• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam242
Toplam Ziyaret5102603
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları

İnsan Denen Varlık

İNSAN DENEN VARLIK

 

İnsan nedir? Bu soruya İlim, felsefe, sanat ve din, ayrı ayrı cevap vermektedir.

İlim, insanı yalnız bedensel yönünden tanıtıyor. Bu yüzden, ilmin tanıttığı insan yaşayan insandan çok cansız insandır. Biz yaşayan insanın ne olduğu sorusuna cevap aramaya çalışacağız.

 

Sanat, insanı duygudan ibaret gördüğü için gerçek insanı anlamak ve tanıtmaktan uzak bulunmaktadır. O da konuya yalnız bir yönünden bakmakta, doyurucu bilgi verememektedir.

 

Felsefenin insana bakışı kuşkusuz çok daha ileri, çok daha bütüne götürücü bir durum arz etmekle birlikte, insanı, geçmişi-geleceğiyle kavramak noktasında yaya kalmaktadır. Bunun başlıca nedeni felsefenin kullandığı aracın, aklın insandaki sevgi ve aşktan kaynaklanan gizlerle örtülü yönünü anlamakta yetersiz oluşudur.

 

Şu ana kadar saydığımız disiplinlerin, birer yönünü ele alarak değerlendirdikleri insana, bunların tümünü dikkate alarak bakan tek kurum dindir. Biz burada, din sözünden İslam’ı anladığımızı belirterek dinler arası bir karşılaştırmaya girmeyeceğiz. Böyle bir karşılaştırmanın gerekli olduğu görüşünde de değiliz.

 

İnsan evrensel anlam ve önemi olan bir varlıktır. Yaratıcı güç onu yaratılış amacını gerçekleştirebilmesi için en güzel ve en mükemmel şekilde yaratmış, ona kendi ruhundan üflemiş, onu zekâ, akıl, anlayış ve kavrayış gücüyle donatarak içinde yaşadığı dünyanın sırlarını çözmeye elverişli duruma getirmiştir.(1)

 

Ebu Hayyan Et- Tevhidi ise insanı şöyle tarif ediyor;

 

Kalıbıyla şahıs, benliğiyle zat, ruhuyla cevher, aklıyla güç, vahdetiyle bütün, çokluğuyla fani, ruhuyla baki, intikal yönünden ölü, kemal yönünden diri, ihtiyaç bakımından noksan, istek bakımından tam, varlığın özü, kendisinde her şeyden bir şey bulunan ve her şeyle alakadar olan varlık. İşte, insan budur.

 

Mehmet Akif Ersoy, insanoğlunun yüceliğini şöyle ifade etmektedir.

 

"Senin mahiyetin hatta meleklerden de ulvidir,

Evâlim sende pinhândır, cihanlar sende matvîdir,

Meleklerden büyük hem çok büyük tepcîle mazharsın,

Tekâlifin emânet-gahısın, bir başka cevhersin.”

 

Hz. Ali (r.a.) ise;

 

"Sen küçük bir cisim olduğunu sanırsın ama, en büyük alem senin içinde gizlidir" diyerek insanoğlunun alemlerin en yücesi olduğunu belirtmektedir.

 

 

 

 

 

 

Cüneyd El Bağdadi diyor ki ;

 

“İnsandaki ilahi varlık, varlığın en mükemmelidir. İğreti varlık Allah’tan zuhur eden nurlarla eriyip yok olmaya hem uygun ve hem de müstehaktır. İlahi nurlar beşeri izleri mahveder, beşeri vücutları kaldırır. Diri o kimsedir ki, hayatı yaratıcının hayatıyladır. Yoksa hayatı, şeklinin varlığına bağlı olana diri denmez.

 

Kuran- ı Kerimin beyanına göre, en güzel ve en mükemmel şekilde yaratılan insan, yeryüzünde sosyal adaleti gerçekleştirmek, yeryüzünü imar etmek, Allah’ın dinine yardım etmek, Allah’ı tanımak ve ona ibadet etmek için yaratılmıştır. İnsan yeryüzüne Allah’ın halifesi olarak gönderilmiştir. Öteki varlıkların tümü bu vekâlet görevini yerine getirebilmesi için insanın emrine verilmiştir.

 

Birçok ayetiyle Kuran insanı, kâinattaki yüce yerini bilmeye ve mertebesine layık bir hayat yaşamaya davet etmektedir.

 

Şeyh Galip (1799) bu gerçeği şöyle ifade etmektedir.

 

“Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen

Merdum-i dide-i ekvan olan ademsin sen”

 

Bedeni topraktan yaratılan insan, ilahi ruhun üflenmesiyle büyük bir değer kazanmış, kâinatın özü varlıkların göz bebeği haline gelmiştir. Bu yüce varlık, kainat kitabının ismi azamı,kainat bahçesinin gülü , kainat ağacının meyvesidir.

 

İmamı Rabbaninin ifadesiyle insan, nüsha-i camia, her şeyi bünyesinde toplayan bir varlıktır. Varlıkta parça, parça bulunan her şey insanda toplanmıştır.”Allah ademi kendi suretinde yarattı” hadisinin anlamı da budur. Bu toplayıcı özellik insanın kalbindedir. Bu gerçeğe işaret eden İslam büyükleri arş ve içindekileri insanın kalbine koysanız kalbin bir köşesini bile doldurmaz, demişlerdir. Çünkü kalp bütün unsurları, arşı, kürsüyü, aklı, mekânı hatta imkân dâhilinde olan her şeyi kuşatmıştır.

 

İnsanın bu özelliğine Toynbee şu sözleri ile açıklık getirmektedir.  Şuna inanmakta zorluk

Çekmeyiz. İnsan ruhsal boyutu ile yaratıcı gerçeğin bir parçası, fizik boyutu ile ise müşahede ettiğimiz fizik âleminin bir parçasıdır.(3)

 

Sehl bin Abdullah Et-Tüsteri şöyle diyor; Kalp ve sine, arş ve kürsünün bizdeki karşılıklarıdır.

 

Sühreverdi ise,Arş,halk ve hikmet alemlerinin kalbi,kalp ise emir ve kudret alemlerinin arşıdır. Hadisi kutsi’de şöyle buyrulmuştur.”Ben göklere ve yerlere sığmam, mümin kulumun kalbine sığarım.”

 

Sohbetimizi Hz.Ali’nin şu sözleri ile tamamlayalım.

 

Yeryüzünde Allah’ın bir takım aynaları vardır ki onlara kalpler denir. Onların Allah katında en sevgili ve sevimlisi, en dayanıklı, en arı ve en duygulu olanıdır.

 

 

                                                                                  Mehmet Emin BAYAR

                                                                                  E.Teftiş Kurulu Başkanı

1. Faruki.The Role Of İslam 29-30

2. Rabbani . 1/95

3. Toynbee , Man’s Concern With Death  84

 


Yorumlar - Yorum Yaz
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Saat