• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi17
Bugün Toplam714
Toplam Ziyaret5143113
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları
Ahmet Emin Seyhan
ahmeteminseyhan@gmail.com
Cami ve Kadın Eğitimi (I)
11/10/2013

Cami ve Kadın Eğitimi (I)

 

Camiler, kurulduğu dönemden itibaren dinî, siyasî, idarî, sosyal ve eğitimle alakalı pek çok konuda hayırlı hizmetin yürütülmesinde aktif rol oynamışlardır. Hz. Peygamber, İslâm’ın kurumsallaşmasına camiden başlamış, hicretten hemen sonra inşa ettirdiği camide, bireysel ve sosyal pek çok ihtiyacın karşılanmasını sağlamış ve camileri bir ana merkez haline getirmiştir.

Hz. Peygamber döneminde cami eğitiminin hedef kitlesi, çocuk-genç, yetişkin-yaşlı, kadın-erkek bütün Müslümanlardan oluşmuştur. Bununla beraber günümüzde erkek cemaatin ibadet ve eğitim amaçlı olarak camiyle ilgisi devam ederken, kadınların genellikle camiye devam etmedikleri ve camide verilen eğitimden yeterince yararlanamadıkları görülmektedir.

Günümüzde kadınların camiye gitmelerini hoş karşılamayan geleneksel anlayışın dinî hükümlere değil, dinle ilgili bir takım yorumlara dayandığı anlaşılmaktadır. Çünkü dinin temel kaynaklarında ibadet ve ibadet mekânlarına devam etme konusunda cinsiyet ayrımı olmadığı görülmektedir. Nitekim Hz. Peygamber zamanında kadınlar camiye devam etmişler, orada gerçekleştirilen hem ibadet hem de eğitim-öğretim faaliyetlerinden önemli ölçüde faydalanmışlardır. Dolayısıyla kadınların fitne ihtimali nedeniyle camiden uzak tutulmaları, hem cinsiyet eşitliği hem de İslâm’ın adalet anlayışı ile bağdaşmamaktadır.

Hayatın değişik alanlarında kadınların bulunmaları normal görülürken, hangi nedenle olursa olsun, onların ilim ve ibadet mekânı olan camilerden uzak tutulmaları İslâm toplumları için önemli bir eksikliktir. Bu konuda Hz. Peygamber dönemindeki uygulamaya tekrar dönülmesi, toplumun yaklaşık yarısını oluşturan kadınların cami eğitimine kazandırılması gerekir. Bunun için kadın erkek bütün Müslümanları bilinçlendirecek bir anlayış değişikliğine ihtiyaç vardır. Kadınlar ile cami eğitimi arasındaki fikrî ve fizikî engelleri kaldırmak, caminin kadın erkek her Müslümanın ibadet edip ilim öğrendiği mekân olma özelliğinin korunmasına katkıda bulunmak şarttır.

Hak ve özgürlükler açısından erkekle kadın arasında herhangi bir ayrım söz konusu değildir. İslâm, sadece fiziksel ve ruhsal özelliklerden kaynaklanan farklılıklara dayalı bazı hükümler getirmiştir. Tabiî olan bu durum, kadına karşı bir haksızlık olarak değerlendirilemez. Çünkü görev ve sorumluluklarda cinsiyet ve fiziksel uygunluk faktörünün gözetilmesi, her iki cinsin de çıkarınadır.

Öte yandan günümüzde de dinî nitelikli pek çok kitapta kadınlarla ilgili olumsuz hükümler içeren rivayet ve değerlendirmelere rastlamak mümkündür. Kur’an-ı Kerim’in içeriğine ve Hz. Peygamber’in Sahih Sünnet’ine uygun düşmeyen bu yorum ve değerlendirmeler, sözlü anlatım ve pratik uygulamalarla da korunduğu için, İslâm’da kadın hakları, sürekli sorgulanan bir konu olmaya devam etmektedir. Dolayısıyla Kur’an’ın ana ilkeleri ve Hz. Peygamber’in genel tavrı esas alındığında, cinsiyet ayrımcılığını çağrıştıran ve kadını cinsiyetinden dolayı camiden ve oradaki eğitimden yoksun bırakan değerlendirmelerin İslâm’ın ruhuyla bağdaşmadığı kolaylıkla anlaşılmaktadır.

İslâm dini, Hz. Peygamber döneminden itibaren sahip olduğu prensipleriyle kadının sosyal statüsünü geliştirici düzenlemelerde bulunmuş, hatta bu düzenlemelerin önünü de açık bırakarak Müslümanlar tarafından daha da geliştirilmesini teşvik etmiştir. Ancak kadının konumunu düzeltmeyi öngören dinî mesajlara rağmen, önceki kültürlere dayalı kadın aleyhtarı düşünceler zaman içerisinde dinî bir kisveye bürünerek yeniden ortaya çıkmıştır. Müslüman toplumlarda İslâm’ın çizdiği çerçevenin giderek genişletilmesi bir yana, bu çerçeve, hem de Müslümanlık görüntüsü altında daha da daraltılmıştır. Eski inanç ve kültürlerin Müslümanlara etkisi, yerleşik kültür ve geleneklerin dine baskın çıkması, dinî metinlerin yanlış anlaşılıp yorumlanması ve Müslüman toplumlardaki ahlâkî zaaflar, söz konusu kadın aleyhtarı anlayış ve uygulamalara maalesef zemin hazırlamıştır.

Günümüzde aile içi şiddetin önemli nedenleri arasında sayılan ve toplum yapısını olumsuz yönde etkileyen cinsiyet ayrımcılığına dayalı duygu ve düşünceler, İslâm dininden değil; daha ziyade Müslüman toplumların İslâm öncesi geleneklerinden kaynaklanmaktadır. Çünkü tarih içerisinde Müslüman toplumlar, önceki geleneklerin etkisinden kurtulamadıkları gibi, İslâm’ın kadınlara tanıdığı bazı hakları bilerek ya da bilmeyerek geri alma yanlışlığına düşmüşlerdir.

Görüldüğü üzere cinsiyet ayrımcılığı, geçmişten günümüze kadar devam eden bir sorun olarak insanlığın gündemindedir. İlâhî kaynaklı dinler, bu sorunu adalet ölçüsüne göre çözmeye yönelik önemli düzenlemeler getirmiştir. Özellikle İslâm dini, toplumun kadınla ilgili anlayışını düzelterek onu erkekle aynı seviyeye yükseltmeye çalışmıştır. Ancak kadının konumunu düzeltmeyi öngören İslâmî mesajlara rağmen, önceki kültürlere dayalı kadın aleyhtarı düşüncelerin dinî bir kisveye bürünmüş olarak etkisini sürdürdüğü de bir gerçektir. Bu durum, İslam dininin kadına gereken önemi vermediği şeklinde değerlendirmelere neden olmaktadır. Bu itibarla, kadınlarla ilgili kültürümüzde yer alan bazı düşüncelerin gözden geçirilip yeniden değerlendirilmesi ve bu konuda kadın-erkek bütün toplumun aydınlatılması gerekmektedir.  

Cami eğitimi, yetişkinler için olduğu kadar çocuklar, gençler ve kadınlar için de gerekli ve önemlidir. Camide gerçekleştirilen eğitim çalışmalarının temel amacı, genç-yaşlı, kadın-erkek bütün insanlara doğru dini bilgiler vermek ve maddî ve manevî yönden huzurlu bir toplum inşa etmektir. Nitekim Hz. Peygamber, yeni bir toplum inşa etme amacını, bütün Müslümanların rahatlıkla katılabildiği cami merkezli eğitim faaliyetleriyle gerçekleştirmiştir. Onun yirmi üç yıllık peygamberliği döneminde puta tapıcılığın yerine tevhîd inancını, zulmün yerine adaleti, düşmanlığın yerine kardeşliği, bencilliğin yerine dayanışmayı, tembelliğin yerine çalışmayı ve cehaletin yerine bilgiyi prensip edinen bir nesil yetiştirmesinde, kadın erkek bütün Müslümanların faydalandığı cami eğitiminin rolü büyük olmuştur.

İletişim ve teknoloji alanında önemli gelişmelerin yaşandığı günümüzde bireylerin ilgi, istek ve ihtiyaçları da göz önünde bulundurularak cami eğitiminin kapsamı genişletilmek zorundadır. Camilerin ibadet amaçlı standart yapısının aşılarak, genç-yaşlı, kadın erkek bütün Müslümanların eğitim alabileceği mekânlar olmaları sağlanmalıdır. Aksi halde yaş, cinsiyet ve daha başka nedenlerle cami eğitiminin dışında kalan insanlar, dinî bilgi ihtiyaçlarını sağlıklı olmayan yerlerden karşılamaya çalışacaklardır.

Hz. Peygamber dönemi, İslâm dininin orijinal şekliyle yaşandığı örnek alınabilecek bir dönemdir. Tarihten günümüze dinî konularla ilgili yapılan pek çok yorumda genellikle o döneme atıfta bulunulmakta, karşılaşılan yeni durumlar, o dönemdeki benzer konularla mukayese edilerek açıklığa kavuşturulmaktadır. Hz. Peygamber’in vefatından sonra Müslüman toplumlarda Kur’an-ı Kerim ve hadislerin anlaşılmasında, dinî düşünce ve yaşantı konusunda bir yorum zenginliği yaşanmıştır. İslâm dininin temel değerlerinden sapma olmadığı sürece içtihat sayılan bu durum, dinî değerlerin güncelleştirilmesi ve pek çok konuda insanlara kolaylık sağlanması açısından önemli sayılmıştır. Ancak fikir özgürlüğü çerçevesinde yapılan değerlendirmelerin bir kısmı, zamanla o dönemdeki yaşantıyla tezat teşkil eden uygulamalara dönüşmüştür. Günümüzde kadınların camilere devam etmemeleri geleneği, bu tür anlayış ve uygulama değişikliğinin önemli örneklerinden biridir.

Bilindiği gibi İslâm dini, bütün Müslümanları ibadet ve eğitim ile yükümlü tutmuş, bu konuda kadın ile erkek arasında herhangi bir ayrım gözetmemiştir. Çünkü erkeğin olduğu kadar kadının da ibadet etmeye, kendisi için gerekli olan dinî bilgileri öğrenmeye ihtiyacı vardır.

Hz. Peygamber döneminde ibadet ve eğitim amaçlı camiye gelen kadınlara her türlü kolaylık sağlanmış, kadınların cami eğitiminden yeterince faydalanmalarına özen gösterilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de kadınların camiye gelmelerinin önünde herhangi bir kısıtlama yoktur. Ayrıca Hz. Peygamber, kadınların camiye gitmelerini teşvik etmiştir. O’nun zamanında Mescid-i Nebevi’de kadınlar vakit, cuma ve bayram namazlarına katılmışlar, camide yapılan vaaz ve sohbetlerden istifade etmişlerdir.

Hz. Peygamber ilim öğrenme konusunda kadın ile erkek arasında herhangi bir ayrım gözetmemiş, ilim öğrenmenin herkese farz olduğunu ifade etmiştir. Nazil olan ayetler ve bu ayetlerden çıkartılan dinî hükümler, herhangi bir ayrım gözetilmeksizin hem erkeklere hem de kadınlara bildirilmiştir. İslâm âlimleri de, erkek için gerekli görülen pek çok bilginin kadınlar için de gerekli olduğunu söylemişlerdir.

İslam’ın ilk yıllarında sosyal hayatta aktif olarak yer alan kadınlar, vakit, cuma ve bayram namazlarına katılıp Hz. Peygamber’in hutbe ve vaazlarını dinlemişlerdir. Mahalle mescitlerinde veya bazı evlerde kılınan namazlarda cemaate katılan kadınlar, oralarda yapılan eğitimlerden önemli ölçüde yararlanmışlardır. Onlar, cinsiyetlerinden kaynaklanan özel durumları ile ilgili pek çok konuyu hiç çekinmeden Hz. Peygamber’e sorarak öğrenmişlerdir.  Hz. Peygamber döneminde kadınların camiye gelip namaz kılmaları sadece cuma, bayram ve vakit namazlarla sınırlı kalmamıştır. Onlar bazen kocalarından izin alıp gece ibadeti için de camiye gelmişlerdir. Gece namazlarını camide kılmak isteyen kadınlara izin verilmesini ve onlara bu konuda herhangi bir zorluk çıkartılmamasını isteyen Hz. Peygamber, hanımlara izin vermek istemeyenleri şu sözleriyle uyarmıştır: “Geceleyin mescide gelip ibadet etmek için kadınlarınız sizden izin istediklerinde kendilerine izin verin.” (Buharî, Ezan 162).

Bu ve benzeri rivayetlerden de anlaşıldığı göre, Hz. Peygamber döneminde kadınlar cami etkinliklerine aktif olarak katılmışlardır. Ancak daha sonra bu uygulamadan giderek uzaklaşılmıştır. Bu itibarla, İslâm’ın başlangıcındaki uygulamalara tezat teşkil eden kadınların camilerden uzaklaştırılması geleneğinin din adına korunması doğru değildir. Çünkü camide yapılan ibadetlerin aynı zamanda eğitim boyutu vardır. Hz. Peygamber döneminde kadınların camiyle ilgileri sadece ibadetle sınırlı kalmamış, onlar camideki diğer eğitim ve kültürel faaliyetlerden de faydalanmışlardır. Çünkü İslâm dininde ilim öğrenmeye büyük önem verilmiş (Alâk, 96/1-5), kadın ile erkek, ibadette olduğu gibi, eğitim konusunda da eşit kabul edilmiştir. (İbn Mâce, Mukaddime 81) (11.10.2013)

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN

Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

 

 

 



9183 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Beyin Göçü ve Yetenekli Gençler - 28/12/2019
Beyin Göçü ve Yetenekli Gençler
Akademisyen ve Siyasetçi İlişkisi Üzerine - 28/12/2019
Akademisyen ve Siyasetçi İlişkisi Üzerine
“Vasatiyye Hareketi” Bir Tuzaktır - 28/12/2019
“Vasatiyye Hareketi” Bir Tuzaktır
Din Sömürüsünün Kullanışlı Aparatı Putlar! - 28/12/2019
Din Sömürüsünün Kullanışlı Aparatı Putlar!
Gelecek Nesiller Neden İslâm’dan Nefret Edecekler? - 28/12/2019
Gelecek Nesiller Neden İslâm’dan Nefret Edecekler?
Secde Ne Anlama Gelmektedir? - 28/12/2019
Secde Ne Anlama Gelmektedir?
Hamaseti Bırak Gerçeklere Bak! - 28/12/2019
Hamaseti Bırak Gerçeklere Bak!
Aklıma Geldikçe Lanetliyorum - 28/12/2019
Aklıma Geldikçe Lanetliyorum
Hak Din İslâm ve Batıl Dinler - 28/12/2019
Hak Din İslâm ve Batıl Dinler
 Devamı
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.451932.5820
Euro34.798834.9382
Saat