RAMAZAN BAYRAMI

Yüce Rabbimize sonsuz şükürler olsun ki; Mübarek Ramazan-ı Şerifi, oruçlarımızla, teravih namazlarımızla, okuduğumuz, dinlediğimiz ve hayatımıza uyguladığımız Kur’an’la hemhal olarak geçirdikten sonra Ramazan Bayramına kavuşmuş bulunuyoruz.

Müslümanlar olarak, birlik-beraberlik içerisinde; toplumun bütün kesimlerinin kaynaştığı; fakirin, yetimin, yoksulun gözetildiği; iftar sofralarında buluştuğumuz; huzur dolu bir Ramazan ayını daha geçirmenin mutluluğunu yaşıyoruz.

Bu kutlu ayda başta oruç ibadeti olmak üzere, nefis muhasebesi de yaparak, diğer kulluk görevlerimizle birlikte kendimizi yeniledik, muhtaç olan insanlara elimizi, soframızı ve gönlümüzü açarak İslam kardeşliğini yaşadık. İçimizdeki ibadet aşkı, insan sevgisi, fakire ve yardıma muhtaç olana el uzatma isteği her zamankinden daha coşkulu şekilde davranışlarımıza yansıdı. Şimdi de hep birlikte rahmet, mağfiret ve bereket ayı Ramazan’ın hasat günleri sayılan bayramı sevinç ve coşkuyla kutluyoruz.

Bayram, sevinç ve neşe günü demektir. Her milletin, her toplumun öteden beri kutladıkları dinî günleri ve bayramları vardır. Müslümanların da Ramazan ve Kurban Bayramı olmak üzere iki büyük bayramı vardır.

Medînelilerin câhiliyye döneminden kalma neşelenip eğlendikleri iki bayramları vardı. Medine’ye hicret eden Peygamber Efendimiz (s.a.s.), onların bu eğlencelerini görünce şöyle buyurdu: “Allah, size bu iki bayramınıza bedel olarak daha hayırlısını; Ramazan ve Kurban bayramını lütfetmiştir.” (EbûDâvûd, Salât, 239;Neseî, Iydeyn, 1)   Müslümanlar olarak, o günden sonra bu iki büyük bayramı sevinç ve huzurla kutlamaktayız.

Bayramlar, dinî ve millî duyguları geliştirmek; birlik, beraberlik ve kardeşlik bağlarını pekiştirmek; insanlar arasında huzur ve mutluluğu sağlamak  açısından toplum hayatımızda belli bir öneme sahiptir. Çünkü bayramlar, sosyal dayanışmanın en güzel şekilde yaşandığı; toplum fertlerinin birbiriyle kaynaştığı; dargınlıkların unutulduğu, küslerin barıştığı; sevinç ve kederlerin paylaşıldığı; sevgi, saygı ve kardeşlik duygularının doruk noktaya ulaştığı, müstesna mutluluk günleridir.

Bayram günleri, akraba ve komşularımızla olan ilişkilerimizi kuvvetlendirmek; eş, dost ve akraba ziyaretinde bulunmak; şefkate, ilgi ve alakaya muhtaç öksüz ve yetimlerle ilgilenmek; fakir-fukaranın ihtiyaçlarını gidermek için fırsat günleridir. Yoksa tatile ve turistik yerlere kaçma vesilesi değildir.

Öyleyse, bu bayramda büyüklerimizi, anne-babamızı, yakınlarımızı, komşularımızı ve dostlarımızı ziyaret edelim. Bizzat ziyaretine gidemediğimiz yakınlarımıza hiç olmazsa çeşitli iletişim vasıtalarıyla ulaşarak bayramlarını tebrik edelim. Küsleri barıştırıp, aramızdaki dargınlıklara-kırgınlıklara mutlaka son verelim.

Bayramlar; sevinç ve coşkuyu toplumun her yanına, her kesimine yaymak; kederli, hüzünlü ve gönlü kırık kimselerin de bayram etmelerini sağlamakla gerçek gayesine ulaşabilir. Bunun için, çocuk yuvalarında bayram sevinci yaşamayı bekleyen yavrularımızı, huzur evlerinde evlatlarının yolunu gözleyen yaşlılarımızı, huzurumuzu sağlamak üzere görevleri başında nöbet tutan güvenlik güçlerimizi, hastanelerde türlü dert ve hastalıklarla mücadele eden kardeşlerimizi de ziyaret ederek bayramın sevinç ve mutluluğunu onlara da taşıyalım.

Ayrıca, Ramazan ayı boyunca kazandığımız güzel alışkanlıkları devam ettirme, ibadetlerimizi sürekli yerine getirme, vazgeçtiğimiz kötü huy ve davranışlara bir daha dönmeme kararımızı yineleyelim.

Bu duygular içinde bütün Kocaelili hemşerilerimizin Ramazan Bayramını kutluyor, bayramın Kocaelimize, ülkemize, tüm insanlığa huzur ve mutluluk getirmesini, daha nice güzel bayramlara ulaştırmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.

Selam, saygı ve dualarımla...

                                                                                                                                  Mehmet Sönmezoğlu

                                                                                                                                     Kocaeli İl Müftüsü