Şehadet - Caner Akdemir
Tarih: 2008-10-24
Daha isimlerini unutmadık. Hepsi birbirlerine ne de çok benziyorlardı.
Bıyıkları yeni terlemiş civan, yiğit, dağ gibi delikanlılardı.
Kimisinin annesi, kimisinin babası, kimisinin nişanlısı, kimisinin
hanımı veya kimisinin kimsesi... Bekliyordu. Hep bekleyecekler...
Canımızı,
gençlerimizi toprağa yeni verdik. Doğrudur her birinin kabrinde bir gül
olacak. Bahçemsi mezarlarında kanayan rengiyle... Belki bülbül gece
ağaran vakte kadar ağlamayacak ama anneleri bir ömür boyu ağlayacak.
Seher olmayacak onlara, hiç seher olmayacak. Anneleri için hep zifiri
bir karanlık olacak. Kahredici, öldürücü, isyan edici kurşunların
vızıltısı bir ömür takip edecek. Her an gencecik vücutları vuran
kurşunlar annelerin beyninde kalleşçe vızıldayacak.
Şehitlere
ağlanmazmış. Şehit için ağlanmazmış. Kalleşliğe, vicdansızlığa, tuzağa,
çaresizliğe ağlanırmış. Doğrudur şehide ağlanmaz. Zira Hz. Peygamber
(SAV) kucağını onlara açmış beklemektedir. Bekleyecek de. Artık O'na
(SAV) misafirsiniz, O'nunla berabersiniz. Peygamber göğsünden sıcağı mı
var? Bakınız sizi vuran kurşunların hemen ötesinde daha vücudunuz
soğumadan Hz. Peygamber (SAV) size kapıyı açtı. "Siz benimlesiniz artık, siz bendensiniz artık" diyor. Sizler duyuyorsunuz; çünkü sizin için perdeler kalktı. Sonsuz bir rahmet bahçesindesiniz.
Bir gece yarısı uzak dağlarda vurulan bizdik. Siz değildiniz çocuklar.
Siz hiç vurulmadınız. Yüreklerimizdesiniz, içimizdesiniz,
duamızdasınız, dudaklarımızdasınız, gözyaşımızdasınız. Siz yaşındaki
çocukların yüzüne baktığımızda yutkunduğumuz yerdesiniz. Asil bayrağa
sarılı vücutlarınız mezarlığa giderken el salladık size. Güle güle
dedik. Gidin siz, arkanızdan biz geleceğiz dedik. Belki bizi
görmediniz, belki de gördünüz. Ekranların başındaydık. Yutkunduk. En
çok gece yarısı orada tuzağa düştüğünüz o yerde yanınızda olamadığımıza
yandık. Ona gözyaşı döktük.
Toprağa gömülürken siz,
Fatihalarımızı da sizinle gömdük. Şehitler ölmez ki dedik. Evet, siz
şehitsiniz. Çünkü siz mazlumdunuz, asil bir niyetle oradaydınız.
Annenizi, eşinizi, çocuğunuzu özlüyordunuz. Sinsice vuruldunuz.
Allah'ınız, kitabınız, peygamberiniz, kıbleniz, ezanınız, secdeniz,
orucunuz, bayrağa aşkınız vardı. Sevdanız vardı. Vatan borcu namustur
demiştiniz. Sizi böyle gömdük. Gelemezsek de mezarlarınıza. Birkaç
damla su dökemesek de o toprağınıza, bilin ki yağmurları yerimize vekil
kıldık. Siz ağlar mısınız yerimize o topraklara dedik.
Uşaklıydınız, Eskişehirliydiniz, Karslıydınız, Adıyamanlıydınız,
Gaziantepliydiniz, Afyonluydunuz, Orduluydunuz, Konyalıydınız, yan
yanaydınız... Şimdi ahirette cennet bahçesinde inşallah yan yanasınız.
Çanakkale ovasındaki şehitlere ne kadar da benziyorsunuz. Oraya bir
bakın hele, Ankaralı, Mardinli, Ordulu, Diyarbakırlı, Sinoplu hep yan
yanalar. "Şehitler ölmez vatan bölünmez" sözünü doğrulayacak bundan daha açık belge olabilir mi?
Bugün Kur'an'ın şu ayetini yeniden okuma günüdür:
"Hep
birlikte Allah'ın ipine (Kur'án'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp
bölünmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler
birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte
onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş
çukurunun tam kenarında idiniz de o sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah
size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz! (Ál-i
İmran 103)"
Evet yeniden ateş çukurunun kenarına itilmek
isteniyoruz. Karanlık günlere, kaosa sürüklenmek isteniyoruz. Biz
zamanında kendimizi oradan kurtarmıştık. Müslüman olarak, birbirimizle
kucaklaşarak, birbirimizi severek, birbirimiz için ölerek. Düşmana
karşı kucak kucağa savaşarak. Bu toprağın çocukları olarak Türk, Kürt,
Çerkez, Laz, Gürcü, sağcı, solcu, Sünni, Alevi ve hatta başka din
mensubu da omuz omuza bu bayrak uğruna kanımızı dökmüştük.
İşte
Çanakkale orada, işte Kıbrıs burada. Şimdi askerimizi vuran sinsi plan
işte bu müthiş birliği kırmak istiyor. Oyunlara gelmemeliyiz. Kardeş
olmalıyız. Bu ülkede her aile bu unsurların iç içe olduğunun farkında
olarak. Bilmek zorundayız ki bizim birliğimiz, bütünlüğümüz, sağduyumuz
bütün silahlardan daha büyük bir silahtır. Kimsenin elinde olmayan en
güçlü silah. Evet akıllı adamların, makul adamların, bağrı en yanık
olanların, bu ülkeyi sevenlerin şu Kur'an ayetini haykıracağı gün bu
gündür: "Fitne (karışıklık, kaos, dedikodu, fısıltı, tahrik) cinayetten daha beterdir."
Caner Akdemir
Kanada Türk Islam Merkezi
Din Görevlisi
Tel: 416-461-0917
canerakdemir13@hotmail.com
Yorumlar -
Yorum Yaz