KİTABIN HAYATIMIZDAKİ YERİ
Kur�an�ın ilk emri �oku!�dur. Vahiy oku diyerek başlıyor. Oku
emrine, okuma yazma bilmeyen bir Peygamber muhatap oluyor.
Peygamberimizin elinde henüz bir kitap da olmadığına göre ne okuyacak?
1-Bundan sonra vahyedilecek kitabı,
2-Kainat kitabını
Peki, okuma yazma bilmeyen bir Peygamber nasıl okuyacak?
-Düşünmek,
yaratılışın hikmetini anlamak, ibret nazarı ile kainat kitabını gözden
geçirerek tefekkür etmek de bir nevi okuma sayılır. Bu anlamda en
mükemmel okumayı da hiç şüphesiz Peygamberimiz yapmıştır.
Allah
kitaplı bir toplum öngörmüştür. İnsanlığın atası, ilk peygamber Adem
Babamıza 10 sahife gönderilmiştir. Ardından Şit( a.s) 50, İdris( a.s)
30 ve İbrahim(a.s)�a 10 sahife gönderilmiştir. İlk dönem sahifeler
halinde gelen vahiy daha sonra büyük kitaplar halinde gelmeye
başlamıştır:
Hz Musa(a.s)�a Tevrat,
Hz Davut (a.s)�a Zebur
Hz İsa (a.s)�a İncil,
Hz Muhammed (s.a.s)�e Kur�an-ı Kerim gönderilmiştir.
Tevrat,Zebur
ve İncil tahrif edilmiş bir halde halen elde mevcuttur. The Bible
(Kitab-ı mukaddes) olarak adlandırılan bu kitaplar iki bölümden oluşur.
İlk bölüm, Ahd-i Atik(Tevrat ve Zebur),ikinci bölüm ise Ahd-i Cedid(
İncil ve daha sonra gelen mektuplar) dan oluşur.
Allah
her topluma Peygamber göndermiştir. Hintlilerce kutsal sayılan Vedalar
ve Upanişatlarda anlam yönünde ayete benzeyen bazı ifadelere
rastlanılmasında şaşılacak bir durum yoktur. Muhtemelen Peygamberlerin
öğretileri dilden dile dolaşırken söz konusu kitapların yazıldığı
sırada kayıtlara da geçmiş olmalıdır.
�Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür.� �Söz uçar yazı kalır.� denilir. Bu
anlayıştan hareketle tarih boyu insanlar, tarihlerini, elde ettikleri
bilgi, bulgu ve tecrübelerini kaydetmek için çeşitli yollar aramışlar,
ilk çağlarda çeşitli şekil ve figürleri taşlara işlemişler, daha
sonraları yazının icadı ile kitaplar yazılmaya başlanmıştır. Tarih
kitaplarında yazının ilk defa M.Ö 3500. yıllarda Sümerler tarafından
bulunduğu belirtilmektedir. O zamandan bu güne kadar milyonlarca kitap
yazılmış, matbaanın icadı ile de kitap yazımı ve basımı işi kolaylaşmış
ve hızla yayılmaya başlanmıştır. Daha önce el yazması kitapları sadece
belli kimseler elde edebilirken matbaanın icadı, kitap basım işinin
maliyetinin düşmesi ile isteyen her kes kitaba ulaşır hale gelmiştir.
Akıllı
insan kendi aklı ile birlikte başkalarının aklından da yararlanan
kimsedir. �Denenmişler denenmez.� İnsanlığın büyük bedel ödeyerek elde
ettiği tecrübeyi yeniden denemek akıl karı değildir. Bu sebeple geçmiş
toplumların tecrübelerinden yararlanarak geleceğe daha donanımlı bir
şekilde yürümek gerekir. Bunun için de yararlı olan en azından işimiz
ve mesleğimizle ilgili kitapları okumamız, okuyan bir fert ve okuyan
bir toplum olmamız gerekiyor.
Bilim
ve teknolojide, şiir ve edebiyatta, sanat ve zanaatta özetle kültür ve
medeniyette gelişmiş olan toplumlar, gelişmişliklerini çok okumaları ve
düzenli çalışmaları sayesinde elde etmişlerdir.
Üzülerek ifade edelim ki millet olarak okumayla aramızın fazla iyi olduğu söylenemez. 72 milyonluk bir ülkede gazetelerin toplan trajının bir
buçuk milyonu bulmamasından, yeni basılan bir kitabın bir seferlik
baskısının 5.000 yada 10.000 olmasından pekala anlayabiliyoruz.
Türkiye�nin
kültürel seviyesinin, AB ülkeleriyle karşılaştırıldığında oldukça
gerilerde olduğu görülür. Almanya�da 11 bin 332, İngiltere�de 4 bin
937, İspanya�da 5 bin 209 ve Fransa�da 4 bin halk kütüphanesi
bulunuyorken, Türkiye�de bu sayı yalnızca bin 435. Bu kütüphanelerden
yaklaşık 256�sı personel olmadığı gerekçesiyle kapalı tutulurken
diğerlerinin birçoğunda uzman personel sıkıntısı yaşanıyor. Türkiye,
kütüphanelerde çalışan uzman personel bakımından da AB ülkelerine
oranla oldukça gerilerde bulunuyor. İngiltere�de halkın yarısı
kütüphaneye üye iken Türkiye�de bu rakam sadece yüzde 6�da kalıyor.
Yapılan bir başka araştırmaya göre, Türkiye�de okuma alışkanlığı
kazandırması gereken öğretmenlerin bile okuma alışkanlığına sahip
olmadığı anlaşılıyor.
Türkiye�de 5 kişiye 1 kitap düşüyor! Almanya�da halk kütüphanelerinde toplam 104 milyon kitap bulunurken Türkiye�deki kütüphanelerde toplam 13 milyon kitap mevcuttur.
Yine Almanya�da halk kütüphanesi başına düşen kitap sayısı 25 bin iken
Türkiye�de bu sayı 6.000�dir. AB ortalaması ise 16.000. Almanya�da kişi
başına 1.3 kitap düşerken Türkiye�de 5 kişiye 1 kitap düşüyor. AB
ortalamasına ise kişi başına 3 kitap düşüyor. Yapılan bir araştırmada
ülkemizde kahvehanelerin okul sayısını üçe
katladığı ortaya çıkmıştır. Türkiye�de 42 bin 268 ilk ve ortaöğretim
kurumuna karşılık, (Ayrıca, 11 bin civarında da okul öncesi kurum da
bulunuyor) kahvehane sayısı 123 bin 659, meyhane sayısı ise 16 bin
426�dır.
Lise
öğrencileri, ders dışında pek kitap okumuyorlar çünkü kendileri için
hayati bir önemi haiz olan ÖSS ye çalışıyorlar. Üniversite gençliği de
pek okumuyor. Bu durumda;
1-Diplomalı cahiller yetişiyor.
2-Mesleğini okuduğu okuldan biraz bilen, mesleği dışındaki konularda tamamen cahil meslek erbabı yetişiyor.
3-Beyin, bilgi ile donanmayınca, onun yerini dedikodular, kuruntular, vehimler, korkular, tahminler, önyargılar dolduruyor.
4-Eğitimsiz
bir insanın günlük hayatta kullandığı kelime sayısı 500, eğitimli
olduğu sanılanların ise 1000 kelimeden ibaret kalıyor.
5-Okumayan kimselerin hayal dünyası dar oluyor, bu da onun hem başarısını hem de kazancını sınırlıyor.
6-Bilinçsizlik yanlış yaşam tarzlarına yönelmeye ve zararlı alışkanlıkların edinilmesine yol açıyor. Bu da yaşam kalitesini düşürüyor.
7-Bilinçsizce
yaşam tarzı sebebiyle, kah sağlığımızı bozuyoruz, kah işimizde
önlenemez zararlarla karşılaşıyoruz. Bütün bunlar cebimize ve bütçemize
dokunuyor.
8-Bilinçsizlik
insani ilişkilerimizi de etkiliyor. Kimisi ile küsüyoruz, kimisi ile
kavda ediyoruz, yaralanmalar ve cinayetle sonuçlanan hadiselerle
karşılaşıyoruz.
9-Kitabi bilgi ile donanmayan zihinler, kaynağı ve aslı belirsiz rivayet kültürü ve hurafelerle doluyor.
10-Bireylerin
iradesini ve kararlarını bilgi donanımlı beyinler yönetmeyince, iç
güdüler iradeye ve kararlara hükmetmeye başlıyor, bu da tehlikeli
sonuçlara yol açıyor.
Bu
sebeple cehaletin karanlığından ve bilinçsizliğin tehlikelerinden
korunmak için okuyan bir birey olmamız ve okuyan bir nesil
yetiştirmemiz gerekiyor.
Kitap
okuma faaliyetinden azami bir fayda elde edebilmek için okuyucunun,
bilinçli bir okuma yapması, hangi kitabı niçin okuması gerektiğini iyi
bilmesi gerekiyor.
İlim ilim bilmektir.
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsen
Ya nice okumaktır.
Okumaktan murat ne
Kişi Hakkı bilmektir.
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru emektir.
Demek ki, okumaktan maksat, hayatı yaratılış gayesine göre bilgili ve bilinçli bir şekilde yaşamaktır. Yaşanmayan bilgi yükten başka bir şey değildir. Günümüzde nitelikli suçlar ve nitelikli dolandırıcılıklar niçin
okuduğunu ve neyi okuması gerektiğini bilmeyen yüksek diplomalılar
arasından çıkıyor. Böyleleri için Kur�an-ı Kerim, �Kitap yüklü
merkepler�(Cuma,5) benzetmesini kullanıyor.
1-Bilinçli bir okuma, insanı olgunlaştırır ve geliştirir.
2-Bilinçli bir okuma, insanın bilgi ve görgüsünü artırır, yaşam kalitesini yükseltir.
3-Bilinçli bir okuma, insanı aydınlatır, hayatı kolaylaştırır, zorluklara karşı direnç ve güç sağlar.
4-Bilinçli bir okuma, hayata anlam katar, insanın kendisini manen iyi hissetmesini ve mutlu olmasını sağlar.
5-Bilinçli bir okuma, insanı hem mesleğinde hem de toplumda ayrıcalıklı bir konuma yükseltir.
Zaten
Allah da Kur�an-ı Kerim�de, �Deki hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur
mu?(Zümer,9) buyurarak, bilenin mutlak üstünlüğüne işaret ediyor.
Okuyarak aydınlanmış kimseler nerede olursa olsun hemen kendini belli ediyor zaten.
Kitap Okuma Takip Edilecek Usul:
1-İlköğretimde ve lise de yararlı her türlü kitap okunmalı ve kitap okuma alışkanlığı kazanılmalıdır.
2-Üniversitede, meslekte uzmanlaşmak için daha ziyade mesleğe yönelik kitaplar okunabilir.
3-İş
hayatında ise meslekle ilgili her türlü yayının yanında, günlük hayatta
karşılaştığımız sorunlar, tartışılan problemler ve ilgimizi çeken
yayınlar da imkanlar ölçüsünde okunmalıdır. Buna göre;
Günlük bir gazete,
Haftada bir kitap,
Ayda bir dergi okuyan kimse �okur� kabul edilebilir.
Biz
okumaya verdiğimiz önem dolayısı ile Kutlu Doğum Haftasında 1000 adet
kitap dağıtacağız. Biz bunları sırf etkinlik olsun diye değil,
okunsun diye dağıtıyoruz. Lütfen okuyunuz. Hatta ailenizde okuma
saatleriniz olsun. Haftada birkaç kez, ailece toplanarak bir konuyu
okuyup yorumlayınız. Böylece, bir süre sonra
ufkunuzun genişlediğini, zihninizde yeni açılımların oluştuğunu,
dünyaya, hayata, olaylara ve insanlara bakışınızın değiştiğini
göreceksiniz.
(Mukadder Arif UÜKSEL/Divriği Müftüsü
(Merkez Kültür Camii,28.03.2008 Cuma)