• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam222
Toplam Ziyaret5142621
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları
Ahmet Emin Seyhan
ahmeteminseyhan@gmail.com
Gayr-i Meşru Yapılanmalar, Darbe ve Millî İrade
22/09/2016

Gayr-i Meşru Yapılanmalar, Darbe ve Millî İrade

Devleti yönetme yetkisini milli iradeden almayan her türlü yapı, gayr-i meşrûdur ve bunlarla yasalar içinde etkin mücadele şarttır.

İktidara gelmek ve projelerini uygulamak isteyen herkes, eğer kendine güveniyorsa partisini kurar, halkın karşısına çıkar, hedeflerini anlatır, insanları ikna eder ve yetkiyi sadece halktan alır. Halk, seçim sandığıyla dilediğini seçer; beğenmediği siyasileri ve sözünde durmayan ilkesiz politikacıları değiştirebilir. Eğer bunun adı demokrasi ise müslümanların istediği daha ileri demokrasi ve tam bağımsızlıktır.

Bürokratlar mecliste çıkarılan kanunları eksiksiz uygulamak, bulundukları konumun hakkını vermek ve keyfi davranışlardan uzak durmak zorundadırlar. Bürokratlar, emirleri başkalarından değil sadece devlet erkini kullanan seçilmiş iktidarlardan almakla yükümlüdürler. Aksine bir durum demokratik sistemlerde kabul edilemez. Kaldı ki bu, dine, ahlaka ve hukuka da aykırıdır.

Diğer taraftan gizli örgüt kurarak devleti ele geçirmek ve halkın istemediği bir yönetim tesis etmek doğru değildir. Zira halkın seçimlerle böyle yapıları değiştirebilmesi söz konusu olamaz. Bu vesayet odakları ülkeyi kendi çıkarlarına göre yönetir ve büyük devletlerin nüfuzundan da kurtulamazlar. Böylece ülke, ileriye değil geriye doğru gider ve nihayet parçalanarak tarih sahnesinden çekilir.

Milli iradenin devre dışı olduğu yönetimler halka zulüm yaparlar. Zira onlar, sırtlarını halka değil vesayet odaklarına dayamışlardır ve sadece onların emirlerini yerine getirirler.

Bu itibarla ileri demokrasi ve milli irade olmazsa olmazlardandır. Bu konuda da müslüman toplumların kendilerini geliştirmeleri ve tüm dünyaya model olmaları elzemdir.

İleri demokrasilerde hükümetler ve bürokrasi şeffaf ve denetime açıktır. Yönetimde hiçbir keyfilik söz konusu değildir, herkes kurallara uyar, uymayanlar cezalandırılır. Ancak iç ve dış istihbarat konusunda, devletin güvenliğini ilgilendiren hususlarda sınırlandırma yapılması da gereklidir; bu da göz ardı edilemez. Ülke güvenliğini tehlikeye sokan girişimleri tesirsiz hale getirmek için yasa çıkartmak iktidarların görevidir.

Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu ülkelerde yetkisini yönettiği halktan almayan, seçimlerde sandıktan çıkmayan ve darbeyle işbaşına gelmeye çalışan zalimler yaptıklarının hesabını mutlaka mahkemelerde verir. Zira onların bu eylemleri anayasaya/ kanunlara aykırıdır ve büyük bir ahlaksızlıktır. Darbe yapmanın suç olduğunu bildiği halde darbeye teşebbüs edenler en ağır şekilde cezalandırılır ki, arkadan gelenler hiçbir şekilde darbe yapmayı akıllarına dahi getiremesin.

Diğer taraftan ülkeye partisini kurup iktidara gelerek hizmet etmekle sivil toplum örgütü/ cemaat/ tarikat/ şirket/ holding kurarak hizmet etmek arasında fark vardır ve herkes kendi işini yapmalıdır. “Siyasetten Allah’a sığınırım” deyip devleti ele geçirmek için gizli örgüt kurmak, darbeden medet ummak, gayri meşrû ve gayri ahlâkîdir. Zira herkes kendi işine bakmalıdır. Göz göre göre böyle bir yanlışı yapanlara destek çıkmak suç ortaklığıdır.

“İmanlı ve ahlaklı nesil yetiştireceğiz” diyerek milletten para toplamak, insanların duygularını sömürmek, kendine kurşun asker yetiştirmek sonra bu zavallılara “yargı darbesi, algı operasyonları ve nihayet askeri darbe” yaptırtmaya kalkışmak, yurtdışında diaspora kurdurup ülkesini karalamak/ jurnallemek/ aleyhte kara propaganda yapmak kabul edilemez. Bu itibarla mezkûr örgütleri savunanlar da tıpkı onlar gibi teröre yardım ve yataklıktan cezalandırılmalıdırlar.

Kur’ân’a göre dış güçlerle/ düşmanlarla iş tutup ütopyalarını gerçekleştirmek için milleti arkadan hançerleyenlerin cezası idamdır. Zira böylelerinin idam edilmesi Allah’ın emridir (Mâide, 5/33; Ra’d, 13/25). Çünkü bunlar vatana ihanet etmiş, bozgunculuk çıkarmış, kardeşi kardeşe kırdırtmışlardır. Bunlar, ülke ve millet menfaatini değil kendi çıkarlarını öncelemiş ve millete kan kusturmuşlardır. Bunu yaparken de halkın dini duygularını istismar etmişlerdir. Kendilerini İslam düşmanlarına kullandırtmışlardır. Dış düşmanlarla iş tutmuş iç düşmanları sevindirmişlerdir. Milletin umutlarını ve istikbalini tehlikeye atmışlardır.

Öte yandan partisinin plan ve programını ortaya koyarak halkın beğenisini kazanan ve yönetme yetkisini elde eden her meşru hükümet, ülkeye zarar veren derin yapıları ve vesayet odaklarını tasfiye etmekle mükelleftir. Bunlara müsamaha etmek bindiği dalı kesmektir. Bunlarla mücadeleden kaçanlar ve “Ne olur ne olmaz, etliye sütlüye karışmayalım, devir döner hesap döner, neme lazım” diye her iki tarafa da şirin görünmeye çalışanlar ikiyüzlü değil çok yüzlü insanlardır. Bunlar konjonktürel müslümanlardır ya da yarım gönüllü inanmış kimselerdir; bir başka ifadeyle münafıklardır. Bu tür korkak, ilkesiz ve omurgasız adamlara karşı dikkatli olmakta da son derece yarar vardır. Bunlara aldananlar ve sonra da yanlış kararlar alanlar sorumluluktan kurtulamazlar.

Sonuç olarak, dış güçlerin oyunlarına gelerek kendilerini kullandırtan ve ülkelerinin gelişmesini engelleyen her türlü darbe heveslesi hak ettiği cezaya çarptırılmalıdır. Bunlara acımak, yaptıkları vahşeti görmezlikten gelmek, ilkelerden ödün/ taviz vermek vatana ihanettir, devletin temelini dinamitlemektir. Zalimlere acıyanlar acınacak hale düşerler. Kendi meşum emelleri için milleti perişan etmeyi göze alanlara acımak ve yersiz bir merhamet duygusuyla hareket etmek, ülkenin ve milletin geleceğini tehlikeye atmaktır. Çocuklarına ve torunlarına yaşanılabilir güzel bir ülke bırakmak için terör örgütlerini çökertmekten kaçınanlar sadece çıkarcı kimselerdir. Bu nedenle bile bile hatada ısrar eden ve suç işleyenlere arka çıkmak doğru değildir. Teröristlere destek olan herkes hak ettiği cezaya çarptırılmalıdır. Bu anlamda görevde merhamet, vatana ihanettir. (23.09.2016)

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN                      

Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi



3219 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Gelecek Nesiller Neden İslâm’dan Nefret Edecekler? - 28/12/2019
Gelecek Nesiller Neden İslâm’dan Nefret Edecekler?
“Baba” ile “Biyolojik Baba” Arasındaki Fark - 28/12/2019
“Baba” ile “Biyolojik Baba” Arasındaki Fark
Hamaseti Bırak Gerçeklere Bak! - 28/12/2019
Hamaseti Bırak Gerçeklere Bak!
Kur’ân Neyi Tasdik Ediyor? - 28/12/2019
Kur’ân Neyi Tasdik Ediyor?
Yanlış Kararlar İnsanı Mahveder - 28/12/2019
Yanlış Kararlar İnsanı Mahveder
Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur! - 28/12/2019
Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur!
Kindar Adam Dindar Olamaz - 28/12/2019
Kindar Adam Dindar Olamaz
“Anne” ile “Biyolojik Anne” Arasındaki Fark - 28/12/2019
“Anne” ile “Biyolojik Anne” Arasındaki Fark
Aklıma Geldikçe Lanetliyorum - 28/12/2019
Aklıma Geldikçe Lanetliyorum
 Devamı
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.451932.5820
Euro34.798834.9382
Saat