• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi13
Bugün Toplam1108
Toplam Ziyaret5152549
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları
Mehmet Sönmezoğlu
mehmetsonmezoglu@hotmail.com
Mevlid Kandili
29/03/2013
Yüce Allah, varlıkların en şereflisi olarak yarattığı insanlara, peygamberler ve onların vasıtasıyla göndermiş olduğu suhuf ve kitaplar ile iki cihan mutluluğunun yollarını göstermiştir. Peygamberler, Allah’ın emir ve yasaklarını hem sözleriyle ve hem de davranışlarıyla insanlara açıklamışlar, Allah’a kulluk konusunda onlara rehberlik etmişler, insanlara yaşayışlarıyla örnek olmuşlardır.

 

Allahu Teâlâ yeryüzüne kesin sayılarını ancak kendisinin bildiği pek çok peygamber göndermiştir. Kendilerine peygamber gönderilmeyen hiçbir toplum yoktur. (Fâtır, 35/24)Peygamberlerden sadece bir kısmının ismi Kur’an’da bildirilmiştir. Peygamberlerin ilki Hz. Âdem (a.s.)’dir. (Ahmed, V, 178) Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) de peygamberlerin sonuncusu yani “Hâtemü’l-Enbiya”dır.

 

Kur’an-ı Kerim’de bu konu şöyle açıklanmıştır: “…O, Allah’ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur...” (Ahzâb, 33/40) Bu ayet-i kerime Hz. Peygamber (s.a.s.) ile birlikte peygamberliğin sona erdiğini, Yüce Allah’ın artık bir daha dünyaya peygamber göndermeyeceğini haber vermektedir. Allah Resûlü (s.a.s.) de şöyle buyurmuştur: “Benimle benden önceki peygamberlerin benzeri, şu bir kimsenin benzeri gibidir ki, o kişi bir ev yaptırmış, binayı tamamlayıp süslemiş de yalnızca bir köşede bir tuğlası eksik kalmış. Bu durumda insanlar binaya girip gezmeye başlarlar ve eksik yeri görüp hayret ederek; ‘Şu bir tuğlanın yeri boş bırakılmış olmasaydı’ derler. İşte ben o tuğlayım, ben peygamberlerin sonuncusuyum.” (Buharî, Menakıb, 18)

 

Hz. Peygamber (s.a.s.)’den önceki bütün peygamberler belli bir topluluk için ve sınırlı bir zaman için gönderilmiştir. Fakat Yüce Allah rahmetinin bir tecellisi olarak Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’i bütün insanlara ve cinlere, hatta bütün âlemlere rahmet olarak göndermiştir. Allahu Teâlâ, Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’e hitaben buyuruyor ki: “(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ, 21/107)

 

Görüldüğü gibi Peygamber Efendimiz (s.a.s.) önceki peygamberler gibi yalnız bir milletin değil, tüm insanlığın peygamberidir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:“Biz, seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler. (Sebe’, 34/28) O âlemlerin rahmet peygamberi, inansın inanmasın bütün insanlara hatta tüm canlılara şefkat ve merhamet göstermiş, bütün insanların hidayeti ve kurtuluşu için çırpınmıştır.

 

O’nun rahmet olarak gönderilmesiyle karanlıklar yerini nurlu aydınlıklara bıraktı, cahiliye devri asr-ı saadete dönüştü. Zulüm ve haksızlığın yerini adalet, acımasızlığın, katı kalpliliğin yerini merhamet aldı. Vahşette birbiriyle yarışan insanlar, hassas kalpli, ince ruhlu, zarif, kibar, diğergam insanlar haline geldiler. O rahmet elçisinin gelişiyle; düşmanlıklar unutuldu, mü’minler arasında muazzam bir kardeşlik tesis edildi.

 

Halbuki peygamberimiz gelmeden önce insanlar bütün ahlâki değerlerden uzaklaşmış, küfür ve cehalet bataklığındaki toplumlar bunalıma düşmüştü. Bu manada iki cihan güneşi Efendimiz (s.a.s.)’in doğumu, canlı-cansız tüm varlıklar için özellikle de insanlar için ilâhî bir lütuf ve ihsan olmuştur. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “And olsun ki içlerinden, kendilerine Allah’ın ayetlerini okuyan, onları arındıran, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah, mü’minlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar, apaçık bir sapkınlık içinde bulunuyorlardı.(Âl-i İmrân, 3/164)

 

Rahmet Peygamberi Efendimiz (s.a.s.) miladî 571 yılı 12 Rebiülevvel (20 Nisan) Pazartesi gecesi sabaha karşı, Mekke’de dünyaya geldi. Babası Abdullah, annesi Amine’dir. Babası Abdullah O’nun doğumundan iki ay kadar önce ölmüştü. Dedesi Abdülmüttalip torununa üstünlükleri anılarak çok çok övülen anlamına gelen “Muhammed” adını vermiş, niçin bu ismi koyduğunu soranlara da şu cevabı vermişti: “Umarım ki, O’nu gökte Hak, yerde halk hayırla övsün.” Annesi Amine Hatun da oğluna “Ahmed” dedi. Ahmed, Yüce Allah’ı üstün sıfatları ile öven ve O’na çokça hamdeden kimse demektir.

 

Bu duygu ve düşünce ile 23 Ocak Çarşamba’yı Perşembe’ye bağlayan gece idrak edeceğimiz Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’in doğum yıldönümü olan “Mevlid Kandili”nin milletimiz, bütün din kardeşlerimiz ve tüm insanlık için barışa ve hayırlara vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.



2352 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Riyanın Zararları - 04/12/2014
Riyanın Zararları
Helal Haram Bilinci - 04/12/2014
Helal Haram Bilinci
Allah Cömertleri Sever - 06/11/2014
Allah Cömertleri Sever
Allah’ın ayı Muharrem - 24/10/2014
Allah’ın ayı Muharrem
Hz. Peygamber ve Gençlik - 16/10/2014
Hz. Peygamber ve Gençlik
Kurban Bayramı'nda Dini Görevlerimiz - 02/10/2014
Kurban Bayramı'nda Dini Görevlerimiz
Kurban Allah'a Yaklaşmaktır - 19/09/2014
Kurban Allah'a Yaklaşmaktır
Allah Zalimleri Sevmez - 08/08/2014
Allah Zalimleri Sevmez
Ramazan Bayramı - 28/07/2014
Ramazan Bayramı
 Devamı
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.184732.3137
Euro34.646634.7854
Saat