يَزْنُونَ وَمَن يَفْعَلْ ذَلِكَ يَلْقَ أَثَاماً:

 

     “Onlar, Allah’ın yanında başka tanrı tutup ona yalvarmazlar. Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar. Zina etmezler. Bunları yapan günaha girmiş olur.”  (FURKAN SURESİ – 68. AYET)

     En büyük fazilet, kişinin heva ve hevesine kapılmayarak iradesine hâkim olmasıdır. Böyle olan kimse Cenâb-ı Hakk’ın rızasını kazanmış olur. Bunlar cennete girmeyi ve Allah Teâlâ’nın büyük lütuflarına ermeyi hak ederler.

     Nitekim Kur’an-ı Kerim şöyle buyurur:

 

وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَى:

 

     “Kim Rabbinin azametinden korkup da kendini kötülükten alıkoymuşsa varacağı yer şüphesiz cennettir.”  (NAZİAT SURESİ – 40. AYET)

 

     Resul-i Ekrem (SAV) Efendimiz de şöyle buyurmuşlardır:

     “Her kim ağzın iki kemiği arasındaki dilini ve iki dudağı arasında bulunan (edep yerini) kötülükten korumayı bana temin ederse ben de o kişiye cenneti temin ederim.”

     “Kadın, beş vakit namazını kılar, Ramazan orucunu tutar, iffetini korur ve kocasına saygı gösterirse kendisine “hangi kapıdan istersen cennete gir.”denir.”

     Allah korkusu sebebiyle iffetini koruyanlar kıyamet günü Arş’ın gölgesinde gölgelenecek yedi sınıf insandan biri olacaktır.

     Nitekim Resul-i Ekrem (SAV) bu yedi sınıf insanı şöyle tarif buyurmuşlardır:

 

عن أبىهريرة رضي الله عنه عن النبي صلىالله عليه وسلم قال:سبعةيظلهم الله تعالىفىظله يوم لاظل إلاظله إمام عادل وشآب نشأفىعبادة الله ورجل قلبه معلق فىالمساجدورجلان تحآبافىالله إجتمعاعليه وتفرقاعليه ورجل دعته امرأة دعته ذات منصب وجمال فقال إنىأخاف الله ورجل تصدق بصدقة فأخفاها حتىلاتعلم شماله ماتنفق يمينه ورجل ذكر الله خاليا ففاضت عيناه.

 

     “Yedi sınıf insan vardır ki Allah Teâlâ onları (Arş'ının) gölgesinden başka hiçbir gölge bulunmayan günde (kıyamet gününde) gölgesinde gölgelendirecektir: Adil hükümdar, Allah’a ibadet ederek yetişen genç, Gönlü mescitlere bağlı olan kimse, Allah için sevişen, O’nun için bir araya gelen, O’nun için birbirinden ayrılan iki kimse, Kendisini mevki sahibi güzel bir kadın (meşru olmayan ilişkiye) davet ettiği halde “Ben Allah'tan korkarım.” diyen kimse, Sol elinin verdiğini sağ eli duymayacak kadar gizli sadaka veren kimse, Tenha bir yerde Allah'ı anarak gözleri boşanan kimsedir.”

 

KAYNAK : DİYANET AYLIK DERGİ

 


Yorumlar - Yorum Yaz
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Saat