• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam291
Toplam Ziyaret5103757
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları

Kurban İbadetinin Önemi

KURBAN İBADETİNİN ÖNEMİ

Yüce dinimizin bizlerden istemiş olduğu bütün ibadetlerde hem fert açısından hem de toplum açısından birçok yararları vardır. Namaz kişiyi ibadet şuuruna ulaştırırken bir yandan da Kuranın ifadesiyle namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. (Ankebut, 29/45) Aynı şekilde oruç, zekat, hac vb. ibadetlerimiz şahsımıza birçok güzellikler kazandırmanın yanı sıra toplumun birlikteliğini sağlayan ve toplum dayanışmasını güçlendiren unsurlardır. Nitekim Kurban ibadeti de böyledir.

Diğer günlerde kendisinin etinden derisinden yararlanmak için kesilen hayvanlarla, kurban bayramında kesilen hayvanlar arasında elbete bir ayrım vardır. Kurban bayramında kesilen hayvanlar sadece kan akıtmak, yada etinden yararlanmak için kesilmemektedir. Bu ibadeti sadece bu unsurlara indirgemek elbette yanlış olacaktır. Bu sebeple ibadetlerimizi yerine getirirken o ibadetin konulma amacına uygun olarak hareket etmeliyiz. 

Sözlükte “yaklaşmak, Allah’a yakınlık sağlamaya vesile olan şey” anlamına gelen kurban, dinî bir terim olarak, “ibadet maksadıyla belirli bir vakitte belirli şartları taşıyan hayvanı usulünce boğazlamak, ya da bu şekilde boğazlanan hayvan” demektir. Arapça’da bu şekilde kesilen hayvana udhiyye denilir.[1]

Kurban İbadeti Yüce Rabbimizin Hz. Ademle başlayan ve kıyamete kadar sürecek olan insanlığa emrettiği ibadetlerdendir. Nitekim Kuran-ı Kerimde bu hususa şöyle işaret edilmektedir.

وَلِكُلِّ أُمَّةٍ جَعَلْنَا مَنسَكاً لِيَذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَى مَا رَزَقَهُم مِّن بَهِيمَةِ الْأَنْعَامِ فَإِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَلَهُ أَسْلِمُوا وَبَشِّرِ الْمُخْبِتِينَ

“Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık. İşte sizin ilahınız bir tek ilahtır. Şu halde yalnız ona teslim olun. Alçak gönüllüleri müjdele!”[2] Bir başka ayette ise mealen şöyle buyrulmaktadır. “(Ey Muhammed!) Onlara, Adem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, “Andolsun seni mutlaka öldüreceğim” demişti. Öteki, “Allah ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder” demişti.”[3]

Kurban, mali bir ibadet olmanın yanı sıra, kesilen hayvanların etlerinin ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması sonucunda toplum hayatını iyi yönde etkileyen bir ibadettir. Bu sebeple Kurban ibadetinin hem fert açısından hem de sosyal yönden birçok faydası vardır.

Kişi kurban kesmekle öncelikle Allah’ın emrine, Hz. Peygamberin sünnetine uymuş olur. Nitekim Kuran-ı Kerimde فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ “Rabbin için namaz kıl kurban kes” buyrulmaktadır. Elmalılı Hamdi Yazır Tefsirinde bu ayeti şu şekilde izah etmektedir. “İhlas ile namaz, şükrün kalbi, lisani ve bedeni bütün çeşitlerini bir araya getirmekle beraber mali ibadeti kapsamadığından sadece namazla yetinilmeyip onunla beraber mali fedakarlıkla kurban keserek hayır yapmada emrolunmuş ve bu şekilde Hz. İbrahim’in sünneti olarak devam ede gelen Kurban bayramına da işaret buyrulmuştur.” Ayrıca yine bu sürenin tefsirini de şöyle ifade etmektedir. “Sana o kevseri verdiğimizden dolayı haydi sende Rabbinin bahşişine, vergisine hem bedenen hem malen her şekli ile şükretmek üzere Rabbin için ihlas ile namaz kıl, namaz kılmakla beraber kurbanda kes, o zaman böyle tevhid ve ihlas ile fedakârâne, ibadet, kulluk ve çok hayır işleyerek nimeti anlat. Rabbinin sana olan ihsanının kesilme ihtimali yoktur.” [4]

Sevgili Peygamberimizde hadis-i şeriflerinde Kurban ibadetinin önemine şöyle dikkat çekmektedir. “Kim imkânı olduğu halde kurban kesmezse bizim mescidimize yaklaşmasın”[5], “Ey insanlar, her sene, her ev halkına kurban kesmek vâciptir”[6] , “Bu günümüzde bizim için ilk yapılacak şey namaz kılmaktır. Ondan sonra evlerimize dönüp kurban kesmek olacaktır. Her kim (böyle) yaparsa Sünnetimize uygun iş görmüş olur”[7]

Kurban kesmek kişinin samimiyetinin bir ifadesidir. Yaratanının istediği şeyi yerine getirmede samimiyeti ortaya çıkaran bir ibadettir. Bu sebeple, Kurban kesmek zekat ve fıtır sadakası vermekten daha fazla fedakarlık ifade eden bir ibadettir.[8] Bugünkü kurban şeklinin ortaya çıkmasına vesile olan Hz. İbrahim kıssası buna en güzel örnektir. Kişi kurban kesmekle Hz. İbrahim’in göstermiş olduğu itaate kendisinin de hazır olduğunu simgesel bir davranışla göstermiş olmaktadır.  

Hz. İbrahim Yaratanına karşı bir söz vermiş ve bu sözün neticesinde kendisinden bu sözün neticesine uygun davranış beklenmiş, Hz. İsmail babasının vermiş olduğu bu sözü yerine getirmedeki samimiyetiyle imtihana çekilmiştir. Kuran-ı Kerim bu husus mealen söyle anlatılmaktadır. “İbrahim şöyle dedi:

-“Ben Rabbime (onun emrettiği yere) gideceğim. O bana yol gösterecektir.”  “Ey Rabbim! Bana Salihlerden olacak bir çocuk bağışla.”

 Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik.  Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona,

 -“Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da,

 -“Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi. 

Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik:

-“Ey İbrahim!”  “Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.”  “Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır.” 

Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık.  Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık.  İbrahim’e selam olsun. İyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o mü’min kullarımızdandı.”[9]

Kurban sadece kanın akıtılması ve etin bu günlerde tüketilmesi anlamına gelmemektedir. Kurban ferdin Yaratanına karşı duyduğu takvanın işaretidir. Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır.

لَن يَنَالَ اللَّهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَاؤُهَا وَلَكِن يَنَالُهُ التَّقْوَى مِنكُمْ كَذَلِكَ سَخَّرَهَا لَكُمْ لِتُكَبِّرُوا اللَّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَبَشِّرِ الْمُحْسِنِينَ

“Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat ona sizin takvanız (Allah’a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır. Böylece onları sizin hizmetinize verdi ki, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız. İyilik edenleri müjdele.”[10] Başka bir ayette ise mealen şöyle buyrulmaktadır.  “Bu böyle. Her kim de Allah’ın nişanelerini (kurbanlıklarını) yüceltirse şüphesiz ki bu kalplerin takvasından (Allah’a karşı gelmekten sakınmasından)dır.”[11] Ayet-i kerimeler bize, Allah’a ulaşabilmemizin ve O’na karşı takva sahibi olabilmemizin bir yolu olarak Kurbanı işaret etmektedir.

Nitekim Yüce Allah biz kullarına sayısız nimetler vermiştir. Kuran-ı Kerimde de nimetleri ne kadar saysak sayamayacağımız işaret edilmektedir.[12] Bütün ihtiyaçlarımıza cevap bulabileceğimiz bu nimetler karşısında bize düşen ise şükürdür. Kurban kesmek suretiyle kişi, bedenen yapmış olduğu ibadetleriyle beraber mali ibadetiyle şükrünü yerine getirmektedir. İşte kurban, Allah’ın verdiği nimetlerinden dolayı kendisine gösterdiğimiz bir şükür ifadesidir. Yüce Rabbimiz kutsal kitabımızda şöyle buyurmaktadır.

وَالْبُدْنَ جَعَلْنَاهَا لَكُم مِّن شَعَائِرِ اللَّهِ لَكُمْ فِيهَا خَيْرٌ فَاذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَيْهَا صَوَافَّ فَإِذَا وَجَبَتْ  جُنُوبُهَا فَكُلُوا مِنْهَا وَأَطْعِمُوا الْقَانِعَ وَالْمُعْتَرَّ كَذَلِكَ سَخَّرْنَاهَا لَكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

 “Kurbanlık büyük baş hayvanları da sizin için Allah’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken (kurban edeceğinizde) üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan siz de yiyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik.”[13]

Kurbanın ferde kazandırdığı güzelliklerden biriside cimrilik hastalığından, dünyaya olan düşkünlüğünden korumasıdır. Nitekim kesilen kurbanların etlerini fakirlere ulaştırmanın verdiği zevk ve heyecan, kişiyi mala olan düşkünlüğünden korur. Yüce Rabbimiz,  

هَاأَنتُمْ هَؤُلَاء تُدْعَوْنَ لِتُنفِقُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَمِنكُم مَّن يَبْخَلُ وَمَن يَبْخَلْ فَإِنَّمَا يَبْخَلُ عَن نَّفْسِهِ وَاللَّهُ الْغَنِيُّ وَأَنتُمُ الْفُقَرَاء

“İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz. Ama içinizden cimrilik yapanlar var. Kim cimrilik yaparsa ancak kendi zararına cimrilik yapmış olur. Allah her bakımdan sınırsız zengindir, siz ise fakirsiniz.”[14] buyurarak bizi Kendi yolunda harcamaya davet etmekte ve cimrilikten sakınmamızı emretmektedir. Sevgili Peygamberimizde bir hadisinde cimriliğin zararını şöyle ifade etmektedir.

واتَّقُوا الشُّحَّ ، فَإِنَّ الشُّحَّ أَهْلَكَ منْ كانَ قَبْلَكُمْ ، حَمَلَهُم على أَن سَفَكُوا دِمَاءَهم واستحَلُّوا مَحَارِمَهُم

“Cimrilikten sakının; Çünkü cimrilik, sizden önce geçenleri helak etmiş, onları kan dökmeye ve haramı helal görmeye sevk etmiştir.”[15]

Zekatta olduğu gibi Kurban ibadetini diğer ibadetlerden ayıran bir özelliği vardır. Kurban İslam’daki sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın en güzel örneklerinden biridir. Hergün kesilen binlerce hayvanların etlerini daha çok mali gücü olanlar tüketmektedirler. Özellikle et alma imkanı bulamayan veya çok sınırlı olan aileler Kurban Bayramında kesilen hayvanların etleri sebebiyle hem kendilerine hem de çocuklarına bu lezzeti tattırma imkanı bulmaktadırlar. Bu sebeple Yüce Dinimiz, Kurban bayramında kesilen kurban etlerini üç bölüme paylaştırarak, bir bölümünü kendimize, diğer bölümünü akrabamıza ve komşularımıza, son kısmını ise ihtiyaç sahiplerine ulaştırmamızı istemektedir. Ayrıca kurban kesen şahsın hali vakti iyi değilse kurbanının tamamını evine harcayabileceği hükmü konulmuştur.  Ancak fakirlerin ihtiyaçlarını karşılamak için kurban bayramı günlerinde kurban kesmek yerine onlara para vermek, gıda yardımı, vs. yapılması kurban ibadeti yerine geçmez. Bu husus İslam Dininde caiz görülmemiştir.[16]

Ramazan Bayramından önce verilen Fıtır sadakalarının fakirlere sağladığı bayrama hazırlık gibi, Kurban bayramında kurban kesilmesi ve etlerin fakirlere ulaştırılması neticesiyle fakirler, rızık endişesine düşmeden bayramlarını daha huzurlu ve sevinçli bir şekilde geçirirler. İhtiyaç sahiplerine Ramazan Bayramında verilen fıtır sadakaları ve Kurban bayramında verilen etlerle onlarında bayrama iştirak etmeleri sağlanır ve bu sebeple toplumda birlik ve beraberliğin önünde bulunan engeller ortadan kalkmış olur. Allah-u Teala bir ayette bu hususa şöyle dikkat çekmektedir.  “…Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (onları kurban ederken) Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.”[17]

Sosyal hayatta Kurbanın getirdiği bir başka önemli husus ise, ticaretin canlanmasıdır. Kurban ibadetini yerine getirmek isteyenlerin oluşturduğu pazar, hem hayvan yetiştiriciliği yapanlara ekonomik alanda kazançlar sağlamakta hem de bu günlerde yeni iş sahaları açılmasına sebep olmaktadırlar. Günümüzde birçok yerde Kurban çadırları kurulmakta bu yerlerde yeni iş sahaları açılmakta ve ticari hayata farklı bir canlılık getirmektedir.

Kurban ibadetinin sosyal bir faydası ise ihtiyaç sahiplerini bulunduğu karamsarlıktan kurtarılması olmaktadır. Nitekim bu günlerde Ramazanda olduğu gibi fakirler hatırlanmakta, fakirler ise kendilerinin toplumdan dışlanmadığını daha iyi fark edebilmektedirler. Bu sebeple Kurban ibadeti, fakirin sofrasına tat getirdiği gibi yüzüne neşe getiren bir ibadettir.

Şimdiye kadar yapmış olduğumuz izahatlar ışığında şunları ifade edebiliriz. Kurban ibadetini yerine getirmekle Yaratanımızın rızası kazanılmasının yanı sıra Hz. Peygamberinde sünneti devam ettirmiş olmaktayız. Nitekim Sevgili Peygamberimiz vefatına kadar on yıla yakın bir süre hep Kurban kesmiştir.[18]  Ayrıca Kurban sosyal hayatı hep olumlu yönde etkileyen bir ibadettir. Bu sebeple kurban kesip etlerini de ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak suretiyle de kişi, yaşadığı toplumdaki insanların hoşnutluğunu kazanmış olacaktır.

Bu haftaki dersimizi Cenab-ı Mevla’nın bir ayetiyle sonlandırıyorum.

قُلْ إِنَّ صَلاَتِي وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتِي لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ey Muhammed! De ki: “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.”[19] 

Yüce Rabbimiz yapmış olduğumuz ve yapacağımız bütün ibadetleri, özellikle de yakın zamanda keseceğimiz kurbanları kabul eylesin. Hem kendisinin hem de bütün insanların razı olacağı bir hayat geçirmeyi ve netice de iki dünya mutluluğunu kazanmayı cümlemize nasip etsin. Amin!

Ahmet ÜNAL

Vaiz


 

[1] TDV, İlmihal, c.II, s.1

[2] Hac,22/34

[3] Maide, 5/27

[4] Daha geniş bilgi için bkz. Hak Dini Kuran Dili, Elmalılı Hamdi Yazır, c.IX, s. 199-208

[5] İbnMâce, “Edâhî”, 2; Müsned, II, 321

[6] Tirmizî, “Edâhî”, 18; İbn Mâce, “Edâhî”, 2

[7] Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih, Hadis No:515

[8] Elmalılı Hamdi Yazır, a.g.e., s.200

[9] Saffat,100-111

[10] Hac, 22/37

[11] Hac, 22/32

[12] Nahl, 16/18

[13] Hac, 22/36

[14] Muhammed, 47/38

[15] Müslim, Birr, 56

[16] T.D.V., İslam Ansiklopedisi, “Kurban” md. c.26, s. 436

[17] Hac, 22/28

[18] Tirmizi, Edahi, 11

[19] En’am,162


Yorumlar - Yorum Yaz
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Saat