• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi9
Bugün Toplam634
Toplam Ziyaret5104100
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları

Hasta Ziyareti

HASTA ZİYARETİ

 

AYET : ENBİYA SURESİ  83-84. AYETLER

 

وَأَيُّوبَ إِذْنَادَى رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَأَنتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ.فَاسْتَجَبْنَا لَهُ فَكَشَفْنَا مَا بِهِ مِن ضُرٍّ وَآتَيْنَاهُ أَهْلَهُ وَمِثْلَهُم مَّعَهُمْ رَحْمَةً مِّنْ عِندِنَا وَذِكْرَى لِلْعَابِدِينَ:

 

            MEALİ :

 

     “Eyyub’u da hatırla. Hani O Rabbine: “Hakikat bana bu dert gelip çattı. Sen esirgeyicilerin en merhametli olanısın.” diye niyaz etti. Biz de onun duasını kabul etmiş, kendisindeki o zararı gidermiş, tarafımızdan bir rahmet ve ibadet edenler için bir hatıra olmak üzere hem ailesini hem de onlarla beraber daha bir mislini ona vermiştik.” (ENBİYA SURESİ – 83/84. AYETLER)

 

     Sağlığın ve hastalığın yaratıcısı bulunan yüce Allah, kullarına verdiği bir dert ile hasta olan şahsı imtihana tabi tutarken, onun şahsında da sağlığı yerinde olanları imtihan eder. Hasta sabır göstererek; diğer insanlar, beşeri vazifelerini yaparak imtihanı kazanmada dikkat ve hassasiyet göstermelidir. Düşüncesiz ve hissiz hareket edenlerin dünya ve ahirette yolu sarpa sarar.

     Cemiyeti teşkil eden fertler üzerinde bir takım görevler bulunmaktadır. Bunların bir kısmını şöyle sıralayabiliriz: Hasta ziyaretinde bulunmak, bir Müslüman’ın cenazesinde hazır olup dini vazifelerini yerine getirmek, davet eden kimsenin cemiyetine katılmak, zulme uğramış kimseye yardımcı olmak, Müslümanlarla selamlaşmak, düşkünlere yardım etmek gibi… 

     İnsan, insanlığın hayrına çalıştığı müddetçe ve toplumsal görevlerini yaptığı nispette dini vecibelerini kâmil bir manada yapmış olur. Bir mümin, dertli karşısında hissiz, inleyen hasta yanında duygusuz davranmamalı; vicdanından yükselen sese kulak vermelidir. Vicdanından ses alamıyorsa, vicdanların mürebbisi olan Peygamberimiz (SAV)’in şu tavsiyelerini can kulağıyla dinlemelidir:

 

أطعمواالجآءع وعودواالمريض وفكواالعاني.

 

     “Açları doyurun, hastayı ziyaret edin, esirlerin bağını çözün. Zira bir Müslüman, hasta bulunan bir din kardeşini ziyaret edince, oradan dönünceye kadar cennet hurfesi toplamaya devam eder.” buyurdu. Ashap: “Ey Allah’ın Rasülü! Cennet hurfesi nedir?” diye sordular. Peygamberimiz (SAV): “Cennetin derilmiş meyveleridir.” cevabını verdi.

     Dinimiz, biz Müslümanları toplumsal görevlerle mükellef tutmuş ve karşılığında pek büyük mükâfatlar bulunduğunu haber vermiştir. Kişinin inancı ile bilgisi birleşirse, yapacağını şevkle ve manevi bir haz duyarak yapar.

     Peygamberimiz (SAV) şöyle buyuruyor:

 

مامن مسلم يعودمسلماغدوة إلاصلىعليه سبعون ألف ملك حتىيمسي وإن عاده عشية إلاصلي عليه سبعون ألف ملك حتىيصبح وكان له خريف فىالجنة.

 

     “Bir Müslüman, sabahleyin bir hasta Müslüman’ı ziyaret ederse, akşam olasıya kadar yetmiş bin melek ona rahmet ve mağfiretle dua eder. Akşamüstü ziyaret ederse, sabah olasıya kadar yetmiş bin melek ona dua eder. Ona mahsus olarak cennette derilmiş meyveler vardır.”

     Cemiyeti teşkil eden insanlar, dinimizin emrettiği vazifeleri yapmayacak olursa, haklar yüzüstü kalmış ve sahibine ulaşmamış olur. İnsan, yapmakla mükellef bulunduğu işlerin bir kısmını düşünerek bulabilir. Eğer dini bir kaynaktan bunları öğrenecek olursa vicdan rahatlığı içerisinde vazifesini yapmış olur. Peygamberimiz (SAV) bu vazifeleri şöyle açıklıyor:

 

حق المسلم خمس:ردالسلام وعيادة المريض واتباع الجنآءزوإجابة الدعوة وتشميت العاطس.

 

     “Müslüman’ın, diğer bir Müslüman üzerindeki hakkı beştir: Selam almak, hasta ziyaretine gitmek, cenaze peşinden kabire kadar gitmek, davete icabet etmek ve aksırana yerhamükallah demek.”

     Bir Müslüman’ın bizim üzerimizdeki hakkı demek, bizim onlara karşı yapmaya memur ve mecbur olduğumuz mükellefiyetler demektir. Bu vazifeleri yapmadıkça Allah’ın emirlerini ifa etmemiş ve kul hakkının sorumluluğunu yüklenmiş oluruz. Peygamberimiz (SAV), bizleri bu konuda uyarmakta ve omuzlarımız üzerine yüklenen bu hakların neler olduğunu bizlere haber vermektedir.

     Selam, kelamın anahtarı mesabesindedir. Selamlaşan müminler, birbirleriyle konuşmak için bir fırsat elde etmiş olurlar. Bu konuşmalar samimiyetin artmasına ve dostlukların kuvvet bulmasına yardım eder. Bu ince hikmetten dolayı, bize selam veren kimseye şevkle ve kalpten kopup gelen bir arzuyla mukabele etmelidir. Onun verdiği selama ziyadesiyle mukabele etmek, kendisine olan sevgimizin ziyadeliğini açığa koymuş olur.

     Hastalığın tesiriyle sararmış solmuş, yatak esiri olmuş bir kimsenin, kendisinin ziyaret edilmesinden ve geçmiş olsun, Allah şifa versin gibi dualardan son derece memnun kalacağı çok açık bir gerçektir. Hastalıkla meyus olan bir kimseye karşı sıhhatle mesut olan bir kimsenin üzerinde bulunan bu vazifeyi ihmal etmemelidir. Peygamberimiz (SAV) şöyle buyuruyor:

 

إن المسلم إذاعادأخاه المسلم لم يزل فىخرفة الجنة حتىيرجع.

 

     “Bir Müslüman, hasta olan din kardeşine geçmiş olsun demeye giderse, geriye dönesiye kadar, cennet bahçesinde meyve dermeye devam eder.”

     Bir diğer hadis de şöyledir:

 

عودواالمريض واتبعواالجنازة تذكركم الآخرة.    

    

     “Hastaya geçmiş olsun ziyaretine gidiniz. Cenazenin peşinde kabre kadar gidiniz. Bunlar size ahireti hatırlatır.”

     Hasta ziyaretiyle ilgili görevlerimiz sadece Müslüman hastalarla sınırlı değildir. Komşularımız veya tanıdığımız diğer gayri Müslimlerden bir kişi hastalanır veya ameliyat olursa onun ziyaretine gitmek, bizim için İslami ve medeni bir vazifedir. Bu hususla ilgili hareket noktamız: “Acaba o buna layık mı?” düşüncesi olmamalıdır. Tam tersine; “Müslüman olarak bize yakışan davranış nasıl olmalıdır?” düşüncesi olmalıdır. Bu konuda bize en iyi ve en güzel örnek yine Peygamberimiz (SAV) Efendimizdir:

     “Peygamberimiz (SAV)’e hizmet eden bir Yahudi çocuk hastalanmıştı. Onun hasta olduğunu duyan Peygamberimiz (SAV), ziyaretine gitti ve başucuna oturdu da: “Müslüman ol.” dedi. Çocuk yanı başında oturan babasına baktı. O yavrusuna hitaben: “Ebul Kasım’a itaat et.” dedi. Çocuk ta hemen Müslüman oldu. Peygamberimiz (SAV) şöyle söyleyerek dışarı çıktı:

     “Onu ateşten kurtaran Allah’a hamd olsun.”

     Nezaket ve nezahet dini olan İslam, beşeri muaşeret kaidelerini çok geniş ve sağlam temeller üzerine oturtmuş bulunmaktadır. Yüce ve yüceltici olan İslam’ın esaslarını bilfiil yaşayan ve ümmetine tebliğ eden Peygamberimiz (SAV), Abdül Kudüs adındaki bu Yahudi çocuğunun kendisine hizmet etmesine mukabil bu asil ve nazik ziyaretiyle mukabele etmişti. Bu davranış hem çocuğun babasının gönlünü hoş etmiş, hem de çocuğu ebedi hayatın saadetine eriştirmişti.

     İslam’a bakış açımız ve hayatı anlama ufkumuz Peygamberimiz (SAV)’in sünnetlerine uygun bir hale gelecek olsa pek çok gafilin uyanmasına, birçok gayri Müslim’in iman nuru ile boyanmasına hizmet etmiş oluruz. İslam’ı iyi anlamamış ve layıkı ile anlatamamışsak, kusur dinimizin değil, dar görüşlü olan bizlerindir.

     Hastaların ziyaretine gitmeyi bizlere emreden Peygamber (SAV)’in, bizzat hastaları ziyaretlerinden ve onlara yaptığı tavsiyelerinden birkaç örnek verelim. Zira Peygamberimiz (SAV)’in hareketleri, bizim için dini bir hüccet, hem de yapacağımız işi şevkle yapmamıza amil olur. Peygamberimiz (SAV), Selman-ı Farisi (RA)’ın hastalığında geçmiş olsun demeye varmış ve ona: “Hasta yatağında senin için üç haslet; Rabbini hatırlama ve hatalardan soyunup geçmiş günahlarına kefaret olma imkânı vardır. Bir de hastanın duası, kabul olunması vadolunmuştur. Gücünün yettiği kadar Allah’a dua et.” buyurmuştur.

     Yine Peygamberimiz (SAV), veda haccı yılı, şiddetli bir hastalığa tutulan Sa’d b. Ebi Vakkas’ın ziyaretine varmış ve onun malı ile ilgili vasiyet arzularını dinleyip, bunları makul ve dini bir çizgi üzerinde toplayarak: “Üçte bir yeterlidir. Üçte birçoktur. Mirasçılarını zengin olarak bırakman, onları fakir ve halktan dilenir bir halde terk etmenden hayırlıdır. Sen, Allah’ın rızasını arayarak harcadığın bir parada hatta hanımının ağzına koyacağın yenilecek bir şeyde bile muhakkak sevaba erdirilirsin.” buyurmuştur.

     İnsan vazifesini yapmadığı zaman sorumlu olacağını hatırından çıkarmamalıdır. Kötü bir işi yapmak nasıl bir cürümse iyi ve hayırlı vazifeleri yapmamak ta suç sayılmıştır. Peygamberimiz (SAV)’in rivayet ettiği Hadis-i Kutsi şöyledir:

عن أبىهريرة رضي الله عنه قال قال رسول الله(صعلم)إن الله تعالىيقول يوم القيامة ياابن آدم مرضت فلم تعدنىقال يارب كيف أعودك وأنت رب العالمين.قال أماعلمت أن عبدىفلانامرض فلم تعده أماعلمت أنك لوعدته لوجدتنىعنده.ياابن أدمإستطعمتك فلم تطعمنى.قال يارب كيف أطعمك وأنت رب العالمين.قال أماعلمت أنه استطعمك عبدىفلان فلم تطعمه أماعلمت أنك لوأطعمته لوجدت ذالك عندى.ياابن آدم إستسقيتك فلم تسقنى.قال يارب كيف أسقيك وأنت رب العالمين.قال إستسقاك عبدىفلان فلم تسقه أماعلمت أنك لو سقيته لوجدت ذالك عندى.

 

     “Allah: “Ey Âdemoğlu, ben hastalandım da sen bana geçmiş olsuna gelmedin.” buyuracak. Kul: “Ey Rabbim, sen âlemlerin Rabbi olduğun halde ben seni nasıl ziyaret edebilirim?” der. Allah: “Bilemedin mi? Falan kulum hastalandı da sen onu ziyaret etmedin. Bilemedin mi, şayet sen onu ziyaret etseydin, benim rızamı onun yanında bulacaktın.” der.

     Allah: “Ey Âdemoğlu, senden yemek istedim de bana yemek vermemiştin.” buyurur. Kul: “Ya Rabbi, sen kâinatın Rabbi olduğun halde, ben sana nasıl yemek verebilirim?” der. Allah: “Bilmiyor musun, falan kulum senden yemek istedi de sen ona yemek vermemiştin. Bilmiyor muydun ki, eğer sen onu doyursaydın, verdiğini benim yanımda bulacaktın.” buyurur.

     Allah: “Ey Âdemoğlu, senden su istemiştim de sen bana su vermemiştin.” buyurur. Kul:“Ey Rabbim, sen âlemlerin Rabbi olduğun halde ben sana nasıl su verebilirim?” der. Allah: “Falan kulum senden su istemişti de sen su vermemiştin. Sen bilmiyor muydun, şayet ona su vermiş olsaydın, verdiğinin mükâfatını benim yanımda bulacaktın.” buyurur.

     Hasta ziyaretine varan insanın dikkat etmesi gereken hususlar vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

     Bir hastalığa müptela olmuş kimsenin yanına vardığımızda Peygamberimiz (SAV)’in yaptığı şu duayı okuyarak afiyet dileğinde bulunulmalıdır:

 

ألحمدلله الذىأنقذه من النار.

 

     “Zarar vermeksizin geçmiş olsun. İnşallah temizliktir.”

     Hastanın yanında fazla oturup da can sıkıntısına sebep olunmamalıdır. Zira ziyaretin en makbul olanı kısa olanıdır. Peygamberimiz (SAV), bu ölçüyü şöyle açıklıyor:

 

ألعبادة فواق ناقة.

 

     “Hasta ziyareti deve sağacak kadar kısa olmalıdır.”

     Hasta ziyaretiyle ilgili önemli bir noktayı, Peygamberimiz (SAV),şöyle açıklıyor:

 

إذادخلتم علىالمريض فنفسوا له فىأجله فإن ذالك لايردشيأويطيب نفسه

 

     “Bir hastanın yanına vardığınız zaman, ona eceli hakkında üzüntü veren düşünceyi giderin. Sizin bu davranışınız, kaderden hiçbir şeyi geri döndürmezse de onun ruhunu hoş eder.”

     Edep dini olan İslam, beşeri münasebetlerimizle ilgili her hususu bir kaideye bağlamış bulunmaktadır. Bunlara adab-ı muaşeret adı verilir.

       Peygamberimiz (SAV), hasta ziyaretiyle ilgili diğer bir ölçüyü şöyle açıklıyor:

 

من تمام المريض أن يضع أحدكم يده علىجبهته ويسأله كيف هووتمام تحيتكم بينكم المصفحة.

 

     “Sizden birinin hasta ziyareti yapması, elini onun alnına koyup ne durumda olduğunu sorması, hastaya geçmiş olsun duasında bulunmasının tamamlayıcısıdır. Aranızda İslami tahiyyenin, selamlaşma usulünün tamamlanması da müsafaha yapmaktır.”

     Hastaya Rabbimiz hakkında hüsn- ü zan besleyecek konuşma yapılmalı, onun da size duada bulunmasını istemelisiniz. Vasiyette bulunursa, bunu dini ölçüleri aşmayacak şekilde yapmasına fikren yardım edilmeli, insanlarla helalleşmeye teşvik edilmelidir. Son demlerini yaşamakta olan hastanın yanında kelime-i tevhid okumalı, fakat ona sen de söyle diye ısrarda bulunulmamalıdır.

     Hayatı ve ölümü yaratan Allah, günah kirlerinden temizlemek veya derecesini yükseltmek için kulunu bir derde müptela kılar. Hastanın sararıp solması ile sonbaharda yaprakların rüzgârın esmesiyle döküldüğü gibi, hataları affolunur. Günah kirinden temizlenince derecesi yükselir.

     Hastalığın suçluları tedip edip ıslah edeceğini Peygamberimiz (SAV) şöyle haber veriyor:

ألمرض سوط الله فىالأرض يؤدب به عباده.

 

     “Hastalık yeryüzünde Allah’ın kamçısıdır. Onunla kullarını tedip ve terbiye eder.”

     Bu hadis-i şerif, mucizevî bir ifade edilen hakikatleri yansıtmaktadır. Hastalık kamçısıyla terbiye edilen nice asiler itaate yönelmiş, nice suçlular tevbekar olmuş ve nice zalimler adalet ve hakkaniyetle muttasıf olmuşlardır.

     Allah, hastalıklara karşı sabırlı ve hastalara karşı müşfik olmayı; onları ziyaret edip kendilerini yaşama ümidiyle teçhiz etmeyi ve vasiyet ahkâmıyla alakalı bilgilerle tenvir etmeyi cümlemize nasip eylesin.

 

KAYNAK : KÜRSÜDEN MÜ’MİNLERE VAAZLAR     MEHMET EMRE


Yorumlar - Yorum Yaz
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Saat