• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi8
Bugün Toplam316
Toplam Ziyaret5142715
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları
Ahmet Emin Seyhan
ahmeteminseyhan@gmail.com
Bir Âlimin Muhalif Duruşu!
30/05/2013

 

 

Bir Âlimin Muhalif Duruşu!

İslam kültür ve medeniyetinin oluşumunda ve kalıcı hale gelmesinde her zaman âlimler, ârifler, hakîm insanlar ve münevverler büyük rol oynamışlardır. Bunlar daima Kur’an ve Sünnet’i kendilerine referans almışlardır. Tarih boyunca gerçek İslam âlimleri hem halkın hem de yöneticilerin yanında olmuş, yapılan iyiliklere destek, kötülüklere de düşünce ve fikirleriyle engel olmuşlardır. Batılı demokrasilerde olduğu gibi “muhalif ve sivil bir duruş” diyerek kötülüğe destek, iyiliğe de engel olmamışlardır.

Günümüzde batılı kavramlarla düşünen, konuşan ve yazan kimi sözde aydın İslam’dan habersiz bir şekilde muhalif olma adına her türlü hayırlı faaliyete karşı çıkmaktadırlar. Kanaatimizce yapılan her güzel işte bir eksiklik aramak ya da noksanlık olmadığı halde varmış gibi göstermek ve muhalefet etme adına hayra engel olmak sivil bir duruş değil art niyetli bir yaklaşımdır.

Farklı düşünen bir muhalif iyiye iyi, kötüye kötü diyebilmelidir. Çıkarı için tersini yapmamalıdır; böyle yapan İslam’a göre yanlış bir iş yapmaktadır. Aklını kullanmayan, duygularının esiri olan ve inatla yanlışı savunan kimse hata etmektedir. Böyle birinin insanlara güven telkin edebilmesi mümkün değildir.

Toplumdaki her bir fert ülkede var olan meşru anayasa ve yasalara uymak zorundadır. Hukuk devleti olmanın gereği budur. İslam dini yöneticilerin de, halkın da konulan kurallara uymasını emreder. Yöneticiler kurallara uydukça, toplum da onlara itaat etmekle yükümlüdür.

Muhalif olma adına konulan kurallara karşı gelmek, özgürlük diyerek başkalarının özgürlüklerini tehlikeye atmak kabul edilebilir değildir. Mesela toplumun huzurunu düşünmeksizin açık alanlarda içki içme özgürlüğünü savunan, gürültü ve patırtı ile toplumu rahatsız edenlere destek çıkan ve özgürlük adına sarhoşken araba kullananların yanında yer alan kimse büyük bir yanlış yapmaktadır. Böyle birisi bir gün bu sarhoşun arabasının altında feci şekilde can verebilir. Böyle bir riske ve tehlikeye rağmen körü körüne yanlıştan yana olmak kabul edilebilir değildir. Bunu yapanların vicdanlarının körleştiği, kalplerinin katılaştığı ve şeytanın yandaşı olma yolunda adım adım ilerledikleri ifade edilebilir.

Mesela birisi çıkar: “Türklerin milli içeceği sudur. Bunu yoğurda katarsan ayran olur, ama rakıya katarsan bayram olur” diyerek alkollü içkiyi ve alkollü araç kullanmayı savunacak olursa bir İslam âlimine düşen görev, bu düşüncenin yanlış olduğunu söylemek ve bu yanlış düşünceyi onaylamamak olmalıdır. Kendi evinde içki içer, başkalarına zarar vermez ve zararı sadece kendisiyle sınırlı kalırsa bu durumda onun özgürlüğüne kimse müdahale edemez. Ama sarhoşken eşini döverse bu da kabul edilemez ve bu kişi yaptığı eylemin cezasını çeker.

Hele hele sarhoşken direksiyonun başına geçer ve trafiğe çıkarsa, bu kişinin özgürlüğü artık bitmiştir. Bu durumdayken araç kullananlara en ağır cezalar verilmeli ve ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır. Eğer böyle kimseler sarhoşken kaza yapar ve bir kişinin ölümüne sebebiyet verirlerse cinayetle yargılanmalı ve kısas gereği derhal idam edilebilmelidir.

Diğer taraftan Hz. Ebu Bekir halife seçildiği zaman yaptığı ilk konuşmada Rasulüllah’ın ashabına: “Ben Allah'a ve Rasulüne itaat ettiğim sürece siz de bana itaat edeceksiniz, ben yoldan çıkarsam o zaman bana itaat yoktur” demiş ve yönetimde keyfiliğin olmadığını hukuk kurallarının egemen olması gerektiğini ifade etmiştir.

Hz. Ömer de halife seçilince aynı minvalde bir konuşma yapmış, aynı uyarıları tekrarlamış ve cemaatten birisi ona kılıcını göstererek: “Sen yoldan çıkacak olursan, seni bununla yola getiririz” diyerek “muhalif ve sivil bir duruşun” nasıl olması gerektiğini göstermiştir. Yani; ölçü hak ve adalettir; hukuk kurallarıdır. İslam’da körü körüne muhalefet veya haksızlığa körü körüne itaat yoktur. Hukukun evrensel ilkelerinin yanında yer almak vardır. Bugün yanlış yapanları kılıçla değil oy ile düzeltme imkânı vardır. En dürüst, en güvenilir, en çalışkan, en bilgili, en ahlaklı, en samimi bir ekibi kendi köyüne/beldesine muhtar/belediye başkanı seçmeyen köylü sorumludur ve şikâyet etmeye hakkı yoktur.

Hakiki bir İslam âlimi de dinin emirlerine uymak zorundadır. Yöneticilerin ve toplumun yanlışlarını söyleyerek onları uyarmak mecburiyetindedir. O ne nefsinin, ne de başkalarının kölesi olabilir. Alınan bazı kararları hukuka ve usule uygun bir şekilde tenkit edebilir. Ama o da bu toplumda yaşadığı için nihayetinde alınan kararlara uymak zorundadır. Kısaca usulüne göre yapılmış ictihadlara, yorumlara ve yetkililer tarafından alınmış kararlara fikir ve ilim yönünden muhalif olunabilir. Ama bu muhalefet kardeşliğe, yardımlaşmaya ve aradaki sevgi bağlarına zarar verecek dereceye de gelmemelidir.

Sonuç olarak, gerçek bir İslam âlimi yaşadığı zaman ve zeminde İslam’a göre hayatını planlamak ve yaşamak zorundadır. Körü körüne muhalif olmak yanlıştır. Âlim her zaman doğruları söylemek ve yapmak zorundadır. Irkçı, menfaatçi ve mezhepçi yaklaşımlarla adaletten ayrılmak kabul edilebilir bir durum değildir. Gerçek bir âlim her daim hakkı tutmak ve ayağa kaldırmakla mükelleftir. Gerçek bir âlim, İslam düşmanlarına ve şeytana muhaliftir. Onlarla işbirliği yapmaz; din kardeşleriyle birlik ve dayanışma içinde olur. Yalan söyleyenlere kanmaz. Her duyduğuna araştırmadan inanmaz. Farklı metot ve yöntemlere saygı duyar, ama her zaman hukukun evrensel ilkelerinin ve haklının yanında yer alır. Bir takım dünyevî menfaatler uğruna adaletten ve hakkaniyetten asla ayrılmaz. (31.05.2013)

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN

Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi



8838 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

İslâmîlik Endeksleri ile Yapılmak İstenen Nedir? - 28/12/2019
İslâmîlik Endeksleri ile Yapılmak İstenen Nedir?
“Anne” ile “Biyolojik Anne” Arasındaki Fark - 28/12/2019
“Anne” ile “Biyolojik Anne” Arasındaki Fark
Kindar Adam Dindar Olamaz - 28/12/2019
Kindar Adam Dindar Olamaz
Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur! - 28/12/2019
Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur!
Gelecek Nesiller Neden İslâm’dan Nefret Edecekler? - 28/12/2019
Gelecek Nesiller Neden İslâm’dan Nefret Edecekler?
Hak Din İslâm ve Batıl Dinler - 28/12/2019
Hak Din İslâm ve Batıl Dinler
“Baba” ile “Biyolojik Baba” Arasındaki Fark - 28/12/2019
“Baba” ile “Biyolojik Baba” Arasındaki Fark
Secde Ne Anlama Gelmektedir? - 28/12/2019
Secde Ne Anlama Gelmektedir?
Yanlış Kararlar İnsanı Mahveder - 28/12/2019
Yanlış Kararlar İnsanı Mahveder
 Devamı
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.451932.5820
Euro34.798834.9382
Saat