• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi6
Bugün Toplam215
Toplam Ziyaret5152984
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları
Mehmet Sönmezoğlu
mehmetsonmezoglu@hotmail.com
Hicret ve Önemi
29/03/2013

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) ile Mekkeli Müslümanların milâdî 622 yılında Mekke’den Medine’ye göç etmeleri olayına hicret denilmektedir. Hicret, Müslümanlar için olduğu kadar tüm insanlık âlemi için de çok büyük öneme sahip tarihî olaylardan biridir.

 

Hicret; baskı, şiddet ve her türlü insanlık dışı muamelelerle tamamen yok edilmek istenen İslam Dininin, tehdit ve tehlikelerden korunması; inançlarını en iyi şekilde yaşamak isteyen Müslümanlar için uygun ortamın aranmasıdır. Çünkü mü’minler, dinlerini yaşayabilecekleri uygun bir yer aramakla mükelleftirler. Nitekim hicret, İslam tarihinde bir dönüm noktası olmuş, Müslümanların güçlenmesine ve İslam’ın hızla yayılmasına zemin oluşturmuştur.

 

Mekkeli müşrikler, ilk Müslümanlara akıl almaz insanlık dışı baskı ve zulüm uyguluyor, onları dinlerinden dönmeye zorluyorlardı. Bu baskılara dayanamayan Müslümanlar ilk önce iki kafile halinde Habeşistan’a hicret etmişlerdi. Allah Resûlü (s.a.s.), İslam’ı daha geniş kitlelere yayabilmek, mü’minlerin dinlerini daha rahat yaşayabilmeleri için yeni bir yurt aramaya başladı. Bu sırada Medine’den gelen heyetler, Hz. Peygamber (s.a.s.) ve arkadaşlarını Medine’ye davet ettiler, onları koruyacaklarına dair söz verdiler.  Akabe mevkiinde bu heyetlerle yapılan görüşmelerdeMedine’nin İslam’ın yayılmasına, Müslümanların kuvvet bulmasına müsait bir yer olduğu anlaşılarak hicrete karar verildi. Bundan sonra Müslümanlar gizlice Mekke’den çıkarak Medine’ye göç ettiler. Sadece Hz. Ömer (r.a.) açıktan müşriklere meydan okuyarak yola çıktı. Mekke’de sadece Hz. Peygamber (s.a.s.), Hz. Ebu Bekir, aileleri, Hz. Ali (r.a.) ile hastalık ve güçsüzlük gibi nedenlerden dolayı hicret edemeyen çok az sayıda Müslüman kalmıştı.

 

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) de Allahu Teâlâ’nın izin vermesi üzerineHz. Ebu Bekir ile Medine’ye (Yesrib’e) gitmek üzere yola çıktı. Hz. Ali (r.a.)’yi de kendisine bırakılan emanetleri sahiplerine vermek üzere Mekke’de bıraktı. Müşrikler ise, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in Mekke’den ayrılmasının kendileri için tehlikeli sonuçlar doğuracağından korkarak O’nu öldürmeye karar verdiler. Fakat Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in şehirden ayrıldığını haber alınca peşlerine düştüler ve başına ödül koydular.

 

Allah Resûlü (s.a.s.) müşrikleri yanıltmak içintaktik uygulamış ve Medine’ye aksi istikamette bulunan Sevr mağarasında gizlenerek zaman kazanmıştır. Bu ve benzeri davranışları O’nun Allah’ın yardımına güvenmekle beraber sebeplere sarıldığını ve tedbiri elden bırakmadığını göstermektedir. Hz. Ebu Bekir (r.a.), mağaranın girişine kadar gelen müşriklerin Allah Resûlüne zarar vermesinden endişelendi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s.), yol arkadaşına“Üzülme! Allah bizimle beraberdir” buyurarak bir yandan onu teselli ederken, diğer yandan  daAllah’a olan sonsuz güven ve teslimiyetini göstermiştir.

 

Yüce Allah da Habib-i Kibriya’sını koruyup kollamış, O’nu yardımlarıyla desteklemiştir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur: “Eğer siz ona (Peygamber’e) yardım etmezseniz, (biliyorsunuz ki) inkar edenler onu iki kişiden biri olarak (Mekke’den) çıkardıkları zaman, ona bizzat Allah yardım etmişti. Hani onlar mağarada bulunuyorlardı. Hani o arkadaşına, ‘Üzülme, çünkü Allah bizimle beraber’ diyordu. Allah da onun üzerine güven duygusu ve huzur indirmiş, sizin kendilerini görmediğiniz bir takım ordularla onu desteklemiş, böylece inkar edenlerin sözünü alçaltmıştı...”(Tevbe,  9/40)

 

Hz. Peygamber (s.a.s.) ile Hz. Ebu Bekir (r.a.) zorlu ve meşakkatli yolculuğun ardından milâdî 24 Eylül 622’de Medine’ye yaklaşık 3 km. mesafede bulunan Kuba’ya ulaştılar. Burada 14 gün kadar misafir edildiler.  Bu süre zarfında takva mescidi olan Kuba mescidi inşa edildi. Hz. Peygamber (s.a.s.), bu mescidin inşasında bizzat çalışmıştır.

 

Hz. Peygamber (s.a.s.) bir Cuma günü Kubâ’dan Medine’ye doğru hareket etti. Rânûnâ vadisine geldiklerinde Cuma namazı ile emrolunan Peygamberimiz (s.a.s.)beraberindeki yüz kadar Müslümana ilk Cuma namazını kıldırdı. Daha sonra Medine’ye doğru yola devam edildi. Yol kenarlarında toplanMedine halkıHz. Peygamber (s.a.s.)’e sevinç gösterilerinde bulunuyor, kabilelerin ileri gelenleri O’nu misafir etmek için evlerine davet ediyorlardı. Hiç kimseyi kırmak istemeyen Allah Resûlü (s.a.s.), devesinin kendi haline bırakılmasını istedi. Deve,  iki yetim çocuğa ait boş bir arsaya gelince çöktü. Devenin çöktüğü yere evi en yakın olan Hz. Ebu Eyyûb el-Ensârî (Hâlid b. Zeyd), Peygamber Efendimizi evine götürdü ve kendisini yedi ay boyunca misafir etti. Hz. Peygamber (s.a.s.) Mescid-i Nebevî bitişiğindeki hane-i saadetlerininyapımı tamamlanıncaEbu Eyyûb el-Ensârî (r.a.)’nin evinden oraya taşındılar.

 

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) ve ashabının hicretinden sonraYesrib şehri,“Peygamber Şehri” manasına gelen “Medinetü’n Nebî”,“Medinetü’r-Resûl”ve“el-Medinetü’l-Münevvere”isimleriyle anılmış, daha sonra da kısalarak“Medine” ismini almıştır.

Yurtlarını, yuvalarını, mallarını ve yakınlarını terk ederek Medine’ye hicret eden Mekkeli Müslümanlara “Muhacir” denilmiştir.  İmanlarını korumak, inançlarının gereğini yerine getirebilmek ve İslam’ı yeryüzüne yayabilmek için türlü fedakârlıklara katlanan muhacirler hakkındaKur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:“Hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet görenler, savaşanlar ve öldürülenlerin de andolsun, günahlarını elbette örteceğim. Allah katından bir mükâfat olmak üzere, onları içinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Mükâfatın en güzeli Allah katındadır.”﴾Âl-i İmrân, 3/195﴿

Başka bir ayet-i kerimede ise; Allah yolunda canlarıyla, mallarıyla mücahede eden Muhacirlerin Allah katında üstün mertebelerinin bulunduğu bildirilmiştir: “İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad eden kimselerin mertebeleri, Allah katında daha üstündür. İşte onlar, başarıya erenlerin ta kendileridir.”﴾Tevbe, 9/20﴿

 

Medineli Müslümanlar da bütün mal varlıklarını Mekke’de bırakarak göç edip gelen Muhacirlere kucak açmışlar, sahip oldukları evlerini, mallarını onlarla paylaşmışlardır. Bundan dolayı onlar da yardım edenler anlamına gelen “Ensar” adıyla anılmıştır. Kur’an-ı Kerim’de Ensar’ın ortaya koyduğu yardımseverlik ve fedakârlıklardan övgüyle bahsedilmiştir. Muhacirler ve Ensar’ın faziletleri zikredilerek şöyle buyrulmuştur:“İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya, işte onlar birbirlerinin velileridir…”﴾Enfâl, 8/72﴿“İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya; işte onlar gerçek mü’minlerdir. Onlar için bir bağışlanma ve bol bir rızık vardır.”﴾Enfâl, 8/74﴿“İslam’ı ilk önce kabul eden Muhacirler ve Ensar ile iyilikle onlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş; onlar da O'ndan razı olmuşlardır. Allah onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük başarıdır.”﴾Tevbe, 9/100﴿

 

Kısa süre içerisinde Medine’de tarihte eşi ve benzeri görülmemiş muhteşem bir kardeşlik tesis edildi. Böylece Hz. Peygamber (s.a.s.)’in önderliğinde Medine’de, büyük İslam Medeniyetinin temelleri atılmış oldu. Kur’an-ı Kerim o günlerden şöyle bahsetmektedir: “O vakti hatırlayın ki siz yeryüzünde güçsüz ve zayıf idiniz. İnsanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz. Derken Allah sizi barındırdı, yardımıyla destekledi ve sizi temiz şeylerden rızıklandırdı ki şükredesiniz.”(Enfâl, 8/26)

 

Hicret; gerek İslam tarihi, gerekse dünya tarihi açısından büyük bir hadisedir. Müslümanların güçlenmesinin ve İslam’ın hızla yayılmasının en önemli sebeplerinden biri olan hicret, İslam tarihinde bir dönüm noktası olmuştur. Hz. Ömer (r.a.)’in halifeliği döneminde, imanın küfre, hakkın batıla galip gelmesinin dönüm noktası sayılan bu olay, öneminden dolayı tarih başlangıcı olarak kabul edilmiştir.

 

Müslüman, Allah’a kulluk vazifelerini yapmak konusunda engellerle karşılaştığında şartların olumsuzluğunu bahane ederek mazeretlere sığınmamalı, şartların müsait olduğu uygun ortamları arayıp bulmalı ve oraya hicret etmelidir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de imkanı olup da hicret etmeyenlerin sorumlulukları hatırlatılmış ﴾Nisâ, 4/97﴿, Allah için hicret etmek isteyenlere yeryüzünün geniş olduğu haber verilerek şöyle buyrulmuştur: “Kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek çok yer de bulur, genişlik de...”﴾Nisâ, 4/100﴿

 

Hicretin esas gayesi İslam’ın en iyi şekilde yaşanması, bunun için uygun şartların oluşturulmasıdır. Hicret; imanı, küfür ve şirke tercih etmek, haramlardan uzaklaşıp helallere, günahlardan sakınarak iyilik ve güzelliklere yönelmektir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de, “Şirkten uzak dur”(Müddessir, 74/5) buyrularak hicret kavramı Allah’a eş koşmak ve puta tapmak gibi çirkin davranışlardan kaçınmak anlamında da kullanılmıştır.

 

Hicret, haramları terkedip Hakk’a yönelmektir. Geçici dünya zevklerine sırt çevirip, ahiret nimetlerini istemektir. Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır: “Gerçek Muhacir, Allah’ın yasakladığı şeyleri terk eden kimsedir.”(Buharî, İman, 4-5)Başkabir hadis-i şeriflerinde ise; “Fitne ve bozgun zamanında ibadet, bana hicret etmek demektir”(Müslim, Fiten, 130) buyurarak zor zamanlarda günahlardan uzak kalarak ibadetlere sarılmanın hicret sevabı kazandıracağını bildirmiştir.

 

Bu vesileyle; Hz. Peygamber (s.a.s.)’in Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye hicretlerinin 1434. yıldönümünüve 24 Kasım Cumartesi günü idrak edeceğimiz “AşuraGünü”nü tebrik ediyor, bu kutlu günlerin, milletimizin ve tüm İslam âleminin birlik ve beraberliğine, huzur ve mutluluğuna vesile olmasını diliyorum. 



3515 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Riyanın Zararları - 04/12/2014
Riyanın Zararları
Helal Haram Bilinci - 04/12/2014
Helal Haram Bilinci
Allah Cömertleri Sever - 06/11/2014
Allah Cömertleri Sever
Allah’ın ayı Muharrem - 24/10/2014
Allah’ın ayı Muharrem
Hz. Peygamber ve Gençlik - 16/10/2014
Hz. Peygamber ve Gençlik
Kurban Bayramı'nda Dini Görevlerimiz - 02/10/2014
Kurban Bayramı'nda Dini Görevlerimiz
Kurban Allah'a Yaklaşmaktır - 19/09/2014
Kurban Allah'a Yaklaşmaktır
Allah Zalimleri Sevmez - 08/08/2014
Allah Zalimleri Sevmez
Ramazan Bayramı - 28/07/2014
Ramazan Bayramı
 Devamı
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.184732.3137
Euro34.646634.7854
Saat