• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam140
Toplam Ziyaret5142539
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları
Ahmet Emin Seyhan
ahmeteminseyhan@gmail.com
Günah ile Günahkâr Arasındaki Farka Dikkat!
06/11/2014

Günah ile Günahkâr Arasındaki Farka Dikkat!

İnsanları kutsallaştırmanın doğru olmadığını, her insanın iyi veya kötü yönlerinin olabileceğini, bu yüzden seçici olmak gerektiğini, aşırı derecede yüceltilen ve yanılmaz olarak takdim edilen insanların da hata yapabileceğini, söz konusu kimselerin varsa örnek davranışlarının ve sözlerinin alınabileceğini, ancak İslam’a aykırı görüşlerinin tenkit edilebileceğini yazıp söylememe bazı iyi niyetli kardeşlerimizin şöyle tepki gösterdiklerini gördüm:

“Hocam, tamam anlıyorum; benim babam bir katil olabilir. Lakin babamın katil olduğunu sizden duymak istemiyorum. Şeyhim de hata etmiş olabilir; ama onun hatasını sizden duymak istemiyorum. Şeyhimin hatası İslam’a zarar verse ki -asla vermez- insanların ayıplarını aramak ve gıybet etmek doğru değildir.”

Bu duygusal tepkinin ilk bakışta insana çok ikna edici geldiğini ve karşı tarafa hak vermek zorunda kalabileceğinizi ifade etmek isterim. Ancak konunun üzerinde ciddiyetle düşünüldüğünde durumun hiç de öyle olmadığı çok rahatlıkla fark edilebilir.

Çünkü ortada sıradan bir şahıs yok İslâm adına konuşan -veya öyle olduğu sanılan- bir hoca/ şeyh/ mürşit/ âlim vardır. Kendi zihniyetine göre âyet ve hadis yorumu yapan, insanları etkileyen ve yanıltan, toplumda menfi algılar oluşturan buna rağmen Yüce Allah’ın ve Hz. Peygamber’in yolundan gittiğini iddia eden bir mürşid-i nâkıs vardır. Bu nedenle adı geçen insanın hatalarını delilleriyle ortaya koymak İslam’a hizmet etmektir. Böyle yapmamak, yanlış din yorumlarını çürütmemek, sapkın ve yanlış fikirlerine kayıtsız ve sessiz kalmak, gerçeğin anlaşılmasına katkı sağlamamak dini korumamak olacaktır. Oysa dini korumak her müminin vazifesidir. Çünkü bütün peygamberlerin getirdiği ve savunduğu en temel ilkelerden biri “saldırılara, iftiralara, tebdil ve tağyir girişimlerine karşı” dini korumaktır. Dolayısıyla böyle yapmak, âlim geçinen şahısları gıybet etmek değildir. Tam aksine dine hizmet etmektir.

Bir insanın özel hayatında yaptığı ayıpları ortaya çıkarmak ayrı bir şey, her gün vahiy meleği Cebrâil’i bile devre dışı bırakarak “doğrudan ve aracısız Yüce Allah ile görüştüğünü, vahiy aldığını, mehdi/ mesih/ peygamber/ yarı ilah olduğunu” iddia eden adamın yaptıklarının İslam’ın inanç esaslarıyla çeliştiğini söylemek ayrı bir şeydir.

Bu nedenle “tenkit ile gıybet”, “eleştiri ile hakaret”, “takdir ile takdis”, “yanlış ile doğru”, “gece ile gündüz” ve “karanlık ile aydınlık” arasında dağlar kadar fark vardır. Bunu fark edemeyenin suçlaması gereken sadece kendisidir.

Haksız yere adam öldürmenin çok büyük bir zulüm ve adeta tüm insanlığı öldürmek gibi olduğunu söyleyen kişiye; “Sen babama katil dedin, bunu senden duymak istemiyorum arkadaş!” diye savunmacı bir üslupla yaklaşmak doğru değildir. Baban da o meşum fiili işlemiş olabilir; alınganlığa gerek yoktur. Burada kast edilen babanın katil olduğu değil, “cinayet işlemenin kötü bir şey” olduğudur. Dolayısıyla bu hakikati söyleyeni engellemeye ve susturmaya çalışman doğru değildir. 

Şurasını özellikle ifade edelim ki, günah ayrı günahkâr ise ayrı bir kavramdır. “Günaha düşman olmakla ile günahkâra düşman olmak” arasında da epey fark vardır. Dolayısıyla bir günahı eleştiriyi o günahı işleyen kimseyi gıybet şeklinde algılamak yanlıştır.

Diğer taraftan azılı bir günahkâr bu tenkidi kendi üzerine alınıyor ve günahını savunmaya kalkıyorsa bu da patolojik bir durum olarak değerlendirilebilir.

Bu itibarla, bir İslâm âlimi öncelikle “katile” kızmaz, “cinayet işlemeye” kızar; bunun yanlış olduğunu söyler ve yazar. Zira ortada bir katil, bir de maktul vardır. Olay gerçekleşmiş, cinayet işlenmiştir. Âlim katile sadece acır, cezasını çekmesini ister, onu tövbeye davet eder, öte taraftan maktulün haklarını da savunur; gelecekte cinayetler işlenmemesi için toplumu ikaz eder. Bir İslam âliminin cinayet eleştirisini doğru anlamayarak, “babama katil diyor” diye “cinayet işlemenin kötü olduğunu delilleriyle ortaya koymasına tepki göstermek” akılla bağdaştırılabilir bir durum değildir.

Bir İslâm âlimi hırsıza kızmaz, hırsızlığa kızar ve bunun büyük bir günah olduğunu her zaman söyler, mağdurun yanında yer alır ve asla hırsızı savunmaz. Çünkü hakkı söylemek âlimin görevidir. Yapmıyorsa görevini ihmal ediyor ya da savsaklıyor demektir.

Bir İslâm âlimi zina edenlere kızmaz, onlara acır, zina fiili işlemenin çok yanlış ve çirkin bir iş olduğunu her zaman ve zeminde söyler.

Bir İslâm âlimi homoseksüele kızmaz, eşcinselliğe kızar ve bunun yanlış olduğunu her yerde söyler. 

 Bir İslâm âlimi lezbiyene kızmaz, lezbiyenliğe kızar ve bunun yanlış olduğunu söylemekten korkmaz.   

Bir İslâm âlimi sokak ortasında öpüşen iki gence kızmaz, bu ahlaksızlığın alenen yapılmasına, toplumun değerlerinin dejenere edilmesine ve başkalarına kötü örnek olunmasına kızar ve bunun yanlış olduğunu ifade eder.

Bir İslâm âlimi sarhoşa kızmaz, içki içip sarhoş olmaya, başkalarına zarar vermeye, sarhoşken araç kullanmaya kızar ve bunun yanlış olduğunu söyler. İçki içmenin zararlarını anlatır ve sarhoşları pişman olup bu kötü fiilden dönmeye davet eder.

Bu itibarla, kritik-analitik düşünmeyenlerin, sorunların konuşulmasını yukarıda bahsedilen yöntemle engellemeye kalkışanların uzun vadede İslam dinine çok büyük zararlar vereceklerini ifade etmemiz gerekir. Çünkü hoca/ şeyh/ mürşit/ âlim/ mehdi/ mesih geçinen bu kişiler yanlış bir din algısının oluşumuna ya da devamına sebebiyet veriyorlarsa ya da vermişlerse, bu yanlış algıyı delilleriyle ortaya koyup çürütmek gerekir. Böyle yapan bir münekkidi suçlu ilan etmek insafla ve hakkaniyetle bağdaşmaz.

Geçmişte yaşamış ya da günümüzde yaşayan “İslâm âlimlerin/ hocaların/ şeyhlerin yanlışlarını tenkit etmekle onlara hakaret etmeyi” birbirinden ayırt edemeyen bir insanın hakikate ulaşması, anlayış kapasitesini geliştirmesi, yeni, özgün, güvenilir ve doğru düşünceler üretebilmesi neredeyse imkânsız gibidir. Zira kavramlar arasındaki farkı anlamaktan aciz insanların direkt savunmacı bir üslupla “tenkit ile hakareti ayırt edememesi”, içinde öneri olan yapıcı eleştiriyi dikkate almaması, bunlardan istifade etmek yerine şeyhini/ hocasını/ liderini/ mürşidini kutsaması, onları dokunulmaz kabul edip tabulaştırması ve körü körüne onların peşinden gitmesi doğru değildir. Zira lider de yanılabilir. Liderinin yaptığı yanlışı eleştirip kendisini uyarana teşekkür edeceğine ve buradan gereken dersi çıkartacağına, farklı düşünceyi seslendiren ve işin doğrusunu kanıtlarıyla ortaya koyan kişiyi boğmaya kalkışmak bindiği dalı kesmekten başka ne olabilir ki?

Sonuç olarak, yanlış din yorumuna veya yanlış dinî yaklaşımlara neden olmayı eleştirmek ayrı bir şey, bunu yapan şahısların özel hayatlarını konuşmak ayrı bir şeydir. İsim vermeden ya da vererek “İslam dinine zarar veren şahısları deşifre edip onları topluma tanıtmak,” zararlı fikirlerine karşı toplumu uyarıp bilinçlendirmek ve İslam dinini korumak için canı gönülden gayret etmek gerçek İslam âlimlerinin vazifesidir. Bu görevi hakkıyla yapmayarak korkusundan üç maymunu oynamak doğru değildir. Kaldı ki günahkârı ikaz etmek, günah işlemenin yanlış olduğunu söylemek “hakaret ya da gıybet değil, tam aksine dine ve tüm Müslümanlara hizmet”tir. (07.11.2014)

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN

Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

 



5173 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Secde Ne Anlama Gelmektedir? - 28/12/2019
Secde Ne Anlama Gelmektedir?
Kuraklık, İsraf ve Şükürsüzlük - 28/12/2019
Kuraklık, İsraf ve Şükürsüzlük
İslâmîlik Endeksleri ile Yapılmak İstenen Nedir? - 28/12/2019
İslâmîlik Endeksleri ile Yapılmak İstenen Nedir?
Akademisyen ve Siyasetçi İlişkisi Üzerine - 28/12/2019
Akademisyen ve Siyasetçi İlişkisi Üzerine
“Vasatiyye Hareketi” Bir Tuzaktır - 28/12/2019
“Vasatiyye Hareketi” Bir Tuzaktır
Din Sömürüsünün Kullanışlı Aparatı Putlar! - 28/12/2019
Din Sömürüsünün Kullanışlı Aparatı Putlar!
Hak Din İslâm ve Batıl Dinler - 28/12/2019
Hak Din İslâm ve Batıl Dinler
Aklıma Geldikçe Lanetliyorum - 28/12/2019
Aklıma Geldikçe Lanetliyorum
“Anne” ile “Biyolojik Anne” Arasındaki Fark - 28/12/2019
“Anne” ile “Biyolojik Anne” Arasındaki Fark
 Devamı
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.429932.5599
Euro34.801134.9406
Saat