• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam216
Toplam Ziyaret5152985
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları
Mehmet Sönmezoğlu
mehmetsonmezoglu@hotmail.com
Cehennnemden korunma, cennete kavuşma yolu-Takva
02/06/2011

ALLAH KORKUSU/TAKVA 

—Cehennemden korunma, Cennete kavuşma yolu- 1

 

Yüce Allah insanı yoktan yaratmış ve onu sayısız nimetlerle donatmıştır. İnsan için faydalı ve zararlı olan her şeyi de elçileri vasıtasıyla emirler ve yasaklar çerçevesinde bildirmiştir. Bu emir ve yasakları kabul etmek, gereğini yerine getirmek, kalbin Allah ile irtibatının, takva dairesinde yaşamasının alâmetlerinden olup, İslam’ın temel kurallarındandır. Kur’an’da bu durum “kalplerin takvası” olarak nitelendirilmektedir. (Hac,22/32) Takva ehli olmak veya muttaki (takvalı) olabilmek, Allah'ın bütün emirlerini yerine getirmek ve onlara saygı duymak, onlara inanıp hayata geçirmekle elde edilir.  Bu da kalplerin takvaya ulaşmasıyla elde edilir. “Kalplerin takvası”, takvanın kalple yani gönülle alâkalı olmasıdır.

 

Takva, “gönül eylemi” dir. Takva temiz akıl ile de ilişkilidir. (Bakara, 2/197)Akıl ve düşünce ile dosdoğru yolu bulmak da takvayı oluşturur. (En’am,6/153)Takvanın kalpte olduğunu Hz. Peygamber de, “Takva buradadır” diyerek göğsüne işaret ederek göstermiştir. (Müslim, Birr, 32; Tirmizî, Birr, 18) Zira kalp imanın karargâhı, cenabı Allah’ın nazargâhıdır. O,salah içinde olursa bütün vücut salah içinde olmakta, O,fesat içinde olunca bütün vücut fesat olmaktadır. Mü’min’in temel görevlerinden en başta geleni de kalbini istenen temizliğe ulaştırmak, sağlam imana kavuşturmak, takvada en ileri mertebeye yükseltmektir.

 

İnanmış bir mü’min Allah’ın her işinde ve emrinde bir hikmet olduğunu bilmeli ve buna inanmalıdır. Dünyadaki geçici lezzetlere ebedi hayattaki lezzetleri tercih etmemelidir. Kendisine açık düşman olan şeytana ve gizli düşman olan nefsine uymamalıdır. Her iki düşmanından kendisini korumalı, onlara uymaktan sakınmalı, onlardan korunmalıdır. Allah’ın emirlerini tutmalı, yasaklarından kaçınmalı ve azabından korunmaya çalışmalıdır. İşte bu durum “Takva”, “Allah korkusu”, “Allah’ın korumasına girmek”, “Allah’a bağlılık” ve “Peygamberimize tam anlamıyla bağlanmak” olarak tarif edilir. Takvanın daha geniş manası da şöyledir: Dinin prensiplerini tam bir hassasiyet ve incelikle görüp gözetmek, yaratılış kanunlarına uymak, cehennem ve cehennemi netice veren davranışlardan, cenneti netice verecek hareketlere yönelmek, açık ve gizli her türlü şirkten ve şirke götüren şeylerden korunmak, düşünce ve hayat tarzında başkalarına benzemekten sakınmak, Kur’an ve sünnete uygun yaşamak takvadır.

 

 Takvâ kelimesi, “veka” fiilinden gelir. Veka: “Korundu, kendisine zarar ve acı veren, eziyet veren şeylerden sakındı” demektir. Veka fiili ve türevleri Kur’an-ı Kerimde iki yüz elli sekiz yerde geçmektedir. Kur’an’ın en önemli kavramlarından biridir. Kulun Allah’a yakınlığının derecesini en iyi ifade eden sıfattır. Takvâ, nefsi korktuğu şeyden, azaptan, korumaktır. Kavram olarak, en kuvvetli bir himaye olan Allah’ın korumasına girerek korunmak, nefsi günahlardan, haramlardan korumak demektir.

 

            Yüce Allah mü’minlere sürekli olarak “Allah’ın sınırlarını aşmayın” değil; “Allah’ın sınırlarına yaklaşmayın” (sınırlar: Allah’ın yasakladığı haramlar) yani korunun diye emretmektedir. (Buhârî, İman 39; Müslim, Müsakat 107)Yaklaşıldığında ise sınırların aşılması tehlikesi vardır. İşte, bu şekilde Allah’ın çizdiği sınırları aşma korkusuyla bu sınırlara yaklaşmamak, nefsi bu sahada korumak ve sınıra yaklaştırmamak da takvâdır.

 

Takvâ, haşyet (tazim ve saygıdan ileri gelen korkma) manasına da gelir. Takvâ alelâde bir korku değildir; Bu, sevginin azalmasından endişe duymak, Allah'ın rızasının gideceğinden kaygılanmak, bunun için sakınmak demektir. Rutin hayatın dışına çıkarak, her anı dikkatli yaşamak, her adımı ölçülü atmak, her zaman aynı ölçüde emredilen istikamet üzere, dosdoğru davranış içinde olmaktır.

 

 Hz. Ali'ye göre de takvâ: “Günahlara devam etmeyi ve yaptığı ibadetlerle avunup aldanmayı bırakmaktır.” “Dünyada insanların efendisi cömertler; ahirette de muttakiler (takvalılar) dir. Hasan el-Basri'ye göre ise takvâ: “Allah'tan başkasını Allah'a tercih etmemek ve bütün işlerin Allah'ın kudretinde olduğunu bilerek her an dikkatli hareket etmektir.”

 

- Cehennemden korunma, Cennete kavuşma yolu -2

Takvâ, Allah’a karşı sevgi ve yakınlığı sağlayan işleri yapmaktır. Takvâ, her şeyi sevilene feda etme noktasıdır. Allah’a karşı derin sevgi, Allah’tan umut ve Allah’tan korku... Bu üçlünün insan ruhunda meydana getirdiği hâl ve yaşayış tarzı takvadır. Bu üç hususu kendisinde toplayabilen kişi övgüye en layık makama ulaşarak “muttaki” (Takva sahibi) olur. Kur’an’da muttakiler şu ifadelerle övülmüştür: Muttakilerin dostu Allah’tır. (Casiye, 45/19) Allah muttakileri sever. (Ali İmran, 3/76-Tevbe, 9/4) Allah muttakilerle beraberdir. (Bakara, 2/194-Tevbe, 9/36) Allah Muttakilere güzel gelecek vaat eder. (Ra’d, 13/35) Âhiret muttakiler içindir. (Zuhruf, 43/35) Muttakiler güvenli bir makamdadır. (Duhan, 44/51) Cennetler ve her türlü nimetler muttakiler içindir. (Nebe’, 78/31-36, Kalem, 68/34)

Peygamberimiz (s.a.s.), insanların en değerlisi kimdir diye sorulduğunda; “En çok takva sahibi olandır” (Müslim, Fedail,168) buyurmuştur. Peygamberimiz (s.a.s.) dualarında Yüce Allah’tan çeşitli nimetleri talep ederken, takvâyı da istemiştir: “Allah’ım, senden hidayet, takva, iffet ve kanaat dilerim.” (Müslim, Zikr,72) Bu şekilde dua ederek takvânın bizim için ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır.

Muttakilerin özellikleri Kur’an-ı Kerim’de şöyle bildirilmiştir: 1-Hidayetinin kaynağı Kur’an’dır. 2-Gayba iman ederler. 3-Kur’an’a ve Kur’an’dan önce indirilenlere inanırlar. 4-Ahirete tam bir imanla inanırlar.  7-Namazı kılmaktadırlar. 8-Allah yolunda infak ederler. 9-Allah’ın hidayeti üzeredirler. 10-Bu inanç ve salih amellerle kurtuluşa ererler. (Bakara, 2/1-5)

İşte bu özelliklerle mü’mini üstün bir dereceye ulaştıran takva, insan için en üstün şeref ve değer kaynağıdır. (Hucurat, 49/13) Bunu elde etmek için de sağlam bir imanla birlikte farzları titizlikle yerine getirmek ve büyük günahlardan kaçınmak şarttır. Bundan sonra da “sakıncalı şeylere girme endişesiyle, bir kısım sakıncası olmayan şeyleri de terk etmek” (İbni Mace, Zühd, 24) takvaya ulaşmanın ikinci yoludur.

Tam bir Allah korkusu, bütün emirleri yerine getirmek, şüpheli şeylerden ve küçük günahlardan dahi sakınmakla elde edilir. Bunun için de iyi bir helal ve haram bilgisine ihtiyaç vardır. Bu hikmetten olsa gerektir ki, ayet-i kerimede “Kulları içinde Allah’tan hakkıyla ancak âlimler korkar” (Fatır, 35/28) buyrulmaktadır. Yüce Allah Kur’an’da, sadece muttakilerin amellerini kabul edeceğini ve sadece takvâ sahibi olanların, O’nun hidayetiyle doğru yolu bulacaklarını bildirmiştir: “Allah, ancak muttakilerden (korkup sakınanlardan) kabul eder.” (Mâide, 5/27)

İlahî emirler, takvâyı gerçekleştirmek ve insanın kalbine hiç çıkmayacak şekilde yerleştirmek için farz kılınmıştır: “Ey iman edenler, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de oruç farz kılındı. Umulur ki, takvâ sahibi olursunuz.” (Bakara, 2/183) Takvâ, büyük ve şerefli bir makamdır. Allah, kendisine yakınlığın ölçüsü olarak takvâyı göstermektedir: “Gerçekten, sizin en üstün olanınız, Allah katında, en çok takvâ sahibi olanınızdır.” (Hucurât, 49/13)

Allah, kendisine veli-dost olarak takvâ sahiplerini seçmiştir: “O’nun asıl velileri (dostları) sadece muttakilerdir. Fakat onların çoğu bunu bilmez.” (Enfâl, 8/34)  “Haberiniz olsun, Allah’ın evliyası (velileri-dostları), onlar için korku yoktur; onlar mahzun da olacak değillerdir. Onlar iman edenler ve ittika edenler (Allah’tan korkup sakınanlar)dır.” (Yunus, 10/63-64)

İnsanlar, Hz. Âdem ve Havva’dan çoğalmaları itibariyle yaratılışta eşittirler. Bu açıdan soy ve soplarıyla övünmeleri yersiz ve yanlıştır. Çünkü gerçek ve yegâne üstünlük takvâ üstünlüğüdür: “Ey insanlar, doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi uluslara ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstün olanınız, takvâ bakımından en üstün olanınız (Allah’tan en çok korkup sakınanınız)dır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberi olandır.” (Hucurât, 49/13) Bir hadiste Resulullah (s.a.s.) şöyle buyurur: “Arabın Arap olmayana hiçbir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvâ iledir.” (Ahmed b. Hanbel, V, 411)

Yüce Allah’ın emirleri ve Hz. Peygamber (s.a.s.)’in tavsiyeleri doğrultusunda takvâyı kuşanan mü’minler;  daha önce çocuğunu diri diri toprağa gömen, hak hukuk tanımayan insanlarken, karıncayı ezmemeye özen gösterecek bir merhamet abidesine dönüştüler ve dünyanın bir benzerine şahit olmadığı huzur ve mutluluk çağını oluşturdular.

- Cehennemden korunma, Cennete kavuşma yolu - 3

Takvâ, kalpteki bir melekedir. Bir insanın iyi ve güzel işler yapabilmesi kalpteki takvâ ile ilgilidir.  Hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur: “Gerçekten vücutta bir et parçası vardır. Bu et parçası sağlıklı olduğu zaman, tüm vücut sağlam olur. Bu bozulunca tüm vücut da bozulur. Dikkat edin, bu et parçası kalptir.” (Buhârî, İman, 39)

Takvâyı elde etmenin birinci yolu, Allah’a imanla birlikte Allah’ın kitabına iman ve onu düşünerek okumak, anlamak ve hayatımıza uygulamaktır: “Biz onu böylece Arapça bir Kur’an olarak indirdik ve onda korkulacak şeyleri, ikazları türlü şekillerde açıkladık. Umulur ki onlar (bu sayede) ittika ederler (korkup sakınırlar) ya da Kur’an onlar için öğüt olarak düşünme (yeteneğini) oluşturur.” (Taha, 20/113) Kur’an, kalplerde takvâya engel olan problemleri giderir; o, gönüllere şifa kaynağıdır: “Ey insanlar, Rabbinizden size bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa ve mü’minler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir.” (Yûnus, 10/57)

Takvâyı kazanmanın ikinci yolu hidayete bağlı olan Allah’ın ihsanı (bağışı) dır. Hidayet olmadan takvâ olmaz: “Hidayeti bulmuş olanlara gelince, (Allah), onların hidayetlerini arttırmış ve onlara takvâlarını vermiştir.” (Muhammed, 47/17) Hidayet, şahsi bir çaba göstermeyi ister. Bu şahsi gayreti Kur’an şöyle bildirir: “Bizim uğrumuzda gayret gösteren, cihad edenleri, biz şüphesiz hidayette kılarız, onlara yollarımızı gösteririz.” (Ankebut, 29/69) 
  
Takvâyı elde etmenin yollarından biri de oruç tutmaktır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur: “Ey iman edenler, sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç, size de farz kılındı. Umulur ki takvâya ulaşırsınız.” (Bakara, 2/183) Oruç, nefse hoş gelen dünyevî lezzetlere galip gelmenin aracı olduğundan, en önemli ittika vesilesi ve takvâ okuludur.

Resûlullah (s.a.s.), Ramazan ayı içinde yapmamız gereken öyle sünnetler bırakmışlardır ki, bunların hepsi de takvâya ulaşmak için gereken önemli hususlardır. Allah Resûlü (s.a.s.), bu ay içerisinde çok Kur’an okumayı bize sünnet kılmıştır. Bilindiği gibi Kur’an okumak, takvâya varabilmenin yollarından biridir. Allah yolunda infakı sünnet kılmıştır. Aynı şekilde infak da Bakara suresinin ilk ayetlerinde açıklandığı gibi bizi takvâya ulaştırır. Ramazan’ın son on gününde itikâfa girmeyi bize sünnet kılmıştır. Bu da takvâya götüren vasıtadır. Ramazan ayını ibadetlerle en iyi şekilde değerlendiren kimse, takvâya ulaşmış ve kurtuluşa ermiş olur.

Takvâya ulaşmak için, haramları terk etmek ve farzları ifa etmek daha sonra da nafilelere devam etmek gerekir. Namazların sünnetleri başta olmak üzere nafile namazlar, özellikle teheccüd namazı, zikir, tefekkür, sadaka gibi şeylerle takvâ sağlanabilir. “Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan rabbinize kulluk/ibadet edin ki takvâ sahibi olasınız” (Bakara, 2/21) ayet-i kerimesinde belirtildiği üzere Allah’a kulluk maksadıyla yapılan tüm ibadet ve tâatler, kişinin takvâ yolunda ilerlemesini sağlar.

Farzlar, sünnet ve nafilelerden daha öncelikli ve ehemmiyetli olduğu gibi; haramları terk etmek, günahlardan sakınmak da farzlardan öncelikli ve daha önemlidir. Takvâ yolcusu bir Müslüman; kesin olarak açıkça belli olan haramları terk eder, hükmü kesin bilinmeyen şeylerden de uzaklaşır. Çünkü o iş, yasak ihtimali olan şüpheli bir şeydir. Şüpheli şeyleri terk etmek ise takvâdır. Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurur: “Şüphesiz helal bellidir, haram bellidir. Her ikisinin arasında şüpheli olanlar vardır ki insanların çoğu bunu bilmezler. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa dinini ve şerefini korumuş olur.” (Buhârî, İman 39; Müslim, Müsakat 107)

Kalbi yumuşatıp takvâya müsait hale getirmek için; akraba, eş-dost, hasta, fakir ve kabir ziyaretleri yapmak en verimli ilaçdır. Gülmeyi azaltmak ve Allah korkusundan dolayı ağlamayı çoğaltmak da takvâya vesiledir. Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Çok gülmeyin, çünkü çok gülmek kalbi öldürür.” (Kütüb-i Sitte, hadis no: 7281, c. 17, s. 584) Kişinin kendisini ilgilendirmeyen, gereksiz, faydasız şeyleri (mâlâyâni) terk etmesi de takvâdandır. Nitekim Allah Resûlü (s.a.s.); “Kişinin mâlâyâniyi (kendisini ilgilendirmeyen faydasız şeyi) terk etmesi, güzel müslüman olduğunun (takvâ sahibi olduğunun) delilidir” (Tirmizî, Zühd 11; İbni Mace, Fiten, 12) buyurmuştur.

 

 

 

                                                                                                          Mehmet Sönmezoğlu

                                                                                                            Kocaeli İl Müftüsü

 


3407 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Helal Haram Bilinci - 04/12/2014
Helal Haram Bilinci
Riyanın Zararları - 04/12/2014
Riyanın Zararları
Allah Cömertleri Sever - 06/11/2014
Allah Cömertleri Sever
Allah’ın ayı Muharrem - 24/10/2014
Allah’ın ayı Muharrem
Hz. Peygamber ve Gençlik - 16/10/2014
Hz. Peygamber ve Gençlik
Kurban Bayramı'nda Dini Görevlerimiz - 02/10/2014
Kurban Bayramı'nda Dini Görevlerimiz
Kurban Allah'a Yaklaşmaktır - 19/09/2014
Kurban Allah'a Yaklaşmaktır
Allah Zalimleri Sevmez - 08/08/2014
Allah Zalimleri Sevmez
Ramazan Bayramı - 28/07/2014
Ramazan Bayramı
 Devamı
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.184732.3137
Euro34.646634.7854
Saat