• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi9
Bugün Toplam254
Toplam Ziyaret5103720
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları

Mirac Kandili-Mukadder Arif Yüksel

MİRAÇ KANDİLİ

Esra, gece yolculuğu, miraç ise; yükselmek ve yükseklere çıkmak anlamına gelir. Peygamberimiz (s.a.s); 621 yılında Recep ayının 27.gecesinde Allah’ın talimatına göre Mekke’den Küdüs’e yürütülmüş( esra) oradan da arş-ı âlâya yükseltilmiştir.(miraç)

Miracı Hazırlayan Sebep ve Hikmetler:

1-Moral: Risalet görevi başlayalı on yıl olmasına rağmen Peygamberimiz arzu ettiği hedefe ulaşamamış olmanın üzüntüsünü yaşıyordu. Allah Teâlâ, elçisini teselli etmek ve desteğini bizzat iletmek istemiştir.

2-Taziye: Bilindiği gibi bi’setin 10. yılı, Peygamberimizi bir kalkan gibi müşriklere karşı koruyan Ebu Talib’in ve ilk göz ağrısı,sevgili eşi Hz Hatice’nin vefatı sebebiyle hüzün yılı ilan edilmişti. Allah, habibinin bu sıkıntısını hafifletmek ve Onu taziye etmek için huzuruna davet etmiştir.

3-Taife davet için gittiğinde Taifin çapulcuları tarafından alçakça taşlanmış, mübarek vücudu kan revan içinde kalmıştı. Yüce Allah bu davet ile, “çapulcular senin kıymetini anlayamadılar, oysa sen Yüce Yaratıcı ile görüşebilme yüceliğine ve değerine sahipsin” mesajını zımnen iletmiştir.

4-Peygamberimizin Taif seferini ve şehir dışına çıkmış olmasını bahane eden Mekkeli müşrikler, Peygamberimizi Mekke vatandaşlığından çıkarmışlardı. Allah bu davet ile, “Sen alemlere rahmetsin ve Kainatın efendisisin, buna mukabil, müşriklerin seni vatandaşlıktan çıkarmış olmasının bir kıymeti harbiyesi yok” demek istemiştir.

5-Peygamberimiz Mutim bin Adiy isimli bir müşrikin himayesine girerek Evine girebilmiştir. Bu da Allah resulüne ağır gelmiştir. Allah, “Üzülme, bu günler geçecek, aslında sen bizzat benim himayemdesin” demek istemiştir.

Gerçekten de, Miraç olayını takip eden yıllarda Akabe biatları olmuş, ardından Medinelilerin çoğu müslüman olmuş ve İslam’ın neşvü nema bulabileceği çok uygun bir ortam oluşmuştu Medine’de. Bi’setin 13. yılında miraçtan üç yıl sonra tarihin akışını değiştirecek olan ve İslam tarihinde milat kabul edilen hicret olayı vuku bulmuştur. Bu yönü ile miraç Allah resulü için, bir bakıma hicretin müjdesi olmuştur. Mü’minler için de bir müjde ve üç hediye Allah tarafından mü’minlere gönderilmiştir. Bunlar;

1-Şirke düşmemiş olanların cennete gideceği müjdesi,

2-Beş vakit namaz. Bu da mü’minin miracıdır.

3-Bakara suresinin son iki ayeti. (Amenerrasulü), Bu hediye bir duadır ve Allah’a dua ile yaklaşmanın bir anahtarıdır.

Demek ki önce itikadımız sağlam olmalı. İtikat bozuksa amelin de bir kıymeti yok. Peygamberimiz “Namaz dinin direğidir” buyuruyor. İbadetler de bir bütün olarak bizi dünya ve ahirette mutlu edecek sarayı teşkil ediyor demek ki. Bu mutluluk sarayının, sağlam bir zemin üzerinde kurulmuş olması icap eder. Bozuk itikat yada küfür bir nevi bataklıktır. Bataklıkta inşaat yapılamaz ve öylesi ortamlar insanı hasta eder. Bu sebeple öncelikle itikadımızın halis   bizlerin de muhlis olması gerekiyor. Bunu sağlayabileni Allah resulü cennetle müjdeliyor.

Sağlam itikat; tek Allah’ı İlah ve Rab  kabul etmek ve ibadeti de sadece Allah için yapmakla olur. Namazda Fatiha suresini okurken her defasında bunu deklare ediyoruz aslında. “İyyake na’budu ve iyyake nes’teîn” (sadece sana kulluk eder ve sadece senden yardım dileriz) diyoruz.

Bunları söyleyen bir mü’min, Allah’tan başkasına kulluk ederek müşrik olabilir mi? Bu beyana bakılırsa olamaz ama, Allah kadar yüceltilen başka dünyevi değerler, din dışı düşünce ve alışkanlıkların hayatı kaplaması ve dinin geri planda kalması, dinin belli zamanlarda bir kültür ve folklar gibi, babadan görme bir gelenek gibi anılması affedilmeyen günah olan şirke en uygun zemini hazırlamaktadır.

Şu durumu netleştirmek durumundayız:

Din ve din ile ilgili değerler, Allah,Peygamber,Kur’an, İslam, Allah’a itaat, cami,ezan, namaz bizim beyimiz oluyor ve hayatımızın neresinde yer alıyor?

Allah sizin en Yüce Mabudunuz ise, Ondan başka kutsal olduğu iddia edilen değerlere itibar etmiyorsanız, Peygamber sizin önderiniz, Kur’an da rehberiniz, cami ikinci adresiniz ise, ilahi emir ve yasaklar, iradenizin yönünü tayin ediyorsa, mü’minin miracı olan namaz hayatınızın merkezinde yer alıyorsa biliniz ki sağlam bir inanca ve yaşam tarzına sahipsiniz. Bu gecenin bir armağanı olan cennet müjdesi ile bu gece mutlu bir uyku uyuyabilirsiniz.

Bu gecenin armağanı olan namaz, aslında bir borç değil, hassasiyetle sahip çıkmak zorunda olduğumuz ilâhi bir hediyedir. Bu öyle bir hediye ki, kah zırh oluyor sahibini her türlü saldırıdan ve kötülükten koruyor, kah vitamin oluyor  sahibinin maneviyatını, en yüksek besinle besliyor, kah ilaç oluyor, en kısa sürece kalbi marazlardan arındırıyor.

Namaz, hatırlandıkça canımızı sıkan,bizi strese sokan bir borç gibi görülmemelidir. Borç kavramı, negatif duygular çağrıştırıyor, oysa hediye, sıcak,samimi,dostane duyguların uyanmasına vesile oluyor.

Namaz, Yüce Yaratıcı ile çok özel randevumuz, Onun huzurunda beyan-ı hal için esas duruşumuz, Ona yaklaşmak ve yakınlığımızı devam ettirmek için sevgi ve saygımızı arz etme mülakatımızdır.

Bu anlayışta olana namaz hiç zor gelir mi? Böyle anlayışla hareket eden cami ve cemaatten uzak durabilir mi hiç? Namaz kılanlara sunulan rahmet ve bereketten bile bile mahrum kalır mı hiç? Genel anlamda ibadet ve hususiyle namaza ruhumuz, bedenimizin ekmek ve suya muhtaç olduğu gibi muhtaç. Ruhumuzu aç ve susuz bırakamayalım lütfen.

İsterseniz bu gecede meydana gelen olayın yaşanmış hikayesini de kısaca arz eeyim:

Allah resulü, sohbetimin girişinde saydığım sebeplerden dolayı mahzun ve üzgün bir halde Kabe yakınında hafifçe uzanmış uyumak üzere iken Allah Teâlâ Cebraili, Burak adlı özel bir binekle gönderiyor. Cebrail Efendimizi, Mekke’den Küdüs’e Mescd-i Aksa’ya götürüyor, oradan da sitretü’l-müntehaya kadar yükseliyorlar. Cebrail, “benim buraya kadar yükselmeme izin verildi, buradan ileri gidersem yanarım” der. Efendimiz bir süre daha ilerledikten sonra huzura varır.

“Ettehiyyatü lillahi ve’s-salavatü ve’t-tayyibat” diyerek Allah’ı selamlar. Allah,

“Es-selamu aleyke eyyühenne biyyü ve rahmetullahi ve berekatüh”. diyerek selama cevap verir. Ümmetinin sevdalısı olan Peygamberimiz (s.a.s) hemen ümmetini hatırlıyor Allah’ın selamına ümmetini de dahil ediyor:

“Es-selamu aleyna ve alâ ibadillahis-salihin” diyor ardından meleklerle birlikte,

“Eşhedü ellailahe illallah ve eihedü enne Muhammeden abdühü ve resulüh” diyor.

Süleyman Çelebinin Mevlitte, Miraç bahrinde anlattıklarına bakılırsa miraçta 90.000 kelam konuşulmuş. Bütün konuşulanlar bir metin halinde elimizde mevcut değil. Allah Resulü bu görüşmede konuşulanlardan duymamızda,bilmemizde fayda mülahaza ettiği hususları mutlaka hadis-i şeriflerinde bize aktarmıştır.

Aziz cemaat-i müslimin,

Allah’ın bir amele on sevap verdiği hadis-i şeriflerde beyan ediliyor. Buna göre bir vakit namaz kılanın da on vakit, beş vakit kılanın da 50 vakit namaz kılmış gibi sevap kazanması mümkündür ama Allah’ın başlangıçta 50 vakit emretmesi Peygamberimizin bunu pazarlıkla 5 vakte kadar indirmesi mümkün değildir. Bir defa böyle bir emir, yine bu gecenin hediyesi olan bakara suresinin son ayetinin ilk cümlesi ile çelişmektedir. Allah, “Allah, bir nefse yapamayacağı bir görevi yüklemez” buyuruyor.

Aziz cemaat-i müslimin,

Bu gece büyük buluşmanın yıl dönümü olması bakımından önemlidir ama Allah benzeri buluşma imkanlarını biz Ümmet-i Muhammed’e hem de günde beş defa lütfetmiş. O halde bu nimetin kadrini bilelim. Bu gece vesilesi ile, her zamankinden farklı olarak daha çok dua yapabilir, tevbe-i istiğfar yapabilir,kaza namazı kılabiliriz. Gündüzünü de yanı yarını oruçlu geçirebiliriz.

Yüce Rabbimiz, bu ve benzeri gecelerde lütfedilen rahmet ve bereketten ziyadesiyle yararlanmayı bizlere nasip eylesin. Yüce Rabbimiz, bu gecelerin hürmetine dualarımızı kabul eylesin, kusurlarımızı mağfiret eylesin.

Bu gecenin farklı bir gece olduğunu özel yaşamınızda, evinizde ve  ailenizde  de hissetmelisiniz. Eşiniz, çocuklarınız, komşu ve akrabalarınızla kandilleşerek karşılıklı dualaşabilirsiniz.

Allah’tan, bu gece hürmetine, bizim için hayırlı  olacak her dileğimizi kabul etmesi dileği ile kandilinizi tebrik eder, şahsınıza,ailenize,milletimize ve bütün İslam alemine hayırlar getirmesini dilerim.

 

                                                                                  11 Eylül 2004 Almelo

                                                                                  Mukadder Ârif YÜKSEL

 


Yorumlar - Yorum Yaz
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Saat