ALLAH’IN KULLARINI DENETİMİ
(MURAKABE)
Her yerde hazır ve nazırdır. Her şey Allah’ın ilmi,dilemesi ve izni ile olur. Allah’ın iradesi dışında herhangi bir şeyin olması mümkün değildir. Yerde ve gökte her ne varsa Allah bilir, işitir ve görür.
إِنَّ اللَّهَ لَا يَخْفَى عَلَيْهِ شَيْءٌ فِي الْأَرْضِ وَلَا فِي السَّمَاءِ
“Yerde ve gökte hiçbir şey asla Allah’a gizli kalmaz” (3/5)
هُوَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِي الْأَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنْزِلُ مِنْ السَّمَاءِ وَمَا يَعْرُجُ فِيهَا وَهُوَ مَعَكُمْ أَيْنَ مَا كُنْتُمْ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
“O, gökleri ve yeri altı günde yaratan sonra Arş’a istiva edendir. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona yükseleni bilir. Nerede olursanız, O sizinle beraberdir. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı görendir.” (57/Hadid,4)
إِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِ
“Doğrusu senin Rabbin hep gözetlemektedir.” (Fecr, 14)
يَعْلَمُ خَائِنَةَ الْأَعْيُنِ وَمَا تُخْفِي الصُّدُورُ
“Allah, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir” (40/Mü’min,19) Allah’ın kötülüğe imtihan gereği izni vardır ama rızası yoktur.
Yüce Allah Peygamberimize; الَّذِي يَرَاكَ حِينَ تَقُومُ
وَتَقَلُّبَكَ فِي السَّاجِدِينَ
“O, seni gece namaza kalktığında ve secde edenler arasında dolaştığında görür.”(26/Şuara,218-219)
Kur’anda, mü’minlere yöneltilen “ittika” ikazı, korkudan ziyade sakınmayı ifade eder.
“Takvanın en alt derecesi, şirkten ve haramdan sakınmak, en üst derecesi ise masivadan yüz çevirmektir.
Peygamberimiz (s.a.s), Abdullah bin Abbas’a, terkisindeyken şöyle nasihat etmiştir:
“Allah’ın emirlerini gözet ki, O da seni korusun.
Allah’ın rızasını her şeyin önünde tut, Onu önünde bulursun.
Bir şey isteyeceğin zaman Allah’tan iste,
Yardımı Allah’tan dile,
Bütün insanlar sana yardım için toplansalar, Allah’ın takdir ettiği kadar yardım edebilirler ve
Bütün insanlar sana zarar vermek için toplansalar, ancak Allah’ın takdir ettiği kadar zarar verebilirler. (Tirmizi, Kıyame, 59) (İbn-i Hanbel’in eki) Sen bolluk içindeyken Allah’a yalvar ki, Allah da sen darda iken sana yardım etsin.”
Hz Ömer, gece halkı denetlerken, sütçü bir anne ile kızın tartışmasını duyuyor. Süte su katılmasına karşı çıkan kıza annesi, “Ömer bu saatten ne bilecek deyince kızı, “Anneciğim, Ömer bilmezse Allah biliyor” diyor.
Allah kuluna şah damarından daha yakın. Bize bizden daha yakın, bizi bizden daha iyi tanıyor.
Meşhur Cibril hadisindeki “ihsan” kavramının tarifi:
“Her ne kadar sen Allah’ı göremiyorsan da Allah’ın seni gördüğünü bilmendir.” Bu anlayış, sadece namazda değil de namazın dışında da olsa, belki her halimiz ibadet sayılacak.
Allah’ın gördüğünü ve gözetlemekte olduğunu bilirsek,
Bireysel Hayatımızda;
Sosyal Hayatta:
Kul Rabbine nasıl bakar da Rabbi de kulana öyle bakarmış. Ey Merhameti bol rabbim diye yalvarırsak Allah da bize merhameti ile muamele edecektir.
Ataullah İskenderi;
Allah’ı kaybeden neyi buldu
Allah’ı bulan neyi kaybetti, diyor.
Tasavvuf ehli, insanın duygu, düşünce planında Allah ile birlikte olmasını, “fena fillah” makamı olarak adlandırmıştır. Bu işi biraz daha ileri götüren Hallac-ı Mansur, “enel hak” demiştir. Ariflerden, Allah görüyor düşüncesi ile bir ömür ayağını uzatmadan yatanlar olmuştur.
Düşünün bir kere: Biri ş yapıyoruz. Allah görüyor, sağımız ve solumuzdaki kiramen katibin melekleri de yaptıklarımızı kaydediyor, biz de bunu biliyor ve bu şekilde inanıyoruz. Bu duygu ve düşünce aklımızda iken kötülük yapabilir miyiz? Televizyon kanalı aynı mı kalır yoksa değiştirir miyiz? Bir dostumuzla aynı mecliste iken, Ona ters gelecek, Onun hassas olduğu bir söz ve hareketten sakınırız. Bir şeye kızıyoruz, ağzımızı bozmak istiyoruz, şimdi bir şey söyleyecektim ama neyse mecliste ayıp olur diyoruz.
Toplum tarafından kınanma korkusu hareketlerimizi kısıtlıyor ve bizi bazı şeyleri yaptırmaktan men ediyor. Allah tarafından kınanma, rahmetinden mahrum kalma, gazabını celbetme duygusunu her zaman taşımış olsak, “insanlar ne der” düşüncesi kadar “Allah ne der” düşüncesi de aklımızdan hiç çıkmasa inanın işlerimiz her gün daha iyiye gidecek, yarınımız bu günden daha iyi olacak, en azından huzur ve mutluluk içimizden, tatlı bir tebessüm yüzümüzden hiç eksilmeyecektir.
Hayat bir imtihan, imtihan içinde imtihan var. Hata yapan, imtihanı kaybediyor fakat yaşadığımız sürece telafisi bütünlemesi var bu imtihanların. İmtihan içinde kural dışı davranmak bile bile lades demek gibi bir şey.
Bir iyilik yaptığınızda insanların takdirini beklemeyin. Allah’ın biliyor olması yeterli. “Yap bir iyilik at denize, balık bilmezse Halık bilir” derler.
Haksızlığa uğradığınızı düşünüyor ve kanuni yollardan da hakkını alamıyorsanız Allah’a havale edin. Hesap görücü olarak Allah yeter.
(Mukadder Arif YÜKSEL/Divriği Müftüsü
(Merkez Kültür Camii, 08.02.2008)