• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam164
Toplam Ziyaret5141461
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları
Ahmet Emin Seyhan
ahmeteminseyhan@gmail.com
Din Yorgunluğu/ Din Kirliliği Kavramları Üzerine Bir Değerlendirme!
21/02/2019

Din Yorgunluğu/ Din Kirliliği Kavramları Üzerine Bir Değerlendirme!

 Bu köşe yazısının yazılış sebebi, bazı kimselerin son zamanlarda ortaya attığı “din yorgunluğu” ve “din kirliliği” gibi bazı kavramların “doğru bir tanımlama olmadığını” ortaya koymaktır.

Nitekim bazı kimseler, “müslümanların büyük kısmının içine düştüğü birtakım yanlışlara/ olumsuzluklara bakarak ortada ciddi bir “din yorgunluğu/ din kirliliği” olduğunu söylemekte ve kendilerince bazı çözüm önerileri sunmaktadır.

Kanaatimizce “din yorgunluğu/ din kirliliği” gibi kavramlaştırmaları “İslam dini” için kullanmak doğru değildir. Zira “din yorgunluğu/ din kirliliği” gibi kavramlar isabetli bir seçim olmamıştır. Çünkü bu tabirlerle kast edilenler ile İslâm’ın doğrudan hiçbir ilgisi yoktur. Konu “din istismarı ve din istismarcılarının yaptıkları”dır.

Oysa bu kavramları işiten insanların ilk aklına gelen şey “dinin yorgun olduğu/ dinin kirlendiği” gibi bir düşünce/ izlenim/ algıdır. Oysa din yorulmaz, din kirlenmez, ancak dinin gereklerini yerine getirmeyen “müslümanlar”ın din algıları yorulabilir veya zihin dünyaları kirletilebilir. Bu bakımdan “din yorgunluğundan/ din kirliliğinden” söz edilemez ama müslümanların zihnini kirleten veya onları yanlış dini bilgilerle istismar eden bazı din simsarlarının/ bezirgânlarının istismarcılığından söz edilebilir.

Bu itibarla “İslâm’ı istismar eden bazı müslümanların” yaptıklarına bakarak dinden uzaklaşan, dinden nefret etmeye başlayan veya dinle arasına mesafe koyanları “din yorgunu” şeklinde nitelemek doğru değildir.

Çünkü “müslümanların hatalarına bakarak” dinden soğuduğunu söyleyenler ne hikmetse “sonradan görme zenginlerin yaptıkları birtakım hatalara/ yanlışlara/ rezaletlere/ kepazeliklere bakarak” paradan soğumamaktadır. Aksine parayı daha çok sevmektedir.

Dolayısıyla burada bir çifte standart vardır ve dinin kirlendiğini, bu yüzden dinden soğuduğunu söyleyenler iyi niyetli olmayan ve işin kolayına kaçan, suçluyu başka yerde arayan kurnaz, hokkabaz, vurdumduymaz ve cahil kimselerdir. Bunların büyük bir yanılgı içinde oldukları açıktır. Nitekim her fırsatta İslâm’ı suçlu gibi gösterenler ve hataları ile yüzleşmekten kaçınanlar “sağlıklı düşünme kapasitelerini dumûra uğrattıkları” için böyle bir sonuca varmışlardır.

Bu bakımdan aklı başında bir insanın alacağı ölçü/ kriter/ referans, dine uygun yaşamayan hacı, hoca veya gösterişçi dindarlar değil, Kur’ân ve sahih sünnetin ilkeleridir. Bir başka ifadeyle model alınması gereken günahkâr ve hatalı müslümanlar değil, Hz. Muhammed Mustafa’nın örnek yaşam tarzıdır.

Bu itibarla öncelikle problemin doğru teşhis edilmesi gerekmektedir. Çünkü tarihin her döneminde müslümanlar arasında bitmek tükenmek bilmeyen kısır tartışmalar, kendi din anlayışını hakikatin ölçüsü olarak takdim etmeler, buna uymayanlara yönelik ithamlar, ötekileştirmeler, dışlamalar, tekfirleşmeler, dinin ticarî ve siyasî emellere alet edilmesi gibi yanlış uygulamalar hep olagelmiştir. Bütün bunlara bakarak dinin yorulduğunu/ dinin kirlendiğini söylemek ve bunu “din yorgunluğu/ din kirliliği” gibi kavramlarla ifade etmek isabetli değildir. Zira yorulan veya kirlenen varsa bu din değil, dini istismar edenlerdir; onların peşine takılan cahil müslümanlardır. Bu adamların yanlışlarına bakarak dinle araya mesafe koymak ise akıl kârı değildir. Onların bu ifrat tutumları da başka bir akıl tutulmasıdır.

Diğer taraftan bu problemlerden kurtulmanın yolu “insanların dinin yakasından düşmesi, kendi iç çekişme ve tartışmalarında dinin temel kaynaklarının konuşulmaması, dinî simge, sembol ve kavramların kullanmaması” ise hiç değildir. Zira burada din istismarcılarına kızılırken “dinin emir ve yasaklarından bahsetmemek veya daha az bahsetmeyi savunmak” isabetli değildir. Bir yanlışı düzeltmek için önerilen şey bir başka yanlış olmamalıdır. Bu itibarla hatayı belirleyip onu ortadan kaldıracak tedbirler almak veya bunları açıkça konuşmak yerine dinden hiç söz etmemek ve sorunları halının altına süpürmek çare değildir. Bu, gerçek sorunla yüzleşmekten kaçıştır, suçluyu başka yerde aramaktır, samanlıkta kaybettiği iğneyi sokak lambasının altında aramaktır.

Dolayısıyla yapılması gereken gerçeği bütün çıplaklığıyla ve anlaşılır şekilde ortaya koymaktır. Çünkü doğru ortaya çıkınca yanlışın kaçacak delik arayacağı, hak gelince batılın zail olacağı açıktır. (İsrâ, 17/81). Dolayısıyla Kur’ân ve sahih sünnetin ilkeleri bir başka ifadeyle “gerçek din” insanlara en güzel şekilde anlatılırsa problemler büyük ölçüde azalacaktır. Din bezirgânlarının/ din tüccarlarının/ kendini dinin sahibi gibi gören şarlatanların foyaları meydana çıkacak, aklı başında insanlar bunlardan uzaklaşacak, böylece “dinin yorulduğu veya dinin kirlendiği” iddiası da geçerliliğini tamamen yitirecektir. Zira din yorulmaz, din yorgunluğu olmaz, din kirlenmez. Ancak dinin sırtından geçinenler, dini kirletmeye çalışanlar iyot gibi ortaya çıkacağı için sapla saman birbirine karıştırılmaz, böylece insanların daha doğru kararlar vermesine imkân sağlanmış olur.

Bir başka ifadeyle bozuk gıda üretenlere kızıp insanları sağlıklı gıdadan uzak tutmak nasıl doğru değilse cahil müslümanlara kızıp dinî konuların konuşulmasına karşı çıkmak “dini yorduk, artık susalım” demek de çare değildir.

Sahte ilaç üretenlere kızıp insanları gerçek ilaçtan uzak tutmak nasıl doğru değilse cahil müslümanların hatalarına kızıp dinî konularından az bahsetmeyi ya da hiç bahsetmemeyi savunmak da aynı şekilde doğru değildir.

Bu itibarla “metal yorgunluğu”ndan veya “bahar yorgunluğu”ndan söz edildiği gibi “din yorgunluğu”ndan asla söz edilemez. Çünkü din yorgunluğu olmaz, İslam yorulmaz. Batıda din (Kilise) yorgunluğundan söz eden düşünürler/ sosyologlar olabilir. Ama İslam dini ile Hıristiyanlık bu şekilde asla kıyaslanamaz. Müslümanlar dinleri İslâm hakkında böyle bir tabiri kullanamaz. Bazı müslümanların dini anlama ve yaşama problemi var diye “dinin yorgun olduğu/ dinin kirlendiği” iddia edilemez. “Din yorgunu gençler” olduğu söylenemez. Zira dini yoran, kullanan, araçsallaştıran adamları ifade edecek bir kavram yerine “dinin yorgun/ dinin kirli/ dinin sorunlu” gibi gösterilmesi asla doğru değildir. İnsanların zihnine böyle yanlış bir algıyı yerleştirmek vebali gerektiren bir durumdur.

Nitekim üretilen kavramlar insanların düşüncelerini etkilemekte ve gidişatları da ona göre şekillenmektedir. Örneğin Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nun dikkat çektiği konu bu açıdan oldukça önemlidir. Zira Bardakoğlu; “İslam Tarihi olmaz müslümanların tarihi olur”, “İslam Hukuku olmaz müslümanların hukuku/ fıkhı olur” demektedir. Çünkü “İslam Tarihi” veya “İslam Hukuku” denilince müslümanların yaptıkları hatalar da İslam’a mal edilmektedir. Bu nedenle “müslümanların o dönemde ürettikleri İslam’a aykırı olmayan ictihad/ fıkıh” denilirse sorun ortadan kalkar ve yanlış anlaşılmalar kısmen önlenebilir. Nitekim bazı müslümanlar “İslam Hukuku” denilince “1200 sene öncesinin şartlarında yaşamış müslümanların kendi dönemleri için ürettikleri ictihadı” İslam dininin şaşmaz “ilkesi/ emri/ prensibi/ tavsiyesi” zannetmekte, farklı mezhepler birbirini ötekileştirmeye başlamakta, arkasından mezhep savaşları yaşanmakta, müslümanlar cahilce birbirini kırıp geçirmekte, bu arada “ictihad kapısının kapandığını” söyleyen zavallılar bile türeyebilmektedir.

Özetle, “din yorgunluğu” veya “din kirliliği” gibi tabirler İslam dini için kullanılamaz. Kanaatimizce bu kelimeler yerine “din istismarcılığı”, “din istismarcıları” veya “dini kirletmeye yeltenenler”, “merdiven altı din tüccarları” veya “din bezirgânları” demek daha doğru olur. Batılıların kendi dinleri için ürettikleri “din yorgunluğu” tabirini kendi Kiliseleri veya tahrif edilmiş dinleri için kullanmaları ve bu nitelemenin de onların dinlerini/ Kiliselerini ifade etmesi söz konusu olabilir. Ama aynı tabiri müslümanların İslam dini için kullanmaları asla doğru olamaz, zira İslam’ın yorgunluğundan/ kirlenmişliğinden/ kirletilmişliğinden söz edilemez. Çünkü kıyamete kadar geçerli olacak tek ve hak din İslâm’dır ve İslam’ın yorulması/ kirlenmesi/ kirletilmesi de asla söz konusu değildir. Eğer öyle olsaydı Cemel, Sıffın, Harre, Kerbela vb. facialar sonrasında ortada din diye bir şey kalmaz, din yorulur, din kirlenir, din bitkin düşer, din ölür ve din yok olup giderdi. Ama bugün hâlâ samimi müslümanlar varsa -ki var- bu durum göstermektedir ki, “din yorgunluğu/ din kirliliği” asla söz konusu olmamıştır ve olamaz. Yorulan ve yok olmaya mahkûm olanlar din istismarcıları olmuştur, dinin sırtından geçinenler olmuştur. Kaldı ki kıyamete kadar da bu din simsarları hep olacaktır ama bu zavallılar ve onların sefih takipçileri de kaybetmekten kurtulamayacaklardır. (27.04.2018)

Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Emin SEYHAN                     

Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi



1386 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Gelecek Nesiller Neden İslâm’dan Nefret Edecekler? - 28/12/2019
Gelecek Nesiller Neden İslâm’dan Nefret Edecekler?
Secde Ne Anlama Gelmektedir? - 28/12/2019
Secde Ne Anlama Gelmektedir?
Kuraklık, İsraf ve Şükürsüzlük - 28/12/2019
Kuraklık, İsraf ve Şükürsüzlük
Yetki Varsa Hesap da Vardır! - 28/12/2019
Yetki Varsa Hesap da Vardır!
Kur’ân Neyi Tasdik Ediyor? - 28/12/2019
Kur’ân Neyi Tasdik Ediyor?
Yanlış Kararlar İnsanı Mahveder - 28/12/2019
Yanlış Kararlar İnsanı Mahveder
Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur! - 28/12/2019
Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur!
Kindar Adam Dindar Olamaz - 28/12/2019
Kindar Adam Dindar Olamaz
“Anne” ile “Biyolojik Anne” Arasındaki Fark - 28/12/2019
“Anne” ile “Biyolojik Anne” Arasındaki Fark
 Devamı
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.451932.5820
Euro34.798834.9382
Saat