• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi11
Bugün Toplam771
Toplam Ziyaret5143170
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları
Recep ŞAHAN
recepsahan@hotmail.com
Bosna'da Üç Gün
29/03/2013

Geçtiğimiz günlerde Bosna-Hersek’e   bir ziyaret gerçekleştirdik. Başkent Saraybosna ve Mostar’ı kapsayan üç günlük gezimiz dolu-dolu geçti. 16 Mayıs akşamı Viyana’dan başlayan Bosna ziyaretimiz 20 Mayıs Pazar sabahı yine Viyana’da sona erdi.

17 Mayıs saat 10:00 sıraları vardık Saraybosna’ya. Hava gayet serin ve yağışlıydı. Öğrendik ki iki gün önce Saraybosna’ya kar yağmış. Öyle ki bazı evlerin kuzeye bakan damlalıklarında hala kar vardı. Ama Saraybosna yem-yeşil bir kent.

Otelimize yerleşip kahvaltımızı yaptıktan sonra Bodmir mahallesinde  bir camide öğle namazını eda ettik.Daha sonra şehir gezimiz başladı. Saraybosna’nın tarihi ve turistik yerlerini rehberimiz eşliğinde gezdik. Saraybosna’da gezerken ister istemez 20 sene öncesine gidiyorsunuz. Saraybosna 1992-1995 yılları arasında tam üç yıl Sırp kuşatması altında kalmış bir şehir. Ülkenin başkenti üç yıl kuşatma altında tutuluyor, Sırplar şehre ölüm yağdırıyor, binlerce masum insan öldürülüyor, binlerce kadına tecavüz ediliyor. Sadece Saraybosna’da tam 11700 kişi katlediliyor bu savaşta.Bunların çoğu çocuk ve kadın .Üstelik bütün bunlar medeni! Avrupa’nın tam ortasında ve gözü önünde cereyan ediyor. İşte Saraybosna sokaklarında gezerken bu vahşetin izlerini gördük. Birçok binada mermi izleri hala duruyordu.Bir çoğu sıvayla kapatılmış fakat binlercesi ibretlik bir levha olarak binalarda hala duruyordu. Savaş yıllarında bombalanan Bosna Televizyonu binasının önünden geçiyoruz. Bina hala o günkü gibi, sanki dün bombalanmış gibi. Şimdi faal değil ama bir abide gibi duruyor karşımızda. Yine aynı cadde üzerinde bombalanan ve tıpkı televizyon binası gibi alev-alev yanan o meşhur Holiday İnn Otelinin önünden geçiyoruz.

Diğer taraftan  Şehrin içinden geçen ve kıp-kızıl akan nehrin üzerine kurulu birçok köprü göze çarpıyor. Bunlardan bir çoğu Osmanlı yadigarı. Bu köprülerden birisinin yanında durup bir süre bilgi verdi rehberimiz.Tarih kitaplarından okuduğumuz bir olayın gerçekleştiği yerdir burası. 28 Haziran 1914tarihinde Saraybosna’yı ziyaret etmekte olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahtı Franz Ferdinand’ın bir Sırp milliyetçisi olan 'Princip' tarafından öldürüldüğü yerdir burası. İşte bu olay milyonlarca cana mal olacak olan Birinci Dünya savaşının ilk kıvılcımıdır.Tek sebebi değildir belki ama önemli sebeplerinden birisidir bu olay.

Gezimiz esnasında bir anıtla karşılaştık. Anıt önünde bir hareketlilik vardı. Meğer ertesi gün(18 Mayıs) burada bir tören varmış.18 Mayıs 1992 tarihinde buraya atılan bombaların şehit ettiği 43 polis için dikilmiş bir anıt.Anıtta bu polislerin isimleri yazılı. Bu olayın 20. Yıl dönümünde yapılacak anma töreni hazırlıkları yapılıyordu.

Gezimiz devam ederken meşhur Başçarşıyı geziyoruz. Buradaki Gazi Hüsrev Bey camii bizi alıp Bursa’ya götürüyor adeta. Saraybosna'nın Sancak beyi olan Gazi Hüsrev Bey tarafından 1530-1543 yılları arasında yaptırılmışıtır. Bosna-Hersek’teki en önemli İslami yapı burasıdır. Burada sadece cami yoktur.Caminin yanı sıra bir medrese , bir hankah , bir han , bir kütüphane , bezistan ve hamam bulunur . Biz sadece Camiyi ziyaret ederek iki rekat tahiyyetü’l mescid kılıyoruz. Diğer taraftan Caminin hemen civarındaki Kilise de dikkatimizi çekiyor.Minare ile Kilise kulesi yan yana.Bu manzarayı fotoğraflayarak gezimize devam ediyoruz.Bu şehirde cami ile kilisenin yan yana olduğu onlarca fotoğraf çekebilirsiniz. Saraybosna bunu Osmanlı’ya borçludur elbette.  Bosna tam 400 yıl Osmanlı idaresinde barış içinde yaşadı.  Yahudisiyle, Hıristiyanıyla, Müslümanıyla herkes Bosna’nın 1463 tarihinde Fatih Sultan Mehmet tarafından fethinden itibaren 1878 tarihine kadar tam 415 yıl  barış içinde yan yana yaşadılar.

Aynı cadde üzerinde Bursa biçağı, Bursa ipeği vs. Bursa’ya mahsus ürünler  satan bir dükkan dikkatlerimizi çekiyor. Hemen yanında da Ziraat Bankası şubesi bulunuyor. Başçarşıyı gezerken biraz daha arka tarafta bir Pazar yerini ziyaret ediyoruz.Markale  pazarı. 5 Şubat 1994’te bu Pazar yerinde bir katliam olmuştu. İnsanların alış-verişte olduğu bir saatte Sırplarca bombalanan bu Pazar yeri tam 73 kişiye mezar olmuştu. Hemen ilerde El-Cezire Televizyonunun  Balkanlar bölge binasını görüyoruz.

Akşam üzeri akşam yemeği için Saraybosna’nın hemen hemen tamamını görebilecek yüksekçe bir mekana çıkıyoruz.Buradan başkenti seyrediyoruz. Saraybosna’yı coğrafi olarak Bursa’ya benzetiyorlardı.Gerçekten de öyleymiş.Buram buram Osmanlı kokmasıyla da Bursa’ya benziyor aslında.400 yıl Osmanlı şehri olan bir kent için normal bir durum aslında. Bugün bile hala Osmanlı izleri cap canlı görünüyor.Minarelerin çokluğu dikkatinizden kaçmıyor.Buradan Saraybosna’yı temaşa ederken akşam ezanları okunmaya başladı. Oturup huşu ile ezanları dinledik. Saraybosnadaki onlarca- minareden ezan sesleri yükseliyordu. Ne güzel bir an idi benim için. Üç günlük Bosna gezimizde minarelerden ezan dinleme zevkini tattık. Altı aydır Viyana’da yaşayan birisi olarak buna ne kadar da susamışız dedim kendi kendime.Ne büyük bir nimetmiş meğer. Türkiyedeyken camilere minare yapanlara bazen kızıyorduk.Bu minare cemaat sayınızı artıracak mı derdik.Ama burada gördük ki minareler islamın mührü oluyor aslında. Bir beldenin İslam olduğunun belgesidir minareler.Minarelere bir de bu cihetten bakmak lazımmış.

Mostar’dayız

Bosna’da ikinci günümüz. Programda Mostar vardı.Hava pırıl pırıldı.Sabah 09:15’te çıktık Saraybosna’dan yola. Otobüsümüz çift katlı olması ve yolların yer -yer virajlı olması sebebiyle 120 km’lik yolu yaklaşık 3 saatte kat ettik. Yol boyunca muhteşem manzaralar gördük. Her taraf yem yeşildi. Dağların başında eski ve yeni kar bir aradaydı.  Yol boyunca en çok dikkatimizi çeken minareler oldu şüphesiz. Bir çoğunu fotoğrafladık. Yine Mostar yolculuğumuz sırasında ta Adriyatik denizine kadar ulaşan Neretva nehri bize eşlik ediyor. Meşhur Bosna Böreği(Pita) için Konjiç Köyünde mola veriyoruz. Nehrin öbür yakasında bir minare hemen gözümüze çarpıyor.Onu da fotoğraflıyoruz.Minarenin suya düşen görüntüsü ile muazzam bir fotoğraf ortaya çıkıyor.

Ve Cuma namazı yaklaşırken Mostar’a ulaşıyoruz. Cuma namazını,  1557 yılında Mehmet Karagöz tarafından yaptırılan Mostar’ın en büyük camii olan Karagöz Bey Camiinde kılıyoruz. Caminin avlusuna giriş kapısının hemen sağındaki camiyi tanıtan fotoğraf ve yazı dikkatimizi çekiyor. Zira cami 1992-1995 yıllarında devam eden savaşta  bombalanmış, minaresinin yarısı yıkılmış, kubbesi delinmişti. Bu halinin fotoğrafı ile restore edilmiş halinin fotoğrafı alt alta konulmuştu.Yan tarafında ise 6 dilde cami tanıtılıyor.

Cuma namazından sonra Mostar’ı gezmeye başlıyoruz. Mostar’da dikkatimizi çeken bir husus şehrin adeta ikiye bölünmesi. Resmen olmasa da fiilen bir bölünmüşlük var Mostar’da. Mostar köprüsünün üzerinde olduğu Neretva Nehrinin karşı yakasında Hırvat hakimiyeti söz konusuyken beri yakada Boşnaklar hakim. Boşnak tarafında gerek yapılar gerekse cadde ve sokaklar bakımsız ve fakir bir görüntü veriyor. Karşıya geçtiğinizde ise binalar daha modern ve şehir daha bakımlı duruyor. Hırvatlar şehrin tepesine kocaman bir haç dikmişler.Daha şehre girmeden kilometrelerce uzaktan görünen bu haçın 70 metre yükseklikte olduğunu öğrendik. Bununla Mostar bizimdir mesajı veriyor olmalılar. Ama şehirdeki minarelerin çokluğu buna izin vermiyor aslında. Yine  Hırvat tarafına yüksek bir kuleye sahip büyük bir Kilise yapılmış. Biz  tarihi çarşıdan yürüyerek Mostar Köprüsünü  tam karşıdan görebilmek için 1618 tarihinde yaptırılan Koski Mehmet Paşa Camii önüne geçiyoruz.Bu cami de savaştan nasibini almış camilerden.Savaştan sonra yine Türkiye tarafından restore edilerek 31 Ağustos 2001 tarihinde tekrar ibadete açılmış.Cami hemen Neretva’nın kenarında ve Mostar Köprüsüne nazır duruyor.

 Ve Mostar Köprüsü...

Mimar Sinan’ın talebesi Mimar Hayrettin tarafından 1566 yılında inşa edilen Mostar Köprüsünün karşısındayız. Rehberimiz Mostar Köprüsü hakkında bilgiler verirken biz de bir yandan fotoğraf ve video çekiyoruz.Neretva Nehri de ayaklarınızın altında bulunuyor. Hatırlatalım Mostar’ın Hırvat ve Boşnak kesimini bir birine bağlayan Mostar Köprüsü 427 yıl ayakta kaldıktan sonra  Sırp ve Hırvatlarca tam 3 gün bombalanma nertiecinde 9 Kasım 1993’te   yıkılmıştı. Savaştan sonra köprünün yeniden inşaası yine bize nasip oldu.Köprü,  Türkiye tarafından yeniden inşaa edilerek 24 Temmuz 2004’te çok sayıda devlet temsilcimizin hazır bulunduğu bir törenle açıldı.

Mostar’ın İstanbul’un tarihi çarşılarını andıran çarşısından geçerek Mostar Köprüsü üzerine geliyoruz.Burada manzara muazzam. Mas-mavi Neretva Nehrinin  yem-yeşil iki yakasındaki Osmanlı yadigarı camiler ve minareleriyle insan adeta büyüleniyor.

Alperenler Tekkesindeyiz...

Mostar’ın güneyindeki  Blagay köyünda bulunan 600 yıllık Alperenler Tekkesindeyiz.Bu tekke  600 yıl önce Anadolu'dan gelen dervişler tarafından kurulmuş. Türkiye’den Fidan Tur  firması 1500 EU harcayarak restore ederek turizme açmış.Tekke, yüksek bir kayalığın dibinde bulunuyor. Burası bodrumuyla birlikte üç katlı, (L) planlı ahşap bir yapı. Zemin katında, yazılı ve sesli yayınlar ve hediyelik eşyalar satılıyor. Tekke'nin ikinci katındaki balkondan Blagay nehrinin muhteşem manzarasını seyrediyoruz. Kocaman Buna Nehrinin tamamı bu tekkenin hemen dibinden yüksek kayalıkların altından çıkıyor.Bu kadar büyük debisi olan bir nehrin sadece bir yerden çıkmasına doğrusu hayret ettik.

Akşam üzeri Mostar’dan ayrıldık. Yolumuz üzerinde bir Restoranda akşam yemeği molası verdik. Yemekte Bosna’nın meşhur Kuzu Çevirmesi vardı.

Savaşın kaderini  değiştiren Tüneldeyiz

Üç günlük Bosna ziyaretimizin son günü de dolu dolu geçti İlk olarak Savaş yıllarında Başkent Saraybosna ile dünyanın bağlantısını sağlayan ve adeta nefes borusu görevi yapan Tünel’i gezdik. 

Bu tünelin kısa hikayesi şöyle: 1992-1995 yılları arasında devam eden savaşta gıda ve ilaç sıkıntısı had safhaya ulaşmış,  bu gidişatı değiştirmek için merhum Devlet Başkanı Aliya İzzetbegoviç ve arkadaşlarınca çözümler aranmaya başlanmıştı. Savaş sırasında Boşnaklara gönderilen yardımların havaalanından kente ulaştırılamaması nedeniyle, İzzetbegoviç başkanlığındaki bir heyet, bir tünel kazılması yönünde karar aldı. Saraybosna Havaalanı ile Bodmir  mahallesii arasında kalan alana tünel kazma çalışması başlatıldı. 800 metre uzunluğunda, 1 Metre genişliğinde ,1.6 metre  yüksekliğindeki bu tünel 1993  yılında 4 ay gibi kısa bir sürede kazıldı. Tünele havaalanından gelen yardım malzemesinin nakli için raylar ve vagonlar da yerleştirilmişti.Gezimizde bu ilkel rayları ve vagonları da gördük.Şimdi savaş müzesi olan burada  sergileniyor. Tünelin hayata geçirilmesiyle birlikte savaşın ve Saraybosna'nın kaderi artık değişmeye başlamıştı. Silah, gıda, ilaç ve gereken her türlü sevkiyat bu tünelden yapılıyordu.Hatta koyun-keçi bile buradan sevk ediliyordu.Gezimiz esnasında Tünel belgeselini izlereken bütün detaylarını gördük.Burayı ziyaret eden herkese bu belgesel izlettiriliyor. Bizden önce gelen Alman kafilesi de bu belgeseli izledi.Tünelin girişi bir evin altı.Bu ev bir yaşlı nineye aitmiş. Onun büyük hizmeti olmuş Tünel kazılmasına.Belgeselde bunu da gösteriyor.Şimdi bu ev devletleştirilerek savaş müzesi haline getirilmiş.Gezimizde bu müzeyi de gezdik.Müze olan bu evin dış cephesinde mermi izleri, iç duvarlarında ise savaşa ait unutulmaz resimler, asker giysileri ve ekipmanı teşhir ediliyor. Her gün yüzlerce turist tarafından ziyaret ediliyor.Bizim ziyaretimiz anında tam 8 otobüs gelmişti.

Tünel ziyaretinin ardından yine pırıl-pırıl bir havada Bosna Nehrinin(Vrelo Bosne) kaynağına gidiyoruz.Burası da gerçekten muhteşem bir tabiata sahip.Koskoca nehir bir yerden çıkıyor.Her taraf yem-yeşil.Piknik yapmak için muhteşem bir yer. Sanki cennetten bir köşe...

Saraybosna Şehitliğindeyiz

Bosna’‘da son ziyaretimiz Saraybosna Şehitliği. Binlerce şehidin bulunduğu bu şehitliğin tam ortasında Bosna’nın merhum Cumhurbaşkanı Alia İzzet Begoviç’in(1925-2003) mezarı bulunuyır. Biz Alia İzzet Begoviç’in mezarı başına geçerek hem merhum cumhurbaşkanımız hem de diğer şehitlerimiz için Kur’an okuyup dualar ettik. Şehitlikten ayrılırken Saraybosna’da öğle vakti idi.Öğle namazını Gazi Hüsrev Bey Camiinde eda ettik.Hareket saatimiz olan 16’ya kadar Başçarşıyı gezip alış-veriş yaptık.Bu arada bizim karadenizin kara lahanasını Saraybosna Markale  pazarında bulduk.Biraz kara lahana alıp Viyana’ya getirdim.

Evet üç günlük Bosna gezimizi kendi penceremizden böyle özetledik. Belki abartılı bulabilirsiniz ama son cümle olarak şunu söyleyebilirim. Gezip görülmesi gereken tarihin ibret sayfalarının bulunduğu yerlerden birincisi Çanakkale ise ikincisi Bosna’dır.31.05.2012/Viyana



3216 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

SİZİN KADİR GECENİZ NE ZAMAN? - 19/05/2020
Sahi sizin Kadir Geceniz ne zaman? Çoğumuz Ramazanın 27. Gecesine odaklandık değil mi?
CENNETE TÜNEL AÇMAK - 05/05/2020
Cennet her Müslümanın hayalidir. Rabbimiz bizi bu dünyada sınava tabi tutuyor.
HÜZÜNLÜ RAMAZAN - 24/04/2020
Dünya aylardır Koronavirüs salgını ile boğuşuyor. Ülkemizde de hastalığın yayılmasını önlemek maksadıyla bir dizi tedbirler alındı.
HAYIRDA YARIŞMAK - 17/04/2020
Devletimiz tarafından “Biz Bize Yeteriz Türkiye” yardımlaşma kampanyası başlatılıp da bağışlar yağmur gibi yağmaya başlayınca aklıma Tebük seferi öncesi yaşananlar geldi.
İMAMLAR VE DOKTORLAR - 31/03/2020
Millet Koronavirüs ile savaşırken şu malum “hastalıklı kafa” yine ortalığı bulandırdı. Neymiş 150 bin imam bir doktor etmezmiş! İmamlar ile doktorları kıyas etmek ne kadar doğru dersiniz?
İYİ-KÖTÜ-ÇİRKİN - 18/03/2020
Bir süredir dünya gündeminin ilk sıralarında “Koronavirüs” yer alıyor. Koronavirüs’ün anavatanı Çin. Daha sonra dünya çapında yayıldı. “Acaba ülkemizde de vaka olur mu?” sorusu hep gündemdeydi.
CORONA MI SİGARA MI? - 04/03/2020
Bugünlerde gündem “coronavirüs”. Dünyada hızla yayılan ve ilk çıktığı Çin’de 2500 kişinin ölümüne sebep olan ölümcül bir virüsten bahsediyoruz.
NAMAZ EĞİTİMİ - 19/02/2020
Hayatımız ezanla başlar namazla biter. Doğduğumuzda ilk duyduğumuz “Allâhü Ekber” sözüdür.
MUSİBETLERİ NASIL OKUMAK LAZIM? - 05/02/2020
Dünya insan için bir imtihan yeridir. Dünya denen şu hanede iyi veya kötü denebilecek çeşitli olaylarla karşılaşırız. Nimetle de karşılaşabiliriz musibetle de.
 Devamı
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.451932.5820
Euro34.798834.9382
Saat